Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'ndeki 28 Şubat 2025'teki atışmasından "Donald Trump mı, yoksa Volodimir Zelenski mi zaferle çıktı" tartışmaları, özellikle Washington, Kiev ve Moskova'da tam gaz sürerken, Zelenski'nin 1 Mart 2025 Cumartesi günü Londra'da samimiyetle karşılanması yeni bir kapı aralama kabiliyetini taşır mı?
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, ülkesinin ve Fransa'nın, Ukrayna'yla ilgili Barış Planı'nı ABD'ye sunacağını açıklarken, gözler AB'nin 6 Mart'ta yapılacak zirve toplantısına çevrildi.
Bunun en önemli nedeni, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, "Ukrayna'ya 100 milyarlarca Euroluk ek yardım yapılmasına ilişkin planın muhtemelen onaylanacağını" açıklamış olmasıdır.
La Tribune gazetesine verdiği demeçte Cumhurbaşkanı Macron'un sarf ettiği bu sözlerin herhangi bir farklı anlamı olabilir mi:
Bu buluşmanın amacı, Ukrayna'ya desteği güçlendirmek ve geniş çaplı ortak maliyleştirme için Avrupa Komisyonu'na yetki verilmesidir. Çünkü bizim güvenliğimiz tehlikededir. 6 Mart Zirvesi çok önemli. Bu kapsamlı maliye muhtemelen 100 milyarlarca euroyu bulacaktır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçen 28 Şubat'ta Oval Ofis'te yaşanan ve uluslararası ilişkiler ve diplomasi tarihinin eşi benzeri görülmemiş tartışmanın yankıları sürerken, Zelenski'nin Londra'da Kral ve Başbakan tarafından büyük saygıyla ağırlanması, gözlerin Washington'dan daha ziyade Brüksel'e çevrilmesine neden oldu.
Süreci izleyen herkes, "Ukrayna'da savaşın durdurulması ve sorunun çözüme kavuşturulması için ‘Fransa+Birleşik Krallık planı mı geliyor?" diye heyecan içinde beklerken, Emmanuel Macron'un açıklamaları AB'nin bu topa en ciddi şekilde girme niyetinde olduğunu ortaya koydu.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un 2 Mart Pazar gecesi Le Figaro gazetesine istinaden haber bantlarına düşen açıklaması, Paris ve Londra'nın bu konudaki planının hazır olduğuna işaret etti.
Ukrayna'da savaşın durdurulmasına ilişkin ABD-Rusya planının "efektif" olamayacağını ifade eden Emmanuel Macron, İngiliz-Fransız planının özetini şu şekilde açıklıyor:
- Havada ve denizde ateşkes sağlanması ve aynı zamanda enerji tesislerine saldırıların durdurulması.
- Ukrayna'ya Barış Gücü'nün gönderilmesi.
Macron'a göre planın birinci bendinin uygulanması yaklaşık 1 ay alacaktır.
Daha önce de belirtildiği üzere, Ukrayna'ya gönderilmesi düşünülen 30 bin askerden ibaret Barış Gücü'nün NATO şemsiyesi altında bulunması ihtimali güçlü.
Başkan Trump, Amerikan askerlerinin gönderilmesini kabul etmezken, AB'nin bu plana olumsuz bakmadığını ifade etmişti.
Fransa-Birleşik Krallık kanadında bu gelişmeler yaşanırken, Başkan Trump'ın Ukrayna'ya yardımların durdurulmasını görüşmek için 3 Mart'ta Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve güvenlik bürokrasisinin üst düzey yetkilileriyle bir araya gelmesi bekleniyor.
Volodimir Zelenski'yle 28 Şubat'ta yaşanmış beklenmedik olaydan sonra, ABD basınına bu konuda iddiaların yansımasına rağmen, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'nin "söylediklerinden pişmanlık duymadığını ve özür dilemeyeceğini" ifade etmesiyle yardımların sonlandırılması konusu gündemdeki yerini korudu.
Güvenlik bürokrasisinin yardımların sonlandırılmasını istediği göz önünde bulundurulduğunda, toplantıdan Ukrayna aleyhinde kararın çıkma ihtimalinin yüksek olduğu görünüyor.
Ukrayna için sıkıntılı durum, eski Başkan Joe Biden döneminde Kongre'nin onayladığı yardım paketlerinin de sonlandırılacak olmasıdır.
Geçen şubat ayı da dahil olmak üzere, ABD Kongresi, Ukrayna'ya yardım için toplam tutarı 182,8 milyar dolar olan paketleri onayladı.
Bu miktarın 123,9 milyar doları doğrudan askeri yardıma gitti.
Bir yanda Trump yönetimi, Ukrayna'ya yardımları sonlandırmaya hazırlanırken, öte yanda Fransa-Birleşik Krallık İttifakı'nın hem savaşı durdurma hem de askeri yardımları artırma (Emmanuel Macron'un "yüzlerce milyar dolar" dediği yardımlar) çabalarını ABD'nin nasıl değerlendireceğinin bundan sonraki dönemde çok önemi olmayacağı görünüyor.
Tabii ki, günün birinde Macron veya Starmer, ABD yönetimini ikna etme girişiminde bulunup buna muvaffak olmazlarsa...
Fransa-Birleşik Krallık ittifakının bu girişimleri hızla sürerken, Ukrayna'da savaşın durması yönünde Washington-Moskova ikilisi hangi adımları atabilir?
Geçen 18 Şubat'ta Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da başlayıp, ardından 27 Şubat'ta İstanbul'da devam eden görüşmelerde savaştaki durum yerine, Moskova ile Washington arasında diplomasi alanındaki ilişkilere yeniden ivme kazandırılması konuşuluyor ve tarafların bu işlerde somut kazanımlar elde ettiğini görüyoruz.
Bu gelişmelerin Moskova'yı çok memnun etmesine rağmen, özellikle Ukrayna savaşı konusunda Kremlin hep temkinli davranmayı tercih ediyor.
İşte 28 Şubat'ta yaşanmış Oval Ofis olayını da üst düzey yöneticilerin yerine uzmanların yorumlaması uygun görüldü ve tabii ki tüm yorumlar Ukrayna'nın aleyhinde oldu.
Ve Batı dünyasında yaşanan bu kaostan savaş cephesinde azami düzeyde yararlanmak için gereken ne varsa hepsi yapılıyor.
Çünkü somut askeri yardımların kesilecek olmasını bir tarafa koyun, böyle bir psikolojik ortamda hangi ordunun direnç gücü kalır ki?
Ukrayna ordusunun da kalsın.
Bu, apaçık biçimde Rusya'nın eline oynamak değil de nedir?
Donald Trump bu süreci nereye vardırmayı düşünüyor acaba:
Ukrayna'ya yardımlar sonlandırılırsa, Rusya'nın masa arkasına gelmesi söz konusu olabilir mi?
AB desteği, Ukrayna'nın ayakta kalması için yeterli olacak mı?
Savaşlar tarihinde bu tür çılgınlıklar yaşandı mı?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish