İsrail, bir Suriye ordusunun kurulmasına izin verecek mi?

Vahap Uluç Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Suriye'deki Baas rejiminin yıkıldığı ve Hey'etu Tahriri'ş-Şam'ın (HTŞ) yönetimi ele geçirdiği günden bu yana Suriye'de nasıl bir siyasal düzen ortaya çıkacağının tartışması yürütülüyor.

Örneğin, nasıl bir anayasa çıkacak ortaya? 

Bütün toplumsal kesimlerin taleplerini, minimum düzeyde de olsa, karşılayacak bir düzen kurulabilecek mi?

Azınlık durumundaki gruplara verilecek haklar nasıl bir statüye dayanacak?

Yazar-çizer taifesi ve televizyonlardaki tartışma programlarında herkes bunun değerlendirmesini yapıyor.

Doğrusu HTŞ gibi radikal selefi bir grup ile ideolojik olarak bambaşka yerde duran Alevileri, YPG'yi ve Dürzileri bir devletin sınırları içinde bir arada tutmak dünyanın en zor işi olsa gerek.

Ancak bir an için bu grupların bir anayasa metni üzerinde anlaştıklarını varsayalım.

Grupların anlaşıp anlaşamayacakları bir yana, Suriye için hayati öneme sahip, henüz cevabı olmayan bir soru var.

O da şu: İsrail, Suriye'de bir ordunun kurulmasına izin verecek mi?

Kimse bunun tartışmasını yapmıyor ama bence en büyük sorun İsrail'in bir ordunun kurulmasına izin vermeme ihtimali.

Bilindiği gibi İsrail, HTŞ'nin Esad'ı devirmesinden hemen sonra Suriye'de orduya ait ne kadar ağır silah ve mühimmat varsa neredeyse hepsini yok etti.

Anadolu Ajansı'nın haberine göre İsrail, bugüne kadar yaklaşık 500 hava saldırısı gerçekleştirdi; Suriye'deki gelişmiş uçaksavar füze sisteminin yüzde 90'ını hava savunma sisteminin ise yüzde 85'ini imha etti.

İsrail, yıkılmasını istediği bir rejimin yok olmasının ardından neden Suriye'deki askeri noktaları hedef aldı/alıyor?

Çünkü HTŞ'nin bu silahları kendisine karşı kullanmasından korkuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Birkaç gün önce İsrailli üst düzey bir yetkili HTŞ için "Şam, bir grup teröristin eline geçti" minvalinde bir açıklama yaptı.

Yani İsrail'e göre HTŞ, bir terör örgütüdür.

Bu anlamda İsrail, güçlü bir HTŞ'yi kendisi için Baas rejiminden çok daha büyük bir tehlike olarak görüyor.

Peki, Suriye'deki taraflar anlaşırlarsa ve HTŞ'nin denetiminde bir devlet düzeni ortaya çıkarsa İsrail bu devletin, örneğin savaş uçaklarının, uzun menzilli füzelerinin olmasına izin verecek mi?

Şu anki tutumuna bakılacak olursa ağır silahların kullanılmasına izin vermeyecek gibi?

Peki, içerde çıkabilecek bir kargaşayı bertaraf etmekte aciz kalacak ve dışarıdan gelebilecek bir saldırı karşısında kendisini savunamayacak, adeta polis gücü hüviyetindeki bir orduya ordu demek mümkün mü?

Siyaset biliminde bir devlet düzenini kurmanın iki temel kriteri var:

Birincisi meşruiyet,

İkincisi de güç ve zor kullanma.

Siyasal bir düzen için öncelikle o devletin ülkesinde yaşayan halk kitlesinde rejimin meşruiyetinin olduğuna dair bir inancın olması gerekir.

Düzeni sağlamak için meşruiyet çok önemli ama tek başına yeterli değil.

Meşruiyetin yanında düzeni bozacak kesimlere karşı zor kullanabilecek bir devlet gücünün olması gerekiyor.

Bu da caydırıcılık gücü olan emniyet teşkilatı, yargı ve en önemlisi bir ordunun varlığı anlamına gelir.

Toplumun kendisi sonsuz sayıda sorunlar yumağı demek; bir de bu toplum, Suriye gibi etnik, dini, mezhepsel ve ideolojik anlamda çok çeşitliliği içinde barındırıyorsa.

Bu bağlamda caydırıcı bir ordu gücü olmadığı takdirde Suriye'nin toplumsal bileşenlerini oluşturan Sünniler, Aleviler, Kürtler, Türkmenler, Dürziler, Hristiyanlar, Ezidiler ve bu toplulukların farklı kesimleri içinde yer alan farklı ideolojik gruplar arasında ortaya çıkacak her sorun potansiyel bir çatışmayı içinde barındıracak.

Bu durumda, Suriye'de oluşacak pamuk ipliğine bağlı bir düzen başta Suriye'nin komşuları olmak üzere Ortadoğu'nun tümünde sürekli bir istikrarsızlık ihtimalini canlı tutar.

Bu "yarı kaotik" hal Ortadoğu ülkelerini kendi sorunları ile uğraştırmak anlamında İsrail için bulunmaz bir nimet olacak.

Bunu yapmak maddi açıdan İsrail için çok maliyet anlamına da gelmez.

Aynen fıkrada anlatıldığı gibi. 

Kovadaki sütü döktüğü için buzağıya vurması üzerine inek, evin gelinini tekmeleyerek öldürür.

Gelinin kayınpederi gelini için ineği öldürür.

Oğul, babasının eşini öldürdüğünü düşünerek tüfekle o da babasını vurur.

Sonra olanlara dayanamayan oğul, bu sefer tüfeği çenesine dayayarak intihar eder.

Aslında bütün bu trajedinin arkasında şeytanın bağlı olan buzağının ipini biraz gevşetmesi yatıyor.

Yani İsrail'in "buzağının ipini biraz gevşek tutması" (Suriye'de düzeni sağlayacak bir ordunun kurulmasına izin vermemesi) Suriye'nin Ortadoğu'nun göbeğinde adeta bir ganimet gibi sürekli bir kriz unsuru olarak ortada durması için yeterli olacak.

Tabii ki bizim burada yazıyı üzerinde kurguladığımız düşünce bir ihtimal; yani İsrail'in Suriye'de bir ordunun tam teşekküllü kurulmasına izin vermemesi, bir başka ifade ile Suriye'yi Lübnanlaştırması.

Ancak bu tutum (ki en çok Türkiye'yi olumsuz yönde etkileyecek) Suriye'de "en az hasarla" bir an önce bir düzenin ortaya çıkmasını arzulayan Türkiye ile İsrail'i karşı karşıya getirebilir.

Ve elbette ki İsrail'in yaratacağı bu kaotik ortamı ne kadar sürdürebileceğini hem bölge ülkelerinin hem de uluslararası çevrenin (İngiltere, Fransa, Rusya ve özellikle ABD) buna vereceği tepkinin düzeyi belirleyecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU