Değişim zamanı

Mesut Değer Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Mirko Ilic/NYT

Abdullah Öcalan'ın 25 Şubat 2025 tarihli açıklaması, 27 Şubat 2025 tarihinde açıklandı.

Birçok olumlu-olumsuz tepkiler gündemde olurken bunun paralelinde PKK ise, APO'nun çağrısını destekleyeceğini açıkladı.

2024 Ekim ayından bugüne kadar yapmış olduğum basın açıklamalarım doğrultusunda süreç gelişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İlk olarak, Abdullah Öcalan'ın açıklamasını PKK'nın da silah ve terörü bitirdiğini Türkiye halkına inandırıcı olarak ortaya koymalıdır, dedim.

15 gün sonra Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklaması gündeme geldi.

APO'nun bu açıklaması sonrası bir değerlendirme yapma gereği okuyucuların yoğun talebi üzerine kaleme aldım.

Süreç zorunlu olarak önüne geleceği bir anayasa değişikliğinin şartı koşuyor.

Demokratik gelişimin önü açılmalı.

Unutulmamalıdır ki, halen 12 Eylül darbesinin yapmış olduğu anayasayla yaşıyoruz.

Toplum, bütün kesimleriyle demokratik bağlamda uzlaşırsa -ki öyle görünüyor-, bütünlük oluşturulmalı.

Ne etnik ne dinsel ne de başka kimlikler üzerinden tekçi yaklaşımda bulunulmamalı.

Geniş bir yelpazede daha geniş demokrasi olanakları oluşturulmalı.

Bunu Türkiye'nin şu anki dünya konjonktüründe içteki uzlaşmayı sağlayacak, Türkiye'yi daha güçlü hale getirecek bir olgu olduğuna hepimiz inanmalıyız.

Topluma dair alanlarda olumsuz yöne doğru süreci çekenlere, kirli bilgiye, kirli hesaplara, kirli hesaplar yapanlara milyonlarca vatandaşımızın mutabakatı yanıt olacaktır.
 


Türkiye'de artık değişim zamanı.

Türküyle, Kürtüyle Türkiye, çok güçlü bir birlikteliği var ediyor.

Bunun koşulları başladı.

Kullanılan dil, söylem, eleştiri kesinlikle yapıcı olmalı.

Herkese çok görev düşüyor.

Dünya, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana gerilimli yeni bir dönemi yaşıyor.

"Üçüncü dünya savaşı" çokça dile getiriliyor.

Türkiye'nin hızla kendisini içe dönük şekilde belirsiz süreçlere hazırlaması gerekir.

Böyleyken birilerinin daha kırmızı, daha milliyetçi, daha cumhuriyetçi, daha laik, sekülerliği çıkar amaçlı kullanması dünya gerçekliğine bugünkü haliyle uymuyor.

Gerek politik dar grupların gerekse bireylerin, daha fazla "böyleyim, şöyleyeyim" mesajları toplumumuza zarar vermekten öteye gitmeyecektir.

Herkes daha makul, daha pozitif bir dille Türkiye'nin bütünlüğünü sağlamalı.

Tüm Türkiye, Kürtüyle, Türküyle...

Bunu net bir şekilde ifade edeyim.

Her etnik kökeniyle, mezhebiyle birlikte zenginiz.

Bu ülkeyi koruyalım.

783 bin metrekare ve 85 milyon birlikte kardeşçe ve özgürce hep birlikte yaşayalım.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU