Çarlık Rusyası döneminden günümüze kadar, herhangi bir Orta Asya gezisinde bulunan herhangi bir Rusya iktidarı yöneticisi, kendi çıkarlarını ilgilendiren çok önemli birkaç anlaşma imzalamadan geri dönmez.
Bunun artık bir Moskova geleneği olduğunu, süreçleri izleyen herkes biliyor, görüyor.
Şubat 2017'de Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ile çeşitli anlaşmalar imzaladıktan sonra geceyi Almatı'da geçiren Devlet Başkanı Putin, bilardo oynamayı da ihmal etmedi.
Bu gezinin amacını öğrenmek için Türkiye'de kendini "Orta Asya ve özellikle Kazakistan uzmanı" olarak lanse eden birine, "Putin neden geceyi Almatı'da geçirdi, hangi önemli anlaşmalar imzalandı?" diye sorduğumda, şu anda milletvekili olan o şahıs, "Nereden bileyim, ben de sana soruyorum Putin'in orada ne aradığını" şeklinde bir cevap vererek az daha beni suçlu çıkarıyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Independent Türkçe, kısa süre önce Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan bağlamında cereyan eden gelişmelere dikkat çekerek, "Bu 3 ülkenin Rusya'yla ilişkilerinin gerilebileceği" yönünde bir değerlendirme yapmıştı.
Eski Sovyet coğrafyasını yakından izleyen yabancı yorumcularımız, somut örneklerle Bakü, Astana ve Taşkent'in Moskova'ya "Ya herro, ya merro" çekmelerinin şaşırtıcı olmayacağını belirtti.
Birleşik Krallık yönetimi, sözü asla eğip bükmeden, 2024 yılında Orta Asya coğrafyasında faalleşeceğini ve gerek resmi gerekse sivil toplum düzeyinde bu alanda bulunacağını açıklayınca, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin bu girişimlere nasıl tepki vereceği merak konusu olmuştu.
İşte Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen haziran ayında gerçekleştirdiği kabine değişikliği operasyonunda, ekonomi uzmanı Andrey Belousov'u savunma bakanı görevine atamasının Rusya'nın kendi yörüngesiyle askeri ilişkilerini nasıl etkileyeceği de merak konusu olmuştu.
Andrey Belousov'un 22 Ocak'ta Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te meslektaşı Şöhret Hanmuhammedov ile imzaladığı ve 2026-2030 yıllarında askeri alandaki stratejik iş birliğinin ana hatlarını belirleyen anlaşma, bu meraka verilmiş en somut yanıt oldu.
Bunu her şeyden önce Rusya Savunma Bakanı'nın imza töreni sırasındaki açıklamaları ortaya koyuyor:
Rusya ve Özbekistan stratejik partnerler ve eski dostlardır. Moskova ile Taşkent arasındaki iş birliği karşılıklı anlaşma konusunda üst düzeye çıkmış ve genişlemeyi sürdürüyor. Özellikle şimdiki uluslararası ortamda bu, çok önemlidir. Rusya ve Özbekistan liderleri, iki ülkenin askeri-güvenlik kurumları arasındaki ilişkilerin gelişmesine büyük ilgi gösteriyor. Ortak çalışmalarımız, Merkezi Asya bölgesinde güvenliğin sağlanmasına önemli katkıda bulunduğu için biz bugünkü buluşmaya büyük önem veriyoruz.
Rusya Federasyonu Savunma Bakanı, göreve yeni atanan ve atanır atanmaz Andrey Belousov'u ülkesine davet eden Özbek Bakan Hanmuhammedov'a şükranlarını ve başarı dileklerini sundu.
Bakan Belousov, kendisiyle birlikte Taşkent'e gelen delegasyonda askeri ve askeri-teknik iş birliği konularında uzmanlaşmış kurumların yöneticilerinin bulunduğunu ifade ederek, bu buluşmanın savunma alanında iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni aşamasını oluşturacağına inandığını vurguladı.
Rusya Savunma Bakanlığı, iki ülke arasında 2025 yılı için hazırlanmış iş birliği planında 50 ortak etkinliğin yapılmasının planlandığını açıklamıştır.
Rusya ile Özbekistan, 2017 yılında askeri-teknik iş birliğini geliştirme anlaşması imzalamıştı.
Bu anlaşma, askeri alanda bilimsel araştırmalardan silah satışına ve askeri yardıma kadar birçok konuyu içeriyordu.
Taşkent'te 22 Ocak 2025'te imzalanan anlaşma ise Rusya ile Özbekistan arasındaki askeri iş birliğini stratejik düzeye çıkarmayı hedefliyor.
İşin ilginç yanlarından biri, imza töreninden sonra Özbekistan Savunma Bakanı'nın herhangi bir açıklamasının Rusya'nın ana akım medyasında yer bulamamasıdır.
Bu durum, Rusya'nın Özbekistan'a bakışını ortaya koyması açısından ibretlik bir örnek sayılabilir mi?
Bir başka ilginç açıklamayı yaklaşık bir ay önce Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev yapmış ve "Rusya'dan silah alımlarına yeniden başlayabileceklerini" ifade etmişti.
Sayın Aliyev, son yıllarda, özellikle de son aylarda en büyük idealinin "Türk Birliği'nin kurulması olduğunu" belirtiyor.
Geçen 22 Ocak'ta Rusya ve Özbekistan Savunma Bakanları arasında Taşkent'te imzalanan anlaşma, Türk dilli ülkeler arasındaki ilişkilerin ne ölçüde ilerletildiğini ve çeşitlendirildiğini sorgulamak için çok ciddi endişe ve soruları da ortaya çıkardı.
Evet, 19 Ağustos 1991'de SSCB lideri Mihail Gorbaçov'a karşı gerçekleştirilen ve başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminden altı gün sonra Komünist Parti'nin kendini feshetmesiyle başlayan süreç, Azerbaycan'ı ve Orta Asya Cumhuriyetlerini kendi bağımsızlıklarını ilan etmeye itmişti.
Ancak bu süreçte ortaya çıkan yeni devletlerin bir kısmının yönetiminde hâlâ Komünist Parti üst düzey yöneticileri kaldı.
Örneğin, 1986 yılında Almatı'daki protesto gösterilerinin kanlı bir biçimde bastırılmasından sonra Moskova tarafından Kazakistan Bakanlar Kurulu Başkanlığı'na atanan Nursultan Nazarbayev, 1989 yılında Kazakistan Komünist Partisi Birinci Sekreterliği'ne getirilmişti.
1991 yılında Kazakistan, bağımsızlığını Nazarbayev'in önderliğinde ilan ederken, Nursultan Ağa devlet başkanlığı koltuğunu 2019 yılında terk etti.
Kızını yerine geçirmek isterken, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in onayını alamadı ve Kasım Cömert Tokayev'in Kazakistan Devlet Başkanı olmasıyla kızlarına ait bir dizi şirkete el kondu, Nazarbayev ailesi ciddi para kaybı yaşadı.
1989 yılında Moskova tarafından Özbekistan Komünist Partisi Birinci Sekreterliği'ne atanan İslam Kerimov, 1991 sonbaharında bağımsızlık ilan edildiğinde ele geçirdiği devlet başkanlığı koltuğunda, hayatını kaybettiği 2016 yılına kadar oturdu.
Yerine geçen Başbakan Şevket Mirziyoyev, dokuz yıldan bu yana oturduğu koltuğu muhtemelen hayatının sonuna kadar bırakmayacaktır.
Zaten nötr bir ülke durumundaki Türkmenistan, "Türk Birliği" fikrine temelden uzak duruyor.
Sadece Kırgızistan'da birkaç kez seçim yoluyla değişen iktidarın son lideri Sadır Japarov'un Rusya yanlısı açıklamaları, zaman zaman Rusya medyasında yer buluyor.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev ise, Rusyalı mevkidaşıyla bir araya geldiğinde veya Rus medyasına verdiği röportajlarda, ülkesinde Rusça eğitim veren üniversitelerin, ilk ve orta okulların, liselerin sayısını açıklamayı adeta kendine görev biliyor.
Yanılmıyorsam, son açıklamalarının birinde Sayın Aliyev, ülkesinde 1 milyon insanın Rusçayı çok iyi bildiğini ve bilim insanlarının ağırlıklı olarak Rusça kaynaklardan yararlandığını ifade etmişti.
İşte 22 Ocak'ta Taşkent'te imzalanan bu anlaşma, Türk dilli ülkelerin kendi aralarındaki ilişkilerin düzeyini, o ülkelerin Türkiye'yle ilişkilerini ne ölçüde geliştirdiğini ve Rusya'yla hangi düzeylere kadar yükselttiğini sorgulama fırsatını da ortaya çıkardı.
Bu yazıda somut örnekler üzerinden gitmeyip, sadece genel manzarayla ilgili birkaç not paylaşacağım:
- 1991 sonbaharında, adına "Türk dilli ülkeler" denen o coğrafyalar bağımsızlık ilan ederken, ilk tanıyan Türkiye olmuş, bizzat dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın girişimleriyle doğrudan ilişkiler kurulması ve derinleştirilmesi amaçlanmıştı.
Ekim 1992'de yine Özal'ın girişimiyle Ankara'da yapılan Türk Zirvesi'nde, ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için niyetler ortaya konmuştu.
1993 Mart ayında Antalya'da ilk Türk Zirvesi gerçekleştirilmiş, 8-14 Nisan 1993'te "Türk ülkeleri" gezisine çıkan Cumhurbaşkanı Özal, Ankara'ya dönüşünden 3 gün sonra hayatını kaybetmişti.
Acaba o günden bugüne bu bağımsız ülkeler, kendi aralarındaki ilişkileri nereye kadar geliştirmeye muvaffak oldular?
- Bu ülkelerin Türkiye'yle ilişkileri nereden başladı ve şimdi hangi düzeyde?
- Türkiye'de iktidarlar 1950'den bu yana demokratik seçimler yoluyla el değiştirirken, ufak ve fakir Kırgızistan istisna olmakla birlikte, adına "Türk ülkeleri" denen o coğrafyalarda ne zaman demokratik seçimlerin yapılma ihtimali var?
- Demokrasiyle yönetilen bir Türkiye'yle, otoriter-totaliter rejimlerin pençesi altında inleyen ve ufukta demokrasinin "d" harfinin bile gözükmediği ülkelerle aynı örgüt içindeki işbirliği nasıl ve ne ölçüde ilerleyebilir?
- Türkiye'nin o ülkelere "iktidarların seçim yoluyla el değiştirmesi" yönünde herhangi bir telkini söz konusu olabilir mi?
Rusya Savunma Bakanı'nın 22 Ocak'ta Taşkent'te Özbekistanlı meslektaşıyla imzaladığı anlaşmanın enva-i çeşit soruyu beraberinde getirmesinden dolayı Andrey Belousov'a şükranlarımızı sunuyor, bu konuya yeni somut örnekler üzerinden devam edeceğimizi belirterek şimdilik burada noktalıyoruz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish