Sosyalist teorilerin en çok yararlandığı yazar Maksim Gorki: Vicdanlı, sessiz insan etrafına bakmıyor, insanlar onu ilgilendirmiyor, o, zamanın değerini biliyor

Mayis Alizade Independent Türkçe için yazdı

Sovyet Rus yazar, sosyalist gerçekçi yazımın öncüsü politik eylemci Aleksey Maksimoviç Peşkov, en çok bilinen adı ile Maksim Gorki (1868-1936) / Fotoğraf: Wikipedia

Çernışevski'den sonra Rusya'daki sosyalist teorilerin oluşmasına roman, öykü ve şiirleriyle en çok katkıda bulunmuş kalem sahiplerinden biri konumundaki Maksim Gorki'nin sosyalist iktidar ile arasının hep iyi olması, entelijensiyanın kimi temsilcilerinin ölümden kurtulmasına neden olurken, özellikle Josef Stalin'in ona samimi biçimde saygı duyduğu söylenemezdi.

1932 yılında muhaceretten temelli dönüşünden sonra, vefatına kadar geçen 4 yılda aydınlar üzerindeki baskısını her geçen gün daha da artıran Stalin rejiminin bazen Gorki'yi dinlediği, bazen ise dinlemiş gibi yaparak kendi bildiğini okuduğu o dönemde de sır değildi.

1927 yılında yaşanmış (veya tertiplenmiş) tecavüz olayından dolayı SSCB sath-ı mailinde "homoseksüelizme" karşı açılmış savaşta Maksim Gorki'nin kalemi de etkili bir enstrüman olarak kullanılırken, Adolf Hitler'in 1933'te Almanya'da iktidarı ele geçirmesiyle başlayan karşılıklı ideolojik savaşta nasyonel-sosyalizme karşı sosyalist kamptan yapılan salvolarda da Maksim Gorki'nin kullanıldığını görüyoruz.
 

Maksim Gorki
Maksim Gorki / Fotoğraf: Wikipedia

 

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri gibi karşımıza çıkan ve Stalin'in emriyle 23 Mayıs 1934'te Pravda ve İzvestiya gazetelerinde Maksim Gorki imzasıyla eşzamanlı olarak yayımlanan "Proleteryenin İnsancıllığı" başlıklı makalede faşizmin önemli nitelikleri arasında "homoseksüelizmin" tuttuğu yere şu şekilde dikkat çekiliyordu:

Onlarca değil, yüzlerce delil faşizmin Avrupa gençleri üzerindeki dağıtıcı, sarsıcı etkisini gösteriyor. Delilleri sıralamak iğrençliğinin yanı sıra burjuvazinin giderek daha ısrarla ve sayısızca ürettiği çamurla yüklenmeyi hafıza da kabul etmemektedir. Sadece proleteryenin erkekçe ve başarılı biçimde hâkim olduğu bir ülkede gençlerin ahlakını bozan homoseksüelizmin sosyal bir cinayet olarak kabul edilip cezalandırılırken, büyük filozofların, bilim insanlarının, müzisyenlerin ülkesinde aynı şey serbest olup cezalandırılmamaktadır. Artık mizahi ağırlıklı bir deyim de oluşmuştur: ‘Homoseksüelistleri imha etmeniz durumunda faşizm kaybolacaktır.
 

Buna karşı, dikta rejiminin pekişmesi için bir bahane olarak kullanılan "homoseksüelizme karşı savaş" sürecinde, bizzat Josef Stalin'in talimatıyla görev alan Maksim Gorki'nin sağlık durumu hiç kimseyi ilgilendirmemişti.

1934 yılında muammalı biçimde oğlu Maksim'i kaybeden dünyaca ünlü Rus yazar, 1920'lerin sonları ila 30'ların başlarında peş peşe edebiyat alanında Nobel Ödülü adayları sırasına girmesine rağmen, sosyalist rejim hiçbir lobi çalışması yapmamış ve örneğin Avrupalı yazarların "Gorki'nin daha çok hakkıydı" dediği ödül, 1933'te Fransa'da mülteci hayatı yaşayan İvan Bunin'e verilmişti.
 

 

Yaşamının son 2 yılını "Doğru mui yoksa yanlış mı?" çelişkileri içinde geçiren Maksim Gorki, 27 Mayıs 1936'da Kırım'ın Tessela mevkiindeki tatilinden Moskova'ya döndüğünde tren garından doğrudan torunları Marfa ve Darya'yı görmeye gitmiş, ertesi gün oğlunun mezarını ziyaret ettikten sonra doğduğu ve isminin verildiği Gorki kentine gidince üşüttüğü ortaya çıkmıştı.

8 Haziran'da artık iyileşemeyeceği ortaya çıkan Maksim Gorki'yi aynı gün ve 10-12 Haziran tarihlerinde Stalin ziyaret etmişti.

Son gücünü toplayan dünyaca ünlü Rus yazar, Sovyet diktatörünün ünlü kadın yazarlar, onların kitapları ve Fransız köylülerine ilişkin konuşmalarına destek vermişti.

18 Haziran tarihinde saat 11'de yaşama gözlerini yuman Maksim Gorki'nin yanında bulunan hemşiresi Lipa'ya söylediği son sözler, "Biliyor musun, ben şimdi Allah ile tartışıyordum. Ve hem de nasıl tartışıyordum" olmuştu.
 

Maksim Gorki2
Maksim Gorki / Fotoğraf: Wikipedia

 

Ölümünden sonra yapılan kadavra operasyonunda akciğerlerinin adeta taşlaştığı görülmüş ve bu insanın nasıl nefes alıp verdiği doktorları şaşırtmıştı.

Stalin'in emriyle Maksim Gorki'nin naaşının külleri sosyalist devrim önderlerinin ve Komünist Parti'nin daha sonraki önde gelenlerinin mezarlarının bulunduğu Kremlin duvarları önüne gömülmüştü.

Bilgi için şunu da ekleyebiliriz:

5 Mart 1953'te hayatını kaybeden Sovyet diktatör Stalin'in naaşı da Kremlin duvarları önüne gömülürken, uzun süre Stalin'le birlikte çalışmış Komünist Parti lideri Hruşçov'un emriyle 1961 yılında geceleyin ve gizli biçimde Kremlin duvarları önünden alınan naaş, Novodeviçye Mezarlığı'na gömüldür.

Ölümünden sonraki ilk 40 yılda çeşitli dillerde basılmış kitaplarının sayısı 242 milyonu bulan Maksim Gorki'nin edebiyat dünyasındaki yeri, Sovyetlerin dağıldığı 1991 yılından sonra tartışmaya açıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Günümüzde de süren o tartışmalarda varılan ortak pozisyon, "yaratıcı insanın hiçbir iktidarla yakınlık kurmaması, kendi bağımsız pozisyonunu muhafaza etmesi gerektiği" şeklinde.

İşte bundan dolayıdır ki Stalin rejiminin baskılarını doğrudan ve en ağır biçimde yaşamış Marina Tsvetayeva, Anna Ahmatova, Mihail Bulgakov, Andrey Platonov gibi kalem sahiplerinin değeri okurun gözünde her geçen gün daha da artıyor.

Edebiyata ve felsefeye bakışlarından dolayı taşradaki Saransk kentine sürülen Mihail Bahtin'i 1965 yılında Moskova'ya getiren Yuri Andropov ise sırf bu adımından dolayı saygıyla hatırlanıyor.

1967-1982 yılları arasında SSCB istihbarat kurumu KGB'ye başkanlık yapan Yuri Andropov, Kasım 1982 - 9 Şubat 1984 tarihleri arasında Komünist Parti Genel Sekreterliği yaptı.

"Sosyalist gerçekliği" teorisinin üstadı ve en büyük ustalarından biri Maksim Gorki'nin yaşama ve yaratıcılık dünyasına ilişkin bazı deyimlerini Independent Türkçe okurlarıyla paylaşıyoruz:
 

Maksim Gorki1
Maksim Gorki / Fotoğraf: Wikipedia

 

  • Sürünmek için doğanlar uçamazlar.
     
  • Bir omzunda turna balığının, öbüründe levreğin olduğunu görüyor ve şimdi hemen ikisinden birinin onu yiyeceğini düşünüyor; ancak onlar dokunmuyor.
     
  • İnsanların kalbini ve vücudunu gamlı düşünceler kadar iş ve kadınlar bile yıpratmıyor.
     
  • Benim öyküm, tüm en iyi Rus öykülerinin başladığı gibi başlıyor: İçkili olduğumu itiraf ediyorum...
     
  • Zamanında gitmek her zaman en iyisidir.
     
  • İnsanlar gaddar olduklarından çok daha aptallar.
     
  • Bana göre sadece başarısız olmuş, mutsuz insanlar tartışmayı seviyor. Mutlular susarak yaşıyor.
     
  • Kendinden kötü ve aşağıda saydığın insanın senin sevdiğin şeyleri sevdiğini, senin nefret ettiğin şeylerden nefret ettiğini ve böylece sana benzediğini görmek hiçbir vakit hoş değil.
     
  • İnsanı, çevresine karşı koyduğu tepkinin insan ettiğini ben çok erken anladım.
     
  • Vicdanlı, sessiz insan etrafına bakmıyor, insanlar onu ilgilendirmiyor, o, zamanın değerini biliyor. İnsanları sadece muhafaza ajanları ve katiller izliyor.
     
  • Genelde kararlı olmasına rağmen insan ölmeye karar veremiyor.
     
  • Sevgi ne papazı ne de şeytanı affediyor. O, yaş farkı koymuyor. Hepimiz onun kölesiyiz.
     
  • "Git ve gör; bakmaya doydun mu, uzan ve öl. İşte her şey bu kadar."
     
  • Ölmek büyük bir bilgelik değil ama, sen yaşamasını öğrenseydin.
     
  • Yaşam mı? Farklı insanlar mı? Eyyy... Bunlar senin neyine lazım? Sen kendin yaşam değil misin? Öteki insanlar sensiz yaşıyor ve sensiz yaşayacak. Yoksa sen birilerine gerekli olduğunu mu düşündün? Sen ne ekmek ne de cop değilsin ve hiç kimsenin sana gereksinimi yok.
     
  • Ben sadece alkoliğim, ondan ötesi hiçbir şey değil. Rusya’da alkoliklerin neden fazla olduğunu biliyor musunuz? Çünkü alkolik olmak kolaydır. Bizde alkolikleri seviyorlar. Yenilikçi, cesur insandan nefret ediyorlar, ancak alkolikleri seviyorlar. Çünkü herhangi ufak-tefek, boktan şeyleri sevmek, büyük, iyi şeyi sevmekten daha kolaydır...
     
  • Onlar lütufta bulunup hayatı bana bırakacaklar. Ben o hayatı ne yapacağım? İşte bu soru daha var: Hayat mı insanın hâkimiyetine verilmiştir, yoksa insan yiyip tüketmesi için mi hayata sunulmuştur? Ve bu hayat denen teşebbüs kimin acaba?
     
  • Entelijensiyaya mensup insanların arasında, suratında azap ve kırgınlık asılmış birçok şahısla karşılaşılıyor. Onlar özellikle 1905 yılından sonra artıp çoğalmışlar. Yeryüzünde adeta insanlığın kendilerine bir buçuk ruble borçlu olduğu ve ödemediği edasıyla dolaşıyorlardı.
     
  • Benim varlığımda iki insan yaşıyor ve biri ötekine karşı hiçbir iddiada bulunmuyordu. İşte her şey bundan ibaret.
     
  • Ben entelektüel insanların gençken fiziksel olarak halkın cazibesini hissettiğini ve bunun sevgi olduğunu düşündüklerini biliyorum. Ancak bu sevgi olmayıp mekanik bir durum, kitlenin çekimine kapılmaktır. Yetişkin yaşlarda ise bu kalem sahipleri canı sıkılan zanaatkârlar, ocakçılar oluyorlar. İnsanların derdini çekmeleri, basit sosyal mekaniği keşfederek onlara olan "sevgiyi" öldürüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU