İsrail'in Lübnan'a kara harekâtı: "Clausewzit"in savaş teorisi bağlamında İsrail savaş taktiklerinin analizi

Serkan Yıldız Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

İsrail'in Lübnan sınırında yürüttüğü kara harekâtı, Ortadoğu'daki mevcut dinamikleri yeniden şekillendirme potansiyeline sahip stratejik bir adım olarak öne çıkıyor.

Bu harekâtın hedefleri, taktikleri ve sonuçları hem İsrail'in güvenlik kaygıları hem de bölgesel dengeler açısından büyük önem taşıyor.

Hizbullah'ın güney Lübnan'daki etkisini zayıflatma ve füze kapasitesini yok etme amacıyla sınır boyunca yapılan operasyonlar, klasik askerî doktrinlerle birlikte gerilla savaşı ve asimetrik tehditlere karşı stratejilerin uygulandığı karmaşık bir sahneyi temsil ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Harekâtın stratejik hedefleri

İsrail'in temel hedeflerinden biri, Hizbullah'ın kısa ve orta menzilli füze tehditlerini ortadan kaldırmak.

Hizbullah'ın güney Lübnan'da konuşlandırdığı füze rampaları, yeraltı tünelleri ve lojistik ağlar, İsrail topraklarına yönelik sürekli bir tehdit oluşturuyor.

Sınır boyunca yapılacak operasyonlar, bu tehditlerin kaynağını tespit edip imha etmeyi amaçlıyor.

Yıllardır İsrail-Lübnan sınırındaki bölge, Hizbullah'ın operasyonel olarak en güçlü olduğu ve İsrail'e saldırı düzenlemek için kullandığı ana üslerden biri haline geldi.

Bu bölgede kontrol sağlamak, Hizbullah'ın saldırı kapasitesini sınırlamak ve İsrail'in kendi topraklarını koruma kabiliyetini artırmak anlamına gelir.


Clausewitz'in "savaş sisi" ve "sürtünme" kavramları bağlamında istihbaratın rolü

Carl von Clausewitz'in savaş teorileri, modern askerî harekâtların analizinde kilit bir yer tutar.

Clausewitz, savaşın doğasında belirsizlik ve sürtünme olduğunu, bu durumun komutanların kararlarını ve harekâtın sonuçlarını etkilediğini vurgular.

Bu bağlamda, İsrail'in Hizbullah'a karşı yürüttüğü kara harekâtında "savaş sisi" olarak adlandırılan belirsizliklerin ortadan kaldırılması için yoğun bir istihbarat çalışması yapılması gerekir.

İsrail'in İHA'lar, uydular, sinyal istihbaratı (SIGINT) ve insan istihbaratı (HUMINT) gibi kaynaklara başvurarak harekât öncesinde ve sırasında kritik hedefleri tespit etme çabası, Clausewitz'in vurgu yaptığı "sürtünme"yi minimize etme girişimi olarak değerlendirilebilir.

Düşman pozisyonlarının, tünel sistemlerinin, füze fırlatma rampalarının tespiti ve bu hedeflerin operasyon sırasında anlık takibi, harekâtın başarısı için kilit unsurlardır.

İstihbaratın sağladığı gerçek zamanlı veriler, Clausewitz'in "komutanın zihinsel haritası" olarak nitelendirdiği stratejik vizyonun oluşturulmasına hizmet eder.

Bu bağlamda, İsrail'in operasyon sırasında elde ettiği uydu görüntüleri, İHA'lardan gelen anlık bilgiler ve SIGINT, komutanların daha bilinçli ve etkili kararlar almasına yardımcı olur.


Harekâtın taktiksel yapısı: Zırhlı birlikler ve asimetrik tehditler

İsrail ordusu, kara harekâtlarında genellikle zırhlı birliklerini ve piyade unsurlarını etkin bir şekilde kullanacaktır.

Merkava tanklarının ve zırhlı personel taşıyıcılarının bu harekâttaki rolü, İsrail'in kara gücünün hareket kabiliyetini ve sahada güvenliğini artırmayı amaçlar.

Ancak Hizbullah'ın gerilla savaşına dayalı taktikleri, özellikle el yapımı patlayıcılar (EYP) ve tanksavar füzeleri gibi tehditler, İsrail ordusunun zırhlı birliklerini tehdit eden unsurlar arasında.

Gerilla savaşında düşmanın düzenli hatları olmadığı için İsrail, Clausewitz'in "merkezî kuvvet yoğunluğu" kavramına dayalı klasik stratejilerden ziyade, dağıtılmış tehditleri bertaraf etmeye yönelik taktikler geliştirmek zorunda.

İsrail ordusu, bu tehditlerle başa çıkmak için İHA'larla anlık keşif yaparak pusu ve tuzakların önceden tespit edilmesini sağlamaya çalışır.

Harekât sırasında hava desteğiyle zırhlı birliklerin güvenliğini artıran bu strateji, düşmanın sürpriz saldırılarını engellemek ve Clausewitz'in belirttiği "savaşın sürtünmesi"ni en aza indirmeyi amaçlar.


Yeraltı tünelleri ve lojistik destek hatlarının imhası

Hizbullah'ın güney Lübnan'daki en önemli stratejik avantajlarından biri, yeraltı tünelleri ve bu tüneller aracılığıyla sağlanan lojistik destek hatlarıdır.

İsrail'in kara harekâtındaki önemli hedeflerinden biri, bu tünel sistemlerini bulup imha etmektir.

Yeraltı tünelleri, Hizbullah'a manevra kabiliyeti sağlar ve bu tünellerin etkin bir şekilde kullanılması, İsrail ordusunun ilerleyişini yavaşlatabilir.

İsrail, Clausewitz'in "düşmanın merkezî direniş noktaları" kavramına uygun olarak, Hizbullah'ın bu tünellerini stratejik hedef olarak belirlemiştir.

Bu hedeflerin imhası, Hizbullah'ın lojistik hareket kabiliyetini sınırlayacak ve örgütün uzun vadede askeri kapasitelerini zayıflatacaktır.


Askerî istihbaratın kritik önemi: Mossad, Aman ve Şin Bet'in rolü

İsrail'in kara harekâtında Mossad (dış istihbarat), Aman (askerî istihbarat) ve Şin Bet'in (iç istihbarat) sağladığı istihbarat, operasyonun başarısını doğrudan etkileyen unsurlardır.

Hizbullah gibi asimetrik tehditlerle karşılaşılan bir operasyon ortamında, istihbarat birimleri tarafından sağlanan verilerin saha komutanlarına anlık iletilmesi, operasyonel esnekliği artırır.

İsrail'in, Clausewitz'in teorisine uygun olarak, düşmanın niyetlerini ve hareketlerini önceden tahmin edebilmesi, harekâtın başarısı için kritik öneme sahip.

İstihbarat birimlerinin sağladığı bilgiler sayesinde İsrail ordusu, Hizbullah'ın pusu taktiklerini ve hareket hatlarını önceden tespit ederek operasyonel avantaj sağlar.


Harekâtın askerî ve politik başarı kriterleri:

İsrail'in kara harekâtındaki askerî hedeflerine ulaşması, operasyonun başarısının sadece bir kısmını oluşturur.

Clausewitz'in "savaşın politik hedeflerin bir uzantısı" olduğuna dair vurgusu, bu operasyonun başarısını değerlendirirken dikkate alınması gereken bir başka önemli faktör.

İsrail, Hizbullah'ın füze kapasitelerini zayıflatarak askerî başarı elde edebilir; ancak uzun vadede sınır güvenliğini sağlayabilmek, bölgedeki politik dengelere ve İsrail Ordusunun yine aynı bölgede kurduğu güvenlik istasyonlarına bağlı.

İsrail'in operasyon sırasında elde ettiği askerî kazançlar, uluslararası toplum tarafından nasıl algılanacağı ve bu operasyonun uzun vadeli politik etkileri göz önünde bulundurulduğunda değerlendirilmeli.

Bu bağlamda, BM, Arap Birliği ve diğer uluslararası aktörlerin tepkileri, harekâtın politik boyutunu şekillendirecektir.


Clausewitz'in teorileri ışığında asimetrik bir savaşın analizi

İsrail'in Hizbullah'a karşı yürüttüğü kara harekâtı, Clausewitz'in savaş teorileri bağlamında analiz edildiğinde, klasik ve modern askerî stratejilerin bir arada uygulandığı karmaşık bir operasyon olarak karşımıza çıkmaktadır.

İstihbaratın etkin kullanımı, asimetrik tehditlere karşı geliştirilen taktikler ve harekâtın politik hedeflerle uyumu, bu operasyonun başarı kriterlerini belirleyen temel unsurlar arasında yer alır.

Clausewitz'in savaşın doğasındaki belirsizlikler ve sürtünme üzerine yaptığı analizler, İsrail'in bu harekâtta karşı karşıya kaldığı zorlukları anlamamıza yardımcı olur.

İsrail'in sınır güvenliğini sağlama ve Hizbullah'ın askeri kapasitelerini zayıflatma hedefleri, sadece askerî güç kullanımıyla değil, etkin istihbarat, stratejik planlama ve politik hedeflerin doğru belirlenmesiyle mümkün olacaktır.

Sonuç olarak karşımızda Clausewitz'in teorik bilgileri ve uygulamalarıyla harekât tarzı belirlemiş, entelektüel ve bilinçli bir kurmay heyeti ile savaşı yönetenlerle, kabile mantığı ile motivasyonu ilkel "din-peygamber-Allah" inancıyla desteklenen iki kuvvetin savaşı var. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU