Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yakasından düşmeyen hurafeciler

Mehmed Mazlum Çelik, Independent Türkçe için yazdı

Yeryüzünde ilk insandan beri herkes için geçerli olan bir kanun var ki o da hepimizin insan olduğu gerçeğidir.

Her insanın üstün meziyetleri olabilir; ama nihayetinde insandır.

Dolayısıyla eksikleri yanlışları olabilir bu iki yönün toplamı bize insanı verir.

Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üstün meziyeti, toplulukları yönetebilme kabiliyetidir.

Lakin hatırlarsanız, eski AK Parti Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser çıkıp da "Bizim için ikinci bir peygamber gibidir" lafzını ifade ettiğinde, başta AK Partililer olmak üzere, tüm kamuoyu ayağa kalkarak bu ifadelere itiraz etmişti. 

Noksansız kul yahut Allah'ın sünnetullah yasalarından ari bir insan teki yoktur.

Yalnızca Peygamberler, ismet sıfatıyla korunur ve uyarılırdı.

Bakın, onların dahi yanlış yapma durumu vardı ve Allah bu duruma müdahale ediyordu. 

Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret edenler ise ne yazık ki sermayesini Atatürk sevdalısı olduğunu iddia eden bazı kişilerden alıyor.

Gazi Paşa, üstün meziyetleri olan bir insandı.

Yani (ama) nihayetinde insandı. Bu da demek ki örneklik teşkil edebilir. 

Yani o da herkes gibi yemek yiyen, uyuyan, hüzünlenen, dertlenen, öfkelenen bir kişiyse o halde yeni nesiller onun gibi olabilirdi.

Lakin onu insanlıktan uzaklaştıran, efsaneler ile gerçeklikten kopuk bir Mustafa Kemal Atatürk portresi çizenler aslında cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü fil dişi kulelere hapsediyor ve birçok sınıftan kopartıyorlar. 

Bu radikalizm en az "Atatürk'e hakaret" kadar ciddi bir meseledir; çünkü toplumun belli kesimlerinde Atatürk'e karşı önyargılar oluşturuyor.

Hatırlayın, bir adam çıkıp vakti zamanında hocası için ne demişti "Allah ete kemiğe büründü Mahmut Efendi suretinde göründü."

Bu adamın sözleri en büyük zararı kime verdi, elbette ki hak din İslam'a.

İçinde şüphe bulunan sayısız genç "Böyle din mi olur" diye tavır almışlardı. 

Şimdilerde bir meczup, Gazi Paşa'yı töhmet altında bırakacak şu sözleri sarf etti:

Cumhurbaşkanına Sesleniyorum! Ne Olacaksa Bir Dağda Olacak! Atatürk Bedenlendi ve Çıkacak! Şu an bu kişinin kendini bildiğinin farkındayım. Atatürk'ün ruhuyla örtüşecek. Atatürk enerjisinde biri gelecek ve buna İslam inancındaki 'mehdi' olarak bakıyorum. Şu an bu kişinin kendini bildiğinin farkındayım. Türkiye tam bir sıkışma anındayken ortaya çıkacak.


Geçmişte gazeteciler yapardı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında hurafeler yeni bir vaziyet yahut literatür değil.

Behçet Kemal Çağlar, Atatürk'e önce bir mevlit sonra da ezan yazmışlığı vardı:

Hak Teala çün yarattı Türk'ü ilk Dedi, 
‘Üç kıta da olsun ona mülk.' 
Mustafa nurunu alnına koydu, 
‘Bil! Kemal'in nurudur, ol nur!' dedi.

Geçti böyle nice ay, nice sene,
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene 
Ger dilesiz, bulasız oddan necat, 
Mustafa-yı ba-Kemal'e essalat!

Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesi 
Ol sedeften doğdu ol dürdânesi! 
Gün gelip oldu Rızâ'dan hâmile 
Vakt erişti hafta ve eyyâm ile. 

Geçti böyle, nice ay nice sene 
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene. 
Merhaba ey baş halâskâr merhaba 
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!


Hızını alamamış olacak ki bir de Atatürk ezanı isimli bir şiir kaleme alır Çağlar;

Atatürk ekber! Atatürk ekber! Ancak O var Atatürk!
Evliya odur, peygamber odur, sanatkâr Atatürk. 
Talihe hâkim, zekâya önder, doğma serdar Atatürk. 
Bunları geçti insan büyüğü: Kendi kadar Atatürk!
 Atatürk ekber! Atatürk ekber. 
Bizde O var. Atatürk! 
Ne evliya, ne de peygamber... 
Halkına yar Atatürk!


Yine önce Galatasaray Sultanisi'nde okumuş ardından da Paris'te tahsil görmüş, Edip Ayel yazdığı bir şiirde işi çok daha ileri boyutlara vardırmıştı;

Ey dertli saray! Kâbe mi oldun bize artık? 
Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harabe 
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe 
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun 
Türk ırkının en son ulu peygamberi oldun 
Tutsak seni lâyık yüce Tanrı'yla müsavi 
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvi 
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses 
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!


Mustafa Kemal Atatürk hayatta iken soyadı kanunu çıktığında "Atatürk" soyadını dahi abartılı bulduğu için çok ciddi tereddütlerin ardından kabul ettiğini biliyoruz.

Gazi Paşa'nın hassasiyeti ortadayken "Atatürk bedenlendi" ve benzeri ifadeler en büyük zararı Cumhuriyetin kurucusunun kendisine vermektedir. 

ABD'de kurucu Washington, Fransa'da kurtarıcı De Gaule ya da Hitleri mağlup eden Churchill ile alakalı İngiltere'de toplumda böyle garip ifadeler göremeyiz.

Muasır milletler liderlerini yeni nesillere örnek figürler olarak sunar ve toplumun tamamı tarafından kabul ve saygı görürler.

Ülkemizde Atatürk'ün ismini siyasi angajmanlar ve bagajlar için kullanma temayülü olanlar yukarıdaki örneklerde olduğu gibi fütursuzca işlemekte beis görmezler.

Bu durumda en büyük zararı ise Mustafa Kemal Atatürk ve onun bıraktığı fikri miras görmektedir. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU