"Dostuyuz", "kardeşiyiz" etiketli diplomasi antrenmanları

Mayis Alizade Independent Türkçe için yazdı

Asla uzak sayılamayacak tarihlerdir:

2022 yazında, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, İran İslam Cumhuriyeti sınırları içindeki Azerbaycan menşeli vatandaşları kastederek, "40 milyon soydaşın çiğnenen hakkını sonuna kadar savunacağına" vurgu yapar yapmaz, Bakü'de, Türkiye'de ve Batı'da belirli şahıslar harekete geçerek yurtdışında bir dizi kurum oluşturmuştu.

Sürecin önüne düşenlerden biri, İkbal Ağazade, çok daha ileri giderek Aliyev'in bizzat bu işlerin arkasında olduğunu açıklamayı bile uygun bulmuştu.

Türkiye de dahil olmak üzere farklı ülkelerde düzenlenen birkaç kapalı ve açık hava toplantısında gözler Bakü'ye çevrilerek para-para-para beklenmiş, muhtemelen gelmeyince şahıslardan da alelacele ortaya atılıp paçayı sıvayan örgütlerden de "fısss" sesleri yükselmişti.

Devlet Başkanı Aliyev'in o zaman doğrudan şikâyetçi olduğu kişi, İran İslam Cumhuriyeti Devlet Başkanı İbrahim Reisi dışında birisi değildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sonbahar geride kalıp kış geldiğinde, "hakları sonuna kadar savunma" konusu da unutulmuştu.

Ta ki 29 Ocak 2023'te, Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçiliğine düzenlenen saldırıda bir güvenlik görevlisinin hayatını kaybetmesine kadar.

Bakü bu saldırıyı fazla sert açıklama yapmadan karşılarken, İran İslam Cumhuriyeti'nin arkasında bulunduğu iddia edilen bir ekibin yakalandığına ilişkin haberler de çıkmıştı.

Ardından, 28 Mart 2023'te Azerbaycan parlamentosu üyesi Fazıl Mustafa, Bakü'de kurşunlandığında, milletvekilinin "İran karşıtı konuşmalarından dolayı" vurulmuş olabileceği iddia edilmişti.


İran'ın zayıflayan etkisi ve Azerbaycan'ın ilgili adımları

İki ülke arasındaki ilişkileri ısındırmak amacıyla, devlet başkanı İbrahim Raisi, 19 Mayıs 2024'te sınırdaki Aras Nehri üzerinde inşa edilmiş barajın açılış törenine katılmıştı.

Törenden sonra, devlet başkanı Raisi ve Dışişleri Bakanı Abdullahian'ın bulunduğu helikopter kaza yapmış ve başta devlet başkanı olmak üzere, İran'ın önemli mevkilerdeki bir kısım üst düzey yöneticisi hayatını kaybetti.

Kazayla ilgili ilk açıklamayı Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev yaparken, İran Azerbaycanı menşeli Mesud Pezeşkiyan'ın 5 Temmuz'da devlet başkanı seçilmesiyle, Bakü ile Tahran arasındaki ilişkilerin nasıl bir rota izleyeceği merak konusu oldu.


Bölgesel güvenlik ve Azerbaycan'ın yeni pozisyonu

Bunun bir nedeni de, Pezeşkiyan'ın 31 Temmuz'da gerçekleşmiş yemin töreninden sonra, Hamas lideri İsmail Heniye'nin Tahran'daki konutunda katledilmesi ve ağustos-eylül ayları boyunca Hamas ve Hizbullah liderlerine karşı İsrail saldırılarının durmamasıydı.

Öyle ya, İsrail ile çok yakın ilişkileri bulunan Azerbaycan'ın, tüm bu gelişmeler üzerine İran ile ilişkilerinde alacağı pozisyon, sadece Ortadoğu'nun değil, Kafkasya'nın ve Orta Asya'nın geleceğine önemli etki yapma kabiliyeti taşıyordu.

Rusya, gözünü Mesud Pezeşkiyan'ın üstünden çekmezken, Devlet Başkanı Putin önce geçen 5 Ağustos'ta Milli Güvenlik Kurulu Sekreteri Sergey Şoygu'yu (eski savunma bakanı) Tahran'a göndererek ülkesinin isteklerini iletti.

Ekim başında Hazar kıyısı ülkelerinin devlet başkanlarını, Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta bir araya toplayan Rusya devlet başkanı, orada da Mesud Pezeşkiyan ile beyin jimnastiği yaparken, ikili arasındaki ilk kapsamlı görüş alışverişi BRICS'in 22-24 Ekim tarihlerinde Kazan'da yapılan zirve toplantısında gerçekleşti.

İki ülke arasında uzun süreden beri üzerinde çalışılan "Hertaraflı Stratejik Müttefiklik Antlaşması" ise, Mesud Pezeşkiyan'ın 17 Ocak'ta yaptığı Moskova gezisi sırasında imzalandı.


Bölgesel dengeyi şekillendiren anlaşmalar

İşte Pezeşkiyan'ın o gezisine ilişkin görüşlerimizi Independent Türkçe okurlarıyla paylaştığımız yazımızda, bundan sonraki dönemde İran-Azerbaycan ve İran-Türkiye ilişkilerinin nasıl şekilleneceğini yakından izlememiz gerekeceğini ifade etmiştik.

Suriye'deki 53 yıllık Esad ailesi diktasının 8 Aralık'ta yıkılması, bölgede İran'ın uyguladığı plan ve projelerin altını üstüne çevirirken, Rusya'nın hem Suriye kara sahasını terk etmesi hem de Doğu Akdeniz'deki üslerini kaybetme tehlikesiyle yüz yüze kalması, Tahran rejimini çok daha yalnızlaştırdı.

Bu yetmiyormuş gibi, Suriye'nin yeni yönetiminin Moskova'dan yüklü tazminatın yanı sıra, Beşşar Esad'ı da geri istemesi, Tahran'da ciddi endişelere neden oldu.

Çünkü, Doğu Akdeniz'de Rusya'nın kendi varlığını koruyamamasının, Ortadoğu sahasında İran'la birlikte oluşturmayı hedeflediği ortak politikaları olumsuz etkileyeceği tahmin ediliyor.


Azerbaycan'ın dış politikasında değişen dinamikler

İşte "bu ahval ve şerait içinde", Azerbaycan Türkü kökenli İran Devlet Başkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Bakü'ye ne zaman teşrif edeceği merak konusuyken, Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'in danışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Dairesi Başkanı Hikmet Hacıyev'in Tahran'a gitmesi ilginç bulundu.

Herhalde Hikmet Hacıyev, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekper Ahmediyan ile buluşmasını daha çok önemsemiş oldu ki, kendi sosyal medya hesabında görüşmeyle ilgili şu paylaşımı yapmayı uygun buldu:

Tahran gezisi çerçevesinde, İran İslam Cumhuriyeti Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekper Ahmediyan ile bir araya geldim. Buluşmada, Bakü'de gerçekleşmiş müzakerelerin devamı olarak iki ülke arasındaki siyasi, iktisadi işbirliği ve bölgesel güvenlik konularına ilişkin görüş alışverişinde bulunduk ve Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru'nun önemine özellikle vurgu yaptık.


Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru ve stratejik önemi

Şunu da not edelim ki, dış temaslarda ismi Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'in en çok güvendiği bürokratlar listesinin başında yer alan Hacıyev'in Tahran'da gerçekleştirdiği görüşmeler, Bakü'nün bundan sonra alacağı pozisyona ilişkin ipuçları verebilir.

Örneğin, Ali Ekper Ahmediyan ile buluşmada gündeme gelmiş Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru, Rusya'nın halihazırda Asya'ya açılmasında en çok önem verdiği bir projedir ve işin ilginç yanı, Azerbaycan bu projede kilit role sahip olma niteliklerini taşıyan bir ülke konumundadır.

17 Ocak'ta Moskova'da "Hertaraflı Stratejik Müttefiklik Antlaşması"nın imzalanmasından sonra yapılan basın toplantısında Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru'yla soruyu cevaplandırırken Vladimir Putin, her şeyin güllük-gülistanlık olmadığını itiraf etmişti.
 


Azerbaycan tarafı bu projeye büyük önem verdiğini, Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev'in dilinden her platformda ilan ettirirken, projenin finansmanından tutun da bölgesel gelişmelerde ortaya çıkarabileceği etkilenmeler, üç başkentte de enine uzununa değerlendiriliyor.

Aliyev'in dış politika danışmanının Tahran görüşmeleri sırasında bu projenin geliştirilmesiyle ilgili ilerleme kaydedilip kaydedilmediğini bilmiyoruz.

Projenin geliştirilme olanaklarının ortaya çıkması durumunda, Tahran ve Moskova'nın birleşerek Bakü'yü sıkıştırma girişimlerinin önemli ölçüde zayıflayacağını tahmin edebiliriz.

Hacıyev'in bu gezisinde, Mesud Pezeşkiyan'ın Bakü'ye veya İlham Aliyev'in Tahran'a gezi düzenleyip düzenlemeyeceklerinin konuşulup konuşulmadığını da bilmiyoruz.

Özellikle Pezeşkiyan'ın Azerbaycan Cumhuriyeti'ne düzenleyeceği bir gezi sırasında, iki ülke arasında yeni anlaşmaların imzalanması durumunda, bu kez Pezeşkiyan'ın Türkiye'yi ne zaman ziyaret edeceği merak konusu olacak.

Yani, geçen 31 Aralık'ta Ukrayna üzerinden Avrupa'ya doğalgaz sevkiyatını sonlandırmak zorunda kalmış bir Rusya'nın, Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru üzerinden Ortadoğu'ya ve Asya'ya açılma niyeti, sadece Azerbaycan'ı değil, Türkiye'yi de yakından ilgilendirmeli.

Çünkü bu niyetin perde arkasında Moskova-Tahran ikilisinin Ortadoğu'da yürürlüğe koymaya çalışacağı yeni planlar mutlaka olacaktır.

Şimdiki aşamada ise, Ukrayna ile savaşta Rusya'yı hangi avantajları elde edebileceği ve nereye kadar tavizler verebileceği düşündürüyor.

Azerbaycan ise, Rusya'yla işbirliği ortamında 3 Şubat'ta ülkenin Kuzey sınırlarında teröre karşı mücadele operasyonu başlattığını duyurdu.

Kuzeyde Rusya sınırındaki illerden başlayarak Batı'da Gürcistan sınırına kadar uzanan bölgede teröre karşı mücadele operasyonu 10 Şubat'a kadar sürecektir.

Sınır-Kalkan ismi verilen operasyon, Rusya'yla imzalanmış işbirliği anlaşmasını hayata geçirmeyi amaçlıyor.

Birkaç ay önce de aynı bölgelerde gerçekleştirilmiş operasyonlarda bir dizi teröristin imha edildiği açıklanmıştı.

Tahran ile Bakü arasında anlaşmazlık doğuran noktalardan biri, İran'a ajanlık yaptığı iddia edilen Şii mezhepli yaklaşık 250 Azerbaycan vatandaşının uzun süreli cezalara çarptırılmasıdır.

İran'ın tüm itirazlarına rağmen, Azerbaycan'ın bu konuda asla taviz vermediği görülüyor.

İki ülke üst düzey bürokratları arasında gerçekleşen görüşmelerin, karşılıklı sorunların gündeme taşınmasına ne ölçüde yardımcı olacağı da merak konusu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU