Bir süredir Brezilya Yüksek Mahkemesi ile X “sosyal ağı” arasında sürmekte olan gerilim, Elon Musk’ın bu ülkedeki ofislerini kapattığını duyurmasıyla yeni bir aşamaya ulaştı.
Brezilya Yüksek Mahkemesi, uzun süredir Brezilya seçim sistemi ve Yüksek Mahkeme Başkanı karşıtı propaganda yapan yüzlerce X hesabının kapatılmasını talep ediyordu. X yönetimi de kapatılacağı taahhüdünü vermesine karşın hesaplar faaliyete devam ediyordu.
Mahkeme X’e erişim yasağı getirmek yerine bundan X’in Brezilya ofisini sorumlu tuttu. Ofise günlük 3600 USD tutarında ceza verdi.
Ayrıca suç örgütüne destek, suça teşvik ve adaleti engelleme suçlarından yetkilileri hakkında ceza soruşturması açtı.
Üstelik bu soruşturmaya ABD’li milyarder Elon Musk da dahil edildi.
Cumhuriyet savcısı, Elon Musk'un şirketin tüzüğüne göre ağdaki gönderilerin yayınlanmasını kendiliğinden belirleme yetkisine sahip olup olmadığı ve Brezilya’da mahkeme kararıyla yasaklanan profiller hakkında herhangi bir yorumda bulunup bulunmadığının tespit edilmesini talep etti.
Yüksek Mahkeme Başkanı Alexandre de Moraes, savcının taleplerini 9 Nisanda kabul etti.
Adının dosyada olduğunu bilen Musk, 6 Nisanda mahkeme başkanı Moraes’e karşı “Brezilya’da çok fazla sansür var” mesajını attı.
Onu takip eden aylarda Musk, Brezilya Yüksek Mahkeme başkanına karşı doğrudan ya da dolaylı mesajlar vermeye devam etti.
Musk, X Brezilya ofisini kapattığını ilan etmeden önce 17 Ağustos’ta Moraes’in cübbesiyle çekilmiş resminin yanına Harry Potter’deki Lord Valdemort’un resmini koyarak onu bütün kötülüklerin kaynağı korkunç bir karaktere benzetti.
Aslında Musk’un Brezilya Yüksek Mahkeme Başkanı’na karşı yürüttüğü kampanyanın geçmişi 2022 sonunda gerçekleşen seçimlere kadar gidiyor.
O seçimlerde Musk ve ekibi, sağcı lider Jair Bolsonaro’yu aktif biçimde desteklemişlerdi.
Hatta Trump ve Musk’un kampanya ekibi, sosyal ağlarda Bolsonaro için solcu lider Lula karşıtı güçlü bir kampanya yürütmüştü.
Buna rağmen Lula, Bolsonaro’yu yenince aynı sosyal medya hesaplarından seçimlerde hile olduğu propagandası yapılmaya başlandı.
Bu, Bolsonaro’nun seçime 1 yıl kala gündeme koyduğu bir politikaydı. Bolsonaro, Brezilya’da 30 yıldır sorunsuz biçimde uygulanan elektronik oy sisteminin değişmesini istiyordu.
Trump gibi o da “Eğer kaybedersek mutlaka hile vardır” diyordu.
Ona göre elektronik oy sisteminde her türlü hile yapılabilirdi. Fakat bu şüphe Bolsonaro’nun aynı sistemde seçilmiş bir devlet başkanı olduğu gerçeğiyle gölgeleniyordu.
Üstelik hiçbir zaman şüphesini destekleyecek bir kanıt ya da somut bir belge sunamadı.
Ayrıca Bolsonaro’nun görev süresi boyunca meclise, seçim sisteminde hiçbir değişiklik önerisinde bulunmaması, niyetinin kurumlar üzerinde baskı kurmaktan ibaret olduğunu gösteriyordu.
Bolsonaro seçim sistemini değiştiremeyeceğini gayet iyi bildiğinden "kendisine karşı bir seçim hilesi hazırlandığı" propagandası üzerinden orduyu ve taraftarlarını darbeye hazırlıyordu.
Bolsonaro işi o kadar ileriye götürdü ki; seçimden birkaç ay önce tüm yabancı ülke elçilerini çağırarak “kendisine karşı nasıl hile yapılacağına dair” bir toplantı bile yaptı. Ama o toplantıda da hiçbir mantıklı gerekçe sunamadı.
Seçim yaklaştıkça Lula karşısında etkinliğini yitiren ve yenileceğini anlayan Bolsonaro “hileyi” önlemenin tek yolunun silahlı kuvvetlerin müdahalesi olduğunu söylemeye başladı.
Bolsonaro’nun propaganda ekibi tüm sosyal medya hesaplarında orduyu müdahale konusunda cesaretlendirecek bir çizgi izledi. Hatta halkı garnizonların önünde nöbet tutmaya çağırdılar.
Seçimden önce ve onu izleyen ay, yüz binlerce Bolsonaro taraftarı, yüzlerce askeri birlik binası önünde çadırlar kurup “darbe” sloganları attılar.
Seçim yenilgisi sonrasındaki hafta olan 7 Aralık 2022’de Bolsonaro yaptığı kabine toplantısında çoğu ordu generali olan bakanlarından darbe sözü almaya çalıştı.
Kara ve Hava Kuvvetleri komutanlarını ikna edemediği bu toplantıdan hayal kırıklığıyla ayrılan Bolsonaro, kendisine yakın olan Özel Kuvvetler Komutanını harekete geçirmeye çalıştı.
General Oliveira’nın darbeyi Bolsonaro’nun bir kararname yayınlaması koşuluyla kabul ettiği daha sonra yapılan soruşturmada ortaya çıktı.
Bolsonaro’nun hazırladığı kararnamede tutuklanacaklar listesindeki ilk kişi Yüksek Mahkeme Başkanı Alexandre de Moraes’ti.
Telefon kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla Bolsonaro, Moraes’i takip ettiriyordu. Takip eden özel kuvvetler ekibi ona bir kod adı da koymuşlardı: “Öğretmen”.
Seçimin sonuçlanmasının üzerinden 1 ay geçmesine karşın Bolsonaro taraftarları hala mobilizeydi.
Askeri birliklerin önünde, meydanlarda ve hatta otobanlarda kamp kurmuşlardı.
X hesaplarından yapılan yayınlar bu büyük ve ülkenin her yerine yayılmış eylem yapan kitleyi canlı tutuyordu.
Bolsonaro’yu destekleyen kitle, Lula’nın resmen başkanlık yemini etmesinden sonra da sönüp geri çekilmedi. Daha önce şehir ağırlıklı olan eylemcilere bu defa kırsal kesimden otobüslerle taşınan köylüler ve tarım işçileri ile aileleri eklendi.
Bu kitle aktarımının finansörleri Brezilya tarım topraklarının büyük kısmını elinde tutan birkaç aileydi.
Lula’nın yemin edip göreve başlamasıyla Bolsonaro taraftarları başkentteki yasama, yürütme ve yargı binalarının bulunduğu kompleksin önündeki meydanda toplanmaya başladı.
Burada çadırlar kuran eylemcilere güvenlik güçleri günlerce müdahale etmedi.
Sonunda 8 Ocak 2023 günü Bolsonaro taraftarları harekete geçerek Kongre binasına saldırıp, işgale girişti.
Trump’un kampanya sorumlularından destek alan ve onun kampanyasını taklit eden Bolsonaro, yine Trump’un “Capitol” baskınına benzer bir eyleme imza attı.
Üstelik taraftarları Brezilya Kongre binasına saldırdığı sırada Bolsonaro Miami’de Trump’la görüşüyordu.
Başkent bölgesinde olağanüstü hal ilan edilirken X hesapları Yüksek Mahkeme Başkanı Moraes ve Devlet Başkanı Lula’ya saldırmaya devam ediyordu.
Musk’a kadar uzanan soruşturma işte o gün başladı. Ve bu yılın Şubat ayında bir dizi tutuklamaya dönüştü.
8 Ocak eylemi sonrasında 1500’e yakın kişi gözaltına alındı. 1 yıl sonra eylemin finansörleri ve organizatörlerine yapılan operasyonda asker, siyasetçi ve bürokrat 48 kişi gözaltına alındı.
Kongre baskınında yargılanan eylemcilere 2 ile 17 yıl arasında cezalar verildi.
Söylem ve eylemleri sebebiyle daha önce Yüksek Mahkemenin 10 yıl siyaset yasağı koyduğu Bolsonaro’nun evlerinde arama yapıldı. Pasaportuna el konan Bolsonaro’nun ülkeden çıkışı yasaklandı.
Eski başkanın Kongre baskınındaki rolü dahil olmak üzere, darbe girişimi, güvenlik ve istihbaratı kişisel amaçları için kullanmak, yolsuzluk ve açıklayamadığı mücevherler sebebiyle hakkında yeni davalar açıldı.
Bolsonaro’nun ekibinde yer alan ve kongre baskınında adı geçen asker, eski milletvekili, politikacı ya da bürokrat 143 kişi ise aranır durumda.
Bunların yarısından fazlasının Arjantin’e kaçarak iltica ettiği biliniyor.
Kuşkusuz bunda Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’in Bolsonaro ve Elon Musk’la yakınlığının etkisi var.
Bolsonaro’nun darbe girişimiyle ilgili toplam 180 Brezilyalının Arjantin’de sığınmacı olduğu gelen bilgiler arasında.
Bir merkez partisi olan Brezilya Sosyal Demokrasi Partisi “PSDB” kökenli olan Yargıç Moraes’i 2005 yılında Başkan Lula Adalet Komisyonu’na atamış. Fakat Moraes 7 Nisan 2018’de aynı Lula’nın tutuklanmasına yol açan karara imza atmış.
Hatta Moraes, Lula’yı tutuklatan savcı Sergio Moro’nun yaptığı kulislerin kayıtları ortaya çıkıp, tarafsızlığı zedelendiğinde bile eski başkan lehine oy vermedi.
Yine de mahkeme 580 günlük tutukluluktan sonra soruşturma ile ilgili süreçleri iptal edip Lula’yı tahliye etti.
Moraes 2020’de Bolsonaro’nun atamalarını iptal ederek onunla çatışmaya girdi.
1 yıl sonra Bolsonaro senatodan o sırada “Yüksek Seçim Mahkemesi Bakanı” olan Moraes’in görevden alınmasını istedi. Brezilya tarihinde ilk kez bir devlet başkanı, bir Yüksek Mahkeme Bakanının görevden alınmasını talep ediyordu.
Bolsonaro görevden alamadığı Moraes’i hedef tahtasına oturttu.
Seçim sahtekarlığı yapıldığına dair soruşturma talebini reddettiği için de Moraes hakkında tutuklama kararnamesi hazırladı. Fakat bunun altına tüm bakanlar imza atmadığı için yayınlayamadı.
Yargı kararlarına aykırı davranan X’in hatalı olması değil ama Moraes’in kendisinin konu olduğu bu soruşturmada yargıç olması tartışılıyor.
Zira Moraes’in kapatılmasını istediği hesaplar onun aleyhine yayın yapıyor. Bu durumda kendisi hem şikayetçi, hem mağdur hem de yargı makamını temsil ediyor. Bu da pek rastlanılan bir şey değil.
Moraes ise kendini değil demokrasiyi savunduğunu söylüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish