Politik uyanış

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Ümit Bektaş/Reuters

Çok partili dönem başladığından bu yana, tam 80 yıl, Türk demokrasisi sürekli tartışmalarla dolu oldu.

Darbeler, müdahaleler, eylemler, anayasa düzlemindeki tartışmalar, rejim tartışmaları…

Tartışmalar salt bugünün konusu değil, hep sorunlu oldu.

Bize gerekli olan ve bize yakışan, çalışmak, güçlenmek, bu topraklarda sonsuza dek baki kalmak, binlerce yılın birikimine dayanarak çok daha güçlü olmak, insanlığa ışık tutmak!


Türk siyasetinin sorunlarını derinlemesine bilmek gerekiyor.

Lakin gençlerin böyle bir şansı olmayabilir.

Bazıları yaşayarak gördü, bazıları kitaptan öğreniyor, eğer okurlarsa…

Peşinen şunu ifade etmek gerekir: Ezbere istekler, çıkarcı siyasetçiler ve niteliksiz lafazanlar eşliğinde sağlam bir siyasi ve demokrasi tartışması yapmanın mümkün olmadığını bilmek ve kabul etmek bile önemlidir.


Atasözü: "Su uyur, düşman uyumaz!"

Bir süredir bakış açımı politikadaki sorunları derinlemesine incelemeye çevirdim.

Yanlış politikalar, politikacılar, politik sistem sonuçta çok şeyi bozuyor.

Eğitimi, adaleti, sosyal düzeni, ekonomiyi… Her bir konuyu politikadaki karşılıklarıyla bağdaştırarak okumak gerekiyor.

Hem bu okumayı bugün değil, derinlemesine yapmak gerekiyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Düşüncem şöyle: Kısa vadeli düşünmemek, sürekli gücü biriktirmek, asırlar boyunca…

Gücü zaman içinde yitirmek ve harcamak yerine, sürekli bir biçimde artırmak ve bununla ilerlemek.

Eğer zamanında ve yeterince önlem alınmazsa, tıpkı damarlarda biriken plaklar gibi, ülkenin geleceği doğrultusunda bazı alanlarda tortular biriktiğinden beklenen ilerleme bir türlü sağlanamayabilir.

Eğer burada kapsanan ve hayati olan kavramları yeterince önemsemezsek, milli strateji konusunda sağlam bir yöntem tutturmak da mümkün olmayabilir.

Eğer bu mümkün değilse, milli politika alanı zamana bağlı geliştirilemediğinden zorluklar katlanarak artabilir.

En önemlisi, insan kaynağına yeterli gelişme iklimi yaratılmazsa, bazı çıkmazlar kendiliğinden ortaya çıkabilir. 

Tarihçi Paul Kennedy de ben de aynını söylüyorum:

Büyük stratejinin püf noktası politikadır.

 
Stratejide kazanmak için politikayı uyandırmak şart!

Politika ne yapar?

Savaşı da barışı da birlikte götürür, ama sonuçta mutlaka kazanmayı hedefler.

Liderler en iyi çıkar noktası nerede, bunu hesap eder ve adımını tam zamanında atar.

Mevcudu korumak, milli güç unsurlarını daha da güçlendirmek, bunların uyumunu sağlamak, bütün kapasiteyi yek vücut haline getirmek ve planlı biçimde bunları yerinde kullanmak esastır.

Ancak karşı taraf benzer faaliyetlerdedir ve ayrıca beklenmedik dış etkenler gerçekleşir.

Burada sürtünme ortaya çıkar.

Sürtünmenin bir kısmı öngörülebilir, bir kısmı öngörülemez; olasılıklara göre bütün tedbirler mutlaka alınmalıdır.


Bu topraklar Türkiye Cumhuriyeti Devleti için daha fazla dikkatli olmayı gerektirir.

Liderler ve politikacılar bunu bilmek zorundalar.

Başta Atatürk olmak üzere bu ülkenin kurucuları, gerekli bütün milli stratejiyi belirlediler.

Ülkenin kurumsal yapısı ve tecrübesi tam.

Özellikle 1938 sonrası Türkiye'de olanlar gelgitlerle dolu!

Politika bu tür gelgitleri daha ne kadar sürdürecek?

Halbuki, hiçbir kopukluk olmadan gücü sürekli artırmak gerekir.

Strateji budur!

 
Türkiye'nin en önemli sorunlarını incelediğimde şunu anladım, bizim gerçekten siyaseti yanlış bilmek ve uygulamak gibi büyük bir sorunumuz var!

pl

Buradan hareketle, cumhuriyetin 100. yıldönümü, 2023'te yayına hazır olan, ancak 2024'te basılan bir kitap yazdım: "Politik Uyanış, Stratejik Güç Birikimi ve Akılcılık Üzerine"

Böyle bir kitap yazmamın nedeni, ülkemde politikanın normal seyre girmesini ve ülkemin stratejik güç birikimiyle refah ile güvenliğimin artmasını istememdi. Esasen "beka" yönüyle de bu gerekli bir hatırlatma idi.

Kitaptan birkaç pasaj aktarayım:

Konuya beka kavramı ile baktığımızda durum açık, milli politikamızın sürekliliği için cari politik hamlelerin ana yoldan şaşmaması gerekir. […] Bakalım sandıktan ne çıkacak dendiği devirleri geçiyoruz… Zira günümüzde sandığa gidecek vatandaşın aklına bir tür etki etme teknikleri dahi geliştirilmiştir. […] Peki bu olumsuzluklar varken, politikayı bir tür çaresizliğe ve istismara dönüştürmeye ne demeli? Politika kanallarının işlemesinde sorun varsa beka adına gerekli önlemler tam alınır, bir taraf tamir edilirken diğer taraf arızalı hale getirilmemelidir.

 

Ülkemizin asıl meselesi meğer politika imiş! Eğer sebepleri ve etkenleri her ne ise Türkiye bugüne dek politikayı rayına koyamadı ise çok alanda uğraş verir ve enerjisini kaybeder. Öyle olmuyor mu? Politika yerli yerinde ve güvenilir, kurumsal yapılarıyla sabitlenmiş olur ise doğru strateji, doktrin, vizyon, plan, proje ve icraat olur. Benim neslim neredeyse her on yılda bir darbe veya bir başat gücün yaptırımına maruz kalınan türden önemli olaylara tanıklık etti. Genel bakılırsa, politika bir türlü rayına konamadı. Bunun nedeni için belki birçok şey söylenebilir ama neticede konu politika ile ilgilidir. Politikacılar olup bitenden ders çıkarmalılar. Amaç bu tip demokrasi ve sistemsel engellemelerin bir daha olmaması gerektiğidir. Bir ülkede politika yapmayı bilmeden nasıl ilerlenebilir ki?

 

Birey olsun, devlet olsun, eğer konu yaşamak ise güçlü olmak şarttır. Bundan daha ciddi ne olabilir ki? Güçlü olmak sürekli gücü biriktirmekle, toplayıp, alanı ve hacmi genişletmekle kazanılır, diğerlerine göre gücün seviyesi bir değerlendirmeyle gösterilir, ama sonuç nettir, bireylerce de aynı nitelik hissedilir, beklentiler yüksektir, kazançları çoğaltmak gerekir...


 Geçtiğimiz gün sosyal medyada şunu paylaştım: 

Tecrübemdir gençler, bu yaşa geldim gördüm ki, ayırt etmeksizin söylüyorum, birileri siyaset için çıkıp, her defasında milletin ayağına dolandı, millete külfet oldu, sonunda millete fatura çıktı ve her defasında ‘bunları millet için yaptım' dedi veya böyle hatırlanmak istedi, bu tür işler tekrar etti durdu, ben bir türlü huzurlu olamadım! Önerim şudur gençler, siyasete soyunanların niteliği çok önemlidir, bunu en başından itibaren arayın, ‘ülkem ve geleceğim için sende hangi ayırıcı ve değerli özellik var' diye sorun, bunu arayın, zorlandığınız zaman dünyaya bakın, yoksa siz de bazı değerlerin eksikliğinden dolayı benim gibi üzülenlerden olursunuz. Unutmayın, yitip giden sadece zaman değil!
 


Artık kimseye öğüt veremiyoruz, hemen herkes her şeyi çok biliyor!

Parti şöyle olur desem, bir siyasetçi profili çizsem, nafile! 

Ama bunlar önemli günler, eğer ortaya telafisi olmayan sonuçlar çıkar ise kaybeden biz oluruz, Amerikalı, Alman, Rus, vs. değil.

Eksiğimiz yok, fazlamız var. Tek vücut olalım ve patinaj yapmak yerine, çok çalışalım, değer üretelim, kazanalım, biriktirelim, daha da güçlü olalım.

Düzeltiriz; güçlüysek daha kolay düzeltiriz.

Zayıfsak kaybederiz, müdahaleler olur. İmkân arar bulamayız…

Tarihe bakın isterseniz, örnek çok! 

Şimdi çok zor bir durum yok. Ama olsa olsa heyecanlı insan çok.

Yine de öğütleyeyim:

Sabır iyidir, doğru bilgi hep iyidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU