Memleketimizin en büyük sorunu üretilen refahın bölüşümündedir

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Emekliler çok zor durumda. Bugün yüksek enflasyon oranları ve düşük emekli maaşları sebebiyle emekliler ekonomik olarak çok zor durumdalar.

Şimdi sizlere aynı apartmandan iki tane emekli hikayesi özetleyeceğim. Birincisi, baba işten çıkarılıyor. Anne zaten evden çalışıyordu. İki küçük çocuk ilkokula gidiyor. Bir müddet sonra evlerine büyükanne de taşınıyor. Geçimleri daha da zorlaştı diye düşünmüştüm. Meğer büyükannenin emekli maaşıyla geçinebilmek için böyle bir yolu tercih etmişler. İşte bizim aile yapımız bu. Emekli maaşının ne işlere yaradığını buradan görebiliriz.

İkinci fotoğrafımız yine aynı apartmanda. Girişte oturan emekli bir karı koca aileye ait. Ortalıkta pek gözükmüyorlar. Evden dışarı pek çıkmıyorlar. Kıt kanaat geçiniyorlar. Ama çok şükür zamanında evimizi almışız da kira vermiyoruz diyorlar. Zaman zaman bir memur olan çocukları da kendilerini ziyarete geliyor. Her gelişinde de alışverişlerini yapıyor. Bey amca haline şükrediyor şükretmesine ama idarecilere de sistem ediyor. “5-6 yerden maaş alanlar gelsin halimizi görsün” diyorlar.

Onlarca yıl devlete hizmet etmiş bu insanlar böyle bir yaşamı kendilerine reva görenlere haklarını helal etmiyorlar. Bunları umursamayabilirsiniz. Ancak bizden siz idarecilerimize tavsiye, yaşlıların duasını almayan hiçbir idarenin bahtı açık olmamıştır onu bilin.

Peki emeklilerin hali ne olacak? Son zammın bu hale yansıması nedir?

Son açıklanan TÜİK'in verilerine göre memur emeklilerine %19,31, işçi ve Bağkur emeklilerine ise %24,73 oranında artış yapılıyor. Ancak en düşük emekli aylığı da 12.500 lira seviyesine getiriliyor. Burada bir kök maaş uygulaması yapıldı. Lakin bu uygulama ile emekli maaşları arasındaki adalet bozuldu. Bu durumda mevcut mükellefler ile yüksek prim ödemesi anlamsız hale geldi.

Kök maaş 12.500 lira olunca normalde 9.000 lira alması gereken bir emekli 12.500 lira alacak ama 12.500 lira alan yine 12.500 lira almaya devam edecek. Bu durum ciddi bir adaletsizliktir.

Yüksek prim ödeyenler adeta cezalandırılmış veya saf durumuna düşürülmüş oluyor. Çünkü nispeten yüksek prim farkının emekli maaşlarına yansıması yeterince olmamış oluyor.

Ayrıca ve dahası çalışan memur ile çalışmayan emekli arasındaki ilişki de kötüleşmiştir. Bugün en düşük kamu görevlisi emekli aylığı 17.500 lira civarında. En düşük memur maaşı ise 36.500 lira civarında. Aradaki fark uzunca bir zaman sonra ilk defa %50'yi aşmış durumdadır.

Düşünün devlete 25-35 sene hizmet etmiş biri emekli oluyor ve ahir ömründe adeta açlığa mahkûm ediliyor. Böyle bir anlayış kabul etmek mümkün değildir. Tez zamanda emekli maaşlarında bir düzenleme yapılarak birbirine bağlı ve adil bir dağılım da oluşturulmalıdır. Emekli ahir ömrünü hak ettiği şekilde yaşamalıdır. Şimdi olduğu gibi açlığa mahkûm edilmemelidir.

Çünkü emekli maaşları açlık sınırının altında kalmıştır. Bugün birçok farklı hesaplamalara göre açlık sınırı 20 bin lira civarındadır. 17 bin lira olan asgari ücret dahi açlık sınırının altında kalmıştır. Bu ülkede en düşük emeklinin eline geçecek aylığın işte bu açlık sınırı rakamında olması gerekiyor. Kırmızı çizgi bu olmalıdır.

Ayrıca emekli maaşları dağılımı da ödenen primleri yansıtacak şekilde olmalıdır. Pek çok emekli temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta bugün zorlanıyor. Sağlık hizmetlerine erişim, sosyal faaliyetler, yaşam kalitesini artırıcı unsurlardan bahsetmiyoruz bile. Finansal zorluklar emeklilerde stres, depresyon ve diğer zihinsel sağlık sorunlarına neden oluyor. Böylece işler daha da kötüye gidiyor.

Siz emeklilere düşük maaş vererek farklı yerlerde farklı maliyetler oluşturmuş oluyorsunuz. Ayrıca emeklerin düşük gelirde olması diğer aile bireyleri üzerinde ek mali yükler oluşturuyor. Genç nesiller yaşlı aile üyelerine destek olmak için kendi ekonomik durumlarını sıkıntıya sokuyorlar. Sonuç olarak emekli maaşların düşük olması hem bireysel emekliler hem de genel ekonomi ve toplum üzerinde olumsuz etkiler oluşturuyor.

Bu durumun önüne geçmek için kapsamlı sosyal ve ekonomi politikalar geliştirmek gerekiyor. Emekli maaşlarında tez zamanda detaylı bir düzenleme yapılarak artırmak gerekiyor ve birbirine bağlı adil bir dağılım tesis etmek gerekiyor. Hatta en düşük emekli maaşı açlık sınırına bağlanarak bir nevi eşel mobil sistemi oluşturulmalıdır. Böylece emekler piyasa gelişmelerini ezdirilmemiş olur, hayatlarının son demlerinde rahat etmiş olurlar.

Sizlere de bol bol dua ederler, bunu da asla hafife almayın.

Şunu da hatırlatmak istiyorum. Ülkemizin kaynakları hem asgari ücretin hem memur maaşlarının hem de emekli maaşlarının çok daha yüksek olmasına yetecek seviyededir. Şu anda çekilen sorunları çekmek zorunda değiliz. Memleketimizin aslında bugün en büyük sorunu üretilen refahın bölüşümündedir. Ülkemizde refahın bölüşümü adil değildir. Toplumun en yüksek gelirine sahip %20'si üretilen toplam gelirin yarısını alıyor, %50'sini alıyor. Yine BDDK rakamlarına baktığımızda bugün gerçek ya da tüzel kişilerin 1 milyon liradan fazla mevduatı olanlarının sayısı 12 milyonun üzerine çıkmıştır. Yani ülkemizde gerçek ya da tüzel 12 milyon insanın mevduat olarak hesabında 1 milyonun üzerinde para var.

Son sıralarda sayın bakanın da dikkate çektiği şu husus bile ne demek istediğimizin önemli bir delilidir. Bugün Sayın Bakan ne diyor? “Aylık 5 milyon harcama yapanlara vergi getirme çabası içerisindeyiz” diyor. Bir yanda düşünün aylık 5 milyon lira ve üzeri harcama yapanlar var. Bunlardan vergi alamıyorsunuz. Almak için çareler arıyorsunuz. Diğer yanda emeklere 12 bin 500 lira vermekte zorlanıyorsunuz. Bu bile başlı başına nasıl bir adaletsizlik içerisinde olduğumuzu en net şekilde gösteriyor.

Yani buradan önümüze çıkan şey sistemdir, sistem. Sistemin değişmesi gerekiyor. Bu sistemle böyle devam ederek servet vergilendirilmezse, kişilerin gelirleri vergilendirilmeye devam ederse bordro mahkumları en yüksek vergileri ödeyenler olur. Sistem değişmeden bugün alınan tedbirler yarın tekrar sorun olarak karşımıza çıkar.

Bakın emeklileri biz sadece yılda iki bayramda elini öpmek hatırını sormak için anar duruma geldik. Halbuki emeklilerin rahat içerisinde yaşaması sosyal yapımızın da güçlendirilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla en önemli işimiz bugün sistemin adil bir yapıya oturtturulması olmalıdır. Evet emeklileri asla unutmayalım. Bugün çalışan olarak bizler yarının emeklileri olacağız.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU