Ağustos 2019'da Donald Trump, Grönland'ı satın almak istediğine karar vermişti. Bu fikri nereden edindiği hâlâ tam olarak net değil. ABD, II. Dünya Savaşı'ndan sonra bunu stratejik avantaj fırsatı gibi görerek Grönland'ı ele geçirmeye çalışmıştı. Belki bir yerde bunu duymuştur…
2021'e gelindiğinde Trump görevden ayrılmış ve Grönland meselesi, o döneme özgü tuhaf bir dış siyaset anekdotu olmuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kendi adına Grönland da bu beklenmedik ilgiye çok anlam yüklememeye çalışmıştı. Dönemin başbakanı Kim Kielsen, Grönland'ın "satılık olmadığını" ama "iş yapmaya açık" olduğunu söylemiş ve bir süreliğine konu burada kapanmıştı.
Şimdiyse Trump bir kez daha kuzeye bakıyor. Söylemi Grönland'ın kontrolünü "mutlak bir gereklilik" diye tanımlayacak kadar yoğunlaştı, peki neden?
İhtimallerden biri kandırılıyor olmamız. Trump, hayranlarının ilgisini çekerken geri kalanımızın kafasını karıştıracak kışkırtıcı siyasi açıklamalar yapmak ve hedefler duyurmakla ilgili uzun bir geçmişe sahip (Bu yıl ocak ayında Florida'da düzenlenen aynı basın toplantısında Trump, Meksika Körfezi'nin adının Amerika Körfezi olarak değiştirilmesini de önermişti).
Emlak kralı geçmişi, siyasi hayatından çok daha uzun olan birine Grönland'ı (çoğu dünya haritasında boyutu gerçekte olduğundan çok daha büyük görünen geniş bir bölge) "satın almanın" neden cazip gelebileceğini anlamak zor değil. Trump, 2019'da tüm projeyi "temelde büyük bir emlak anlaşması" diye nitelemişti. Ancak Trump'ın kendisi de ilk döneminde Kuzey Kutbu'na pek ilgi göstermemişti.
Bu da bizi ikinci ihtimale getiriyor: Trump bu defa stratejik bir oyun oynuyor olabilir. Sonuçta ABD ordusu halihazırda kuzeyinde kayda değer bir varlık gösterdiği Grönland'ın konumunun öneminin her zaman farkındaydı.
Trump'ın sözlerini anlamlandırmakla görevli gazeteciler, Kuzey Kutbu uzmanlarının bize yıllardır söylediği şeyi tekrarlamaya hevesli: Kuzey Kutbu değişiyor ve önem kazanıyor. Grönland'ın füzelerle Rus ve Çin gemilerini tespit etmek için önemli bir stratejik konumda yer aldığı ve kritik mineraller açısından zengin olduğu kuşkusuz doğru.
Yine de açık olmak gerekirse seçilmiş başkanın Grönland'ı işgal etmek bir yana, satın almaya bile girişeceğini sanmıyorum. Trump göreve başladığında Grönland'ı arka plana atacak birçok dış politika sorunu ortaya çıkacak ve bu konunun bir daha açılmaması çok olası.
Ancak bir diğer ihtimal (ki hepimiz bunu daha da endişe verici bulmalıyız) bunun bir örüntünün parçası olması: Trump ve danışmanları dikkatlerini kuzeye çeviriyor olabilir. Bu da bölgenin öncelikle bilimsel ve ekonomik bir ilgi alanı mı yoksa daha fazla siyasallaşmış ve askerileşmiş bir bölge olarak mı kalacağını belirleyecektir.
Yaklaşık 10 yıl önce Kuzey Kutbu'na ilk kez ilgi duymaya başladığımda, insanların bölgeden "istisnai" diye bahsetmesi hiç de alışılmadık bir durum değildi. Sanki bölgenin jeopolitik rüzgarlara karşı bağışıklığı var gibiydi. Arktik Konseyi gibi uluslararası örgütler, Rusya ve ABD de dahil olmak üzere tüm Arktik ülkeleri arasında kapsamlı bilimsel ve teknik işbirliğini mümkün kılıyordu.
Arktik Konseyi, BM sisteminin ve ana akım siyasi söylemin dışında yer alıyor ve bunun böyle devam etmesi Arktik politika ve bilim seçkinlerinin çoğunu memnun eder.
Ayrıca ABD bu sistemden epey faydalanıyor. Amerikalı yasa koyucuların çoğu Kuzey Kutbu'na pek ilgi göstermezken kendi araştırmalarımda, çoğu Alaska'dan gelen daha uzman bir grup bilim insanı ve siyasetçinin bölgedeki ve ötesindeki meslektaşları tarafından nasıl büyük bir iyi niyetle karşılandığını gördüm.
Öte yandan bir önceki Trump yönetiminin, Kuzey Kutbu'ndaki hem dost hem de düşman devletleri uyarması (örneğin Kanada'nın Kuzeybatı Geçidi üzerindeki hak iddialarını reddetmesi ve Çin'in bölgedeki artan etkisine kaba bir şekilde meydan okuması) kendisine pek sempati kazandırmamıştı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali "Kuzey Kutbu istisnacılığı" için son darbeydi: Rusya dışında tüm Kuzey Kutbu Konseyi'ne üye olan tüm devletler protesto amacıyla Konsey'den geçici süreliğine çekilmişti. Bu olay, Kuzey Kutbu'nun o kadar da korunaklı olmadığını gösterdi.
Trump'ın Grönland'a dair yayılmacı söylemi örüntünün bir parçasıysa Kuzey Kutbu daha da askeri ve güvenlikli bir hal alabilir. Bu da iklim değişikliği için hayati önem taşıyan bilimsel işbirliğinin kaybedilmesi anlamına gelebilir. Kuzey Kutbu'nun yönetilme biçimi, mevcut anlaşmalar, yerli halkın kendi kendini yönetme hakları ve Arktik Konseyi gibi kuruluşları için zorluklar yaratabilir. Bunun çatışma yollarını açması da en endişe verici nokta.
Grönland 51. eyalet olmasa bile bunlar gerçek riskler. Kuzey Kutbu kuşkusuz bunu nefesini tutarak izleyecek.
Edward Jones, yumuşak güç ve bilim diplomasisi üzerinde çalışan bir sosyal bilimci ve özellikle Kuzey Kutbu ve Japonya konularında uzman.
independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: İdil Barım
© The Independent