Rusya'nın Türkiye'yi enerji merkezine çevirme önerisi ve mevcut sınamalar

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Geçtiğimiz hafta Moskova'da düzenlenen Rus Enerji Haftası'nda konuşan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye'yi bir enerji merkezine çevirmek istediklerini söyleyerek, Avrupa'ya Türkiye üzerinden doğalgaz tedarik edebileceklerini belirtti.

Putin'in önerisi Türk tarafında sürpriz yaratmış olmalı ki bahse konu toplantıya katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez yaptığı açıklamada projenin değerlendirilmesi gerektiğini söylemekle yetindi. 

13 Ekim'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin, temmuzdan bu yana dördüncü kez Kazakistan'ın Astana şehrinde düzenlenen Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın (CICA) 6. Zirvesi marjında bir araya geldiler.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı ve Putin'in Dış Politika Danışmanı Yuri Uşakov ile Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un görüşme öncesinde yaptıkları açıklamalardan beklenti iki liderin Ukrayna ağırlıklı bir görüşme gerçekleştirmesi yönündeydi.

Fakat görüşmeye Putin'in Rus Enerji Haftası'nda yaptığı öneri damgasını vurdu.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Putin görüşmenin basına açık olan kısmında yaptığı açıklamada; Rus Enerji Haftası'nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve BOTAŞ Genel Müdürü ile yapılan istişarelerin ardından Gazprom ile anlaşmaya varıldığını belirterek, "Türkiye ve diğer ülkelerdeki potansiyel alıcılar ilgileniyorsa, üçüncü ülkelerle ticaret için başka bir doğal gaz boru hattı inşa etmeyi ve Türkiye'de bir gaz merkezi kurmayı düşünebiliriz, tabii ki başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, böyle bir projeyle ilgileniyorlar ise" şeklinde konuştu.

Putin devamla, Rusya ve Türkiye tarafından birlikte inşa edilecek bu merkezin, hem tedarik hem de fiyatlandırma için bir platform görevi görebileceğini, fiyatları herhangi bir siyasi sonuç olmaksızın piyasa düzeyinde düzgün bir şekilde düzenleyebileceklerini ifade etti. 

Kazakistan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, konuya ilişkin olarak dağıtım merkezi için Trakya'nın değerlendirildiğini, Putin'le gerçekleştirdikleri toplantı sırasında her iki tarafın ilgili yetkililerine müşterek bir çalışma yapmaları talimatını verdiklerini, beklemek diye bir durumun söz konusu olmadığını ve tarafların süratli bir şekilde çalışmaya başlayacaklarını ifade ederek, Türkiye'nin Putin'in önerisine olumlu baktığını açıkladı. 

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak cuma günü yaptığı açıklamada, TürkAkım'ın akim kalan Güney Akım projesinin yerini aldığını, Güney Akım'ın 63 milyar metreküp kapasiteyle dört boru hattı olarak düşünüldüğünü, TürkAkım'ın kapasitesinin ise 31 milyar metreküp olduğunu, ihtiyaç varsa ve tüm taraflar ilgi gösterir ise, Türkiye'de Rus gazı için bir merkez kurulmasının değerlendirilebileceğini belirtti.

Hatırlanacağı üzere, 2014 yılında yine Ukrayna krizi nedeniyle AB ve bilhassa Bulgaristan Güney Akım'a karşı çıkmış, böylelikle proje rafa kaldırılmıştı. 

Yeni projenin detayları henüz açıklanmış değil, dolayısıyla yorum yapmak için erken olabilir.

Savaş koşulları olmasa Türkiye açısından şüphesiz önemli bir proje,  ancak mevcut koşullar altında siyasi konjonktür gereği bazı hususların göz önünde bulundurulmasına fayda var. 


Avrupa'nın Rusya'dan bağını koparttığı bir dönemde alıcı bulunabilecek mi? 

2014 Kırım'ın ilhakı sonrasında Rusya'dan enerji tedarikini azaltma ve çeşitlendirme yoluna gitmeyen Avrupa, bugün Rusya'ya bağımlılığının bedelini ödüyor.

Rus petrol ve doğalgazının yakın zamanda ikame edilmesi mümkün değil, fakat Avrupa bu defa Moskova'dan bağını koparma ve Putin'in enerjiyi bir silah olarak kullanmasına imkan vermeme konusunda kararlı görünüyor.

Nitekim Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada Avrupa'nın Rusya'dan kömür alımını tamamen durdurduğunu, petrol tedarikini yüzde 10 seviyelerine düşürdüğünü, krizin başında yüzde 40 olan doğalgaz tedarikini ise yüzde 7,5 seviyelerine çektiğini ifade etti.

Geçtiğimiz günlerde KuzeyAkım-1 ve KuzeyAkım-2'ye sabotaj düzenlendi, ancak Rusya'nın KuzeyAkım-2'nin zarar görmeyen ikinci boru hattı üzerinden, faaliyete geçmesi halinde, doğalgaz sağlaması mümkündür. Avrupa her hal ve karda buna yanaşmamaktadır. 

Bu şartlar altında 2014'te Güney Akım'a karşı çıkan ve bugün Rusya'ya karşı çok daha net bir tutum benimseyen Avrupa'nın yeni bir boru hattına sıcak bakmasını beklemek gerçekçi değildir. 

Nitekim AB Komisyonu Sözcüsü Tim McPhie, Rus projesine ilişkin soruya cevap şeklinde yaptığı açıklamada, Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullandığını, AB'nin Rus gazını mümkün olan en kısa sürede azaltmak istediğini vurgulayarak, "Sorun Rus gaz altyapısına bağımlılığımız değil. Tamamen işleyen boru hatlarımız var" dedi.

McPhie devamla, AB ülkelerinin Rus gazına yaklaşımlarının açık olduğuna işaret ederek, komisyon ve üye ülkeler olarak Rus fosil yakıtlarından bir an önce uzaklaşma taahhüdünde bulunduklarının altını çizdi.

Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan da benzer bir açıklama geldi. Açıklamada "Rusya ve Türkiye daha fazla gaz ihraç etmeye karar verebilirler. Ama bu, Avrupa Birliği'ne olamaz" ifadesine yer verildi. 


Savaşın kazananı ABD projeye sıcak bakar mı? 

Ukrayna krizinin başından bu yana savaşın kazananı olan ABD, esasında uzun süredir Avrupa'nın enerji arzını çeşitlendirmesi ve bu çerçevede Rusya'ya olan bağımlılığını azaltması gerektiğini savunuyor.

Nitekim ABD yıllarca KuzeyAkım-2 boru hattı projesine karşı çıkmış, ancak Almanya eski Şansölyesi Angela Merkel'in 2021 yazında ABD'ye gerçekleştirdiği ziyaret sonrasında iki taraf bir anlaşmaya varabilmiş ve Rusya'nın söz konusu boru hattını bir siyasi silah olarak kullanmaması yönünde taahhütte bulunmuştu.

OPEC+ grubunun geçtiğimiz hafta, günlük petrol üretimini 2 milyon varil azaltma kararına ABD sert tepki verdi, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby hiçbir ülkenin Rusya'ya manevi, askeri ya da ekonomik destek vermesini istemediklerini, OPEC+'ın aldığı kararın ekonomik bir karar olmakla birlikte, Putin'in savaş mekanizmasına katkı sağladığından aynı zamanda askeri ve manevi destek kategorisinde olduğunu ifade etti.

Biden Yönetimi'nin Suudi Arabistan'la ilişkilerini gözden geçirmesi bekleniyor. Bazı ABD Kongre üyeleri de Suudi Arabistan'la savunma ortaklığının sınırlandırılması da dahil olmak üzere bazı tedbirler alınmasını destekliyor. 

ABD'den henüz Rus tarafının önerisi hakkında bir açıklama gelmemiş olmakla birlikte, söz konusu projeye sıcak bakmayacakları tahmine müsaittir.

Türkiye'nin F-16 tedariki sürecinde bu gelişme ABD'deki Türkiye karşıtları tarafından muhakkak istismar edilecektir. 


Projeye ilişkin bazı sınamalar nelerdir?

Uzmanlar zaman alabilecek söz konusu projenin hayata geçirilmesi sürecinde çeşitli sınamalarla karşılaşılabileceğine işaret ediyor.

Karadeniz'in derin bir deniz olması nedeniyle özel üretim boruların kullanılması gerektiği ve bunların da Almanya ve Japonya tarafından üretildiği, ayrıca inşaatı yapabilecek kapasiteye sahip şirketin ise bir İtalyan şirket olduğu düşünüldüğünde, Batı'nın Rusya'ya ağır yaptırımlar uyguladığı bir dönemde bu ülkelerdeki şirketlerin bahse konu projede yer almak konusuna tereddütle yaklaşmalarının kuvvetle muhtemel olduğu belirtiliyor.

Buna ilaveten, Rusya'nın ekonomik olarak darboğazda olduğu düşünüldüğünde henüz ne kadara mal olacağı belli olmayan projeyi öz kaynaklarıyla hayata geçirmesinin kolay olmayacağına da dikkat çekiliyor. 


Türkiye çözümün bir parçasıyken, sorunun bir parçası haline getirilmemelidir

Krizin başından itibaren Ukrayna ile Rusya'ya eş mesafede duran Türkiye, bu sayede Tahıl Anlaşması ve esir mübadelesi başta olmak üzere önemli diplomatik başarılara imza attı.

Rusya'nın bu önerisi Ukrayna nezdinde Türkiye'nin tarafsızlığı konusunda tereddütte neden olabilecektir. Konu hakkında henüz resmi kaynaklardan bir açıklama gelmemiştir.

Bir diğer önemli husus ise, önce Rusya sonra da Ukrayna'dan TürkAkım'a ilişkin sabotaj açıklamalarıdır.

Söz konusu açıklamalar bugüne kadar savaşın sona erdirilmesi, küresel enerji ve gıda krizine bir çare bulunması için çalışan Türkiye'yi sorunun içine çekmeye yönelik hamlelerdir.

Türkiye bugüne kadar çözümün bir parçası olmak için samimi bir çaba göstermiştir, bu nedenle Türkiye'nin sorunun bir parçası haline getirilmemesi her iki tarafın da çıkarınadır. 

Rusya'nın teklifinin detayları ortaya çıktıkça daha kapsamlı bir analiz yapmak mümkün olabilecektir.

Ancak her hâl ve kârda, Türkiye'nin yaptırımlar nedeniyle hareket alanının giderek daralacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

Diğer yandan, yukarıda dış politika açısından özetlenen hususların da dikkate alınması yararlı olacaktır.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU