Güney Kafkasya özelinde 2024'e veda ederken yaşanan gelişmeler ve 2025'ten beklentiler

Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

2024 yılı, tüm dünyada olduğu gibi Güney Kafkasya'da da hareketli bir yıl olarak kayda geçti.

Seçimlerden antlaşmalara, çatışmalardan zirvelere, diplomatik görüşmelerden protestolara kadar pek çok önemli gelişme bölgeye damgasını vurdu.

Bu olayların birçoğu küresel ölçekteki dinamiklerle bağlantılı olsa da çağımızda "kelebek etkisi" ve küreselleşmenin bir sonucu olarak, yerel gelişmelerin küresel ölçekte geniş yankılar uyandırdığı bir döneme geçtiğimiz açık.

Bu bağlamda, 2024 yılında Güney Kafkasya'da öne çıkan en önemli başlıklar arasında Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve Gürcistan'da yaşanan gelişmeler bulunuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bilindiği üzere, 44 günlük Karabağ Savaşı'nın ardından varılan mutabakat gereği Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir anlaşma imzalanmış, bu kapsamda Rus Barış Gücü bölgeye konuşlandırılmıştı.

Ancak, Rus Barış Gücü'nün bölgede bulunduğu dönemde de çeşitli sorunlar yaşanmış ve zaman zaman ateşkes ihlalleri meydana gelmişti.

2024 yılına gelindiğinde, Güney Kafkasya'da dikkat çeken önemli bir gelişme, Rus Barış Gücü'nün Karabağ'dan planlanan süreden önce çekilmesi oldu.

Normal şartlarda 10 Kasım 2025'te sona ermesi beklenen bu görev süresinin erkenden tamamlanması, konuyla ilgili bazı soru işaretlerini beraberinde getirdi.

Rus Barış Gücü'nün çekilmesinin arkasında, Ukrayna savaşı ve diğer küresel gelişmelerin etkili olduğu düşünülüyor.

Özellikle, askerlerin süresi dolmadan bölgeden ayrılmasının, Batı ile yakınlaşmaya çalışan Ermenistan'a yönelik bir mesaj içerdiği yorumları yapılıyor.

Bu durum, Güney Kafkasya'daki dengelerin değişimine işaret ederken, bölgenin gelecekte daha fazla uluslararası dikkat çekeceğini de gösteriyor.
 

Fotoğraf: Resul Rehimov/AA
Fotoğraf: Resul Rehimov/AA

 

2024 yılında Güney Kafkasya'da dikkat çeken gelişmelerden biri, 1-3 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen 3. Antalya Diplomasi Forumu (ADF) kapsamında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan'ın bir araya gelmesiydi.

Bu görüşme, Türkiye ve Ermenistan arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşme sürecinde önemli bir adım olarak değerlendirildi.

Aynı yıl, Türkiye'nin eski Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ile Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan, iki ülkenin özel temsilcileri olarak görüşmelerine devam etti.

Daha önce çoğunlukla üçüncü ülkelerde gerçekleşen bu toplantılardan birinin, Türkiye ve Ermenistan'ı birbirine bağlayan Alican-Margara sınır kapısında yapılması, tarafların normalleşme sürecine yönelik ciddi bir irade ortaya koyduğunu gösterdi.
 

3. Antalya Diplomasi Forumu'nda Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan bir araya geldi
3. Antalya Diplomasi Forumu'nda Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan bir araya geldi / Fotoğraf: mfa.gov.tr

 

2024 yılı, 1915 Olayları konusundaki tartışmalar açısından da dikkat çekiciydi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın söylemindeki değişim, bu süreçte önemli bir yer tuttu.

Paşinyan'ın 1915 Olayları için "Büyük Felaket" ve "Kırım" ifadelerini kullanması, ülkede ciddi yankılar uyandırdı ve bazı tabuların yıkılmaya başladığı şeklinde yorumlandı.
 


Ayrıca, Paşinyan'ın Ermenistan'ın armasında yer alan Ağrı Dağı görseli hakkında "Bizimle ne ilgisi var?" şeklindeki açıklamaları da Ermenistan'da bir söylem değişikliğinin işareti olarak değerlendirildi.

18 Ekim 2024'te İstanbul'da düzenlenen 3+3 Bölgesel İstişare Platformu'nun Üçüncü Bakanlar Oturumu da Güney Kafkasya'nın geleceği açısından önemli bir toplantı oldu.

Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'ın yanı sıra Türkiye, Rusya ve İran'ın yer aldığı bu platformda, bölgesel iş birliği konuları ele alındı.

Ancak Gürcistan, bazı çekinceleri nedeniyle toplantıya katılmadı. Bu durum, Gürcistan'da siyasi suların yakın zamanda durulmayacağının habercisi olarak değerlendirildi.
 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan

 

Güney Kafkasya'da 2024 yılına damgasını vuran bir diğer gelişme de Fransa'nın Azerbaycan'a yönelik politikaları oldu.

Fransa'nın Azerbaycan karşıtı tutumu ve Ermenistan'ı silahlandırma politikaları, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin neredeyse kopma noktasına gelmesine neden oldu.

Ayrıca, 5 Nisan 2024'te gerçekleştirilen Brüksel Zirvesi'ne Azerbaycan'ın davet edilmemesi, Batı'nın doğrudan Ermenistan'ı muhatap almasıyla birlikte bu gerginliği daha da artırdı.

Tüm bu gelişmeler, Güney Kafkasya'da hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde yeni dinamiklerin şekillendiği bir dönemin habercisi olarak değerlendirilmektedir.


2024 yılı, Güney Kafkasya'da Batı'nın bölgeye artan ilgisi ve bölgesel politikaların dönüşümü açısından da önemli bir yıl oldu.

Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), bölgedeki etkinliklerini artırarak Ermenistan'a yönelik yatırımlar ve hibe destekleriyle dikkat çekti.

AB ayrıca Avrupa Barış Aracı (APF) kapsamında Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'ne 10 milyon avroluk bir yardım paketi onayladı.

ABD ise 2023 yılında başlattığı Eagle Partner askeri tatbikatlarını 2024 yılında da sürdürerek bölgedeki askeri işbirliğini devam ettirdi.
 


2024 yılında, ABD seçimleri de Güney Kafkasya açısından önemli bir etki yarattı.

Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna dönmesi, ABD'nin bölgeye yönelik politikalarının nasıl şekilleneceği konusunda belirsizlikler doğurdu.

Ancak, son dönemde Ukrayna savaşı ve Suriye'deki gelişmeler nedeniyle Güney Kafkasya'da Rusya'nın oluşturduğu boşluğun, ABD ve AB tarafından hızla doldurulmaya çalışıldığı gözlemlendi.

Bu durum, Trump döneminde ABD'nin Güney Kafkasya politikasında büyük bir değişim olmayacağı yönünde bir beklenti de oluşturdu.  
 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu dolayısıyla bulunduğu New York'taki Türkevi'nde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ı kabul etti, 24 Eylül 2024 / Fotoğraf: AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu dolayısıyla bulunduğu New York'taki Türkevi'nde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ı kabul etti, 24 Eylül 2024 / Fotoğraf: AA

 

24 Eylül 2024'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için bulunduğu New York'taki Türkevi'nde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Bu buluşma, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecine yönelik en üst düzeyde kararlılığın sürdüğünü göstermesi açısından önemliydi.

Görüşmede, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yanı sıra Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış süreçleri de ele alındı.

Özellikle bu görüşmenin, Ermeni diasporasının yoğun olduğu bir ülkede gerçekleştirilmesi, iki ülke arasındaki görüşmelerin aracısız yapılması boyutuna da dikkat çekti.
 

KEİ Üye Devletleri Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 49. toplantısı 19 Aralık 2024 tarihinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi
KEİ Üye Devletleri Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 49. toplantısı 19 Aralık 2024 tarihinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi

 

2024 yılında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) dönem başkanlığını yürüten Ermenistan, örgütün karar alma organı olan Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 19 Aralık'ta gerçekleştirilen 49. toplantısına ev sahipliği yaptı.

Bu toplantı, Ermenistan'ın bölgesel işbirliği alanındaki rolüne de işaret etti.
 

Tüm bu gelişmeler ışığında Güney Kafkasya'da 2024 yılının bölgesel kutuplaşmanın derinleştiği bir dönem olarak kaydedildiği söylenebilir.

Öte yandan, Batı dünyasının özellikle Gürcistan ve Ermenistan üzerinden bölgeye olan ilgisini artırdığı bir yıl da oldu.

Bu süreçte, Doğu ile Batı arasındaki mücadele bu kez Azerbaycan-Fransa ve Gürcistan-AB ilişkileri üzerinden kendini gösterdi.

Fransa'nın Ermenistan'ı silahlandırması, AB'nin Gürcistan'ın AB'ye üyelik sürecini askıya alması ve ABD'nin Gürcistan'a yönelik bazı yaptırımları, bu dinamikleri daha da belirgin hale getirdi.

Bu gelişmeler, mikro ölçekteki olayların küresel makro dengeler üzerindeki etkisini bir kez daha ortaya koydu.

Bu nedenle 2024 yılında yaşanan bu gelişmelerin ardından, 2025 yılı Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın sağlanması açısından kritik bir öneme sahip olacak.

Bölgesel işbirliği ve ekonomik kalkınma konularında ortak bir mutabakatın sağlanması, hem bölgesel hem de küresel düzeyde pozitif bir etki yaratabilir.

Bununla birlikte, 2025 yılında da Batı dünyasının, AB üyelik süreci, NATO işbirliği, yardım programları, askeri tatbikatlar ve hibeler aracılığıyla bir yandan bölgeyi kendi yanına çekmeye çalışırken, diğer yandan bölgenin silahlandırılması gibi stratejik hamlelerle jeopolitik dengeyi şekillendirmeye de devam edeceği öngörülmektedir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU