400 yıl önce Sör John Harington, "İhanet asla başarılı olamaz. Sebebi nedir? Eğer ihanet başarılı olursa, kimse ona ihanet demeye cesaret edemez" demişti. Belki de terörizm (Batılı hükümetlerin ısrar ettiği gibi) aynı nedenden ötürü asla başarılı olamaz.
Suriye'nin yeni diktatörü Ebu Muhammed el-Cevlani'nin uluslararası yasadışı bir teröristten uluslararası bir ortağa dönüşme süreci devam ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Pazar günü, (Irak Savaşı'na giden süreçte Tony Blair'ın gurusu ve MI6'in patronu) Sör John Sawers, Whitehall'un (Birleşik Krallık hükümetinin merkezi çn.) en ileri görüşlü üst düzey bürokratlarından oluşan koroya liderlik ederek el-Cevlani'yi "bir terör örgütünün değil, kurtuluş hareketinin lideri" diyerek övdü ve HTŞ'nin terör örgütü diye tanımlanmasının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.
Kabine Ofisi Bakanı Pat McFadden, Sky News'e sırada "yeni durumun" gözden geçirilmesi olduğunu söyledi. Şimdiyse 10 Numara (Birleşik Krallık Başbakanlık Konutu ve Ofisi -çn.) incelemenin "hızla ilerlediğini" söylüyor.
İslamcı militan grup Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve emirinin sadece yeniden markalaşmaktan öte, gerçek bir fikir değişikliğine gittiğini düşünelim ve dalga geçmeyi kiniklere bırakalım. Ancak HTŞ yeniden doğmuş olsa bile, kafir Esad'a karşı kazandığı çarpıcı zaferi, davalarının ve yöntemlerinin Ortadoğu'yu, hatta dünyayı özgürleştirmek için tam da ihtiyaç duyulan şey olduğunun kanıtı gören Suriye'nin onbinlerce cihatçısına ne demeli?
Unutmayın, İslam Devleti'nin 2014'le 2015'te Suriye genelinde ve Bağdat kapılarına kadar çarpıcı bir şekilde yayılması, Batı Avrupa'daki radikalleşmiş Müslümanları da buradaki IŞİD hücrelerine katılmaya teşvik etmişti. 2015'te Paris'teki Bataclan konser salonuna yapılan saldırı tek kelimeyle onların en kanlı öfkesiydi. Londra daha küçük ama yine de ölümcül saldırılara maruz kalmıştı.
Herkes Şamima Begüm ve IŞİD'e katılan diğer Britanya yurttaşlarını hatırlıyor. Begüm güneş gözlüklü ve tişörtlü bir IŞİD kurbanı fenomeni olarak imajını değiştirdi ama yine de doğum yeri olan Britanya'dan uzak tutuldu.
Batı Avrupalı binlerce IŞİD kampı takipçisi Suriye'de çürümeye terk edilmiş durumda. Birçoğu halen çölde IŞİD'le savaş halinde olan Kürtlerin çoğunluğunu oluşturduğu Suriye Demoktatik Güçleri (SDG) tarafından tutuluyor. ABD'li müttefikleri pazar günü IŞİD hedeflerine 75 hava saldırısı düzenledi. Pazartesi günü daha fazlası geldi. O canavar henüz ölmedi.
El-Cevlani, İdlib'deki IŞİD hücrelerinde kontrolü sağlamak için eski yoldaşlarını acımasızca susturdu. Aynı şeyi Suriye genelinde yaparsa IŞİD, El Kaide ve diğer "uluslararası düşünen" cihatçılar onunla savaşmak için kalacak mı? Yoksa cihatlarını daha umut verici yerlere taşımak için kaçıp gidecekler mi?
Batı Avrupalılar Fransa, Belçika ve Danimarka'nın Suriye'ye Birleşik Krallık'tan daha fazla savaşçı gönderdiğini unutmamalı. Ancak geniş Ortadoğu coğrafyasındaki diğer ülkeler çok daha fazla cihatçı sağladı. Geri dönen Kuzey Afrikalı cihatçıların "yerel bir sorun" olarak kalacağını düşünmek aptallık olur.
Batılı turistler Tunus'un 2015'te olağanüstü Bardo Müzesi kompleksinde nasıl toplu katliamlara maruz kaldığını ve 2017'de Britanyalı tatilcilerin Akdeniz sahilinde nasıl katledildiğini hatırlamalı.
Tesadüfe bakın ki Nisan 2012'de Kartaca Havalimanı'nda Türkiye'ye dönmek için check-in kuyruğunda bekleyen ve ilk kez ülke dışına çıkan heyecanlı bir grup genç adamla birlikteydim.
Onlar turist değil, Suriye'ye giden cihatçılardı. Çoğu bana aldırış etmedi ve hatta dostça davrandı, onlara çobanlık eden yaşlı adam hariç. Tunus polisi beni kenara çekip üzerimi aradı ve onlara para verip vermediğimi sordu. Batılı kurumların Esad'a karşı direnişi kolaylaştırdığından ve cihatçıların masraflarını karşıladığından açıkça şüpheleniyorlardı.
Afganistan'dan Ortadoğu'ya kadar Müslüman radikallere verilen geçmiş Batı desteği göz önüne alındığında bu mantıksız bir şüphe miydi? CIA ve MI6'in, stratejik düşmanımız Rusya'nın müttefiki Esad'a karşı ayaklanmaya ve İsrail karşıtı militanlara aktif bir ilgi gösterdiği açık.
Bizim MI6'imiz de Tunus'un komşusu Libya'ya derinlemesine müdahil olmuştu. Bir bölümü 2000'lerin başında Kaddafi rejimiyle işbirliği yaparken, bir bölümü de 2017'de Manchester Arena'daki Ariana Grande konserini bombalayan genç adam da dahil Kaddafi karşıtı savaşçıları desteklemişti..
Sakallı ve savaş yorgunu el-Cevlani, 21. yüzyılın Che Guevara'sı gibi görünüyor. Elbette Guevara, Küba devrimini ihraç etmeye çalışırken Bolivya ormanlarında öldü. El-Cevlani sadece Suriye'nin geleceğiyle ilgilendiğinde ısrar ediyor. Amerikalıları, İsraillileri ve Avrupalıları kışkırtarak (Guevara ve eski patronu El Bağdadi'nin kendi çöküşlerini kışkırttığı gibi) çok erkenden poster olmaktan kaçınmak isteyebilir.
İsyancı Suriye bayrağında, 1963'ten sonra Suriye, Mısır ve Irak'ı birbirine bağlayan Birleşik Arap Cumhuriyeti bayrağını süsleyen üç kırmızı yıldızın yeniden yer alması, eski pan-Arap ya da pan-İslamist emellerin tamamen ölmediğini gösteriyor. Bazıları bayrağı Suriye'nin üç ana şehri Şam, Halep ve Deyrezzor'u simgeliyor olarak görmemiz gerektiğini söylüyor ama bu imaj değişikliği pek de inandırıcı değil.
Suriyelilerin huzurlu yaşam arzusu, yerel cihatçıların ülkelerini güvenli bir sığınak olarak kullanma isteklerini bastırabilir. Ne de olsa burası batı kentlerine Bin Ladin'in 2001'den önce Afganistan'daki üssünden daha yakın.
Asıl tehlike de bu. Temmuzda el-Cevlani, İdlib hapishanelerindeki 180 IŞİD militanını serbest bıraktı. Şimdi binlercesi daha serbest. Bazı cihatçılar, Putin ve Şi Cinping'in vekili olarak Esad'a karşı savaşan Çeçenler, Özbekler ve Uygurlar gibi Rusya ve Orta Asyalı müttefiklerinin (ve Çin'in) peşini bırakmayacak. Artık daha güvende olmayabiliriz.
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent