Maşrık diye bilinen Arap dünyasının doğu bölgelerinde 2024 yılında yaşanan büyük trajik olayları yakından gözlemleyen bir Arap yorumcu, Şam'ın Heyeti Tahriri Şam (HTŞ) cihatçılarının eline gezmesi üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
Hepimizi hayrete düşürüp şaşkına çeviren beklenmedik gelişmeler simgesel ve mecazi anlamda KARA KUĞU OLAYLARI olarak adlandırılır. İmkânsız denen şeyler meydana geldi. Kimsenin aklına gelmeyen felaket ve musibetler yaşandı.
İsrail-Hamas (daha doğrusu Filistin örgütleri) savaşı 2024 yılı boyunca sürdü. Keza İsrail-Hizbullah çatışması aynı yılın ikinci yarısında hızlanarak şiddetlendi. Hem dünya hem de bölgedeki dengeler değişti; statüko bozuldu, eski düzen yıkıldı, yenisi henüz inşa edilemedi.
Benzer gelişmelere 17'nci yüzyıl Avrupa'sında da tanık olunmuştu. O zamanki trajediler, uğursuzluk anlamında KARA KUĞU diye tanımlanmıştı.
Bir başka Arap yorumcu ise Arap dünyasının mevcut kaos ortamındaki tutumunu bir cümleyle özetliyordu:
Araplar sanki tarih dışına çıkmışlar; suskun ve edilgin durumdalar!
Mezhepçiliğe dayalı cihatçı mezalim
HTŞ mensubu bir Özbek militan, 23 Aralık 2024'te Suriye'nin kuzeybatısında, idari olarak Hama iline bağlı Suqaylabiye (مدينة سقيلبية) şehrindeki patrikhane önüne dikilen Noel ağacını ateşe verdi.
Kimi cihatçılar da Hıristiyan yoğun kasaba ve mahallelerdeki Noel ağaçlarının dallarıyla yapraklarını satırlarla doğradılar.
Farklı yerlerdeki Hıristiyan bireylere ve topluluklara yönelik saldırılar da yaşandı.
Bazı Hıristiyan azizlerinin lahitleri tahrip edildi.
Suriye'nin Akdeniz'e açılan sahillerindeki birçok yerleşim biriminde yaşayan ahali mezalime uğradı.
Evleri basılıp mal ve arabaları gasp edildi.
Suriye ordusunun sıradan erleri yakalanıp aşağılandı.
Ele geçirilen bu insanlar "Beşşar Esad rejiminin milisi, ajanı, memuru" suçlamasıyla alabildiğine işkenceye maruz kaldı.
HTŞ lideri her ne kadar bu olayları "münferit" diye nitelese de bu tür insanlık dışı muameleleri yapan cihatçılar aynı şeyleri tekrarlayıp üstelik bununla övünmekteler. 1
Halep'te ünlü bir Arap Alevi şeyhinin türbesi tahrip edildi. İnsanlar öfkeyle sokaklara döküldü.
Benzer olay ve toplu kıyımlar bir hafta önceki Tartus baskınında da yaşandı.
Arap Alevileri, alabildiğine zulüm ve eziyet gördü.
Hama'da 3 Alevi yargıç 26 Aralık'ta yolda katledildi.
Bu yüzden olacak ki, Nusayri Vadisi denilen Suriye mıntıkasında yaşayan Aleviler ciddi biçimde yeni oluşacak bir Lübnan devletiyle birleşmeyi düşünüyorlar. 2
Alevilerin toplu kırımı veya kitlesel baskıya maruz kalmalarından yola çıkan Ray El Yevm gazetesi yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, "Suriye'deki milyonlarca Alevi ile sayısı 20 milyona yaklaşan Türkiyeli Aleviler el ele verip isyancı Kürtlerle birlikte hareket ederek bu zulüm ve zorbalığı durduramazlar mı?" diye soruyor. 3
ABD, Suriye'deki yeni yönetime destek çağrısı yaptı!
Ray El Yevm gazetesine ulaşan uzman kaynakların iddiasına bakılırsa:
Devreye giren Türkiye'nin teminat vermesi sonucu Beyaz Saray yönetimi birçok Arap ülkesine ulaşıp Şam'daki yeni Suriye yönetimine karşı elden geldiğince esnek ve anlayışlı bir yaklaşım göstermelerini istemiş!
ABD'nin öne çıkan şartlarından biri de HTŞ müttefiki-bileşeni cihatçı oluşumları lağvedip dağıtmakmış!
Bir anlamda bu HTŞ'nin terbiye edilip ehlileştirilmesi ve ham halinden çıkarılıp olgunlaştırılması anlamına geliyormuş!
Bazı Arap ülkeleri, Amerikan yönetiminin bu çağrısı üzerine hemen harekete geçmişler!
Mesela BAE henüz tereddüt halinde bekle gör politikası izlerken, Suudi Arabistan Sünni hükmün geçerlilik kazandığı Suriye'de kendisine yer edinebilmek için hazırlıklara başlamış.
Gelişmeleri yakından izleyen Şam'daki bir akademisyen ise Colani'nin tutumunu şöyle özetliyor:
O, siyasi ve jeopolitik çıkarlar doğrultusunda nabza göre şerbet veren açıklamalar yapıyor. Böylece diplomatik bir denge kurmak istiyor. Mesela büyük bir orduya sahip Türkiye ile çelişkiye düşüp sürtüşmekten kaçınıyor. Aynı şekilde Suriye'de itibarı yerle bir edilen İran'ın bıraktığı boşluğu doldurmaya hevesli Ankara'nın suyuna gitmeye özen gösteriyor. 4
Yakın zamanda Irak yönetimi silahlı grupların kendi sınırlarından geçebileceğine dair bir uyarı raporu göndermeye başladı. 5
NATO Genel Sekreteri'nin Güney Komşuluk Bölgesi Özel Temsilcisi ve aynı zamanda Siyasi İşler ve Güvenlik Politikasından sorumlu Javier Colomina ise temkinli olmakla birlikte HTŞ yönetimine şimdiden önyargılı bakılmaması gerektiğini söylüyor. 6
İstihbarat raporları: Suriye'de 50 bin kadar cihatçı var
Çeşitli ülkelerin istihbarat birimleri farklı bilgiler yayınlamalarına rağmen verilerin ortalaması şöyle:
2011 yılından günümüze Suriye'de bulunan cihatçı militan sayısı on binleri buluyor.
Bazı kaynaklar toplam sayıyı 50 bin olarak veriyor.
Ne kadarının Arap yahut İslam ülkelerinden olduğu hususu ise yeterince açık değil.
Haberlerin ayrıntılarında bir nokta dikkati çekiyor:
Bunlar, Selefi cihatçı olup çoğunlukla Tunus, Suudi Arabistan ve Ürdün asıllıdırlar. Filistin ve Mısır'dan giden kadroların sayısı yüzleri bulabiliyor!
Konu hakkındaki "derin raporlara" bakılırsa, çoğu Arap olmakla birlikte HTŞ çatısı altında toplanan 18 cihatçı oluşum arasında ön plana çıkan 13 silahlı grubun üst düzey siyasi ve askeri yetkilileri, HTŞ komuta kademesinde söz ve karar sahibidir.
Emniyet ve güvenlik uzmanları, 13 yıllık Suriye iç savaşı sürecinde HTŞ bünyesinde çatışanların sayısını 20 veya 30 bin olarak belirliyorlar.
Başlangıçta Feylaqu Hums (Hums Alayları) adıyla kurulup sonradan Feylaq'ul Şam isminde karar kılan örgüt aslında İhvan geleneğinin devamı olup 19 mahalli cemaati bünyesinde barındırıyor.
Liva'ul Fetihin, Liva'ul Şimal, Liva'ul İman, Livau Siham'il Hakk bunlardan bazılarıdır. Toplam militan sayısı 10 bini buluyor.
Recep Tayyip Erdoğan'ın gözdesi sayılan Feylaq'ul Şam örgütü, Türkiye'den edindiği lojistik ve askeri destek karşılığında kendi cihatçılarını Ankara politikası çerçevesinde Libya'ya da gönderdi.
Ehrar'ul Şam Hareketi, 2014 yılında 25 bin cihatçıdan oluşuyordu.
Ceyş'ul İzze (Şerefliler Ordusu) daha önce Özgür Suriye Ordusu bileşeniydi.
El Cephe El Şamiye ise Halep dolayında kurulmuş olup bünyesinde şu örgütleri barındırıyor:
Ceyş'ul Mucahidin, Emredilen Doğrunun Topluluğu, Cebhet'ul Asale ve'l Tenmiye, Ehrar'ul Şam, Suqur'ul Şam, Azim Hareketi ve benzeri yüzlerce mahalli oluşum. 7
Aynı sürede Suriye iç savaşına katılan en az 5 bin Suudi Arabistan uyruklu cihatçıdan bahsediliyor.
Keza 2 bin 800 Ürdünlü, yüzlerce Mısırlı, binlerce Tunuslu, Cezayirli ve Sudanlı da kayda geçirildi.
"Arap Cihatçıları/Mücahitleri" (المُجاهدين العرب) olarak isimlendirilen bu militanlar, iç savaş boyunca hem Suriye resmi ordusuna büyük darbeler vurdular, hem de ara sıra kritik önemdeki şehirleri ele geçirdiler. 8
Yukarıda bahsi geçen cihatçıları Esad rejimine karşı besleyip kollayan, onlara siyasi ve askeri destek sunan Arap ülkeler arasında Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün ve Mısır bulunuyordu.
Lübnan'ın Sünni kalesi sayılan Trablus şehrinde siyasal İslamcılar HTŞ'nin Şam'a girmesini gövde gösterisiyle kutladılar ki, bu eylem Lübnanlı Şiiler arasında tedirginliğe yol açtı. 9
HTŞ'nin Şam'daki iktidarı alması sonucu endişelenen ülkelerin başını Suudi Arabistan, BAE, Ürdün ve Mısır çekiyor.
Mısırlı pek çok kişi, Askeri Operasyonlar Dairesi Komutanı ve Heyet Tahriri Şam (HTŞ) lideri Ahmed El Şeraa'nın benimsediği yeni söylemin güvenilirliğini sorguluyor:
"HTŞ eliyle Suriye'deki vebanın kolera ile tedavi edildiğini" varsayıyor. (10)
Gerçek şu ki, Mısır ve Suriye bağlamında Suriye'nin geleceği hakkındaki görüşlerdeki bu farklılık ve anlaşmazlığı anlamamıza yardımcı olabilecek birtakım ayrıntılar var.
Independent Arabia gazetesine görüş belirten uzmanlara bakılırsa:
Son yıllarda HTŞ saflarında ve komuta kademesinde Mısır uyruklu cihatçıların varlığı ön plana çıkmıştı. 2011-2013 yılları arasında Mısır'dan kaçıp HTŞ bileşenlerine katılanların başında Ebu'l Feth El Fereğli (veya Ebu Yahya El Fereğli) namında biri geliyordu ki, Suriye'deki iç savaş sürecinde kendinden çok bahsettirmişti.
Mısır'daki radikal İslami Cemaat örgütü mensubu bir grubun başını çeken El Fereğli, 'Hilafete Giden Yol' isimli kitabı kaleme almıştı. 2011 yılında ülkesinden firar edip HTŞ safına katıldı. Orada cihatçıların politik şeriat uygulamaları için, gerekli yer ve zamanlarda fetvalar vermek suretiyle onlara rehberlik ediyordu.
2022 yılında HTŞ lideri Colani'nin sağ kolu olarak faaliyet gösteren bahsi geçen şahsın bir ara komuta kademesinden ayrıldığı söylense de, Şam'ın alınmasından sonra başkentte boy gösterdiği görüldü.
İslamcı hareketler uzmanı Mısırlı Selahaddin Hasan'a göre, HTŞ ve diğer cihatçı örgütler arasında 500 kadar Mısırlı bulunuyor. Mısırlı cihatçılar, El Kaide ve IŞİD gibi radikal örgütlere daha fazla eğilimliler. Suriye'de ise esas olarak Hurras'ul Din (Dinin Bekçileri) isimli örgütte yoğunlaşmaktalar. 11
Mısır'da "terör faaliyetlerinden ötürü aranan" birkaç kişi, geçtiğimiz günlerde HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani (asıl adı Ahmed Hüseyin El Şeraa) yanında kameralara poz verdiler.
Akabinde Mısır, alarm vaziyetine geçti.
30 Aralık 2024 tarihli Suriye kaynaklı 2 habere göre;
HTŞ yönetimi aralarında Uygur, Ürdün ve Türk kökenli cihatçıların da bulunduğu unsurları yeni kurulacak orduda subay/komutan olarak istihdam edecek.
Bu durum ise Suriye'ye komşu Arap ülkelerle Batılı devletleri ürkütüyor. 12
Suriye yeni bir Afganistan mı oluyor?
Suriye konusunu görüşmek üzere Akabe'de buluşan ABD, Türkiye ve bazı Arap ülkeleri "terörle mücadelenin ehemmiyetine" vurgu yaptılar.
Endişenin nedeni şuydu: Ortadoğu, yeni bir Afganistan mı oluyordu?
Mısırlı çoğu basın mensubuna göre Suriye, "Cihatçıların gelip askeri eğitim alacakları Kandahar benzeri bir diyar olacaktır!"
Ürdün devleti Suriye'ye sınır komşusu olması nedeniyle, muhtemel bir cihatçı saldırıya karşı tedbirler almaya başladı.
Telaş o kadar büyüktü ki, ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya; "Tehlike anında Ürdün'e askeri müdahalede bulun; rejimi ve ülkeyi koru!" haberini gönderdi.
Siyasi İslam konusunda uzman Araştırmacı Amru Abdulmunim, "En tehlikeli senaryo, Ortadoğu'nun El Kaide terör örgütünün dördüncü üssü haline gelmesidir" diyor.
Suudi Arabistan ile BAE yetkilileri ise hâlâ tereddüt içindeler.
Zira 2011 "Arap Baharı" sonucu bazı ülkelerde iktidara gelen Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi kendileri için "tehdit kaynağı" idi.
Ancak İhvan hareketi genelde ülke içindeki iktidarı almaya yönelik hamleler yapıyordu.
İhvan'ın dışarıya yönelik istila ve işgal faaliyeti olmamıştı.
Suudi Arabistan, Şam'a 40 kişilik ekip gönderiyor
HTŞ-IŞİD gibi cihatçılar ise, Suudi ve BAE yetkilileri nazarında ise komşu ülkeleri de hedef alıp devirmeyi amaçlayan istilacı/fetihçi emellere sahip örgütlerdir.
Gerek ABD, gerekse Türkiye HTŞ'nin "tehdit ve tehlike" teşkil etmediği yolunda diplomasi yapıp, söz konusu ülkelere adeta teminat verdiler.
HTŞ yöneticilerine kefil oldular. Bölgede faaliyet gösteren NATO da benzer bir tutum takındı: Temkinli iyimserlik ve teminat!
Anlaşılan BAE, henüz ikna olmadı. Suudi Arabistan ise bazı tereddütlerden sonra Colani dosyasını mercek altına aldı.
Dosya, ülkenin eski istihbarat başkanı ve Amerika'daki diplomatik faaliyetleriyle dikkatleri üstünde toplayan Prens Bender bin Sultan'a havale edildi. 13
Bunun 4 nedeni var:
- Suudi Prensi istihbarat sorumlusu olduğu günlerde, Selefi ve cihatçılardan oluşan 5 bin ülke vatandaşını yıllara yayarak Suriye'ye yönlendirmişti.
- Bender bin Sultan, istihbarat şefiyken Rusya Devlet Başkanı V. Putin ile görüşmüş; "Suriye'nin kendi şartlarını kabul etmesi halinde ülkedeki iç savaşı hemen durduracağını, aksi takdirde ülkede kızılca kıyamet kopacağını" açıkça söylemişti.
- Şimdi yine B. bin Sultan yine devrede. Ancak bu sefer iç savaş için değil, Suriye'deki cihatçı ve selefi kadroların önünü kesip Körfez bölgesine gelmelerini önlemek maksadıyla görev başına çağrılmış yahut yardımına başvurulmuştur. Kimileri Bin Sultan'ın cihatçıları, ülkesinde izlenen yeni politikalara uyum göstermeye ikna edebileceğine de inanıyor.
- Veliaht Prens Muhammed bin Selman, arı kovanı gibi olan Suriye'de nelerin döndüğünü anlayabilmek için başkent Şam'da temsilcilerinin bulunmasını istiyor. Bu maksatla yaklaşık 40 kişilik bir inceleme-istihbarat-gözlemci ekibi oluşturulmuş.
Ekibin içinde belli oranda medya mensubu da bulunuyor.
Söz gelimi Arap dünyasının amiral gemisi Şark'ul Avsat, elini çabuk tutup Arap medyasından önce Colani ile söyleşi yapan ilk gazete oldu.
Al Arabiyya TV kanalı da benzer gayeyle Şam'da bulunuyor ki, başta başkent Riyad olmak üzere Arap ve İslam başşehirlerine aktaracakları açık veya kulis haberleri hayati önem taşıyor.
Nitekim aynı kanal, birkaç gün önce Colani'yi kamera karşısında konuşturdu.
HTŞ lideri, Suudi Arabistan yönetimine pragmatizm kokan yumuşak ve sıcak mesajlar iletti.
Ardından Şam'daki geçici hükümetin siyasi İslam mimarı sayılan Dışişleri Bakanı Esad Hasan El Şeybani, Riyad'ı ziyaret edeceğini açıkladı.
Bir diplomat, "Suudi Arabistan'ın bu hususta Türkiye'nin çizgisine yakın durmak suretiyle Şam'da alınabilecek kararları ve meydana gelebilecek olayları yakından izleme fırsatı yakalayabileceğini" belirtiyor.
Aynı diplomat devamında şunu da söylüyor:
Fırsat çıktığında, yumuşak mesajlar nasihat tarzında yönlendirmelerle HTŞ bünyesindeki cihatçılarla selefi kesimleri 'ehlileştirmek' için çaba harcayacaktır!
Cihatçı ihracı gerçek tehlike kaynağı
Mısırlı uzman Selahaddin Hasan'ı en fazla endişelendiren tehdit ve tehlike kaynağı şudur:
Arap ülkelerindeki cihatçıların hatırı sayılır bir bölüğü zaten Suriye'de bulunuyor. Ancak burayı mesken tutmaları, farklı diyarlardan cihatçıların buraya gelmelerini cesaretlendirip teşvik edebilir.
Dünyanın dört bir yanındaki cihatçılar asayiş ve güvenlik takibinden kurtulup güvenilir bir diyar sayılacak Suriye'de rutin bir hayat geçirebilmek için de gelebilirler.
Zira bu saatten sonra Suriye onlar açısından hem huzur beldesi hem cephe ülkesi niteliği taşıyabilir. Böyle bir durumda 'cihatçı yurdu' (Cihadistan) gerçeğiyle karşı karşıya gelebiliriz.
Evet, HTŞ'nin belkemiğini Suriyeli gençler oluşturuyor. Yabancıların çoğu HTŞ ve lideri Colani'den ayrıldılar. Ayrılanların büyük kısmı yıllar içinde öldüler veya Türkiye ile başka diyarlara geçtiler.
Benzer endişeyi taşıyan ABD ve Batılı ülkeler de mevcut duruma ve muhtemel gidişata kafa yoruyorlar. Bu durumda, Suriye'nin 'cihat ocağı' olması nasıl önlenebilir?
Suriye'nin komşularının vaziyetine gelince; onlar, Suriye cihadının ihracı endişesini taşıyorlar. Bölgenin tarihinde ilk kez, coğrafi ve stratejik konumu itibarıyla Suriye gibi önemli bir bölge devleti cihat ihraç etmiş olacak.
Selefi cihatçı örnek modeli Suriye'de makbul ve geçerli olabilirse, aynı şey siyasal kriz içindeki komşu Arap ülkelerinde (Lübnan, Ürdün, Irak, Mısır gibi) yaşayan cihatçılar açısından da makbul ve meşru sayılacaktır.
Libya ve Somali buna örnektir. Bu da gerçekten telaşlandırıcı ürkütücü bir husustur.
Esasında HTŞ ve bileşenlerinin geçmiş yıllarda sınır ötesi terörist eylemleri diğer mücahitlerle birlikte gerçekleştirdikleri sır değil.
Söz gelimi 2013 yılında Mısır'da İhvan (Müslüman Kardeşler) rejimi düştüğünde, ülkedeki silahlı cihatçı önderler ve ileri gelenleri kendi militanlarını Libya'ya kaçırmışlardı.
Bazen de Libya'dan Mısır'a getirilen mücahitler söz konusuydu.
HTŞ ileri gelenlerinin bir bölüğü de Ensar'ul İslam Cemaati ( جماعة أنصار الإسلام ) ve Tağutları Caydırma Taburu (كتائب ردع الطغاة) gibi örgütlerle iş tutuyorlardı.
İkinci örgütün o zamanki komutanı İmad Abdulhamid (عماد عبدالحميد) olup, kendisi Hişam El Eşmawi'nin (هشام العشماوي) yol arkadaşıydı.
Örgüt Mısır'ın Batı Çölü'ndeki doğal olarak zengin bir çöküntü olan Bihariye Vahası'nda ses getiren bir eylem yapmıştı.
Keza HTŞ'nın bir yayınında övgüyle adından bahsedilen Mısır asıllı Ebu Ahmed El Masri, Hama kırsalındaki bir çatışmaya katılmıştı.
Değişik kod isimler kullanan bu zat, cihatçıların önder kadrosundan olup Mısır'ın Vahalar Mıntıkası diye bilinen yöresinde 2017'de bir saldırı düzenlemişti.
Saldırı sonucu yakalanan cihatçılardan bazıları, Ebu Ahmed El Masri'nin ülkesinden kaçırdığı militanların Libya'da askeri eğitim aldıklarını itiraf etmişlerdi.
Üçüncü örneğimiz Sincar yöresinden:
2014 yılında Colani, "Êzdî inançlı Kürtlerin yaşadıkları Sincar bölgesine çuval dolusu patlayıcılarla giderek eylemini gerçekleştirmiş; sonuçta onlarca sivil katledilmişti.
Geçen hafta Art TV kanalında izlediğim Êzdî inançlı Azad Barış hem bu olaya değindi hem de toplu kıyım yapan Colani hakkında ilgili merci ve makamlara şikâyette bulunduğunu açıkladı.
Colani'nin, Kürtlerin yoğun yaşadığı belde ve şehirlerdeki Rojavalı ahaliye yönelik saldırılarında insanlık dışı vahşet olaylarına damgasını vurduğu hafızalarda çok tazedir.
Kahire merkezli Milli Araştırmalar Merkezi Müdürü Hani El Asar, Colani ile Mısırlı bazı cihatçı militanlar arasındaki ilişkiye değiniyor ve şöyle diyor:
Colani, son yıllarda Sina yarımadasında eylemler gerçekleştiren bazı cihatçı teröristler hakkındaki bir konuşmasında onlar için 'bizim mücahit kardeşlerimiz' tabirini kullanmıştı. Dolayısıyla Colani'nin şimdiki tavrı gerçekten merak konusudur; irdelenip sorgulanması gerekir.
Şu anda Suriyeli cihatçıların asli ülkelerine dönüp dönmeyeceklerinin yanıtı için henüz erkendir. Bunların hemen memleketlerine dönüp mevcut rejimi devirerek yerine geçecekleri hususu da muhtemel olmakla birlikte biraz spekülasyona tâbidir.
Zira Suriye'de bir rejim devrildi. Söz konusu cihatçılar, bunun keyfini sürüp nimetinden yararlanmaya bakacaklar. Belki de Colani ve tayfası, bölgedeki köklü değişimlerle yerli ve yabancı dinamikleri de göz önüne alarak önce Suriye, ardından çevredeki ülkelerle daha pragmatik ve uyumlu olmaya gayret edecekler.
İslami pragmatizm ile takiye arasında HTŞ ve Colani'nin geleceği
Suudi Arabistanlı yazar Abdullah Utaybi'nin cihatçılar hakkında ilginç bir saptaması var:
Köktendinciler Şam'da toplanıyor ve Müslüman Kardeşler onlarca yıllık kaçışın ardından geri döndüklerinin müjdesini veriyor. El-Kaideciler ideolojilerini Emevi Camisi'nin minberinden yayıyorlar.
Cihatçı Selefiler herkesle çekişiyorlar ve giydikleri hoşgörü elbisesi o kadar ince ki, altında hoşgörüyle çelişen her şey görünüyor.
Sorun, geçmişiyle ve söylemiyle bağdaşmayan yüksek derecede bir pragmatizm sergileyen 'Colani' veya Ahmed El Şara'da değil; takipçileri, ortakları ve müttefikleri arasındaki hakim söylemdedir.
Suriye'deki köktendinci seferberlik iki anlamı olan bir göstergedir:
Birincisi, köktendinciler zafer anında birleştiler ama sonrasında dağılacaklardır. İkincisi, bu fikir birliği, İslam'ın temsili ve yorumlanması açısından yeni bir mücadelenin de habercisidir ve İslam 'Sünni' olduğu için Sünnileri kimin temsil edeceğine yönelik çatışma kızışacaktır. 14
Lübnanlı gazeteci Nedim Kuteyş ise HTŞ ve lideri Colani'nin pragmatizmine vurgu yaparak ılımlı yönde değişebileceğini ileri sürüyor:
Ebu Muhammed El Colani'den Ahmed eş-Şera'ya dönüşüm yolculuğu ve Heyeti Tahriri Şam'ın (HTŞ-eski adıyla el-Nusra Cephesi) Suriye sahnesindeki yeni konumu, eşi benzeri görülmemiş siyasi ve fikri problemleri de beraberinde getiren karmaşık bir olguyu temsil ediyor.
Sınır ötesi radikalliğin sembolü olan Colani, bugün Şera'nın sesiyle ve kapsayıcı Suriye vatanseverliği, bölgesel istikrar ve kapsamlı kalkınma gibi kelimeleri benimseyen bir dille konuşuyor. Hatta Suudi Arabistan'ın 2030 Vizyonu gibi en örnek kalkınma ve ekonomi vizyonunu övüyor.
Bu boyuttaki dönüşümün ışığında, temel bir soru ortaya çıkıyor: Heyeti Tahriri Şam'ın (HTŞ) yerel ve bölgesel bir siyasi aktör olarak rolünü yeniden formüle edecek gerçek bir değişimle mi karşı karşıyayız, yoksa gözümüzün önünde olup bitenler, meşruiyet ve zaman kazanmaya yönelik incelikli bir manevradan mı ibarettir?
Karşı tarafta 'Cihatçı İslami pragmatizm', radikal kökler de dâhil olmak üzere ideolojik köklerini mutlaka terk etmeden yerel ve uluslararası gerçeklere uyum sağlamaya çalışıyor…
Afganistan'daki Taliban ve Suriye'deki HTŞ, küresel cihatçı eylemin tam anlamıyla benimsenmesinden vazgeçilmesini ve pragmatizmin damga vurduğu, fikri kökenlerinden tamamen kopmadan, projesinin önündeki gerçekçi engelleri dikkate alan 'yerel yönetim' formülasyonu üzerine bahis oynanmasını temsil eden bu dönüşümü somutlaştırıyor… 15
Kanım şudur:
Daha şimdiden İdlib'teki yönetici ekibini çeşitli devlet kademelerine tayin eden Colani, iktidarını sağlamlaştırmaya bakıyor.
Kendisine yakın 49 cihatçı komutanı üst rütbeli subay olarak terfi ettirip Savunma Bakanlığında görevlendirdi.
Bunların altısı yabancıydı: Arnavut, Tacik, Türkistan (Uygur), Ürdün ve Türk.
HTŞ lideri, İktidarını tahkim edene kadar "abisi" saydığı Recep Tayyip Erdoğan ile Hakan Fidan'ın nasihatlerine kulak verip Batı dünyasıyla iyi geçinmek için pragmatik davranacaktır.
Nitekim Suriye ve Türkiye vatandaşlığı almış Türk asıllı bir savaşçının "ülkenin yüce çıkarları açısından" üst rütbeli subay olarak atanması, Colani'nin Türkiye'ye yönelik minnetinin ifadesi diye yorumlanıyor. 16
Aynı şekilde Colani, Suudi Arabistan yönetiminin öğütleri doğrultusunda yeni bir kalıba girebilir ki, bunun ölçüsü ve ayarı da Suudi-Türkiye rekabetine göre belirlenecektir.
Görünen o ki; HTŞ lideri, dışarıdan dayatılan bazı taleplere "evet" diyecek bir kısmını ise zamana bırakacaktır.
Colani Batılı ülkelerle Körfez'deki petro-dolar şeyhliklerinden bol para eşliğinde (yatırım ve inşa projeleri için) tavsiye de alacaktır.
Buralarda elini güçlendirdikçe, Türkiye'ye bağımlı olmaktan ziyade mesafeli bir yakınlıkta duracağı muhtemel.
Her durumda iktidarını tahkim ettikten sonra, tek adam rejimine (bir anlamda hilafete) dayalı bir düzen kurmak için çalışacaktır.
Cihatçı ihracı meselesi, siyaset sosyolojisi kuralına aykırı değil.
Ancak bu mesele, iç bölünme ve çatışmaları da içerecek yerli dinamiklerle Şam yönetimini siyasi-ekonomik denetimine almak isteyen dış dinamiklerin seyrine bağlı.
Kaynaklar:
1. الأوزبك" يحرقون شجرة الميلاد في حماة, 23 Aralık 2024.
2. هل سينضم الساحل السوري ووادي النصارى إلى "دولة لبنان الجديد"؟, Dekan Muhammed El Huseyni, 30 Aralık 2024.
3. وماذا عن إحتمال تشكيل جبهة مقاومة من الاقليات العلوية والمسيحية وربما الكردية وتكون تركيا اردوغان "مهندس الانقلاب" أبرز أهدافها؟, 26 Aralık 2024.
4. المشهد السوري: الإمارات "وحيدة" مجددا "تتربّص وتعترض".. السعودية "تستجيب" للأمريكيين, Ray El Yevm, 25 Aralık 2024.
5. https://www.independentarabia.com/node/614491/, 26 Aralık 2024.
6. https://www.independentarabia.com/node/614210/, 21 Aralık 2024. https://www.independentarabia.com/node/614529/, 26 Aralık 2024.
7. https://www.independentarabia.com/node/613591, Tarık Ali, 10 Aralık 2024.
8. نحو 30 ألف "جهادي عربي" في عُهدة الجولاني فكيف ستتصرّف السعودية ومصر وتونس والجزائر والأردن؟, Ray El Yevm gazetesi, 21 Aralık 2024.
9. https://www.independentarabia.com/node/614026/, 18 Aralık 2024.
10. https://www.indyturk.com/node/751183/, Amel El Şubaki 26 Aralık 2024.
11. https://www.independentarabia.com/node/614053/, Bihaddin Ayyad, 21 Aralık 2024.
12. https://www.independentarabia.com/node/614026/. https://www.independentarabia.com/node/614745/.
13. مجموعات الأمير بندر" جزء أساسي من "الثورة السورية" و5 آلاف جهادي سعودي في إدلب يُجبرون بلادهم على الانخراط أكثر في مِلف "دعم سورية الجديدة, Ray el Yevm, 20 Aralık 2024.
14. https://www.indyturk.com/node/751338, 29 Aralık 2024.
15. https://www.indyturk.com/node/751063/, 24 Aralık 2024.
16. لماذا تُثير ترقية الشرع لـ"مُقاتليه" التساؤلات وماذا يفعل "ضابط تركي" بينهم؟, 30 Aralık 2024.
جهاديون أجانب" بين ضباط سمّتهم الإدارة الجديدة في الجيش السوري
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish