Daha uzun çalışma saatleri için ilk adım: Samsung hükümetten onay aldı

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

Bazı Samsung fabrikası işçilerinin çalışma saatleri, 3 aylık dönemlere yayılarak ortalaması alındığında ulusal düzeyde 52 saatlik çalışma haftasını aşmayacak şekilde ayarlanacak

Yasal sınırların ötesinde bir ilk

Samsung Electronics, Güney Kore’de bir ilke imza atarak yasal olarak zorunlu kılınan 52 saatlik çalışma haftasının ötesinde bir uygulama için hükümet onayı aldı.

Şirketin Sistem LSI bölümü, yarı iletken araştırma ve geliştirme faaliyetleri için haftalık 64 saate kadar uzayan yeni bir düzenlemeden yararlanacak.

Peki, bu karar yalnızca teknolojik bir gereklilik mi, yoksa iş dünyası ve insan kaynakları için daha büyük sorunların habercisi mi?


Ekonomik rekabetin getirdiği baskılar

Yarı iletken endüstrisi, Güney Kore’nin en kritik ekonomik sektörlerinden biri.

Ülkenin toplam ihracatının büyük bir bölümünü oluşturan bu stratejik alan, küresel piyasada zorlu bir rekabet içinde.

Samsung'un gelişmiş çipler tasarlamak ve NVIDIA gibi devlerin taleplerine yetişmek gibi büyük sorumlulukları bulunuyor.

Bu bağlamda, çalışma saatlerinin artırılması, şirket için kaçınılmaz bir hamle olarak savunuluyor.

Ancak bu kararın temel nedeni, yalnızca rekabet değil.

Yüksek teknoloji sektörlerinde iş teslim tarihlerine yetişememe gibi kaygılar, Samsung’un hükümet nezdinde düzenlemeleri esnetme talebine yol açtı.

Çip üretiminde gecikmelerin milyar dolarlık maliyetlere neden olabileceği bir ortamda, bu tür düzenlemeler kritik görülüyor.


Çalışan hakları ve sağlık endişeleri

Güney Kore’nin 52 saatlik çalışma sınırı, iş-yaşam dengesini ve çalışan sağlığını korumayı amaçlayan bir düzenlemeydi.

Ancak Samsung’a sağlanan bu istisna, işçi hakları savunucularını ve eleştirmenleri harekete geçirdi.

Uzun saatler çalışmanın, tükenmişlik, moral kaybı ve çalışan devir oranında artış gibi uzun vadeli sorunlara yol açabileceği kaygısı dile getiriliyor.

Özellikle, uzatılan çalışma saatleri için ek tazminat detaylarının açıklanmamış olması ve çalışanların haklarının nasıl korunacağı soruları da ciddi bir tartışma yaratıyor.

Bu düzenlemenin, çalışanlar üzerinde psikolojik ve fiziksel olumsuz etkiler yaratabileceği öne sürülüyor.
 


Teknolojik gelişim mi, insan kaynağını tüketme mi?

Bu durum, yalnızca Samsung’a özgü bir vaka olmayabilir.

Güney Kore hükümeti, ekonomik büyümeyi desteklemek adına işgücü kurallarını yeniden düzenlerken, diğer yarı iletken firmalarının da benzer taleplerle gündeme gelmesi bekleniyor.

Bu, yalnızca bir şirketin değil, bir endüstrinin yeniden yapılandırılması anlamına gelebilir.

Ancak bu yapılandırmanın maliyeti ne olacak?

Teknolojik gelişim adına insan kaynağının sınırlarını zorlamak, sürdürülebilir bir çözüm mü?

Yoksa bu durum, uzun vadede iş gücünün tükenmesine ve iş gücünden beklenen verimliliğin azalmasına mı yol açacak?


Sonuç: Bir denge arayışı

Samsung’un bu kararı, ekonomik rekabet ile çalışan refahı arasındaki ince çizginin nasıl yönetileceği konusunda bir emsal oluşturuyor.

Kısa vadede üretkenlik sağlanabilir; ancak insan refahı göz ardı edildiğinde, ekonomik kazanımlar da kalıcı olamaz.

Çözüm, teknolojik gelişim ve insan kaynakları yönetimi arasında daha dengeli bir ilişki kurmaktan geçiyor.

Bu soruların yanıtı, yalnızca Güney Kore için değil, küresel iş dünyası için de önemli mesajlar barındırıyor.

Teknolojinin geleceği, insanlar üzerinde aşırı baskı kurmadan da şekillendirilebilir mi?

İşte yanıtlanması gereken asıl soru bu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU