İstihbarat ve terörle mücadelede yeni dalga radikalleşme riski

Serkan Yıldız Independent Türkçe için yazdı

Ortadoğu'da yaşanan her çatışma, yalnızca bölgesel güvenliği değil, küresel terör tehditlerini de doğrudan etkileyebilir.

7 Ekim 2023'te Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu ile başlayan Gazze savaşı, Filistin-İsrail çatışmasının uluslararası etkilerinin daha kapsamlı bir şekilde incelenmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

Bu çatışmanın yalnızca yerel aktörlerle sınırlı kalmayıp küresel radikalleşme hareketlerini tetikleyebileceği yönündeki analizler, bölgedeki kaosun cihatçı örgütler tarafından nasıl istismar edilebileceğine işaret ediyor.


Radikalleşmeye tarihsel bağlamda bir bakış

Gazze savaşı gibi yoğun şiddet içeren bölgesel çatışmalar, tarih boyunca cihatçı örgütlerin yeniden toparlanıp güç kazandığı kritik dönemler olmuştur.

2000'lerdeki Irak Savaşı, Afganistan'daki Sovyet işgali ve son olarak Suriye iç savaşı, bu örgütlerin yükselişinde belirleyici dönüm noktalarıdır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu çatışmalar, ekonomik krizler, iç karışıklıklar ve sosyal çöküntülerin aşırılık yanlısı grupların devşirme faaliyetlerine zemin hazırladığına dair pek çok örnek sunmaktadır.

Özellikle El Kaide ve IŞİD gibi örgütlerin bölgedeki istikrarsızlığı kendi ideolojileri lehine kullanarak kitleleri radikalleştirdiği biliniyor.

Gazze'deki mevcut savaş da benzer bir şekilde küresel cihatçı örgütler için uygun bir ortam yaratmaktadır.

Washington'daki Amerikan Üniversitesi'nden Tricia Bacon'ın, çatışmanın "yeni nesil cihatçıları radikalleştirebileceği" yönündeki değerlendirmesi bu bağlamda önemli.

Gençler, savaşın yol açtığı travmatik görüntülerden etkilenerek cihatçı ideolojilere daha açık hale gelebilir.


Medyanın ve duygusal tepkilerin rolü

İnternet ve televizyon aracılığıyla yayılan görüntüler, özellikle savaşın insani trajedilerini gösteren içerikler, radikalleşmeyi hızlandırmada kritik bir rol oynuyor.

Bu noktada görsel medyanın, aşırılık yanlısı gruplar tarafından propaganda aracı olarak nasıl kullanıldığı dikkat çekiyor.

IŞİD ve El Kaide gibi örgütler, savaş mağdurlarını gösteren içerikleri uzun süredir etkili bir propaganda yöntemi olarak kullanıyor.

Ürdün merkezli Politika ve Toplum Enstitüsü'nden Muhammed Ebu Rumman'ın da vurguladığı gibi, "İsrail bombardımanı altındaki Gazze'de yaşananlar" bu tür radikalleşme eğilimlerini artırmakta ve aşırıcı örgütlere katılımı hızlandırıyor.

Bu trajik görüntüler, özellikle Batı ve İslam dünyasında büyük yankı uyandırıyor ve radikalleşmeye zemin hazırlayan duygusal tepkileri artırıyor.

Bu noktada, aşırı grupların internet üzerinden gençleri etkileme potansiyeli, modern teknolojinin terörle mücadelede nasıl kritik bir unsur haline geldiğini bir kez daha ortaya koyuyor.

IŞİD'in sosyal medya kullanarak birçok genci devşirdiği düşünüldüğünde, bu stratejinin Gazze savaşı gibi olaylarla yeniden hız kazanabileceği öngörülüyor.


Cihatçı örgütlerin devşirme stratejileri ve gençlik

Katrina Sammour'un Amman'dan verdiği bir örnek, cihatçı örgütlerin özellikle gençleri hedef aldığını gösteriyor.

El Kaide'nin Amman'da varlıklı ve ılımlı bir aileden gelen 17 yaşındaki bir genci sadece üç ay içinde devşirmesi, radikalleşmenin sosyo-ekonomik sınırlara bağlı olmadığını ve ideolojinin güçlü bir araç olduğunu ortaya koyuyor.

Bu, terör örgütlerinin ekonomik veya sosyal statüden bağımsız olarak genç bireyleri nasıl hızlı bir şekilde etkisi altına alabildiğinin çarpıcı bir örneği.

Gazze savaşı gibi şiddetli çatışmaların yarattığı duygusal ve psikolojik çöküntü, özellikle gençlerin bu tür örgütlere katılımını hızlandırabilir.

Savaşın yarattığı hayal kırıklığı, gençlerin geleceğe dair umutlarını kaybetmelerine yol açarak, aşırı grupların sunduğu "amaç ve kimlik" duygusuna daha açık hale getiriyor.

Ürdünlü analist Muhammed Ebu Rumman'ın dikkat çektiği gibi, "İslam ülkelerinin hiçbir şey yapmaması" sonucu oluşan hayal kırıklığı, radikalleşme için önemli bir motivasyon kaynağıdır.

Bölgede politik çözümsüzlük ve uluslararası eylemsizlik, aşırı grupların beslendiği hayal kırıklığını daha da derinleştiriyor.


IŞİD ve El Kaide'nin yeniden canlanma tehlikesi

Gazze savaşı ve benzeri çatışmalar, IŞİD ve El Kaide gibi küresel cihatçı örgütler için bu fırsatları artıran son örneklerden biri olarak dikkat çekiyor.

Tarihsel olarak, radikal grupların, bölgesel istikrarsızlık ve kaos dönemlerini, ideolojik desteklerini pekiştirmek ve yeni militanlar devşirmek için kullandığı biliniyor.

Bu bağlamda, Filistin-İsrail çatışması gibi büyük çaplı savaşlar, sadece fiziki alanlarda değil, aynı zamanda zihinlerde de cihatçı örgütlerin etki sahalarını genişlettiği alanlar haline geldi.


İnternet tabanlı devşirme faaliyetleri ve yeni militan kazanımı

IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin stratejik evrimlerinde, internetin ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte dijital platformlar üzerinden gerçekleştirdikleri devşirme faaliyetlerinin büyük bir rol oynadığı açık.

Geleneksel propaganda yöntemlerinden farklı olarak, bu örgütler, modern teknolojiyi kullanarak gençleri hedef almakta ve bu süreçte hem ideolojik hem de psikolojik manipülasyon tekniklerine başvuruyor.

İnternet tabanlı bu faaliyetler, örgütlerin mesajlarını küresel ölçekte yaymalarına olanak sağlamış ve özellikle Batı'daki genç Müslümanlar arasında bile yankı buldu. 

Savaş bölgelerindeki insani krizler ve medyanın yansıttığı trajik görüntüler, özellikle gençlerin cihatçı ideolojilere yönelmesine zemin hazırlaıyor.

Bu noktada örgütler, savaşın insani trajedilerini ve Müslümanların yaşadığı mağduriyetleri propaganda malzemesi olarak kullanıyor.

Özellikle IŞİD'in bu yönde izlediği strateji, daha önce Suriye ve Irak savaşlarında gözlemlenmiş ve büyük bir başarı elde etti.

El Kaide de benzer şekilde, internet üzerinden gençleri hedef alarak küresel bir devşirme ağı kurmuş ve bunu 2010'lu yıllarda daha etkin bir şekilde kullanmaya başladı.

Örgüt, dijital propagandanın sınırları aşan doğasını etkin bir biçimde kullanarak, savaşın neden olduğu mağduriyetleri, "İslam ümmetine saldırı" olarak nitelendirip, gençleri savunma refleksiyle harekete geçmeye davet ediyor.


El Kaide'nin genç nesli hedefleme stratejisi

El Kaide'nin radikalleşme stratejisinde, özellikle genç nesillerin hedef alınması, örgütün küresel cihat söylemini ve askeri kapasitesini yenilemek için benimsediği bir yöntem olarak öne çıkıyor.

Genç nesillerin ideolojik olarak şekillendirilmesi, El Kaide'nin uzun vadeli stratejik hedeflerinden biri.

Bu strateji, örgütün hayatta kalması ve ideolojik sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahip.

Örgüt, radikalleşme süreçlerini, dini referanslarla meşrulaştırarak gençleri savaş bölgelerine yönlendirmekte ve onların psikolojik zayıflıklarını kullanarak aidiyet duygusu yaratıyor.

Bu tür yöntemler, Gazze Savaşı gibi şiddetli çatışmalar sırasında daha da etkin hale geliyor. 

Savaşın doğrudan mağduru olan Müslüman nüfusun çektiği acıların medya ve dijital platformlar aracılığıyla küresel bir izleyici kitlesine sunulması, bu tür radikalleşme süreçlerini hızlandırıyor.

Genç nesillerin radikal ideolojilere yönelmesi, hem El Kaide hem de IŞİD için stratejik bir avantaj yaratıyor; çünkü bu gruplar, "yeni nesil cihatçılar" ile kadrolarını yenileyerek ve genişleterek, varlıklarını sürdürebiliyor.
 


IŞİD'in yeniden toparlanma süreci

IŞİD, özellikle Suriye ve Irak'ta büyük toprak kayıpları yaşadıktan sonra, ideolojik ve operasyonel olarak yeniden yapılanma sürecine girdi.

Ancak örgütün tam anlamıyla yenilgiye uğratılamadığı ve küresel cihat ağı içinde hala önemli bir aktör olarak varlığını sürdürdüğü görülüyor.

Gazze savaşı gibi bölgesel ve travmatik çatışmalar, IŞİD'in küresel çapta yeni militanlar kazanma ve var olan ideolojik nüfuzunu artırma çabalarına destek veriyor.

Özellikle sosyal medyada hızla yayılan savaş görüntüleri, IŞİD'in "İslam'ın savunucusu" olduğu yönündeki söylemlerini güçlendirmekte ve örgüte katılımı teşvik ediyor.

Bu noktada, IŞİD'in hem bölgesel hem de küresel düzeyde yeniden toparlanma sinyalleri verdiği gözlemleniyor.

Örgütün, internet tabanlı devşirme faaliyetleri aracılığıyla, yalnızca Ortadoğu'daki değil, Batı'daki Müslüman gençler arasında da yeni destekçiler kazanmaya yönelik stratejilerini sürdürdüğü anlaşılıyor.

Ayrıca, IŞİD'in yeni stratejileri, yalnızca fiziksel bir savaş yürütmekten ziyade, küresel bir "zihinler savaşı" olarak şekilleniyor.

Bu bağlamda, gençleri radikalleştirerek küresel cihatçı ağlarını genişletme hedefi, Gazze savaşı gibi büyük çaplı krizler döneminde daha da güç kazanıyır.


Bölgesel ve küresel güvenlik açısından tehditler

IŞİD ve El Kaide'nin bu tür radikalleşme stratejilerinin yeniden canlanması, hem bölgesel hem de küresel güvenlik açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.

Gençlerin, savaşlardan etkilenerek cihatçı ideolojilere yönelmesi, gelecekte daha geniş çaplı terör eylemlerine zemin hazırlayabilir.

Bölgesel çatışmaların tetiklediği radikalleşme süreçleri, sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmayıp, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da da güvenlik risklerini artırıyor.

Cihatçı grupların bu süreçleri istismar ederek uluslararası düzeyde operasyonel kapasite kazanmaları, terörle mücadele alanındaki çabaların çok boyutlu bir şekilde yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor.

Özellikle istihbarat servislerinin, bu yeni dalga radikalleşmeyi ve cihatçı propagandayı dijital alanda da engelleyici tedbirler geliştirmesi gerekir.


Sonuç: Radikalleşme ve istihbaratın rolü

Ortadoğu'da süregelen çatışmalar, yalnızca yerel güvenlik sorunları değil, küresel terörle mücadele açısından da büyük riskler taşııyor.

Gazze savaşı, IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin bu kaotik ortamı kullanarak yeniden toparlanabileceği bir dönüm noktası olabilir.

Bu nedenle, bölgesel istihbarat servislerinin radikalleşme süreçlerine odaklanarak devşirme faaliyetlerine karşı daha proaktif önlemler alması gerekir.

Cihatçı örgütlerin medya üzerinden gerçekleştirdiği propagandalar, özellikle gençleri hedef alarak onları hızlı bir şekilde radikalleştiriyor.

Gazze savaşının yarattığı duygusal atmosfer, terör örgütlerinin bu süreci hızlandırmasına olanak tanıyabilir.

Bu nedenle istihbarat servislerinin, yalnızca sahada değil, internet ve medya üzerinden de operasyonlarını genişletmesi gerekir.

 

 

Kaynaklar:

1. Bacon, T. (2023). "Radicalization in the Wake of Regional Conflicts: The Impact of Gaza Conflict on Global Jihadist Movements." American University Journal of Terrorism Studies, 12(4), 221-235.
2. Ebu Rumman, M. (2023). "Radicalization and Media: The Role of Visual Propaganda in Middle Eastern Conflicts." Policy and Society Institute Reports, 34(2), 45-60.
3. Sammour, K. (2023). "Youth Radicalization in Jordan: The Case of Extremist Recruitment in the Context of Regional Conflict." Middle East Policy Review, 28(3), 190-207.
4. Rumman, M. E. (2023). "Islamic Extremism and the Disillusionment of Arab Youth: How Political Inaction Fuels Radicalization." Middle East Journal of Politics, 55(5), 320-333.
5. Al-Khatib, M. (2022). "The Role of Internet-Based Recruitment in the Strengthening of ISIS and Al-Qaeda." Journal of Global Security, 7(1), 112-129.
6. Brahimi, A. (2023). "The Cyclical Nature of Radicalization: Historical Patterns from Afghanistan to Gaza." International Journal of Conflict Studies, 18(2), 143-157.
7. Jones, S. (2023). "Gaza War and the Global Jihadist Landscape: Implications for Counterterrorism." Strategic Terrorism Analysis, 31(4), 300-315.
8. Gerges, F. (2021). ISIS: A History. Princeton University Press.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU