Ben Profesör Doktor Uğur Batı.
Karar Bilimi Uzmanıyım ve burada sanat, kültür, ikna, idealar ve düşünce patlamaları kaleme alıyorum.
O zaman daha sorulurken cevaplanamayan soruların köşesine hoş geldiniz.
Mükemmel bir yumuşak güç yazısı yazacağız.
"Yumuşak güç" önemli bir kavram. Bir ülkenin medeniyete yaptığı katkıyı ifade ediyor ve bu hayati.
Joseph Nye tarafından geliştirilmiş bu kavram için kendisinin kitap tanıtımında şöyle yazıyor:
Amerikan hükûmetlerinde etkin görevler almış olan ünlü siyaset bilimci Joseph Nye, 'yumuşak güç' kavramını ilk kez 1980'lerin sonlarında kullanmıştır. Günümüzde tüm dünyada siyasî liderler, köşe yazarları ve akademisyenler tarafından sık sık -ama çoğunlukla yanlış biçimde- kullanılmaktadır.
Peki, yumuşak güç nedir?Yumuşak güç cezbetme ve ikna etme kabiliyetine dayalıdır. Zorlama kabiliyeti olan sert güç bir ülkenin askerî ve iktisadî gücünden kaynaklanırken yumuşak güç ülkenin kültürünün, siyasî fikirlerinin ve politikalarının cezbediciliğinden kaynaklanır.
Sert güç, devletlerin bağımsızlıklarını -şiddete meyilli devlet dışı gruplardan da- korumaya çalıştığı bir dünyada elzemdir. Sert güç, Bush yönetiminin yeni ulusal güvenlik stratejisini oluşturmuştur. Nye'a göre ise başkana tavsiyelerde bulunan neo-muhafazakârlar çok yanlış bir hesaplama yapmışlardır: Diğer devletleri ABD'nin istediklerini yaptırmaya zorlamak için askerî güce çok fazla odaklanıp yumuşak güce çok az önem vermişlerdir.
Teröristlerin ılımlı çoğunluk arasından destekçi bulmasını engellemek yumuşak güç sayesinde olacaktır. Yumuşak güç, aynı zamanda devletler arasında çok-uluslu iş birliği gerektirecek önemli küresel meselelerle uğraşırken gerekli olacaktır. Bu yüzden yumuşak gücü daha iyi anlamak ve uygulamak mutlak derecede önemlidir.
Bugün yazıda söz konusu edeceğimiz Obruk Han da bir yumuşak güç unsuru ve bu konuyu Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca ile konuştuk.
Başkan Kılca, önemli, güçlü bir irade ortaya koyuyor Obruk Han'ı canlandırırken.
Hasan Kılca, turizm duayeni Cem Kınay küratörlüğünde ülkemiz için hayati bir turizm, tarih, kültür vizyonu ortaya koyuyor.
Kendisi ise Obruk Han'da konuştuk, sohbetleştik. Şimdi bakalım.
Obruk Hanı: Art alanı
Anadolu'nun binlerce yıllık tarihine tanıklık eden yapılar, geçmişten günümüze köprü kuran birer miras niteliğindedir.
Konya'nın Karatay ilçesinde yer alan, 13'üncü yüzyılda inşa edilmiş olan Obruk Hanı, bu mirasın en önemli simgelerinden biridir.
Anadolu Selçuklu döneminin görkemini taşıyan Obruk Hanı, restore edilerek yeniden hayata kazandırılırken bir yandan da Selçuklu kültürünün izlerini modern bir turizm anlayışıyla harmanlamaya hazırlanıyor.
Hasan Kılca ile yaptığımız bu röportajda, Obruk Hanı'nın restorasyon sürecini, mimari özelliklerini, turizm potansiyelini ve kültürel mirasa katkısını konuştuk.
Karatay Belediyesi'nin bu tarihi yapıya yeniden işlev kazandırma yolculuğunu, gelecek projelerini ve Konya'nın kültür turizmi potansiyelini ele aldığımız röportaj, bir mirasın yeniden canlanma hikayesini gözler önüne seriyor.
13'üncü yüzyıldan günümüze ulaşan tarihi Obruk Hanı'nda restorasyon çalışmalarınıza 2020 yılının başlarında başladınız. Bu projeye başlarken nasıl bir hayalle yola çıktınız ve neler amaçladınız?
Her karışında binlerce yıllık medeniyete, aziz ecdadımızın kıymetli mirasına, derin izlerine ve eşsiz derin duygulara sahip bu topraklar, bizlere büyük bir sorumluluk yüklüyor.
Geçmişi bugüne bağlayan nice güzel eserin yeniden hayat bulması adına yürüttüğümüz çalışmalar, esasında hissettiğimiz sorumluluk duygusunun ötesinde, bir vefanın da tezahürüdür.
Karatay'ın sinesinde taşıdığı nice güzellikleri yeniden ihya etme arzumuzun temelinde, yapılarla birlikte bir medeniyet inşa eden ecdadımıza karşı duyduğumuz iste bu vefa duygusu yatmaktadır.
Bizler bu duyguyla yüzlerce yıllık bir tarihi bugün yeniden ayağa kaldırmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
800 yıl önce Anadolu'ya bir mühür gibi işlenmiş kervansaray kültürünün köklü bir parçası olan Obruk Hanı'nın, asırların ardından yeniden ihtişamlı görüntüsüne kavuştuğu güne şahit olmak, hepimiz için çok güzel bir duygu.
Selçuklu dönemi eseri olan Obruk Hanı'nın "tarihin ilk oteli" olduğu konusundaki tartışmalar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu durum turizm sektörü açısından nasıl değerlendirilmeli?
Obruk Hanı, Orta Asya'dan itibaren gördüğümüz ribat geleneğinin Anadolu'daki bir uzantısıdır.
Kervansaray ya da han olarak adlandırılan bu yapılar, ticari faaliyetlerin güçlendirilmesi amacıyla inşa edilmiştir.
Bu yapıların bazılarının kitabe ve vakfiyeleri günümüze ulaşmış olup bu belgeler sayesinde yapıların işleyiş düzenlerini anlayabiliyoruz.
Bu yapılarda kervanların 3 gün ücretsiz konaklayabildiklerini ve ücretlerin vakıf gelirlerinden ödendiğini biliyoruz.
Bu yapılar modern anlamda oteller olmasa da benzer bir amaca hizmet etmektedir.
Obruk Hanı da Anadolu'daki erken tarihli kervansaraylardan biri olarak önemli bir yol güzergahında yer alan önemli bir yapıdır.
Selçuklu Türkiye'sinde payitaht Konya'dan sonra Aksaray ve Kayseri çok önemli siyasi merkezlerdir; Konya'yı Doğu'ya bağlayan en büyük kervan yolu da Aksaray-Nevşehir-Kayseri-Sivas üzerinden sağlanmaktadır.
Buna bağlı olarak Obruk mevki ve Obruk Han bu güzergâhın önemli bir menzilini oluşturmakta, kaynaklar da buna değinmektedir.
Ünlü Selçuklu tarihçisi İbn-İ Bibi Selçukname'sinde belirttiği gibi, Âlaeddin Keykubat'in tahta çıkmak üzere Kayseri' den Konya' ya gelişi sırasında "Obruk" ve "Obruk Mevki" olarak belirtilen yerde karşılanması burada bir han olduğuna kesin delil teşkil etmese de; Kösedağ savaşının hemen akabinde kendisine vezirlik verilmesi için Sahib Semseddin'in Suriye' den Konya'ya dönerken karşılandığı bu mevki için "Obruk Menzili" ifadesine yer verilmesi bu tarihte burada bir konaklama tesisinin olabileceğini desteklemektedir.
Obruk Hanı'nın hemen yanı başında bulunan Kızören Obruğu'nun dünya turizm rotasında yer alması büyük bir önem taşıyor. Bu doğal oluşumu özellikleri açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Obruk Kervansaray, tarihi 13. yüzyıla dayanan önemli bir Anadolu Selçuklu eseridir. Burası, ecdadın tarihe nakış gibi işlediği kervansaray kültürünün köklü bir parçasıdır.
Zazadın Hanı ve Sultanhanı'nın neredeyse tam ortasında bulunan Obruk Kervansaray, Selçuklu kervanlarının 9 saatte alabileceği 30-40 kilometrelik menzile uygun biz vaziyette konumlandırılmıştır.
İpek Yolu'nun da önemli geçiş noktalarından biri olan Obruk Kervansaray, Konya şehir merkezine 75 kilometre yakınlıkta ve Konya-Aksaray karayolunun 4 kilometre kadar kuzeyindeki yer almaktadır.
Kapadokya gibi bölgenin önemli turizm dinamiklerinden birinin geçiş güzergâhında bulunan Obruk Kervansaray, zaman içerisinde yerli ve yabancı turist kafilelerinin ilgisini büyük oranda çekmeyi başarmıştır.
Yaklaşık 800 yıllık kervansaray, asırlar boyunca ecdadımıza hizmet vermiş, ticari faaliyetlere bağlı olarak gelişen Türk-İslam medeniyetinin seçkin bir abidesi olarak bugüne ulaşmıştır.
Hanın inşaatında düzgün kesme ve kaba yonu taşlar kullanılmıştır duvar örgüsü arasında yoğun olarak antik ve Bizans dönemine ait devşirme taşlar da kullanılmıştır. Obruk Hanı'nın inşa özelliklerini ve Anadolu mimarisindeki yerini konuşalım mı?
Anadolu Selçuklu döneminde farklı plan tiplerinde inşa edilen kervansaraylarda görülen en yaygın plan tipi avlu ve kapalı kısımdan oluşan plandır.
Nitekim 13'üncü yüzyılın ilk çeyreğinde Kızören Obruğu'nun kıyısına inşa edilen Obruk Hanı, Anadolu Selçuklu dönemi kervansaraylarının önemli bir prototipidir.
Kapalı bir barınak kısmı ve revaklı avludan oluşan Obruk Kervansarayı, bozkır ortasında bir kale gibi yükselmektedir.
Obruk Kervansarayı'nın beden duvarları ve üst örtüsü kesme taş ve moloz taş ile inşa edilmiştir.
Pencere söveleri, cephelerin çeşitli yerlerinde ve ayaklarda ise yer yer Bizans dönemine tarihlenen devşirme malzemeler kullanılmıştır.
Söz konusu malzemeler Anadolu Selçuklu anlayışı ile harap olmuş yapılardan alınarak, dönemi içinde bir koruma anlayışı geliştirilmiştir.
Şayet Antik döneme tarihlenen mimari parçalar bu yapıda kullanılmamış olsaydı büyük olasılıkla günümüze ulaşma ihtimalleri de ortadan kalkacaktı.
Restorasyon çalışmalarınızı mümkün olduğunca aslına uygun yaptığınız biliniyor. Bu süreçte dikkat ettiğiniz temel unsurlardan bahseder misiniz?
19'uncu yüzyıl sonlarına tarihlenen fotoğraflar ile Sarre gibi yabancı seyyah ve araştırmacıların tanımlamalarında harap olduğu anlaşılan handa 1996 yılında kazı çalışmaları yapılmıştır.
2006 yılında bir restorasyon geçiren yapı, 2020 yılında başlayan geniş kapsamlı restorasyonla mümkün olduğunca aslına uygun şekilde yenilenerek tarihi ve kültürel değeri korunmaya çalışılmıştır.
Restorasyon işleri ile uğraşan herkesi bildiği gibi içerisinde nefes alınmayan yani içinde yaşam olmayan yapıların varlıklarını sürdürmeleri imkansıza yakındır.
Bu nedenle bir yapıyı sadece restore etmek tek başına yeterli değildir. Bu bakış açısı ile oluşturulan Obruk Kervansaray Müze ve Oteli ile tarihi bir yapı yeni bir işlevle tarih sahnesindeki yerine dönmeye hazırlanmaktadır.
Ayrıca az önce belirttiğimiz gibi Obruk Kervansarayı'nın cephelerin çeşitli yerlerinde Bizans dönemine tarihlenen devşirme malzemeler kullanılmıştır.
Malzeme kullanımındaki bu yaklaşımdan ilham alınarak oluşturulan müze ve otelde de daha önce kullanılan kapı kanadı, dolap ve çok çeşitli malzemelerden yararlanılmıştır.
Böylece hem han hem de içindeki eserler sürdürülebilirlik uygulamaları ile de öne çıkmaktadır.
Kızören Obruğu'nun güneyinde yer alan ve geçmişte oluşmuş diğer obruklar bir araya getirilerek bir Obruk Kampüsü oluşturulabilir mi? Bu konuda bir planınız var mı?
Obruklarla ilgili olarak Konya Teknik Üniversitesi bünyesinde bir obruk araştırma merkezi kurulmuş ve bölgemizde obrukların oluşumu ile ilgili çalışmalar yürütmektedirler.
Bu kapsamda AFAD koordinatörlüğünde bölgede son yıllarda sayısı iyice artan obrukların yerleşim yerleri, tarım alanları, ulaşım, sanayi ve mera gibi alanlardaki risklerinin değerlendirilmesi amacıyla obruk alanlarının tespit edilmesi için çalışmalar yapılmaktadır.
Bilimsel olarak obrukların nasıl oluştuğu, nerelerde yer aldığı bu çalışmalarda açıklanmaktadır.
İlçemizde hayatın akışı devam ederken oluşan bu doğa olayının oluşturduğu riskler bir yana toplumda merak uyandırdığı da bir gerçektir.
Bu nedenle bu meraktan faydalanarak bilimsel gerçekliklerin genç nesillere doğru ve kalıcı bir şekilde aktarılabilmesi için çeşitli çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Bu kapsamda terim olarak Obruk Kampüsü değil ancak obruk temalı turizmi de içine alan çeşitli çalışmaların yürütülmesi mümkündür.
Bu kapsamda ilçemiz sınırlarında Obruk temalı bir Jeopark çalışması yapılması ve UNESCO Jeoparkları arasına katılması için gerekli fizibilite ve araştırma çalışmalarının yaptırılmasını en kısa zamanda başlatmayı düşünüyoruz.
Selçuklu döneminde ticaretin önemini destekleyen çok sayıda kervansaray yapıldığını biliyoruz. Bu rotada yer alan hanları kapsayan bir "Hanlar Kampüsü" projesi mümkün olabilir mi?
İpekyolu, yüzlerce yıl Doğu ve Batı arasındaki ticari faaliyetlerin ana güzergahı olmuş ve Anadolu da bu yolun en önemli bölümünü oluşturmuştur.
Anadolu Selçuklularının, ticaretin Anadolu üzerinden yapılmasını hedefleyen devlet politikası sonucunda 11 ile 13'üncü yüzyıllarda 30-40 kilometre aralıklarla çok sayıda kervansaray inşa edilmiştir.
Yolcuların her türlü ihtiyacına cevap veren kervansaraylar, insan ve hayvanların barınacağı mekanlar, depolar, mescit ve hamam gibi bağımsız birimlerden meydana gelmektedir.
Ticari faaliyetlerin güven içerisinde yapılabilmesi için güvenliği sağlayan muhafızların bulunduğu bu yapılar, küçük birer kale gibi kalın duvarlara sahiptir.
Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapması sebebiyle Konya, ticari yolların buluştuğu bir merkezdir.
Hem Kuzey-Güney hem de Doğu-Batı kervan yolları Konya çevresinde yer almaktadır.
Terim olarak Hanlar Kampüsü değil ama han turizmi ile ilgili çeşitli projelerin üretilmesi mümkündür.
Dünyada her yıl 1,2 milyar insan seyahat ediyor. Ocak-Şubat aylarında bunun 200 milyonluk kısmının gerçekleştiğini varsaysak bile, 1 milyar insan henüz seyahat edemedi. Türkiye kültür turizmi bu pazardan nasıl pay alır?
Turizmin ekonomimize sunduğu katma değer ve oluşturduğu istihdam, ülke kalkınmasında çok önemli bir paya sahiptir.
Sektör, tüm dünya gayrisafi milli hasılasının ve toplam istihdamın yüzde 10'una denk gelen bir büyüklüğe sahip.
Bugün artık doğrudan ve dolaylı etkileriyle dünya ekonomisine yaklaşık 7,5 trilyon dolar katkı sağlayan 300 milyona yakın istihdamı ifade eden büyüklüğe ulaşan bir sektörü konuşuyoruz.
Dolayısıyla, turizmi belirli alanlarla kısıtlamamak gerekiyor.
Ayrıca, bu alanda bir ürün çeşitlendirmesine de gitmek zorundayız.
Sadece deniz, kum ve güneş değil; doğa, kırsal turizm, düğün turizmi, erişilebilir turizm, etkinlik turizmi, film turizmi, helal turizm, kamp ve karavan turizmi, kültür ve arkeoloji turizmi, sağlık turizmi, spor turizmi, inanç turizmi ile dağ turizmi gibi çok çeşitli alanlardaki turizm paketlerimizi çeşitlendirerek dünya turizm sektöründe çok daha rekabetçi bir şekilde yer alabiliriz.
Tarih, coğrafya, lezzet ve yerel kültürlere dayalı konaklama konsepti sunarak diğer ülkelerden ayrışmak amacıyla, tarihî ve tescilli yapıların turizme kazandırılması teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İçerisinde bulunduğumuz 800 yıllık Obruk Hanı buna en güzel ve en büyük örnektir aslında.
Bu hatırlatmayı yapmamın sebebi, sadece Türkiye'nin genel bir marka değeri oluşturmanın ötesinde, yerel yönetimlerin de bölgesel olarak marka değerlerini oluşturması, dünyanın birçoğunun henüz bir haber olduğu birçok değeri gerçekten küresel marka haline getirebilmesi gerekiyor.
Bu doğrultuda vatandaşlarımıza da önemli görevler düşmektedir. Turizm destinasyonlarımızda turizm bilinci ve kültürü oluşturulması için halka turizmin önemi çeşitli tanıtım kanalları kullanılarak anlatılmalıdır.
Toplumda turizm konusunda farkındalığın arttırılması; doğal, tarihî ve kültürel varlıkların sürdürülebilir turizm ilkeleri doğrultusunda değerlendirerek bu konuda toplum temelli eğitimin sağlanması gerekmektedir.
Ülkemiz dışında yaşayan ve sayıları yaklaşık 7,5 Milyonu aşan vatandaşımızın her biri, ülkemizin gönüllü turizm elçileridir.
Buna ülkemizde eğitim hayatına devam eden fahri vatandaşlarımız haline gelen yaklaşık 400 bin üniversite öğrencisini de eklediğimizde karşımıza devasa bir tanıtım ordusu çıkıyor. Bu rakamların da ayrıca çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Obruk Hanı'nın ardından gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni projeler neler?
Konya'mıza çok yakışacağını düşündüğümüz ve Konya Büyükşehir Belediyemiz iş birliğiyle yürüttüğümüz Mevlâna Türbe Arkası Kentsel Yenileme Projesi, şehrimizin en önemli kentsel dönüşüm projelerinden birisi olacak.
Bu proje ile Hazreti Mevlâna'nın türbesini içine alarak şehrin tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkmayı hedeflemekteyiz.
Bu projemiz ile her bölümünde taşıdığı anlam, koruyacağı değerler, sağlayacağı tanıtım katkısı, mimari dokusu ve işleviyle Konya'mıza çok yakışacak.
Tüm bunların yanında, yeni yüzüyle Türbe Arkası; konaklama alternatifleri, özel proje ve programlara uygun alanları, karşılama merkezleri, çarşıları, tarihi dokusu ve müzeleriyle şehrimize katma değer sağlayacak önemli bir hareketliliğin de merkezi olacak.
Türbe Arkası projemizin içerisinde; Karatay Belediyesi olarak, Mevlana Hamamı, Bedesten, Yeni Çarşı, Kültür Merkezi, Avlulu Dükkanlar,
Eski Konya Evleri, Konya Evi Müzesi, Kitap Kahve, Modern ve Geleneksel Yapıdaki Konaklama Merkezlerini kapsayan alanlarda çalışmalar yapacağız.
Büyükşehir Belediyemizin yapacağı Mevlana Karşılama Merkezi, Tarih ve Medeniyet Müzesi, Sultan Bahaeddin Veled Medresesi, Daruzziyafe Konya Evi, Restoran, Kahvehane ve Konya Mutfağı bölümleriyle birlikte bölgede toplamda 106 bin metrekarelik inşaat alanında şehrimizin en kapsamlı kentsel yenileme projelerinden birini daha hayata geçireceğiz.
Bizim en büyük zenginliğimiz ve en büyük güvencimiz, Anadolu topraklarının zenginliğidir.
Hiç şüphesiz Anadolu insanlığın buluştuğu yerdir. Truva'dan Osmanlı'ya kadar 24 büyük imparatorluğa, 24 büyük medeniyete ev sahipliği yapmış olan bir coğrafya olması dolayısıyla, kim olursa olsun, dini, dili, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun herkese hoşgörüyle yaklaşmış olan Anadolu toprakları, insanlığın buluştuğu yerdir.
Biz de hassasiyet, anlayış ve sorumlulukla, Karatay'ımızı kadim geçmişinde olduğu gibi yeniden Anadolu'nun en gözde cazibe merkezi yapacak, geleceğe en güzel şekilde taşıyacağız.
Tarihi mirasın korunması, kültürel değerlerin yeniden gün yüzüne çıkarılması ve geleceğe taşınması, şehirlerin kimliklerini güçlendiren en önemli adımlardan biridir.
Obruk Hanı ve çevresi, Konya'nın kadim Selçuklu mirasına, Anadolu'nun medeniyet birikimine ve kültür turizmine katkı sağlayacak birçok projeyle birlikte, turizmde yeni bir cazibe merkezi olmaya hazırlanıyor.
Karatay Belediyesi'nin Selçuklu'nun derin izlerini yaşatma çabası, bu köklü kültürel mirası geleceğe taşıma sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.
Neyse. Bitiriyorum. Bitiyorum!
Başlarken demiştim;
Ben Profesör Doktor Uğur Batı.
Karar Bilimi Uzmanı ve 3 boyutlu düşünce ahtapotuyum.
Ve hepinize şöyle sesleniyorum:
Biz size düşünmeyin demiyoruz, hobi olarak yine düşünün.
Ve büyük düşünün ki seneye de düşünürsünüz!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish