Başkan Donald Trump, ABD'yi Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) çıkaracak kararnameyi imzalayarak DSÖ'yü en büyük bağışçısından mahrum bırakan ve kurumun küresel programlarına darbe vuran bir hamle yaparken "Bu büyük bir şey" dedi.
Ancak Trump'ın bu eyleminin sebebi aynı zamanda ABD'nin örgütte kalmasının nedeni de olabilir. Diplomatik kararlılıkla iyi bir sonuç elde etmek amacıyla pazarlık için de bir yıl var.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
47'nci ABD Başkanı'nın motivasyonlarından biri, ilk başkanlığında Kovid pandemisi sırasında, Çin'le fazla yakın olmakla suçladığındaki DSÖ'nün tutumunun intikamını almak.
Trump, 2020'de de DSÖ'den çekilmeye çalışmıştı. Ancak ABD yasalarına göre bunu Cenevre merkezli Birleşmiş Milletler organına 12 ay önceden bildirmesi gerekiyordu ve Joe Biden 2021'de başkanlığı devralırken bu hamleyi tersine çevirmişti.
Sorun Trump'ın bugünün gerçekliğiyle değil hafızayla hareket etmesi. Tarih her halükarda şoka uğratıcı ve yeterince duyulmadı. Hepimiz Kovid'i unutmak istiyoruz ama Beyaz Saray'da böyle bir ihtimal sözkonusu değil. Bu yüzden de gerçeklerle yüzleşmek ilk adım.
Çinli lider Şi Cinping'in biyografisini yazdığımda bir bölümün neredeyse tamamını, Şi'nin nasıl pandemiyi kendi sözleriyle "kesin bir zafere" çevirdiğini anlatmaya ayırmıştım.
Bu "Kırmızı İmparator" hakkında yazarken gün ışığına çıkanlardan korktuğum tek andı. Şi'nin, Çin propagandasını yaymak ve hastalığın nasıl ortaya çıktığına dair soruşturmaları bastırmak için DSÖ'yü nasıl kullandığı göz önünde gizleniyordu.
Pandeminin ilk dönemlerinde, DSÖ'nün Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, Şi'yle buluşmak üzere 28 Ocak 2020'de Pekin'e uçmuştu.
Bulaşıcı hastalıklar konusunda uzman bir Alman olan ve Çin'de DSÖ temsilcisi olarak görev yapmış güçlü özel kalem müdürü Dr. Bernhard Schwartländer da Ghebreyesus'un yanındaydı. Schwartländer bundan önce küresel salgın tehdidiyle mücadelede "Çin hükümetinin mükemmel liderliğini" övmüştü.
İkili Cenevre'ye döndükten sonra ilerleyen süreçte kritik roller üstlenmişti. Kısacası DSÖ, Çin'e iki uzman heyeti Şi'nin onayıyla göndermişti.
2020'deki ilk heyet, Şi'nin acımasız "sıfır Kovid" önlemlerini "belki de tarihteki en hırslı, çevik ve saldırgan hastalık önleme çabası" diye niteleyerek övmüştü. Bulgular, Çinli diplomatlar tarafından takdirle karşılanmıştı.
2021'deki ikinci heyet, hastalığın nasıl başladığını ortaya çıkarmak için gönderilmişti. Kovid'in merkez üssü olan ve yarasa koronavirüsleri üzerinde çalışan bir laboratuvara ev sahipliği yapan Vuhan şehrine odaklanmıştı. Birçok ABD istihbarat yetkilisi, salgına laboratuvardan sızan bir virüsün yol açtığına inanıyordu.
DSÖ, ABD'nin aday gösterdiği üç bilim insanını geri çevirerek yerine Vuhan laboratuvarıyla uzun bir çalışma geçmişi olan Britanya doğumlu bilim insanı Dr. Peter Daszak'ı göndermişti. Sürpriz olmayan bir şekilde ekip, bir laboratuvar sızıntısının "son derece düşük bir ihtimal" olduğuna karar vermişti.
Bu da ABD ve diğer 13 ülkenin Cenevre'de sessiz bir diplomatik isyanıyla sonuçlanmıştı. DSÖ Başkanı Dr. Tedros birkaç gün sonra kararı geri çevirerek "tüm varsayımların geçerliliğini koruduğunu" ilan etmişti. Bu, 4 yıl sonra da DSÖ'nün resmi görüşü olmayı sürdürüyor.
Baskı altındaki Dr. Tedros, lider ekibini yeniden düzenleyerek nihayet Çin'e tam anlamıyla işbirliği yapması için çağrı yapmaya başlamıştı; Şi'nin buna hiç niyeti yoktu.
Ekipten uzaklaşanlardan biri de bundan birkaç ay sonra DSÖ'den ayrılarak Pekin'de yaşamaya başlayan özel kalem müdürü Dr. Bernhard Schwartländer'dı. Kendisi orada şaşırtıcı bir şekilde Alman hükümetinin "küresel sağlık elçisi" görevini üstleniyor ve daha önce propaganda kanallarına çıkarak Çin halkıyla arasındaki "güven" hakkında konuşmuştu.
Çinli araştırmacı Howard Zhang'le birlikte çalışarak DSÖ'yle Alman hükümetine bir dizi soru yöneltmiştim. DSÖ'nün 9 sayfalık bir açıklama hazırlaması neredeyse iki ay sürmüştü. Şimdiyse her iki heyetin de sıkı bir resmi kontrol altında yürütüldüğünü ve ihtiyaç duyulan verilerin tamamına hiçbir zaman ulaşamadıklarını itiraf ediyorlar.
Dr. Schwartländer'a sadece doğrudan Alman Dışişleri Bakanı'na ulaşarak erişilebildi. Kendisiyle cevap hakkı için iletişime geçildi ama yanıt vermedi. Bu olayı içeren kitabım geçen yaz herhangi bir itiraz ya da şikayetle karşılaşmadan yayımlandı.
Biden döneminde DSÖ'yle ABD arasındaki bağlar iyileşmeye başlamıştı. Esasen Batı, Dr. Tedros'u bir kutuya koymuş, Çin'in etkisi azalmış ve tüm taraflar Dr. Tedros'un 2027'de ikinci döneminin bitmesi için gün sayıyordu.
Bu artık yeterli olmayacak. Amerika Birleşik Devletleri ve Cenevre'deki müttefiklerinin asgari talebi, DSÖ'nün üst kademelerinin temizlenmesi ve Dr. Tedros'un hangi onurlu bahaneyle olursa olsun ilk fırsatta ayrılması olacak.
Başkan Trump halihazırda bir anlaşmaya açık olduğuna dair ipucu verdi. ABD çekilirse bu, boş alanı ele geçirecek Çin için bir zafer olur. Hiçbir demokrasi bunu istemez. Acil bir ameliyat gerekiyor: DSÖ'yü kurtarmak için 12 ayları var.
Uzun süredir The Independent'ta dış haberler muhabiri ve diplomasi editörü olarak çalışan Michael Sheridan, Headline Press tarafından yayımlanan The Red Emperor (Kırmızı İmparator) adlı kitabın yazarı
independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: İdil Barım
© The Independent