Evet… 17 Kasım 1917’deki silahlı ayaklanmayı takip eden hafta içinde, ülkenin hemen her tarafında iktidar Sovyetlere geçti.
Büyük burjuvazi, büyük toprak sahipleri ve ittifakları, genel bir yenilgiye uğrayınca silahlı birliklerini Ukrayna, Kafkasya ve Sibirya’ya çektiler.
Akabinde İngiltere ve Fransa ile anlaşarak, bu iki ülkenin subayları üzerinden askeri müdahaleye hazırlandılar.
Buna karşın Komünist Parti yeni bir devlet şekli örgütlüyor, bir zamanlar Paris Komünü tarafından uyandırılan halkın bastırılan umutları, topraklardan fışkırırcasına gün yüzüne çıkıyor, sosyalist bir düzenin temelleri atılıyordu.
Burjuva ve feodal sınıfların türlü ayak oyunları ve manevralarının hükmü kalmamıştı.
Emekçi sınıflar iktidara gelmişti. Onlar ülkeyi yönetecekti.
Öte yandan savaş sürüyordu. Yeni bir ordu kurmanın ortamını yaratmak gerekiyordu.
Bunun yolu da onur kırıcı olmayan bir barış antlaşması ile emperyalizm karşısında geri çekilmekten geçiyordu.
İtilaf Devletleri içinde Lenin’in barış anlaşması tekliflerine sadece zayıf düşmüş olan Almanya, Ukrayna ve Baltık ülkelerini elinde tutmak için olumlu yaklaştı ve barış masasına oturdu.
Rusya-Almanya görüşmeleri Aralık 1917’de Brest-Litovsk’ta başladı.
Ancak buna Komünist Parti içinde muhalefet vardı.
Troçki ve sol komünistler, parti içinde savaşın kesintiye uğramadan sürdürülmesi için bir mücadele başlatmışlar ve bunda ısrarlıydılar.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Öte yandan yaşanan ayaklanma ve savaş süreci Sovyetlerin ülke savunmasını zayıflatmıştı.
Savaşta ısrar, denebilir ki savunmasız denebilecek bir ülkeye yeni bir saldırı dalgası çağrısı yapmakla eş anlamlıydı.
Nitekim Troçki, barış görüşmelerini akamete uğratacaktı.
Hemen ardından Almanya, savaşı yeniden başlatarak Petrograd’ın üzerine yürüdü.
Bu saldırı halkta büyük bir infial uyandırdı.
Yeni kurulan Kızıl Ordu’nun ilk müfrezeleri, Alman ordusuna sert karşılık vererek 23 Şubat 1918’de Almanları Narya önünde yendiler.
Lenin’in ısrarlı telkinleri üzerine ve sol komünistlerin entrikalarına rağmen, barış antlaşması 3 Mart 1918’de alelacele imzalandı.
İç acıtan bu barış, Almanlara başlangıçta istenenlerden fazlasını verdi: Letonya, Estonya, Courlande, Livonya, Polonya bırakılıyordu ve Ukrayna Almanya’ya bırakılıyordu.
Bolşevikler, bu barışta sadece geçici bir uzlaşma görüyorlardı, başka bir şey değil…
Brest-Litovsk son söz değildi. Lenin için devrimin selameti meselenin esasıydı. Konuşmasını şu sözlerle bitiriyordu:
Son söz tarihin olacaktır; şimdi görev başına, gelecek bizimdir.
Sovyetleri, her aşaması, hatta her anı tarihi olan zor zamanlar bekliyordu…
Kaynak: İnsanlığın Tarihi, Andre' Rıbart, Yazım Yeri ve Tarihi: 1946-Paris, Say Kitap Pazarlama, 1983-İstanbul.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish