ABD'nin 1961-63 arasındaki 35nci Başkanı olan John Ford Kennedy (JFK), 22 Kasım 1963'te Dallas'ta 46 yaşındayken bir suikasta kurban edilmişti.
Suikastı Texas Kitap Deposu'nda çalışan Lee Harvey Oswald adında birisi yapmıştı.
Oswald daha sonra Jack Ruby tarafından öldürülmüştü. Ruby de 1967'de kanserden ölmüştü.
Esasında bu suikastı bilen hemen herkes öldürülmüş ve olay bir sır olarak kalmıştı.
JFK belgeleri, CIA tarafından sansürlenmek üzere işaretlenmiş, 9 Mart 1954'ten 13 Ocak 1967'ye kadar olan geniş bir dönemi kapsayan, İsrail, İsrailliler ve İsrail İstihbarat Servisi'ne ilişkin çok sayıda referansın yer aldığı türden güçlü belgelerdir.
Belgeler bir dönemin karanlık taraflarını aydınlatırken, yeni dönemlerde nelerle karşı karşıya kalınabilir, bunlar için de ipuçları vermektedir.
Trump'ın politikası üzerine
Başkan Donald Trump'ın CIA'ya ve Pentagon'a karşı olan yaklaşımları açık.
Bu köklü kurumlar, ki derin devlet yapılarıyla ilişkilendirilirler, bugün Trump'ın hedefindeler.
Trump tarafından kabinede devlet kurumlarını denetlemeye atanan Elon Musk bunlarla ilgileniyor.
Bu kurumların içini ve fonksiyonlarını yeniden düzenlemek gerektiğini düşünüyor olmalılar.
İşte bu noktada Trump, "Ben gizli belgeleri açıklıyorum, takdir kamuoyunun" derken, aslında şunu yapıyor olmalı:
CIA, Amerika'ya çok yönden zarar veriyor, ama güçlü bir yapıya sahip, eğer onun yaptıklarını ifşa edersek biz de bu kurumlara el atabilecek imkânı bulacağız.
Çünkü Trump da bir politikacı, kendine has hedefleri var ve oldukça radikal tutumlar sergiliyor.
Sanırım amaçlardan biri bu şekilde açıklanabilir. Tabii bu tür olaylarda başka amaçlar da vardır.
JFK belgelerinden sonra açıklanacak başka suikast ifşaatları sırada bekliyor.
Tartışma yeni başladı sayılır. Hepsi birlikte düşünülmelidir.
Demokrasilerde şeffaflığın olması çok belirgin bir özelliktir ve ABD, Trump sayesinde bu yönde önemli bir adım atıyor.
İlk görünen bu.
ABD dışındakiler için bu bilgiler çok kıymetli ve aydınlatıcı mahiyet taşımaktadır.
Bu safhada Trump, Amerika'yı kendi politikasına göre dizayn ediyor olabilir mi?
Tartışma da tam bu noktada, Trump'ın muhalefeti olan Demokrat kesimler onu suçluyorlar:
Bu otokrasi için tehlikeli bir çaba, böylelikle dünyada oligarşik elitizmi yerleştirecekler…
Kural: Eğer yeni bir şey kazanılacak ise eski bir şey feda edilir. Politika bunu gerektirir.
Bu noktada dünya CIA'nın kirli işlerini de görüyor, Mossad ile iş birliğini de.
Politikacıların bu tür güçlü, derin ve gizli yapıları nasıl bir alet olarak kullanabildiği gün yüzüne çıkıyor.
Ancak geleceğin politik atmosferi için şimdiden planlı bir hareket başladı ise Trump ve etrafındakiler neyi inşa edecekler, diye sormadan geçilemiyor.
Bu sancılı ve bir tür kirli çamaşırların ortaya döküldüğü zamanlar hep kritiktir hem işleyişi hem sonuçları itibarıyla.
Çünkü bunun tam adı "politik güç mücadelesi" şeklindedir. Güçlüler kendi savaşlarını kendi yöntemleriyle yaparlar.
Belgelerin dili
Belgeler bize ne söylüyor, fazla detaya girmede yazacağım.
Zira sosyal medyada bile çok fazla ayrıntı bulunabilir.
Özetle; Kennedy, "İsrail nükleer silah yapamasın" diyor, Yahudiler buna kızıyor, CIA içindeki bu işe hazır küçük bir grup harekete geçiriliyor ve suikast bir tetikçi marifetiyle yapılıyor.
Yine özetle neler söylenebilir?
JFK'nin Joe Biden'ı "hain" diye nitelemesi var; CIA bu suikastı organize eden kurum ve İsrail'in dış istihbaratı Mossad ile bağlantılar oluşturulmuş.
Neler yok ki?
Mesela CIA'nın biyolojik ajanlar kullanarak hedef coğrafyalarda mahsullerin gelişimini kontrol etmek amacıyla, "tarım sabotajları" yapılıyor.
CIA tarafından alınan kararlarla, kendilerince tehlikeli kimseler öldürülüyor ve intihar süsü veriliyor.
CIA ve FBI tarafından İsrail her safhada korunan ülke! Tasnif edilmiş dokümanlarda gizlilik dereceleri kaldırılırken, "İsrail hariç" deniyor.
Yani İsrail'in faaliyetleri gizlilik içinde korunmaya devam ediliyor. (Angleton konusu aşağıdadır.)
JFK dosyaları CIA'nın şu faaliyetlerde bulunduğunu gösteriyor:
- Rejim değişikliği;
- Biyolojik savaş;
- Siyasi/Psikolojik Savaş;
- Küresel medya kontrolü;
- Kitle propagandası.
Sanırım önemsenmesi gerekenler şunlar:
Bir istihbarat servisi bu tür işlerin bazılarını kendi ülkesinin menfaati için yapabilir, bu zaten bir "istihbarat savaşı" konusudur, üstelik Soğuk Savaş bu tür örneklerle doludur.
Ancak resmi gizli teşkilatlar, birinin veya bir grubun çıkarına gücünü kullanıp bu tür faaliyetleri yürütemezler.
Teşkilat içinde gizli tuttuğu bu tür faaliyetlere sahne oluşturamazlar.
Angleton'un görevi İsrail ile ilgili
Belgelerde CIA'nın Karşı İstihbarat Şefi James Jesus Angleton'a da yer verilmektedir.
Angleton, 1954'ten Kennedy'nin 1963'te suikasta uğramasına kadar olan sürede, CIA Karşı İstihbarat Şefi olarak görev yapmıştı ve 1974'teki istifasına kadar bu görevi sürdürmüştü.
Bir dönem CIA'nın Mossad ve Shin Bet ile irtibat görevlisi olarak görev yapan James Angleton, NUMEC aracılığıyla çalınan Amerika'ya ait uranyum kullanılarak kolaylaştırılan İsrail'in yasadışı Dimona nükleer silah programını örtbas etme sürecinde önemli bir rol oynamıştı.
1957'de Yahudi sanayici Zalman Shapiro tarafından kurulan bir uranyum zenginleştirme şirketi olan NUMEC, ABD Donanması için uranyum işlemişti ve 1961'den itibaren ise nükleer silahların geliştirilmesi için İsrail'e gerekli malzemeyi aktarmıştı.
Suikastından aylar önce Kennedy, İsrail Başbakanı David Ben-Gurion'a sert ifadelerle bir mektup yazmıştı.
Mektupta, Dimona reaktörünün uluslararası olarak denetlenmesini talep etmişti.
Bunu, Kennedy'nin 1961'de İsrail'in nükleer silah geliştirmediğini doğrulamak içini Amerikan denetimleri talimatını takip etmişti.
Ancak İsrail, çabalarını Amerikan incelemesinden gizlemek için sahte kontrol odaları ve sahte tesisler kurmuştu.
Angleton, JFK'nin İsrail'in nükleer silah edinmesini engelleme politikasını baltalamıştı ve Mossad Başkanı Meir Amit tarafından "hepsinin en büyük Siyonist'i" olarak övgüyü almıştı.
Angleton'ın ayrıca Warren Komisyonu'ndan Başkan Kennedy suikastına ilişkin belgeleri sakladığı da bulunmuştu.
Angleton ölmeden kısa bir süre önce, şöyle demişti:
Ne kadar iyi yalan söylerseniz ve ne kadar çok ihanet ederseniz, terfi alma olasılığınız o kadar artar... İkiyüzlülüklerinin dışında, ortak tek noktaları mutlak güce sahip olma arzusuydu.
Bunlar ibretlik sözlerdi.
Schlesinger'in muhtırası
Arthur Schlesinger'in 1961'de JFK'nin CIA'yi dağıtması çağrısında bulunan 15 sayfalık muhtırası dikkat çekici bilgileri işaret etmektedir.
Schlesinger, CIA'yi "devlet içinde devlet" olarak nitelemekteydi.
Schlesinger şöyle yazıyor:
CIA'in gizli operasyonlarının ne kadar potansiyel sorun yarattığını kimse bilmiyor. Çağdaş CIA, bir devletin içindeki devletin özelliklerinin çoğuna sahiptir. Gizli operasyonlarımızı yöneten bir doktrin yok.
CIA'in komünizmi alt etmek için "ateşe ateşle karşılık vermesi" gerektiği fikri var ki bu da ilginç.
Bunu ABD iç politikasında irdelemeye devam edeceklerdir.
Schlesinger, şöyle diyor:
Ateşe ateşle karşılık vermek, CIA'e daha fazla özgürlük vermek için Amerikalıların geleneksel olarak sahip olduğu özgürlüklerden taviz vermek anlamına geliyorsa, hiç kimse bunu ciddi olarak yapmak istemez. CIA operasyonları ABD dış politikasına etkin bir şekilde tabi tutulmadı. Kısacası, CIA'in gizli istihbarat operasyonlarının şu anda ABD dış politikası için ne kadar potansiyel sorun yarattığını ve dost devletlerle ne kadar potansiyel sürtüşme yarattığını kimse bilmiyor.
Schlesinger, JFK'ye yaptığı açıklamada, uygulamada Dışişleri Bakanlığı'nın CIA'in gizli operasyonları için "onay mührü" haline geldiğini söylüyor.
"Acil durum planlaması" kavramı, muhtemelen henüz varsayımsal bir aşamada olan operasyonların somut hazırlıklarını meşrulaştırıyor.
Eğer bir grup, olasılık temelinde kurulup harekete geçirilirse, projeyi tamamlayamamanın (iddia edildiğine göre) grubun hayal kırıklığına uğramasına ve yabancılaşmasına yol açacağı açıktır.
CIA dünyanın birçok yerinde etkili bir şekilde politika yaptı.
Hâlâ iktidarda olan bazı hükümetler, CIA'in kendilerini devirme girişimlerinin hedefi olduklarını biliyorlar; bu, ABD'ye karşı dostça duygular uyandırmayı amaçlayan bir zihniyet değil.
Schlesinger, Dışişleri Bakan Yardımcısı Thomas C. Mann'in "Domuzlar Körfezi" çıkarma operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasına verdiği tepkiyi şöyle hatırlattı:
Bu operasyonun başlatılmasını asla desteklemezdim ama bu noktaya geldiğimizden, iptal etme riskini alabileceğimizi sanmıyorum.
Schlesinger, JFK'nin CIA'in gizli operasyonlarını araştırma ve analiz çalışmalarından ayırmasını önermişti:
Eğer istihbarat operasyonlarla çok yakından bağlantılıysa, o zaman belirli bir operasyona bağlı olanlar operasyonu doğrulayan istihbaratı seçme eğiliminde olacaktır.
O tarihlerde Schlesinger, CIA'in gizli operasyonlarını dizginlemek için "Dışişleri Bakanlığı'nda köklü bir revizyon" önermişti:
Dışişleri Bakanlığı'na tüm gizli faaliyetler üzerinde genel izin yetkisi verilecek.
Schlesinger, CIA'in iki teşkilata bölünmesini önerdi; biri gizli ve yarı askeri faaliyetlerden sorumlu olacak, diğeri ise bilgi toplama ve analizinden sorumlu olacak.
Komünizmle mücadele ve Türkiye
Bu noktada benim size önerim; Türkiye gibi, ABD dışındaki ülkelerde, bir dönem "komünizmle mücadele" edilirken, CIA'nın neler yaptığını düşünmeniz olacaktır.
Zira o tarihlerde Ankara ve İstanbul'daki CIA ofisleri bu faaliyeti en üst perdeden yürütmekteydiler.
Bugün gizli belgelerin açıklanması yoluyla öğrendiklerimize sadece "kirli işler" olarak bakılmasın, iç politikanın düzenlenmesine ve kamuoylarına yönelik faaliyetler olarak da bakılsın isterim.
Zira bir dönem (1950'lerden sonrası), Türkiye'de partiler ve örgütler kuruldu, bazı kimseler zengin edildi, bazıları politikada parlatıldı, bazılarına medyada rol verildi, darbeler yapıldı, hapishaneler kendi insanımızla dolduruldu…
Bu dönemlerde kendi güvenlik teşkilatlarımız nasıl çalışıyordu, merak edilmesi gereken konular bunlar.
Ders
Şartlar çok farklılaştı; dünya da Amerika da, politika yapma biçimleri de değişti.
Bugün Trump, ne tür farklılıklarla bize "tehlike oluşturabilir" şeklinde bakılması gerekmektedir.
Eğer JFK belgeleriyle geçmişten bir bölümü öğrendiysek, işte şimdi ders çıkarmak gerekir!
Öyle ki, bugün durum geçmiştekinden farklı olabilir ama; güç mücadelesi şekilleri, daha kapsamlı, karmaşık, çok boyutlu, iç içe geçmiş haldedir.
Hatta artık propaganda bile siber uzayın ve yapay zekanın maharetine bağlı yapılıyor.
Mesela bir Kovid-19 süreci yaşandı, ne oldu; anlayabildik mi?
ABD, Rusya, Çin, Avrupa ve hatta bölgemizdeki İsrail…
Güçler arasında mücadele kıyasıya gelişirken, mesela Trump döneminde gümrük tarifeleri üzerinden neler yapılmak isteniyor, bunun bize faturası ne olacak, biliyor muyuz?
Çin sürekli teknoloji kullanarak istihbarat topluyor ve belli şirketler üzerinden ortaklıklar kurarak, kendi çıkarına ve gelişimine zemin yaratıyor.
Hem çok sinsiler!
Ya İsrail?
Mossad halen çalışıyor.
Onlar kendi belgelerini açıklamıyorlar, değil mi?
Filistin konusunda tam olarak ne oluyor, biliyor muyuz?
Beyaz Saray'da Trump neden Netanyahu'nun iskemlesini tuttu?
Güç odakları değişti mi?
İşte CIA gibi gizli servisler bu tür faaliyetleri, her ne kadar içerisinde çalışanlar değişse de fark etmeyecektir, hedefledikleri yerlerde bir şekilde sürdürmektedirler.
Politikacılara yatırım yapacaklardır.
İstihbarat örgütleri için "proje yapmak" ve buna göre çalışmak temel bir konudur.
Çoğunlukla her şey öyle zannedildiği gibi açık olmayabilir!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish