Rusya 2015 yılında Suriye İç Savaşı'na müdahale ettiğinde, bu sadece Suriye'nin iç dengelerini değil, aynı zamanda Akdeniz'deki güç dengesini de değiştiren bir hamleydi.
Tartus deniz üssü, Rusya'nın Karadeniz Filosu'nun bir kısmını konuşlandırıp bakım ve onarımlarını yaptığı ve lojistik destek sağladığı stratejik bir merkezdi.
Hmeymim Hava Üssü ise Suriye'deki muhalif güçlere karşı düzenlenen yoğun hava saldırılarında önemli bir rol oynadı.
Bu üsler, Rusya'nın Akdeniz'deki operasyonları ve Afrika'daki paralı askerlerinin faaliyetleri için birer lojistik merkez niteliği taşıyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Beşşar Esad rejiminin muhalif gruplar tarafından devrilmesiyle Suriye'deki yeni siyasi ve askeri dengeler, Moskova'yı askeri varlığı için bu limanların güvenliğini sorgular hale getirdi.
Rus donanması, Suriye'den çekilmek zorunda kalırsa, gemilerini konuşlandırabileceği yeni bir üs arayışı içinde.
Mevcut durum, Moskova'nın seçeneklerini oldukça kısıtlıyor. Rusya'nın bölgeden çekilmesi hem siyasi bir başarısızlık olarak yorumlanabilir hem de Rus donanmasını lojistik bir çıkmaza sürükleyebilir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi Karadeniz'e dönüşe engel mi?
Rus filosunun Suriye'den ayrılması doğrudan bir rota sorunu yaratıyor.
Suriye limanlarından çıkan Rus savaş gemilerinin doğal olarak ilk yönelmesi gereken yer Karadeniz olacaktı ancak burada devreye 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi giriyor.
Bu sözleşmeye göre, savaş zamanlarında savaş gemilerinin boğazlardan geçişi Türkiye'nin iznine tabi.
Türkiye ise hem NATO üyesi hem de Suriye'deki muhalif gruplara destek veriyor.
Dolayısıyla, Türkiye'nin bu geçişlere izin vermesi pek olası görünmüyor.
Kuzeydeki ana üsse dönmek mümkün mü?
Rus filosu için bir diğer seçenek, Avrupa'yı dolaşıp gemilerini kuzeydeki ana üslerine, yani Murmansk veya Arkhangelsk'e götürmek.
Bu uzun ve zorlu yolculuk pratikte mümkün değil. Rus gemileri, genellikle kısa menzilli tasarlandıkları için bu mesafeyi kat edebilmek adına Avrupa limanlarında yakıt ikmali ve lojistik destek almak zorunda kalabilir.
Bu limanların tamamı NATO ülkelerine ait ve bu ülkelerin Rus savaş gemilerine yardım etmek yerine el koyma ihtimali var.
Böyle bir durum Moskova için diplomatik ve askeri olarak küçük düşmek anlamına gelir.
Dolayısıyla Avrupa çevresinden dolanmak, Rusya için hem lojistik hem de siyasi bir risk anlamına geliyor.
Bingazi seçeneği yeni bir Tartus mu?
Eğer Rusya, Suriye'deki Tartus ve Hmeymim üslerini kaybederse, Bingazi limanı, Akdeniz'deki varlığını sürdürmek için en mantıklı alternatiflerden biri haline gelecek.
Bu yüzden Rusya, dikkatini ciddi lojistik sorunlar içerse de Libya'nın Bingazi kentine çevirmiş durumda.
Libya'daki iç savaşa da müdahil olan Rusya, General Halife Hafter liderliğindeki güçlere destek vererek yıllardır ülkede etkisini artırmaya çalışıyor.
Ancak Bingazi'nin mevcut liman altyapısı, Rus donanmasının ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz.
Hem tam teşekküllü bir lojistik destek hem de bakım-onarım faaliyetleri için milyarlarca dolarlık yatırımlar ve yıllar sürecek inşa çalışmaları gerekiyor.
Bu da kısa vadede Rus donanmasının Bingazi limanında adeta "paslanarak" hareketsiz kalması anlamına geliyor.
NATO'ya yakınlık risk mi?
Libya, sadece Akdeniz'deki jeopolitik denge açısından değil, aynı zamanda Afrika kıtasındaki stratejik planlar açısından da önemli bir ülke.
Rusya, Afrika'nın farklı bölgelerinde NATO'nun etkisini azaltmaya yönelik hamlelerde bulunuyor.
Mali, Sudan ve diğer Afrika ülkelerinde Rusya'nın ve Çin'in etkisi giderek artıyor.
Libya'daki Bingazi limanı hem Akdeniz'deki hem de Afrika'daki operasyonlar için bir merkez haline gelebilir.
Rusya'nın Cezayir ve Mısır gibi ülkelerle uzun yıllara dayanan ilişkileri, Moskova'nın Akdeniz'deki etkisini artırmasına yardımcı olabilir.
Rusya'nın Bingazi'yi bir üs olarak seçmesi, stratejik açıdan tartışmalı bir hamle.
Bingazi, coğrafi konum itibarıyla NATO güçlerine oldukça yakın ve Tartus'a oranla çok daha stratejik bir noktada.
Doğu Akdeniz'in görece uzak bir köşesinde üslenmesi büyük sorun yaratamazken, Rusya'nın Akdeniz'in kritik geçiş yollarında sürekli varlık göstermesi Batı için ciddi bir tehdit olarak algılanacaktır.
Bu durum, ileride Fransız Donanması veya İtalyan Hava Kuvvetleri ile doğrudan bir çatışma riskini artırabilir.
Ayrıca Rusya'nın Afrika kıtasında artan etkisi de NATO ülkeleri için bir tehdit oluşturuyor.
NATO ile Rusya arasındaki gerilimin giderek yükseldiği bir dönemde, böyle bir hamlenin çatışma riskini artırması kaçınılmaz.
Akdeniz'de yeni bir dönem
Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığı, bölgedeki etkisini artırma stratejisinin önemli bir parçasıydı.
Gelinen noktada, bu strateji ciddi bir çıkmaza girmiş durumda.
Bingazi seçeneği, Moskova'nın Suriye'de yaşadığı başarısızlıktan daha büyük bir stratejik hata olabilir.
NATO ülkelerinin yakınında yetersiz bir üs kurmak, Rus donanmasını hem lojistik açıdan hem de askeri anlamda savunmasız hale getirebilir.
Rusya'nın, Suriye'den çekilerek ani bir diplomatik ve askeri mağlubiyet yaşamaktan kaçınmak adına alabileceği bu karar, uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir.
Fransa, İtalya ve diğer NATO üyeleri, Rusya'nın Libya'daki varlığını bir tehdit olarak görecektir.
Rusya'nın Bingazi'deki varlığı NATO'ya meydan okumak olarak algılanabilir.
NATO ve Rusya arasındaki gerilim zaten yüksekken, bu tür hamleler, kıvılcımı büyük bir yangına dönüştürebilir.
Rusya'nın bu hamlesi, sadece askeri bir karar değil, aynı zamanda Akdeniz'deki jeopolitik mücadelede yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Akdeniz, önümüzdeki yıllarda Rusya, NATO ve diğer bölgesel aktörler arasında daha yoğun bir rekabete sahne olacak gibi görünüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish