Kadınların yaşlanmasına izin verilmez. Bu, doğduğumuzdan beri bizimle olan bir mesaj: Genç kal, seksi kal. Ve bunu sessizce yapın, lütfen. Bir yolunu bulduğunuz sürece bunu nasıl yaptığınızın bir önemi yok. Eğer bulamazsanız, sosyal ve ekonomik değeriniz azalacak.
Bunu bir sinema oyuncusundan, özellikle de Altın Küre kabul konuşması çağdaş güzellik standartlarının zarar verici doğasını ve Hollywood'da kadınlara nasıl davranıldığını keskin bir şekilde hatırlatan Demi Moore'dan daha iyi kimse bilemez.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Eğer kaçırdıysanız: 62 yaşındaki oyuncu pazar gecesi düzenlenen törende Cevher'deki (The Substance) rolüyle En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Eleştirmenlerce beğenilen vücut korkusu filminde ünlü bir aerobik yıldızının 50. doğum gününde kovulması, onu gelişmiş (yani daha genç) bir benliğe dönüştürmeyi vaadeden gizemli bir madde almasına yol açıyor. Bu benlik çok geçmeden Margaret Qualley olarak karşımıza çıkıyor ve işlerin o andan itibaren grotesk bir hal aldığını söyleyelim.
Qualley'nin karakteri Sue, aerobik programını yenilemek için devreye girerek daha canlı ve başarılı hale gelirken, Moore'un karakteri Elizabeth Sparkle, insandan çok canavar gibi görünene kadar daha gözle görülür ve şiddetli bir şekilde yaşlanıyor.
Filmin mesajı, bir kadının değerinin geçici olduğu. Kadın yaşlandıkça daha da önemsiz ve rahatsız edici hale geliyor: Kimsenin görmek ya da çözmek istemediği bir sorun. Bu, reklamlardan sosyal medyaya kadar her yerde pekiştirildiğini gördüğümüz bir duygu. Ve ister oyuncu ister muhasebeci olalım, hepimizin ilişki kurabileceği bir duygu. Buna elbette Moore'un kendisi de dahil.
"30 yıl önce bir yapımcı bana eğlencelik oyuncu olduğumu söyledi ve o zaman bunun sahip olmama izin verilen bir şey olmadığı anlamına gelmesini sağladım" diye söze başlayan aktris, bunun oyunculuk dalında kazandığı ilk ödül olduğunu açıkladı.
Bu beni zaman içinde yıprattı, öyle ki birkaç yıl önce belki de budur, belki de tamamlanmışımdır, belki de yapmam gerekeni yapmışımdır diye düşündüm. Ve tam dibe vurmuşken, masama Cevher adında sihirli, cüretkar, korkusuz, ezber bozan, kesinlikle çılgın bir senaryo geldi. Ve evren bana 'senin işin bitmedi' dedi.
Moore filmin verdiği bilgeliği özetleyerek devam etti:
Bir kadın bana, 'Asla yeterli olamayacağını bil ama ölçüm çubuğunu bir kenara bırakırsan değerini anlayabilirsin' dedi. Dolayısıyla bugün bunu bütünlüğümün ve beni harekete geçiren sevginin bir işareti olarak, sevdiğim bir şeyi yapmanın ve ait olduğumu hatırlatmanın hediyesi olarak kutluyorum.
Konuşma o kadar etkileyiciydi ki Kerry Washington bir sonraki ödülü sunmadan önce bir sonraki kazanana şans diledi. Evet, konuşmanın gücü kısmen Moore'un karakteriyle kurduğu derin bağdan kaynaklanıyordu. Ama daha güçlüsü, yaşadıklarının onu neredeyse sektörden tamamen uzaklaştırdığı gerçeğiydi. Moore gibi yetenekli, köklü ve geleneksel olarak çekici birinin, sanatsal katkıları gençlik yıllarıyla sınırlı kalması gereken bir yabancı gibi hissettirilebileceğini düşünmek şaşırtıcı.
Hollywood'un kadınlara yönelik muamelesi için bundan daha kötü bir itham olamaz.
Moore'un sözleri büyük övgüyle karşılandı ve sosyal medya kullanıcıları tarafından gecenin en iyi konuşması diye nitelendi. Bu doğru olabilir. Ancak bu sözlerin söylenme ihtiyacı duyulması hayal kırıklığı yarattı. 2025'teyiz; eğer hâlâ kadınlara herhangi bir değere sahip olmak için belirli bir şekilde görünmeleri ya da davranmaları gerekiyormuş gibi hissettiriyorsak, bu bizi nereye götürür?
Moore'un dediği gibi, ölçüm çubuğunu bırakmanın zamanı geldi. Ancak bu, söylemesi yapmaktan daha kolay olan bir talimat. Çünkü kadınların bunu yapabilmesi için, bunu yapmanın güvenli olduğunu hissetmesi gerekiyor. Bunu yapmanın iş yerindeki ve ötesindeki fırsatlarımızı sınırlayacağından korkmadan özgürce ve zarif bir şekilde yaşlanabileceğimizi hissetmeliyiz. Acı gerçek şu ki henüz o noktada değiliz. Çünkü eğer olsaydık, bu konuşmayı yapmazdık bile.
independent.co.uk/life-style/women
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent