Birisi barışı başlatmalı

Mesut Değer Independent Türkçe için yazdı

Resim: Pablo Picasso, 1962

Dün yaşananları hatırlatmakta fayda var

Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 1999 tarihinde ele geçirilme öyküsünü yıllar sonra Bülent Ecevit, "Amerikalılar onu bize neden teslim ettiler, hâlâ anlamış değilim" diyerek anlatmıştı.

21 Mart 1999 tarihinde Fethullah Gülen, sağlık sebeplerinden dolayı ABD'ye gitti.

O yıllarda:

  • Türkiye ile İtalya arasında "Avrupa Birliği'ne (AB) girmesine yardımcı olma karşılığında ve İtalya ile ekonomik ilişkilerin yeniden başlaması koşuluyla Türkiye'den Öcalan'ın hayatını bağışlamasının istendiği" belirtildi.
     
  • Avrupa Birliği, "Türkiye'nin AB kulübüne girmesi için bir kelleyi feda etmesine değer; bu da PKK şefinin kellesi" dedi.
     
  • Yine "Avrupa'nın Ankara'ya karşı ayaklandığı" konusu gündemdeydi.
     
  • AB, "Türkiye'yi Öcalan'ı bağışlaması yolunda uyardı."
     
  • "Öcalan'ın asılması hâlinde Türkiye'nin AB adaylık listesinden silineceği" belirtildi.
     
  • Öcalan'ın idam kararı, 25 Kasım 1999'da onaylanınca Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi aynı gün büyük bir hızla "ölüm cezasının kabul edilemez olduğunu" açıkladı.
     
  • Uluslararası Af Örgütü, "Türkiye'nin uluslararası hukuk kurallarını çiğnemiş olacağını" duyurdu.
     
  • İtalya, Finlandiya, İsveç, Hollanda ve Almanya'dan benzer açıklamalar geldi.
     
  • AGİT, "Etnik azınlık mensubu kişilere şiddet uygulanmasına karşıyız" açıklamasını yaptı.
     
  • Türkiye, "Uluslararası Adalet Divanı ve AİHM kararlarına uymayı kabul etti."

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

2025 yılına dönersek:

Dün yaşananları hatırlatmakta fayda var.

Zira günümüzde buna benzer bir süreç yaşanıyor.


"Buna asla izin vermeyiz"

20 Mart 2003 tarihinde ABD'nin "Irak'a Özgürlük Operasyonu" başladığında Türkiye'nin tavrı, Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin oluşumunun Türkiye'nin bütünlüğüne bir tehdit olabileceği yönündeydi.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, "Buna asla izin vermeyiz" dedi.

ABD, düşman Saddam'ı devirmek için müttefiki Kürtlere güvendi.

Dün olduğu gibi bugün de İsrail, Mossad ve askeri istihbaratıyla Kuzey Irak'taki Kürt Devleti'ni destekliyor.

Ayrıca, Suriye'deki Kürtleri ve Kürt Devleti'nin kurulmasını da destekliyorlar.

  • Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKB), 2003 yılından günümüze bir devlet yapısı içinde duruyor.
  • Kuzey Irak'ta IKB ile Türkiye arasında yıllık 10 milyar dolardan fazla ticaret hacmi gerçekleştirildi.
  • 2025 yılında Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt Devleti'nin kurulması gündemde.
  • Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde 4 ayrı kanton şeklinde bir yapılanma söz konusu:
  1. Nusayriler
  2. Dürziler
  3. Sünni Araplar
  4. Kürtler


5 maddelik anlaşma

Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında teslim edilmesiyle ilgili 5 maddelik bir anlaşmadan bahsediliyor.

İdam edilmemesi ve 25 yıl ağır hapis sonrası ev hapsi gibi konular için bağlayıcı hükümler varsa, günümüzde daha da önem teşkil ediyor.

Öcalan'ın ev hapsiyle PKK'nin kendini tasfiye etmesi, silah bırakması durumunda:

  1. Kürt sorunu, terörden ve silahtan siyasal platforma taşınacaktır.
  2. Güneydoğu bölgesinde ve özellikle 81 ilde normalleşme yönünde adımlar atılmış olacaktır.
  3. Türkiye, 85 milyonluk nüfusuyla ve 783 bin kilometrekarelik toprak bütünlüğüyle bir bütün olduğunu komşu ülkelere, ABD'ye, AB'ye ve dünyaya ilan edecektir.
  4. Türkiye'ye yönelik iç ve dış saldırılar bertaraf edilecektir.
     

2025 yılına dönersek;

Elimizde başarısızlıkla sonuçlanan birinci çözüm süreci bulunuyor.

Bu, çok büyük bir tecrübe.

Eğer doğru değerlendirilirse, yeni çözüm süreci daha güvenli zeminlerde ilerleyecektir.

Geçmişte olduğu gibi, çözüm süreçlerinin konuşulduğu dönemlerde, bugünkü Türkiye'deki tüm siyasi yapılar da bu sürece yönelik yeni siyasal zeminler oluşturmaya çalışıyor.

Birinci çözüm sürecini bozanların kimler olduğu hafızalarda.

Bu süreçte aynı aktörlerin rol almasına izin verilmemeli.

O günden bugüne on binlerce insan hayatını kaybetti.

Avrupa'daki diasporalar, önümüzdeki günlerde bu konuda deklarasyonlar yayımlayacaklardır.

Mesele artık daha fazla insanın ölmesini engellemek değil, mesele Türkiye'nin istenilen Ortadoğu kaderinden kurtulmasıdır.

Bunu hep birlikte el ele vererek gerçekleştirme şansımız çok yüksek.

Bugün süreç; İmralı, Kandil ve Kürt sorununun ötesinde bir mesele.

Barışın içinde ve savaşlardan uzak bir Türkiye, çok daha güçlü bir ülke olacaktır.

Stefan Zweig'in dediği gibi;

Birisi barışı başlatmalı; tıpkı savaşı başlattığı gibi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU