İran nükleer silah üretebilecek mi?
ABD, İran'a saldıracak mı?
ABD ve Çin bir savaşa mı hazırlanıyor?
Çin, ABD'yi ne maksatla ve nasıl caydırmak istiyor?
Hint-Pasifik'te gerginlik giderek artıyor.
Bir tarafta, tartışmalı Çin askeri gemisinin devriye gezdiği Güney Çin Denizi'nde, Hint-Pasifik Üçlüsü olarak bilinen ABD, Japonya ve Filipinler tarafından bir donanma tatbikatı yapıyor, diğer tarafta ise, önceki gün açıklandı, Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Tayvan'a yönelik büyük bir askeri tatbikat gerçekleştiriyor.
Tatbikatın konusu Tayvan'ın ablukası!
İlk bakışta bu, Hint-Pasifik bölgesinde bir ABD-Çin gerilimi olarak düşünülebilir.
Ancak büyük resme bakıldığında, bu küresel çapta bir büyük restleşme görüntüsü veren, çok kritik bir döneme girildiğinin işaretidir.
Trump'ın baskıcı politikaları
ABD Başkanı Donald Trump'ın iş başına geldiği ocak ayı ortasından itibaren gördüğümüz tablo bize içinde bulunduğumuz durumun giderek büyük bir savaşa dönüşme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.
Hatırlayalım, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı;
- Meksika, Panama, Kanada ve Grönland ile ilgili birtakım taleplerde bulundu. (Daha bugün Grönland ile ilgili "askeri seçenek masada" dedi.)
- NATO'nun ve Avrupa'nın savunmasıyla ilgili konularda ilgili ülkeleri düşündürücü çıkışlarda bulundu.
- Neredeyse bütün dünyaya, ama en çok Avrupa, Rusya ve Çin'e karşı uygulanan ağır tariflerle ekonomik yönden gerginlik yarattı.
- Ukrayna ile Rusya'nın anlaşmasını istedi. Önceki gün Zelenski'yi uyardı, anlaşmaya gidilmesi için baskı uyguladı. Putin'i de uyardı, ekonomik yönden bazı sert uygulamaları daha devreye koyacağından bahsetti.(Rusya-Ukrayna barışı için Suudi Arabistan'da Amerikalı yetkililer ile ilgili taraflar karşı karşıya geldi, müzakereler sürüyor.)
- Ukrayna'dan kritik minerallerin kendilerine verilmesini talep etti.
- Putin ile görüşme yapılması için hazırlıkları başlattı. (Ben bu olası zirveye Yalta-II diyorum.)
- İran'a ültimatom verdi. 2 ay içinde İran'ın nükleer anlaşma konusunda elinde ne varsa göstermesini ve ilgili uluslararası kurumlara raporlarını doğru vermesini istedi. İran'ın dini lideri Hamaney'e doğrudan görüşme teklif etti. (Hamaney doğrudan görüşmeyi reddetti. Ayrıca bugün İranlı askeri yetkililer ABD'nin ve İngiltere'nin bölgedeki askeri üslerini "önleyici harekât" kapsamında vuracakları tehdidinde bulundu.)
- Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia‘ya ve Körfez ülkelerindeki askeri üslerine takviye askeri birlikler gönderdi. (Bölgeye intikal eden stratejik bombardıman uçakları dikkat çekti, ayrıca içinde bir uçak gemisinin de bulunduğu Deniz Darbe Filosu da yola çıktı.)
- İngiltere ve İsrail ile müşterek olarak, Yemen'deki Husilere karşı operasyonları sürdürmekte.
- İlk ülke dışı ziyaretini Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirliği'ne yapacağını açıkladı. (Küresel denklemlerin çözülmesi açısından öncelikli yer Orta Doğu. Örneğin: Petrol fiyatlarının kontrolü, ABD'ye yatırım çekilmesi, coin gibi yeni finans uygulamalarında bölgenin çalışmaya elverişli olması, İran'a saldırı olursa buradaki askeri imkanların kullanılması, bölge ve Çin arasındaki irtibatın kesilmesi, vs.)
Bu şekilde bakılırsa; Atlantik, Kuzey Buz Denizi, Avrasya, Ortadoğu ve Hint-Pasifik coğrafyaları üzerinde Trump'ın etkisi çok yönlü baskı kurma politikalarıyla sürüyor gözükmektedir.
Her geçen gün ABD Başkanı Trump, başka bir baskı aracını devreye koyuyor. Dünya, "Acaba yarın neyi beklemeliyiz?" diye sormadan edemiyor.
Haberlere baktım, gazeteci Trump'a, "Başka bir tarife açıklayacak mısınız?" diye sordu ve cevap tam da beklenen gibi, "İki gün içinde göreceksin, ama biz onlardan daha nazik davranıyoruz!" Trump'tan bilinçli hamle: Bir beklenti siyaseti…
Bir ilginç durum daha, Trump ciddi ciddi üçüncü kez aday olmak istediğini söylüyor.
Trump'tan bilinçli hamle: Bir tehdit siyaseti… Burada tehdidi dolaylı yapıyor:
Bugün dediklerimi yapın, yoksa 4 yıl sonra daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalırsınız. Ona göre ayağınızı denk alın!
İran ile nükleer kriz
Trump'ın verdiği ültimatom konusu, İran'ın nükleer silah yapma noktasına geldikleri iddiasına dayanmaktadır.
Bu bir iddia mı gerçek durum mu?
Nasıl anlayabiliriz?
Üç yol var:
Birincisi resmî açıklamalar. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IEAE) İran'dan alınan raporların yeterli olmadığını ve şüpheli durumların mevcudiyetini göstermektedir.
İkincisi istihbarat alınması. ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratı, İran'ın yeterince uranyum zenginleştirme kapasitesine ulaştığını ve 1-2 ay içinde bir bomba yapabilecek hale geleceklerini işaret etmektedir. Özellikle bu konuyla bağlantılı olarak Fordow'da askeri faaliyetlerin hızlandığına dikkat çekilmektedir.
Üçüncü konu ise İran'lı yetkililerin açıklamasıdır.
Dün İran dini lideri Hamaney'in danışmanı Ali Laricani, dolaylı anlatımla nükleer silah üretme noktasına geldiklerini hissettirdi.
Şöyle dedi:
Biz fetva var, IAEA'nın denetiminde çalışıyoruz, nükleer silaha doğru gitmiyoruz dedik, ama İran'ın nükleer meselesinde hata yaparsanız İran'ı o yola zorlarsınız, çünkü kendini savunmak zorunda. Eğer bir noktada (İran'ın nükleer tesislerini) kendi başınıza veya İsrail aracılığıyla bombalama yoluna giderseniz, İran'ı farklı bir karar almaya zorlarsınız. Bu senin iyileşmen değil.
Buradan anlaşılan şudur, ABD veya İsrail'den bir mermi bile atılırsa, İran, "ben de bu nükleer silahı yapmak için gerekli hakkı elde etmiş olurum" diyor.
O halde şunu da dikkate almak gerekiyor. Birkaç gündür İranlı askeri yetkililer ABD'ye "önleyici taarruz" için tehditler savuruyor ve bu boşuna olmayabilir.
Senaryo şöyle gelişebilir: İran, ABD'nin bölgedeki askeri üslerinden birine veya birkaçına füzeler atabilir.
ABD de buna karşılık vermek zorunda kalabilir. Verilen karşılık ise İran'ın nükleer tesislerinden biri veya birkaçı olabilir.
Bu durumda Çin devreye girmektedir. Böyle bir senaryonun gerçekleşmemesi için Çin'in şimdiden "caydırıcı" bir hamlesine bakmaktayız.
Çin'in caydırıcı hamlesi
Çin bugün "sessiz ve derinden" politik hamlesine bir örnek daha kattı.
Bugünden itibaren Çin, Tayvan çevresinde ortak askeri tatbikatlar başlatarak, kilit bölgelerde abluka uyguluyor.
"Deniz Ablukası Tatbikatı" esasen 1 Nisan'da başladı.
Halk Kuruluş Ordusu (PLA) Doğu Cephesi Komutanlığı, "Tayvan'ı birçok yönden kuşatmak" için planlı bölgelere Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ve Roket Kuvvetleri'ni konuşlandırdı.
Tatbikatın hedefleri şöyle: Deniz-hava muharebe hazırlık devriyelerinin yapılması; kapsamlı biçimde bölgesel üstünlüğün ortak güçlerle ele geçirilmesi; işaretlenen deniz ve kara hedeflerine taarruz edilmesi; kilit bölgelerde ve deniz alanlarında abluka uygulanması.
PLA'nın tatbikat için hazırladığı poster temasının başlığı şöyle:
Yaklaşıyoruz: Tayvan Ayrılıkçılarının Kendilerine Felaket Getiren Sinsi Hareketleri!
Ayrıca ilgili komutanlık, Tayvan çevresinde ortak tatbikata başlamasıyla birlikte, "Kara Efsane: Wukong" adlı eserden esinlenerek, "Şeytanları Bastır ve Kötülükleri Yen!" başlıklı bir video yayımlaması ilginç.
Bu videoda PLA'nın askeri kabiliyetleri sergileniyor ve Tayvan'ı hedef alan füze saldırıları yer alıyor.
Bu şekilde Çin hem bu tatbikatla amacının büyük olduğunu söylemekte hem de hedeflediklerine karşı psikolojik harekât uygulamaktadır.
Çin Sahil Güvenliği (CCG) Tayvan'ı kuşattı ve kendi tatbikat görevlerini şöyle açıkladı:
Denetim ve yakalama; müdahale ve gözaltı operasyonları.
Bu görevlere 6 savaş gemisi katılmaktadır.
Bugün Çin, Shandong Uçak Gemisi Görev Grubu'nu (19 savaş gemisinden oluşuyor) Tayvan açıkları bölgesine intikal ettirdi.
Tayvanlı yetkililer, bu Çin görev grubunun her hareketini yakından takip ettiklerini açıkladı.
Tayvan bölgedeki savaş uçaklarına, gemilere ve füze bataryalarına "kırmızı alarm" verdi.
Tayvan Devlet Başkanı Lai, açıkça Çin'i "düşman yabancı bir güç" olarak nitelendiriyor.
Tayvan Savunma Bakanlığı'nın açıklaması:
"Tayvan Ordusu acil durum ilan etti. Tayvan, özgürlük ve demokrasinin en öndeki saflarında nöbet tutuyor. Toprak egemenliğimizi korumakta kararlı ve netiz!
Değerlendirme
Eğer Amerika ve ona dahil olan İngiltere ile İsrail birlikte, İran'a müdahale edecek olurlar ise buna karşılık Çin, Pasifik'te Tayvan'a yöneleceği sinyalini veriyor olabilir.
Bu, Çin tarafından ABD'ye yönelik sert bir ikaz! Bugün başlayan tatbikat ise "caydırmak" amaçlı. "İran'a dokunma" şeklinde bir mesaj. Çin daha önce bu netlikte mesajı çok az vermiş idi.
Çin daha şimdiden bu caydırma yöntemiyle, Amerika'ya "ikinci cephe" açma kartını ileri sürüyor.
Eğer Amerika, İran'a vuracak olur ise Çin'in Tayvan'a başlattığı tatbikat, bir gerçeğe dönüşebilir.
Amerika bu şartlarda ikinci cephe açılır ise pek de planı istediği gibi gitmemiş olur. Çin'in caydırıcılığı bu yönden etkili kabul edilebilir.
Bir taraftan İran'ın nükleer silah üretmesi üzerine yükselen ABD-İran gerilimi, diğer taraftan Çin'in Tayvan'ı ablukaya alan büyük askeri tatbikatı. Bu durumda Rusya-Ukrayna savaşının bile ikinci plana atıldığı görülüyor.
Bu gelişmeler bize şunu açıklıyor, Çin'in bu hamlesi sonrasında Trump'ın ilk ciddi testi de yapılmış olacak. Oraya buraya sert üslupla emirler verircesine konuşan Trump bu kez Çin'in hamlesine nasıl karşılık verecek, göreceğiz.
Bu arada aklımızda olması gereken bir diğer konu var, NATO! NATO-2030 Vizyonu çerçevesinde Çin de çalışma alanı içerisinde. Bakalım NATO nasıl bir tutum takınacak?
Bu kritik zamanlarda en azında şu olumsuzluk bile dikkate değer olabilir, bugünden sonra dünya petrol fiyatları ve buna eklenen ekonomik krizlere dikkat etmek gerektiği açıktır.
Trump'ın uyguladığı ticaret savaşlarına bir de bu savunma-güvenlik endişeleri eklenmektedir.
Avrupa hiç de sessiz değil, ama bu duruma oldukça hazırlıksız yakalandı!
Avrupa kendini toparlamak için zamana ihtiyaç duyuyor. İngiltere, Almanya, İskandinav ve Baltık ülkeleri silahlanma programlarını açıkladılar.
Fransa geçtiğimiz hafta bir nükleer askeri tatbikat yaptı. Ancak Avrupa odak noktasını kaybetmemeye çalışıyor.
Onlar daha çok Rusya'nın tehdidine karşı neler yapabileceklerini düşünürken, Ukrayna savaşının adil biçimde sonlanmasını temin etmek çabası içindeler.
İşte son birkaç ayda gelişen bütün bu dünyayı tedirgin edecek gelişmeler ve sonunda dolaylı da olsa Amerika ve Çin'in birbirlerini ikaz eden davranışları…
Bu ciddi gelişmeler bütün dünyayı ilgilendiren hususları içeriyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish