Trump'tan çarpık politika ve kararlar

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Eleştirel bir görüş sunacağım. Örnek isim olarak Trump’ı alacağım. Asıl vurgulayacağım Gelecek İstihbaratı konusu olacak.
Geleceği tahmin etmek tarihçilerin işi değildir.

Politika oluştururken tarihçiler mutlaka rol üstlenirler. Devlet hizmetlerinde evvela tarih bilincine sahip olmak gerekir. Karar vericiler tarihi bilmiyorlar ise neden politikacı oldular diye de sormadan edemiyorum.


Biyografik istihbarat

Günümüzde çok şey birbirine girmiş durumda. 47. ABD Başkanı Donald Trump bütün anlayışları ve sistemsel birikimleri ters yüz edecek uygulamaları başlattı. Trump’ın psikolojik analizlerini çok çeşitli belgelerden okudum. Bu alana bakınca, olup biten her şey normal diyorum.

Yani Biyografik İstihbarat bize ne düşünmemiz gerektiğini söylüyor. Trump’ın karar verme biçimleri ve etrafında politika yapanlar az çok kendilerini gösteriyorlar.
Ama bizim yaşadıklarımız anormal!


Politik bilinmezlik

İnsanlığın köklü birikiminden yarına uzanan yolda liderlerin önemli fonksiyonları vardır. Bu liderler yapılan stratejileri, ülke hedeflerini, doktrinleri ve politikaları takip ediyorsa ve örneğimiz Trump ise, eyvah!

Buraya kıyaslama olması bakımında zamana bağlı örnekleri vereyim: Ulusal stratejilerin en az 20-70 yıl, bu stratejilere bağlı plan hedeflerinin 2-20 yıl arasında, iktidara geçen liderlerin doktrinlerinin süresinin en az 4-5 yılı olduğunu düşünelim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Eğer ABD’deyseniz ve Trump Beyaz Saray’a geldiyse, imza attığı kararnamelerin ve yasalaştırdığı hükümlerin, yani liderin kararlarının mutlaka zamanı belli ve planlı olması gerekir. 

Bugün yapılan işleri anlamak mümkün değil. Politik Bilinmezlik veya Öngörülemezlik denen tanım da bu olsa gerekir.

Üstelik ünlü üniversitelerden ünlü isimlerin yazdıklarını okuduğumda da şaşkınlık içine giriyorum.

Örneğin uluslararası ilişkiler alanında uzman biri nasıl olur da bu bakış açısıyla neyi önerebilir, hangi fikirle rehber olabilir diye düşünmeden edemiyorum.

Örnek isimler var, buraya yazmayayım. Bir kere bakış açıları, kullandıkları usuller, köşe başlarını tutanların yapıp ettikleri tartışılır konular!

Değilse bu kargaşa çıkar mıydı?


Göl ve okyanus

Bir ulusal sistemden söz ederken geriye bakarak yol bulmak gerektiğini düşünenler bir hayli fazladır. Elbette tarih çok önemli bir referanstır.

Ancak daha fazlası gerekir. Mesela gelecek için sadece ezber niteliğinde bir veriye müracaat edildi ise bu doğru adım atmaya yetmeyebilir. 

Göl ile okyanus bir olur mu? 

Uluslararası sistemden söz ederken, aynı bakış açısına sahip uzmanların çalışmalarına tanık oluyoruz. Burada da yaşanmışlıklar mutlaka referanstır.

Ancak bu kez ulus sisteminkinden daha da fazlası gerekir. Uluslararası denklemler, dinamik süreçlerin kendi karakterine bürünmüş, neredeyse sayısız seçenekle karşılaşabileceğiniz bir okyanusu tarif ederler.

Bu alanda bilimsel çalışmaların yapılması zorunluluktur.

Tarih bilimsel mi değil mi, siz söyleyin.

Tarihte meydana gelmiş süreçlerin sonuçları, kendi zamanları itibariyle toplanan özel birçok etkileşimle gerçekleşirler.

Bu noktada, çeşitli güçler, ekonomi, liderlik, nüfuz alanları, kültürel birikim, teknolojik seviye, gibi pek çok konu başlığına dayalı değerlendirmeler yapılabilir.

Geçmişteki anlarında ne tür ilişkiler ve ne tür sonuçlar meydana geldi?

Bunlar her bir anın kendi dinamiklerine bürünmüş özel durumları gösterir. Gelecek ise geçmişten çizilen bir çizginin uzatılmasıyla açıklanabileceği basitlikte düşünülebileceği gibi, her şeyin farklı olduğu bir atmosferi de gösterebilir. 

Uluslararası ilişkilerde, örneğin 20'nci yüzyıla girerken yapılanlara benzer bakışla belki bugünü açıklamak için cümleler kurabilirsiniz.

Sonuçta tarihi okudunuz, kimin nasıl yazdığı başka mesele. Ayrıca bugünü yaşıyorsunuz. Buradan itibaren söyleyecekleriniz dinlenir, korkmayın konuşun! Mesele bu mu? Hayır.

Dünkü ittifaklara bakıp yarınki ittifakları mı konuşacaksınız?

Dünkü savaşlara bakıp, “5yıl sonra savaş olabilir” mi diyeceksiniz?

Geçmişe bakıp geleceğin şartlarını ve bu durumda ne yapılması gerektiğini mi açıklayacaksınız?

Emin misiniz? Yoksa birine soracak, ondan gelecek bilgiye göre mi düşüncenizi yönlendireceksiniz? 

Büyük veri işlemcisi ile küçük veri işlemcisi arasında hep bir fark vardır.

Çoğu uzman çözümlerini hazırlarken basitçe ilerlemek gerektiğini öğrendiklerinden, bir çizgi üzerinde ilerlemeyi seçerler.

Bugünü yaşarlar, tarifi çok zor değildir. Ama geleceği o çizgi üzerinde ararlar. Bu çalışma biçimi elbette kendine göre belli metodik doğruları içerir.

Ancak “yarın ne olacak, bize ne tür tedbirler gerekiyor” diye sorduğunuzda, söyledikleri göl ile okyanus kadar farklı türden bakış açılarına bağlı olacaktır. 


Politika yapıcılar ile karar vericiler

Öngörüde bulunmak!

Geleceği tahmin etmek karar verirken çok önemli bir noktadır.

Bu iş sanki liderlere bırakılmış gibidir. Sonuçta güçler arası rekabetin kilidini açacak anahtarı bulmakla ilgileniyorsunuz.

Politika yapanlar hangi güçteler?

Güçler arası hiyerarşide büyük küçüğe, müttefik bir diğerine neleri vaat etti, bilen var mı?

Bunlar gizli anlaşma konusu ise neyi bilebilirsiniz?

Tahmin edersiniz.

Tahmininizi kuvvetlendirmek için önce yeterince ve doğru istihbarat, veri analizi, uzman analistler, devasa prosesörler, iyi senaryolar gereklidir… Yine de dersiniz ki, benim önerdiğim politika şu! Karar verici ise sadece bu söylenenlere göre hareket etmez. Kendi bilgisi ve tecrübesi, karakteri, hisleri, başka etkileşimleri, belki kimsenin bilmediği bağlantıları vardır. Sonuçta şunu yapın der.  

Karar vericiler… Uluslararası sistemde ülkeler, kurumlar, anlaşmalar, aracılar, güçlü kimliklerden bahsediyoruz. Kimin eli nereye kadar uzanıyor, kim neyi ne kadar biliyor, nereye varılmak isteniyor, kim kısa kim uzun vadeli hesap yapıyor, seçenekler neredeyse sonsuz.

Göstermelik sistemlerde yer alanlar, asla asıl değillerdir. Zannedilmesin ki hep kazanç var, hiç kayıp olmuyor. O noktada şöyle söylenir, “liderim söyledi ben yaptım”.

Bazen liderler bilerek sistemde göstermelik yapıların bulunmasını sağlarlar. Onların aracılığıyla bir algı yaratılabilir ve yapay gündemler oluşturulabilir. Sonuçta amaç iktidarda kalmaktır.

Uluslararası bir sorunun çözülmesinden çok ilk seçimlerde oy verenlerin sayısı daha önemlidir. Burada retorik devreye girer. Yapılan konuşmalar uygulanan politikaları göstermeyebilir. Hep bir maksat vardır. 

Trump’ı anlamamak mümkün değil, çünkü hastalıklı bir durum var.

Örneğin, demokrasinin ileri olduğu bilinen bir ülkede, Donald Trump’ın 2024 seçimlerinde nasıl ikinci defa ABD Başkanlığına seçildiğini, tam olarak kim açıklayabilir?

Sanki her şey normalmiş gibi kabul edilir ise devamındaki ileri-geri iddialar da kolay açıklanabilir olur. Otoriter yönetimlere sahip ülkelere bakalım, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping’in görev süreleri uzadı.

Artık Trump, Putin ve Jinping üçlüsü, popüler bir dergiye kapak resmi olabilir. Bunu açıklamak sadece literatürü takip edenler için kolay olabilir. Zor da değil! İşte açıklama paterni: Şu oldu, bu oldu, o şunu söyledi, bu bunu… 

Ama zor olan şudur:

Eğer bugün büyük güçlerin rekabeti söz konusu ise bütün dünyayı ilgilendiren büyük kararları oluşturan bu liderlerin, bu isimlerin, aynı zaman diliminde var olmalarını nasıl açıklayabilirsiniz?

Şimdi durum bu, diyebilirsiniz. Şimdi bu özgün durumu, tarihte hangi durumla birleştirerek açıklayabilirsiniz?

Mesela şunu söylerseniz önemsizdir: Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiliz, Alman, Rus liderleri de önemli kararlar almıştı, o gün alınan kararlar ile bugünküler benzerdir…

Hayır, bu olmuyor; zorlama benzerlikler bulup bunun üzerine açıklama kümeleri oluşturmak ve birtakım teorik yargılara varmak uygun olmuyor. Bu aslen bir bilimsel çalışma metodu dahi olmadığı gibi, politika yapanların bu tür işlerle ilgilenen kişilerden olduğunu da zannetmeyin. Liderlerin çok farklı yönleri vardır! Gerçek başka türlü gerçekleşiyor. Çünkü her zamanın kendi dinamikleri ve etkileşim biçimleri vardır.

Birinci Dünya Savaşı’nın emperyal güçlerinin oyun alanları ve aletlerinin özellikleri ile bugünün başat güçlerinin sahip oldukları bir değildir. Hatta eski dönemde karar vericilerin önüne bir dakikada akan bilgi veya haber sayısı sayılabilir cinsten idi, bugün içinde binlerce memurun çalıştığı büyük binalarda prosesten geçirilen veri kütüklerinden üretilen sonuçlar saliseler içinde alınabiliyor. Eğer bir savaş kararı verildi ise önceki zamanlarda birliklerin cepheye ulaşmaları ayları bulurken, bugün daha kompleks savaş makineleri cepheye günler içinde ulaşabiliyor, operasyonlar gizlice yapılabilir olduğu halde, herkesin haberinin olması istendiğinden dolayı propaganda mecralarına belli bilgiler bilinçlice aktarılıyor.


Durumu açıklamak

Durum ifadesi ise daha başkadır. Durum şu, diye bir tarif yapabilirsiniz. 

Örneğin, önceki ABD Başkanı Joe Biden anti-demokratik ülke ve lider tanımı üzerinden politika yapmaya başladı. Rusya’nın önünde durmak gerektiğine inanarak Ukrayna’ya destek verdi, Avrupa’yı kendi yanına çekti ki, Putin daha başka saldırılarla Batı dünyasının başına dert çıkarmasın! Çin’in teknolojideki gelişiminin ana konuları olan yarı iletkenler ile nadir toprak elementleri bakımından ülkesine yatırım çekmek istedi, öte yandan Tayvan’a destek verdi. Rusya’nın Ukrayna’da güç kaybına sebep olmayı düşündü, gerekirse Çin’in de Tayvan’da yıpranması mümkün görülebilirdi. Başka ifadeyle ABD’nin ana rakipleri olan Rusya ve Çin nüfuz alanlarında savaşa çekilebilir idi. Ama şu oldu, ABD’nin antagonistiği bu iki başat güç hem kendi aralarında yakınlaştılar hem de küresel ve uluslararası bağlamda işbirliklerini geliştirme yoluna girdiler.

Açıklamalar böyle ilerler…

Bugüne gelelim.

Şimdiki ABD Başkanı Donald Trump tarifeler ile özellikle Çin’e yükleniyor, Jinping’i masaya çekmeye çalışıyor. Yine Trump, Ukrayna’daki savaşı bitirmek istiyor ve Putin’i masaya çekmek istiyor. Jinping, Tayvan’ı kendi ülke sınırlarına katmadan ulusal hedeflerini gerçekleştiremeyeceğine inandığından dolayı bütün stratejisini bunun üzerine kuruyor. Putin hem Trump’dan hem de Jinping’den bir avantaj alarak konumunu sağlamlaştırmak istiyor. Trump, Amerika’nın gücünü korumak ve devam ettirmek istiyor. Şimdilik duruma bakılırsa Avrupa kendi durum değerlendirmesini yapmakla meşgul.

Çin ise ABD’nin gerçekten bir büyük rakibi (hatta düşmanı) olduğunu ispat edercesine davranışlar sergiliyor, meydan okuyor. Üstelik Trump liderliğini sürdürebilmesi için bir iç-düşman tanımına ihtiyaç duyuyordu. Politika: “İç düşmanlar var, ben sizi onlardan korurum!” Yani ABD için artık durum şuydu: Demokrat lider yerine, Yeniden Büyük Amerika için elitist-otokrasinin inşası.

Eğer lider ülkeyi güdüleyecek ise bunun bir tarifi olmalıydı. Kendisine destekçi de buldu, aynı ağızdan konuşuyorlar: Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance. Tarif ettikleri iç düşmanlar: “Yasadışı göçmenler, İslamcı teröristler, Kartellere çalışanlar, uyanık 1 ilericiler, Avrupa tarzı sosyalistler, cinsel azınlıklar ve uyuşturucu müptelaları.” Bu da böylesi cümlelerle tarif edilebilir…

Sonuçta durum bu veya buna yakındır. Fakat konu şunu gerektirir: Durumu tarif ederken yansız, görmek istenen gibi değil olduğu gibi tarif etmek. 

İşte burada politika yapma işine lider kadar yakın olmayan uzmanlara sorarsanız, onlar tarihi referanslara bakıp cümleler kuracaklardır, çünkü işleri bu. Karar vericiler önemlidirler. Karar vericilerin iki dudağı arasından çıkacak sözler ile, çok basit:

Örneğin, “durun veya ilerleyin” der gibi. Buradan bir sonraki dönemde okunacak tarihi vesikalar ortaya çıkacak. Tarihi bilmek ile tarih yazmak aynı şey değildir.
 


Gelecek istihbaratı

Peki neler yapılır?

Bilimsellik esas ise çok fazla veriyi işleyebilen sistemlerin desteği alınır, çok iyi uzmanların belli senaryoları hazırlayabilmeleri sağlanır, bunlar öne çıkarlar. Uzmanların hislerinin bile kuvvetli olması gerekebilir. Uzmanların analitik çalışmalarda yetenekleri ispat edilmiş olabilir. Mesele nedir? Geleceği tahmin etmek. 

Şöyle ifade edeyim;

Gelecek İstihbaratı diye bir alan var, bunun analizcileri çok özel kimseler. Tarih değil, gelecek!

Görünen şu, Trump sistem dışı bir lider. Sistemi bozuyor ve olup bitenden ikinci derecede sorumlu olan kabinesindeki önemli isimler hiç orada dahi olmaması gerekenler. Sistemi kaotik hale getiriyor ve kendine yüklediği “kurtarıcı lider” misyonuyla, ülkesinde her ne yaparsa yapsın, dünyayı garip bir yöne sürüklüyor. 

Bu durumda bir politika yapıcı, karar vericiye ne önerebilir? Cevap vermek kolay değil mi? Gelecek İstihbaratı yapan uzmanniçin ise zor!

Söylediği şu: Durum istihbarat değildir. İstihbarat prosesten geçen verilerin ürünüdür. Geçmiş (Temel), Şimdi (Cari) ve Gelecek (Tahmin) İstihbaratı çeşitleri vardır. Her bir istihbarat çeşidinin çalışma biçimleri ve ürünleri de farklıdır.


Büyük güçlerin rekabeti

Trump’ın kendisinin büyük, kahraman, değişmez veya kurtarıcı olduğunu göstermek için bir sürü gösteri yapıyor. Trump’ın politikasının ve ülkesinin büyüklüğünü göstermek için neler söylediği de açık. Örneğin MAGA! 

Uluslararası konularda Trump neler söylüyor?

“Meksika Körfezi değil, Amerika Körfezi… Kanada bizim eyaletimiz… Grönland’ı bize verin… NATO’dan da çıkarım… Dünya Ticaret Örgütü’nden çıkarım… Paris İklim Anlaşması’ndan çıktım… Zelensky Ukrayna’nın kritik madenlerini bize versin… Tarifeler bundan böyle şu şekilde olacak… Zafer bizim…”

Avrupa, Rusya, Çin birer büyük güç ise düşünceliler, endişeliler. ABD bunlarla rekabet ediyor. Dostları da bu büyük güçlerin içinden düşmanları da.

Trump’a ne önerirsiniz? Kurduğun sistemi geliştir, birikiminin üstüne yenilerini ekle, küresel önderliğin için güvenini sağlamlaştır diye mi öğütlersiniz, kaos yarat mı dersiniz?

Bugün ABD’nin kurduğu önemli kurumlardan Uluslararası Para Fonu (IMF) açıkladı, bu uygulamalar ABD'ye ve ticaret ortaklarına “zarar” verebilir. IMF Baş ekonomisti Pierre-Olivier Gourinchas, düzenlediği basın toplantısında, "Son 80 yıldır işleyen küresel ekonomik sistemin yeniden yapılandırıldığı yeni bir döneme giriyoruz" dedi. 

ABD’nin 80 yıllık birikimi elden gidiyor!


Sonuç

Dünkü bilgi setleri bugün için hamdır. Yarına ilişkin bilgiler ise bilimsel ve sanatsal çalışmayı gerektirir. Ama analitik olan çalışmalar mutlaka işlenmiştir. Yarını konuşmak için olgun bilgi setleri gerekir. Karar vericiler olgun bilgi setleriyle desteklenmek zorundadır. Onlar ham bilgilerle bir tür paroksizm haline itilmemelidirler.

 

 

 

1.  ABD’de Demokratlar (liberaller) ile Cumhuriyetçiler (muhafazakârlar) arasındaki görüş ve politika ayrımına dayalı sosyal içerikli konuları kapsar.

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU