2025 Münih Güvenlik Konferansı'na 50'den fazla hükümet ve devlet başkanı ile yaklaşık 85 dışişleri ve savunma bakanı katıldı.
Münih Güvenlik Raporu 2025, 61. Münih Güvenlik Konferansı öncesi "Çok Kutupluluk" başlığıyla yayımlandı.
Yayımlanan raporda çok kutupluluğun şekillendirdiği bir dünyada yaşadığımız ortaya koyuldu.
Münih Güvenlik Konferansı'nda uluslararası sistemin tek kutuplu düzenden çok kutuplu düzene doğru evrildiği vurgulandı.
Konferansa Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS ülkelerinin rolü ve etkisi damga vurdu.
2020 Münih Güvenlik Raporu teması "Batısızlık" iken, 2025 yılı teması "Çok Kutupluluk" oldu.
2020'deki raporda sadece Çin ve Rusya vardı. 5 yıl sonra ise bu rapora Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika da eklendi. 2020'de Çin ve Rusya'ya sadece 6 sayfa ayıran 102 sayfalık raporda ABD ve AB'ye 8 sayfa yer ayrılmıştı.
Oysa 151 sayfadan oluşan 2025 Münih Güvenlik Konferansı raporunun 40 sayfasını BRICS ülkeleri oluşturuyordu.
2025 raporunda 40 sayfa BRICS ülkelerine ayırılırken 16 sayfa ABD-AB'ye ayrıldı.
Rapor 9 bölümden oluşuyor ve her bölümde bir büyük güç ele alınıyor.
Rapordaki 9 bölümden 5'i yine BRICS ülkelerine ait.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Raporda tek kutupluluğun sona erdiği ve çok kutupluluğun yükseldiği dile getiriliyor.
Daha çarpıcısı ise raporda BRICS ülkeleri olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika incelenerek bunların potansiyel yeni güç merkezleri olduğu tespiti yapılıyor.
Ayrıca Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Endonezya gibi ülkelerin etki ve nüfuz alanlarını artıran aktörler olduğu ele alınıyor.
Tabi Endonezya ve BAE'nin yeni BRICS üyeleri olduğunu unutmayalım.
Ayrıca raporda, BRICS ülkelerinin başlıkları liderleri ile anılıyordu.
Hindistan lideri Modi'den Brezilya lideri Lula'ya kadar BRICS ülkelerinin güçlü liderleri göze çarpıyordu.
Brezilya Devlet Başkanı Lula, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa için ortak hedef çok kutuplu dünyaya geçişti.
Bu güçlü liderlerin bugün bu hedefi başardığını söylemek gerekiyor.
Artık BRICS Zirvelerinin sonuç bildirgelerinde yazılan çok kutuplu dünya hedefi gerçek olmuştu.
Çok kutupluluk: Yeni dünyayı anlamak için yetersiz bir kavram
Yalnız bu çok kutupluluk meselesine bir şerh koymak isterim.
Çok kutupluluk kavramı bize Soğuk Savaş'tan mirastır.
Ancak bu miras gerçekten günümüzü açıklamada yeterli miydi, diye sormak istiyorum.
Nitekim Soğuk Savaş'tan kalma blok ve kutup siyaseti bugün tartışmalıdır.
Çünkü hiçbir ülke onlarca ülkeyi arkasına alan ideolojik bir kutup durumunda değildir.
Ayrıca bloklar ya da kutuplar arası ideolojik ve radikal sınırların olduğu bir dünyada da yaşamıyoruz.
Bununla beraber gücün ve medeniyet ekseninin Batı'dan Batı dışı dünyaya kaydığına şahitlik ediyoruz.
ABD merkezli Batı medeniyeti temelli tek merkezli-tek medeniyetli uluslararası sistem çok merkezli-çok medeniyetli bir duruma evrildi.
Bu yüzden çok kutupluluğun yanlış değil ama eksik veya yetersiz bir kavram olduğunu söylemek gerekiyor.
Yeniden rapora dönersek, BRICS'in sadece ekonomik gücüne değil aynı zamanda siyasi ve stratejik gücüne de dikkat çekiliyor.
BRICS'e katılan yeni ülkeler (Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etiyopya, İran ve Endonezya) ile birlikte bu grubun küresel politikada daha fazla etki yaratması bekleniyor.
Münih Güvenlik Raporu'nda BRICS dönemi
Münih Güvenlik Raporu'na ilk defa BRICS ülkeleri eksiksiz girmiş oldu.
Bir zamanlar BRICS ülkeleri arasında çatışmaların büyüyeceğini iddia eden hatta BRICS topluluğunun dağılacağını söyleyen Batılı dünya bugün BRICS ülkelerini çok kutupluluğun lider ve kutup ülkeleri olarak tanımlıyor.
Bu tanımı da yaparken Amerikan Başkanı Trump'ın defalarca ABD'nin gerilediğini dile getirdiği ve "Amerika'yı Yeniden Harika Yap" projesinin olduğu bir dönemde yapıyordu.
Raporda G7 ve BRICS'in çeşitli büyük güç göstergeleri ile karşılaştırılması da yapılıyor.
BRICS topluluğunun 2018'de satın alma gücü paritesine göre G7'yi ekonomik büyüklük olarak geride bıraktığı vurgulanıyor.
Raporda G7 ve BRICS (Rusya eksik) ülkelerinden katılımcıların çoğunluğu günümüzün uluslararası sisteminde 3 ila 9 arasında büyük güç olduğuna inanıyor.
Almanya'daki katılımcıların çoğu 3 büyük güce inanırken Hindistan'daki çoğunluk 9 büyük güce inanıyor.
Ayrıca G7 ülkelerinin çok kutupluluğa bakışı BRICS ülkelerine göre daha olumsuz.
Yeni dünya denkleminde Türkiye: Kutupların ötesinde
Raporda dünyanın çok kutuplulaştığı bir zamanda gücün daha fazla sayıda aktöre kaydığı tespiti yapılıyor.
Ayrıca raporda sadece maddi gücün yayılmasını değil aynı zamanda bir ideolojik kutuplaşmadan da bahsediyor.
Yalnız ideolojik çok kutupluluk yüzeysel şekilde demokrasiler ve otokrasiler olarak iki jeopolitik kampa ayrılıyor.
Ancak hikâye bu kadar basit değil. Çünkü demokrasi ve otokrasi kriterleri neye göre kime göreydi.
Sonuçta ABD öncülüğündeki demokrasi zirvelerinin başarısızlığı ortadadır. ABD'nin kendisi bile "tam" değil, "kusurlu" bir demokrasi formudur ve Amerikan demokrasisi Körfez monarşilerinin/otokrasilerinin baş destekçisidir.
Rapor için ABD, Almanya, Brezilya, Çin, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, İngiltere, İtalya ve Japonya gibi birçok ülkede anketler yapıldı.
Özellikle Brezilya, BRICS ülkeleri arasında en çok olumluya dönen ve müttefik görülen ülke durumundadır.
Çin'de BRICS ülkeleri arasında dört yıl öncesine göre daha az tehdit olarak algılanıyor.
BRICS ülkelerinde Türkiye'yi müttefik olarak görenlerin oranının NATO ülkelerinden daha çok çıktığını da hatırlatmak gerek.
Bu anketlerde en çok olumlu görülen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bu da demek oluyor ki Türkiye bir tehdit değil müttefik olarak görülüyor.
Ayrıca Türkiye'yi müttefik görenlerin sayısının en çok arttığı ülkeler Avrupa'da oldu.
Çünkü Avrupalı dostlarımız uzun zamandır Türkiye'yi bir tehdit olarak niteliyordu.
Münih Güvenlik Konferansından sadece iki gün önce Milli İstihbarat Başkanlığı'nın yayımladığı 2024 yılı faaliyet raporunda MİT Başkanı İbrahim Kalın küresel sistemi çok kutuplu bir dünya olarak tanımlamıştı.
Ardından Münih Güvenlik Konferansında MİT Başkanı İbrahim Kalın, jeopolitik merkezin Atlantik'ten Asya coğrafyasına yöneldiği ve "iki kutuplu" dünyadan "çok kutuplu" dünyaya geçiş sürecinde bulunduğumuzu ilan etti.
Kalın, Türk istihbaratının çok kutuplu dünyaya geçişte çalışmalarına son sürat devam ettiğini de ekledi.
Görülüyor ki Türk karar alıcılar çok kutuplu dünya vizyonuna sahip olduğu gibi buna hazırdılar.
Bu yıl ki raporda ABD ve Avrupa için büyük zorluklar öngörülüyor. Bununla beraber müttefiklik imajı en çok darbe alan ülke ise Amerika Birleşik Devletleri olarak gösteriliyor.
Tabi bu Batılı konferansta ABD olmadan Avrupa'nın bir hiç olduğu yanında Batı ittifakının ortak değerleri ve ortak çıkarlarının parçalandığı da itiraf edildi.
Parçalanan ABD-Avrupa ittifakı ve yükselen BRICS ülkelerinin ağırlığına dayanamayan Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Christoph Heusgen kapanış konuşmasında gözyaşlarına hâkim olamadı.
Bunun en büyük nedeni Trump Amerika'sı gibi gözükse de Batı dışı coğrafyalardan ve Batı dışı medeniyetlerden gelen BRICS ülkelerinin varlığıydı.
Sonuçta 200 yıllık Batı merkezli ve Batı medeniyeti temelli dünyamızın hem yörüngesi hem de ekseni kayıyordu.
Her ne kadar Batılılar ideolojik bir demokrasi-otokrasi kamplaşmasından bahsetse de dünyada kültürel bazda medeniyet temelli bir düzen değişiminden bahsedebiliriz.
Ayrıca BRICS ülkeleri blok siyaseti ya da kutup siyaseti gütmüyordu. Kimseyi ayrıştırmıyor, ötekileştirmiyor ve düşmanlaştırmıyordu.
Kimseyi bir kalıba sokmadığı gibi kimseye de bir şeyler dayatmıyordu.
2025 Münih Güvenlik Konferansında BRICS ülkelerinin uluslararası sistemdeki yükselen etkisi ve çok kutupluluğa geçiş sürecindeki rolleri geniş bir şekilde ele alındı.
BRICS uzlaşması küresel değişimlere yol açarken Batı uzlaşmasının bitişi büyük sorunlara yol açacak gibi gözüküyor.
Bu yüzden Münih Güvenlik Konferansı Batı için bir trajedi anlamı taşırken BRICS için bir stratejik başarıydı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish