Kuzey-Doğu Hindistan'ı anlamak (Gelişme-1): Bölünme tarihi üzerine düşünceler (2)

Dr. Duygu Çağla Bayram Independent Türkçe için yazdı

Tarihin en büyük nüfus göçlerinden biri olan 1947'de Hindistan'ın, çoğunluğu Hindulardan oluşan bir devlet (Hindistan) ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bir devlet (Pakistan) olarak ikiye bölünmesi sırasında trenlere doluşan Hintliler / Fotoğraf: Bettmann

1947'de Bölünme zamanı gelince, milyonlarca talihsiz mültecinin haritalarda çizilmiş yeni sınırlara geçmesi kaçınılmazdı.

Bu mültecilerin gelişi gittikleri yerler üzerinde kalıcı bir etki yarattı.

Bu tür etkilerin en unutulmazı ve en tartışmalı olanı Punjab dışındaki alt kıtadaki herhangi bir yerden daha büyük ve daha şiddetli bir demografik değişime uğrayan Tripura'nın demografisindeki değişimdi.

1947'ye kadar yerli kabile toplulukları Tripura'da veya Hill Tippera'da çoğunluktaydı; 1980'lere gelindiğinde yüzde 25'ten daha azını oluşturuyorlardı.

Eski prenslik devleti, kabile çoğunluğundan Bengalli çoğunluğuna geçti.

Tripura'nın yerli halkı kendi anavatanlarında azınlık haline geldikçe, etnik gerginlikler şiddetli isyanlara dönüştü ve Hindistan'ın Kuzeydoğusu'ndaki ilk ayaklanmalardan birini tetikledi.

1980'de, Agartala'nın hemen kenarındaki Mandai köyünde 250-400 Bengalli vahşi bir ırksal şiddet gösterisinde katledildi.

Şiddetin gerekçesi Tripura'nın demografisini değiştirmeye yönelik iddia edilen bir Bengal komplosuydu.

Ülkenin çoğunda görmezden gelinmesine karşın Tripura'daki olaylar Kuzeydoğu'nun geri kalanı tarafından izlendi.

Komşu Assam ve Meghalaya'daki ve bölgedeki diğer yerlerdeki güçlü yerli hareketler, komşu ülkelerden gelen sınırsız göçe karşı kampanyalarını haklı çıkarmak için Tripura'nın demografik dönüşüm örneğini öne sürüyordu...

Dolayısıyla Tripura durumunun tetiklediği "kendi topraklarında azınlık durumuna düşme korkusu", bugüne kadar Kuzeydoğu Hindistan'da görülebilen "içeridekilere karşı dışarıdakiler siyasetinin" temel itici gücü olmuştur.

Evet, temelde Güney Asya'daki Bölünme'yi "tetikleyen" şeyin Hindu-Müslüman sorunu olduğu doğrudur

Ancak büyük resimde Tripura'daki mülteci krizi modern Güney Asya'nın fay hatlarını anlamak için çok önemli...

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ulusal başkente coğrafi yakınlığı nedeni ile Punjab'ın Hindistan Bölünme tarihinde büyük ilgi gördüğü doğrudur, ancak Hindistan'ın Bölünme söyleminin çoksesli olduğunu bilmek önemlidir.

Punjab'ın ötesinde Bengal, Assam ile birlikte doğudaki alt kıtadaki Bölünme deneyiminin diğer büyük bölgesidir.

Bu anlatı bağlamında Assam'ın Nagaland, Meghalaya ve Mizoram'ı içeren sömürge eyaleti Assam olduğunu da kaydetmek yerinde olacaktır.

Kuzeydoğu Hindistan'daki Bölünme hikayesi belki de daha karmaşık ve çok katmanlıdır:

Burada Bölünme, 1947'de gerçekleşen bir olay değil; erken sömürge haritacılığını, etnisiteyi ve dini içeren 2yüzyıla yayılmış bir süreç.

Yani Kuzeydoğu Hindistan'ın Bölünmesi'ni etkileyen dinamiklerin Punjab veya Bengal'den daha çeşitli olduğunu belirtmek önemlidir.

Burada etnik köken ve dilsel düşmanlık da Bölünme'nin yönlerini ve boyutlarını belirlemede din ile birlikte baskın bir rol oynamıştır.

Artı, Doğu Hindistan'da Bölünme tarihi, 1947'de Hindistan'ın bağımsızlığını takiben 1950'lerde, 60'larda ve 70'lerde 3 büyük ardışık dalga halinde mülteci akınına tanıklık ettiği için farklı bir yol izlemiştir.

Siyasi harita yapımının temel taşı olarak Bölünme'nin doğuşu, Bengal'deki İngiliz Doğu Hindistan Şirketi hükümetinin Sylhet bölgesini oluşturmaya ve ardından 18'inci yüzyılda Khasi-Jaintia topraklarının "tepelerini ovalarından ayırmaya" karar verdiği Doğu Hindistan'daki sömürge yönetiminin başlangıcına kadar izlenebilir.

Sylhet'in kuzey sınırının sömürgeci yorumlara göre yeniden yapılandırılması, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin politikalarına yerleşmiş yerli toplulukların yalnızca tepelere ve eteklere ait olduğu fikrini yansıtan sömürgeci bir tepe-ova ayrımı anlayışını daha da şekillendirdi

Ve Sylhet ile birlikte Khasi-Jaintia, Garo ve Mizo toprakları da bölündü.

Bölünme öncesi senaryoda, Sylhet ovaları Khasi-Jaintia topraklarının tepeleri ve eteklerindeki ürünlerin ana pazarıydı.

Bölünme ve Sylhet'in Doğu Pakistan ile birleştirilmesi "Khasi tepelerinin fiili bir ekonomik ablukasına" neden oldu.

Başlangıçta malların hareketi engellendi ve daha sonra Khasi-Jaintia tepeleri ile Doğu Pakistan arasındaki hareket durduruldu.

Tepelerdeki Khasi-Jaintia halkı kendilerini ovalardaki akrabalarından koparılmış halde bulurken aynı zamanda tarımsal ürünleri ve mineral kaynakları için pazarsız kalarak yoksulluğa düştüler.

1947'deki Sylhet Referandumu ile Sylhet Doğu Pakistan'ın bir parçası haline geldiğinden
ve Sınır Komisyonu üyeleri tatmin edici bir anlaşmaya varamadığı için oybirliği ile kabul edilerek Sylhet'i Khasi-Jaintia tepelerinden ayırma görevi artık Sınır Komisyonu başkanı Sir Cyril Radcliffe'e düştüğünden 
Kİ Radcliffe Hattı özellikle Sylhet ovalarında "paan" (betel yaprağı) tarımlarını kuran Khasi-Jaintia ve Kuzeydoğu'nun diğer yerli topluluklarının sosyo-kültürel ve ekonomik bağlarından aniden koparılması anlamına geliyordu.

Ve Khasi-Jaintia Tepeleri hala bölünmemiş Assam'ın bir parçası olduğu için Radcliffe Hattı aynı zamanda Assam'ın toprak ve nüfus kaybı anlamına geliyordu.

***

Bölünme, Kuzeydoğu Hindistan'ı "tavuk boynu" olarak bilinen 22 km'lik küçük bir geçit dışında ülkenin geri kalanından fiziksel olarak ayırdı:

Assam'ın ülkenin geri kalanı ile olan demiryolu bağlantısı Bölünme'den sonra koptu.

Demiryolu bağlantısı ancak 1950'de, Kuzey Bengal'in dar tavuk boynu koridorundan geçen bir metrelik hat ile yeniden sağlandı.

Demiryolu bağlantısının kesintiye uğraması Assam ekonomisi üzerinde çok olumsuz bir etki yarattı.
Assam çayının önemli bir çıkış noktası olan Chittagong limanının kaybına da yol açtı.

Assam'ın bölünmesi ve Sylhet'in kaybı, Assam'ı kara ile çevrili bir bölge haline getirdi, çünkü 1904'ten beri denize çıkışı Doğu Pakistan'ın bir parçası haline gelen Chittagong limanıydı.

***

Sylhet ovalarını çevreleyen güney Khasi eteklerinde veya Orta ve doğu Meghalaya'da ikamet eden Khasi-Jaintia topluluğu, atalarının, yani Hynniew Trep veya Yedi Klan'ın, kutsal Sohpetbneng Tepesi'nden Altın Merdiven aracılığı ile yeryüzüne indiğine inandı:

Khynriam, Pnar, Bhoi, War, Maram, Lyngngam ve soyu tükenmiş Diko bu yedi klandan oluşuyordu ve şu anda Khasi-Jaintia tepelerinin her yerine ve bazıları da kuzey Bangladeş ovalarındaki uluslararası sınır boyunca dağılmış durumda.

Bölünmemiş Hindistan haritası 1947'de Radcliffe Hattı ile bölündüğünde uzun süre anlatıların çoğu sanki o hat boyunca yaşayan yerli topluluklar yokmuş gibi Punjab ve Bengal ile sınırlıydı ki Assam ve Sylhet, her zaman çok daha fazla ilgi görmüş ve çok daha fazla arşiv materyaline sahip Punjab ve Bengal ile rekabet edemez durumdaydı.

***

Assam siyasetinin Bağımsızlık'tan çok önce tutarlı bir özelliği, Assamlı-Bengalli ayrımı gibi tartışmalı bir konuydu.

Hangi kimliğin baskın olacağı sorusu, bu ayrımda her zaman önemli bir faktör olmuştur.

1874'te Bengal'den Sylhet, Goalpara ve Cachar bölgelerinin dahil edilmesi, Bengal egemenliğine dair kaygıları tetiklemişti.

1905'te tüm Assam'ın kısa ömürlü Doğu Bengal ve Assam Eyaleti'nin bir parçası olarak dahil edilmesi bu kaygıları artırdı.

Sonunda Sylhet Hindu Sylhetlileri mültecilere dönüştüren 1947'deki bir referandum ile Doğu Bengal'e geri döndü.

Sylhet'in Assam'dan ayrılması 20'nci yüzyılın ilk on yıllarından itibaren Assam'daki Assam-Bengal ilişkileri söyleminde merkezi bir yer işgal etti.

Alt kıtada Sylhet dışında hiçbir yerde Bölünme sorunu yalnızca bir bölge ile sınırlı değildi ve bu süreçte Assam, kıtalararası bölünmenin üçüncü alanı haline geldi.

Bunun dışında, başka hiçbir durumda referandum gerek kamuoyunu ortaya çıkarmak gerekse Hindistan ve Pakistan'ın sınırlarını belirlemek için kullanılmadı...

***

İngilizler tarafından Bengal 1905'te Doğu Bengal ve Batı Bengal olarak bölündü ve bununla birlikte Assam'ın ayrı bir eyalet olarak statüsü -kısacası "yönetimimize karşı çıkan sağlam bir muhalif grubu bölmek ve böylece zayıflatmak" anlamına gelen- Curzon Planı'na göre sona erdi ve Assam Doğu Bengal ile birleştirildi.

Ve ayrıca Assam'daki dilsel ve dinsel milliyetçilikler arasındaki çatışmanın merkezinde yer alan Assam'daki Bengalce konuşulan Sylhet bölgesi gibi bir sorunu da ardında bıraktı.

Assam'da ve hatta bütün olarak Bölünmemiş Hindistan'da hem dilsel hem de dinsel milliyetçiliğin başlangıcı bu zamana kadar uzanır...

Bengal'in bölünmesi Hindu Bengallilerden güçlü muhalefet ile karşılaşırken Assam'daki his, Sylhet'in Assam'a dahil edilmesinin yeterince kötü bir tehdit olduğu, ancak Assam'ın Doğu Bengal ile birleşmesinin Assam kimliğinin ölüm çanını çaldığı yönündeydi.

İngilizler sonunda yumuşadı ve 1911'de Bengal'in bölünmesi iptal edildi, Sylhet'i de kapsayan Assam ise 1912'den itibaren Baş Komiser eyaleti olarak eski statüsüne geri döndürüldü.

Bengal bir soluk aldı ANCAK Bengal-Assam düşmanlığının tohumu Sylhet sorunu hala çözülememiş Assam için bu geçerli değildi...
 


Cyril Radcliffe başkanlığındaki sınır komisyonu yakında bağımsız olacak Hindistan ile Pakistan arasındaki sınır çizgisini belirlemek üzere kurulduğunda, Sylhet bölgesi marjinal olarak Müslüman çoğunluktaydı ve bu nedenle, Radcliffe komisyonunun şartları uyarınca Pakistan'a gitmesi gerekecekti.

Ancak Sylhet, Assam'ın bir parçası olarak ele alınacak olsaydı, o zaman birleşik Assam'da Hindular çoğunlukta olurdu, bu nedenle sınır komisyonu tarafından izlenen aynı ilke ile Assam'ın Hindistan'a verilmesi ile Sylhet Hindistan'da kalacaktı.

Ancak Assamlıların, Assam'ı ve Assam kimliklerini hegemonik bir Bengal nüfusuna kaptırma kaygısı sürüyor ve Sylhet'in Assam'ın bir parçası olduğu fikrine hem sivil hem de politik düzeyde şiddetle karşı çıkılıyordu.

Yani Assam siyasetindeki Bölünme çizgisi öncelikle Hindular ve Müslümanlar arasında veya kast hatları üzerinde değil, Assam Vadisi sakinleri ile Surma Vadisi sakinleri arasındaydı; Brahmaputra Vadisi Assamlıların geleneksel vatanı iken Surma Vadisi (Barak Vadisi) ise ağırlıklı olarak Bengalliydi.

Kuzeydoğu Hindistan'daki Bölünme bu nedenle yalnızca dini değil aynı zamanda etnikti ve yalnızca sömürge bürokrasisinin entrikaları ile de sınırlı değildi; kamu ve seçilmiş makamlar için yarışmayı hedefleyen Hint orta sınıf liderleri de aynı zamanda bu bölgeyi paylaşan en büyük iki etnik topluluk olan Assamlılar ve Bengalliler arasında Bölünme felsefesini teşvik etmekten sorumluydu...

Burada ortaya çıkan bir diğer önemli içgörü ise Sylhet'in 1947'de Assam'dan ayrılmasının Hindular ve Müslümanlar arasındaki rekabetten çok sömürge Assamı'ndaki iki ana dili konuşanlar, Bengalliler ve Assamlılar arasındaki rekabetten kaynaklandığının örtük olarak kabul edilmesiydi.

1900'lere gelindiğinde Assam nüfusunun yüzde 48'i Bengalce konuşuyordu ve yalnızca yüzde 22'si Assamca konuşuyordu ve bu koşullar altında saldırgan ve savunmacı bir dilsel milliyetçilik kültü doğuyordu ki göç kontrolsüz bir şekilde devam ederse, Assamlılar kendi anavatanlarında -Brahmaputra Vadisi'nde- dilsel bir azınlığa dönüşmeyecek miydi? 

Bu arada elbette din konusu da Assamlılar ile Bengalliler arasındaki denklemi karmaşıklaştırıyordu...

***

İngiliz imparatorluk coğrafyası için Kuzeydoğu Hindistan, Doğu Hindistan Şirketi toprakları ile Çin ve Burma krallıkları arasında önemli bir askeri sınır bölgesiydi ve afyon ve çay ticaret yolları için stratejik bir konumdaydı.

Ki 1826'da Assam, Yandabo Antlaşması ile İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'ne devredilmiş ve Bengal Başkanlığı'nın bir parçası olmuştu.

Ve İngilizlerin evanjelizm, ticaret ve kapitalizm sömürge planlarının bir parçası olarak Kuzeydoğu'ya getirdiği dönüşümler çok yönlüydü.

Ve sömürge dönemine kadar, kuzeyde Tibet ve Bhutan, doğuda Burma ve batı ve güneyde Bengal ile biçim değiştiren bir alanın parçası iken başlangıçta Kuzeydoğu Hindistan, bölünmemiş Assam ve bağımsız Manipur ve Tripura prenslik devletlerinden oluşuyordu ve bölgenin kapısı Assam, milattan sonra 7'inci yüzyıla kadar uzanan zengin bir kültürel tarihe sahipti.

Sömürge idari politikasının bir parçası olarak, Bengal dili 1836'da Assam'ın resmi dili olarak tanıtılmış ve 1873'e kadar mahkemelerde ve okullarda eğitim dili olmuştu; 1874'te Bengalce konuşulan Sylhet, Cachar ve Goalpara bölgelerinin Assam'a ilhakı, 1905'te Doğu Bengal ve Assam'ın (Jalpaiguri de dahil daha fazla Bengalce konuşulan bölge ile) yeniden düzenlenmesi ve bu Bölünme'nin 1911'de tersine çevrilmesi, 1947'ye kadar ve sömürge sonrası Assam'da dilsel düşmanlık üzerinde kalıcı bir etki yaratmıştı...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU