20 Ocak 2025'te görevine başlayan ABD'nin 57. Başkanı Donald Trump seçim kampanyası sırasında verdiği vaatlerin çoğunu yerine getirmek için bir dizi başkanlık kararnamesi imzaladı.
Trump bunu, bazı kararnamelerin ABD Anayasası'na ve Yüksek Mahkeme kararlarına aykırılık teşkil edip etmediğine bakmaksızın yaptı.
Trump'ın özellikle yasadışı göçmenler sorununa çözüm bulmayı amaçlayan başkanlık kararnamelerinin şimdiden hem ABD içerisinde hem de ABD'nin üçüncü ülkelerle ilişkilerine olumsuz yansımalarının olacağı açık.
Trump kampanyasının ana unsuru: Yasadışı göçmenler
Trump birinci başkanlık döneminde olduğu gibi, ikinci başkanlık döneminde de yasadışı göçle mücadeleyi yönetiminin öncelikli konusu haline getireceğini tüm seçim kampanyası sırasında ifade etti.
Trump neredeyse her konuşmasında yasadışı şekilde ABD'ye girenlerin hepsinin suçlu olduğunu ve ABD toplumunun güvenliği ile huzuruna doğrudan tehdit teşkil ettiğini savundu.
Trump'ın söyledikleri gerçekle bağdaşmasa da Biden döneminde Meksika sınırından ABD'ye yasadışı yollarla girenlerin sayısında tarihi bir artış olması Trump'ın bu söylemlerinin karşılık bulmasına katkıda bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Trump tarihte emsali olmayan bir şekilde 11 milyon yasadışı göçmeni sınır dışı edeceğini söylerken birçok insan bunu Trump'ın abartılı ifadelerinden biri olarak gördü.
Ancak Trump'ın görevdeki ilk gününde imzaladığı başkanlık kararnameleriyle bu süreç başlatılmış oldu.
Trump ayrıca doğum yoluyla vatandaşlığın önüne geçecek bir karara imza attı ve ABD göçmenlik görevlilerinin okullar, ibadet yerleri veya "hassas bölgeler" olarak kabul edilen yerlerde tutuklama yapmalarını yasaklayan bir kararı da iptal etti.
ABD'nin 47. Başkanı "sınır Çarı" olarak nitelendirilen Tom Homan'ı da tüm bu kararların uygulanması için görevlendirdi, ayrıca Meksika sınırına ilave asker de konuşlandırma kararı aldı.
ABD toplumunun bir kesiminde endişe yaratan bu tedbirler ve açıklamalar anayasaya uygunluk ve göçmenlik politikasına ilişkin daha geniş etkilere ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi.
Anayasaya aykırılık endişeleri
Başkan Trump'ın başkanlık kararnamelerine ilişkin en merkezi tartışmalardan biri, bunların ABD Anayasası'na aykırı olup olmadığı.
Uygulamalar, yasadışı göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesini ve bu görevin ABD Göçmenlik ve Gümrük İdaresi (ICE) ile diğer federal ajanslar tarafından yerine getirilmesini öngörüyor.
Eleştirmenler, bu yönlendirmelerin yürütme yetkisinin anayasadaki sınırlarını aşabileceğini, göçmenlerin haklarını ihlal edebileceğini ve Anayasa'nın 5'inci ve 14'üncü ek madde/değişikliklerinde garanti altına alınan adil yargılama haklarını ihlal edebileceğini öne sürüyor.
5'inci değişiklik, kimsenin "hayatından, özgürlüğünden veya malından, hukuki usul olmadan" mahrum edilemeyeceğini güvence altına alıyor.
Yaklaşık 11 milyon kişinin sınır dışı edilmesi, eğer hukuki prosedürlere göre yapılırsa, bu hükmün ihlali olarak görülebilir.
Uzmanlara göre, 14'üncü değişiklik ise, hukukun önünde eşit koruma sağladığından bu da savunucuların, bireylerin yalnızca göçmenlik durumlarına dayanarak hedef alınıp sınır dışı edilmesinin, spesifik durumlarına ilişkin yeterli değerlendirme yapılmadan Anayasaya aykırı olabileceğine işaret ediyor.
Eyaletlerden tepkiler ve direniş
Başkanlık kararnameleri demokrat partinin güçlü olduğu ve büyük yasadışı göçmen nüfuslarına sahip eyaletlerde tepkilere neden oldu.
Hatta Trump göreve başlamadan önce Kaliforniya'nın başta olmak üzere bazı eyaletler Trump'ın alacağı kararları uygulamayacaklarını açıkladı.
Kaliforniya'da Vali Gavin Newsom, eyaletin sığınmacı yasalarını gerekçe göstererek, federal yetkililerle iş birliği yapmayacağını ifade etti.
Söz konusu yasaların temel amacı, yerel kolluk kuvvetleri ile ICE gibi federal ajanslar arasındaki iş birliğini sınırlayarak, belgelenmemiş göçmenleri sınır dışı edilmekten korumak.
New York ve Illinois'un aralarında bulunduğu diğer eyaletler de Trump Yönetimi'nin uygulamalarına karşı çıkarak, sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya kalan kişilere hukuki yardım sunacaklarını duyurdu.
Ayrıca, 20'den fazla eyalet doğum yoluyla vatandaşlığın iptaline ilişkin kararın ABD Anayasası'nın 14'üncü ek maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle Başkan Trump'a dava açtı.
Bazı eyaletlerin direnişine karşılık olarak, Trump Yönetimi, federal direktiflere uymayan eyaletlerin federal fonlardan kesintilere uğrayabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Ancak, hukuk uzmanları, federal fonların kesilmesinin anayasaya aykırı sayılabileceğini ve bu tehditlerin mahkemede dava konusu olabileceğini öne sürüyor.
İlaveten, Adalet Bakanlığı direniş gösteren eyaletlere bir yazı göndererek, tedbirlere uymayan yetkililerin yargılanabileceğini belirtti.
11 eyaletin savcısı ise yayınladıkları ortak açıklamada ABD Anayasası gereği, Federal hükümetin eyaletleri kararlara uyma konusunda zorlayamayacağına vurgu yaptı.
Mississippi'den ibretlik karar tasarısı
Cumhuriyetçi eyaletler yasadışı göçmenlere yönelik kararları yerine getireceklerini açıklarken, Mississippi Eyalet Temsilcisi Justin Keen daha da ileriye gitti ve belgelenmemiş göçmenleri tespit eden veya yetkililere yerlerini bildiren "ödül avcı"larına her göçmen için bin dolar öneren bir "Mississippi Kaçak Göçmen Sertifikalı Ödül Avcısı Programı Fonu" yasa tasarısını eyalet meclisine sundu.
Önerinin destekçileri, bunun göçmenlik yasalarının uygulanmasına yardımcı olacağı ve yasadışı göçmenler sorunuyla mücadele için etkili bir araç teşkil edeceği görüşünde.
İnsan hakları savunucuları ise, bunun göçmen toplumlarda korkuya yol açmak ve ırksal profil oluşturma riski başta olmak üzere ciddi sosyal ve etik sorunlara yol açabileceğini, ayrıca kolluk kuvvetlerine olan güveni zedeleyeceğini savunuyor.
Trump'ın göçmenlik politikalarının iç ve dış etkileri
Başkan Trump, yasadışı göçmenliği sona erdirmekte kararlı.
20 Ocak'tan bu yana ülke genelinde 2600'dan fazla kişinin tutuklandığı açıklandı.
Los Angeles, Şikago ve Miami başta olmak üzere ülke genelinde ICE'ın geniş çaplı operasyonlarını sürdürüyor.
Ancak bu tedbirlerin uygulanması hukuki, etik ve pratik zorluklarla dolu.
Önümüzdeki süreçte halihazırda açılan davalara yenileri eklenecektir.
Doğum yoluyla vatandaşlık konusu Cumhuriyetçileri bölmüş durumda.
MAGA'yı destekleyen Cumhuriyetçiler bu "ayrıcalığın" sonlandırılması gerektiğini savunurken, bazı Cumhuriyetçiler 2024 seçimlerinde Hispaniklerin oylarını almaya başardıklarını, bu kazanımın heba edilmemesi gerektiği görüşünde.
Bir diğer mesele ise, yasadışı göçmenlerin büyük bir kısmının tarım gibi ABD için kritik bazı sektörlerde çalışıyor olması.
Dolayısıyla, gerçekleşebilmesi halinde, kitlesel sınır dışı sürecinin ABD ekonomisi üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği aşikâr.
1950'lerde ABD'de McCarthycilik olarak bilinen ve adeta bir cadı avına dönüşerek on binlerce Amerikan vatandaşının hiçbir dayanak olmadan komünist olarak suçlanmasına ve hayatlarının karartılmasına neden olan bir dönem yaşandı.
Bu dönemde uygulanan tedbirler Amerikan demokrasisine büyük zararlar verdi.
Trump'ın uygulamaları böyle bir sürece evrilir mi bilinmez, ancak birinci Trump döneminde derinleşen fay hatlarının daha da derinleşmesine ve Amerikan demokrasisinin yıpranmasına neden olabilir.
Öte yandan, Trump daha görevdeki ilk haftasını tamamlamadan bir uluslararası krize imza attı.
ABD'nin müttefiklerinden biri olan Kolombiya, uçakla geri gönderilecek olan vatandaşlarını kabul etmeyeceğini açıkladı.
Trump ise hemen gümrük tariflerini yüzde 25 oranında yükseltme ve yönetimdeki siyasilere yönelik yaptırımlar uygulama tehdidinde bulundu.
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Pedro ise ağır bir dille Trump'ı eleştirdi ve ABD'ye yönelik gümrük tarifelerini yüzde 50 artıracaklarını açıkladı.
Latin Amerika ülkelerinden Pedro'ya destek geldi.
Birkaç saat sonra Beyaz Saray sorunun çözüme kavuştuğunu, Kolombiya'nın uçakları kabul edeceğini belirten bir açıklama yayınladı.
Sorun çözülmüş olsa da istediğini almak için tehdide başvurmaktan geri durmayan Trump bu yöntemin üçüncü ülkeler nezdinde işlediğini yeniden gördü ve nihayetinde kazandı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish