Grönland'ı boş verin, peki ya biz Trump'ın ikinci dönemini nasıl atlatacağız?

Kanada'yla ekonomik bir savaştan, Danimarka'yı Grönland'ı devretmeye zorlamaktan ve Panama Kanalı'nın kontrolünü geri almaktan söz ettiği çılgın basın toplantısından sonra Trump'ın aşırılıklarına gülmek kolay ama bu sefer son derece ciddi görünüyor

(AP)

20 Ocak 2029… Bu tarihe 1473 gün var. Bu da demektir ki ısınma niteliğindeki başkanlık basın toplantısında gördüğümüz kızgın, turunçgil Donald J. Trump'ın ağzından çıkan çocuksu, övüngen, mantıksız, tehlikeli, anlaşılmayan, tutarsız, kibirli, kafası karışık ve düpedüz delice sözlerle 4 yıldan biraz daha uzun bir süre geçecek.

Bir an su akmayan duşlardan bahsederken başka bir anda Hizbullah'ın (?) 6 Ocak ayaklanmalarındaki rolüne dair endişe duyuyor.

Gazeteciler tam da daha fazla palavrayla baş edemeyeceğini düşünürken Trump, ABD'yi Panama ve Danimarka'yla çatışmaya sürüklüyor; Kanada birliğin 51. eyaleti olmayı kabul etmediği takdirdeyse felç edici bir ekonomik savaşa sokacak.

Ne denebilir ki? Biz Trump'ın ikinci başkanlık dönemiyle nasıl baş edeceğiz?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dilerseniz Trump'ın kaotik ilk döneminde, onu daha çılgın fikirlerinden uzaklaştıracak sınırlar ve sorumluluk sahibi kamu görevlilerinin olduğunu hatırlayalım. Bu kez durum farklı, kilit görevlere atanan yüzlerce kişisel olarak sadık MAGA'cı, çoğu son derece niteliksiz, ABD anayasasındansa Trump'a bağlı olan ve geçen kasımdaki seçim sonucunun ona her istediğini yapma yetkisi verdiğine inanan kişiler.

Üstelik bu kez neredeyse aynı derecede toy olan Elon Musk da yan koltukta oturacak. Yakında Amerika, hemen hemen itaatkar bir Kongre ve Turuncu Canavar'a çoktan yürütme dokunulmazlığı tanıyarak onu yasaların üstüne çıkarmış bir Yüksek Mahkeme'yle seçimli bir diktatörlüğe dönüşecek.

Ben Amerikalı olsaydım endişelenirdim. Grönlandlı olsaydım Trump donanmayı göndermek üzere diye çok korkardım.

Kulağa ciddi geliyor ve onun dediği gibi söylediklerine inanmalıyız:

Amerika Birleşik Devletleri, Ulusal Güvenlik ve Dünya genelinde Özgürlük hedefleri doğrultusunda Grönland'ın mülkiyeti ve kontrolünün mutlak bir gereklilik olduğunu düşünüyor.

Trump, askeri güç kullanmayı seçeneklerden çıkarmayı reddediyor ve Danimarkalılar her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri'nden daha uzun süredir var olsa da (hatta birkaç viking, hacılar ortaya çıkmadan daha önce Amerika'ya ayak basmış olabilir) Danimarka'nın kendi kendini yöneten Grönland üzerindeki resmi egemenliğinin gayrimeşru olduğunu öne sürerek buna zemin hazırlıyor.

Gayet sinsi bir şekilde (Trump'ın kurnazlığı yabana atılamaz) sözlerine bunu da ekledi:

İnsanlar Danimarka'nın herhangi bir yasal hakkı olup olmadığını bile bilmiyor ama eğer varsa bundan vazgeçmeliler çünkü bizim ulusal güvenlik için buna ihtiyacımız var.

Bu ne kadar doğru olursa olsun Grönland kesinlikle Amerikalı değil ve hiçbir zaman da olmadı. Bu, Trump'ı Danimarka ekonomisini sıkıştırmaya ve Avrupa Birliği'yle her iki taraf için de yıkıcı sonuçlar doğuracak bir ticaret savaşı yürütmeye çalışmaktan alıkoymaz.

Panama Kanal Bölgesi bir zamanlar kuşkusuz Amerikan toprağıydı ama 1977'de, ABD'nin özgürce kabul ettiği uluslararası bir anlaşmayla yasal ve barışçıl bir şekilde Panama'ya devredilmişti.

Bu da yetmezmiş gibi koca adam, Kanada'yı ve ülkenin ABD'yle 19. yüzyılda belirlenmiş sınırının meşruiyetini sorgulayarak devam etti. Trump'a Kanada zaten Birleşik Devletler'in sadece bir eyaleti, başbakan da bir "vali". Gerçek bir ülke değil ve sınır sadece "yapay bir şekilde çekilmiş bir çizgi". Ülke egemenliğinden vazgeçer, Kral Charles'ı terk eder ve ABD'ye dahil edilirse onun için daha iyi olacağını öne sürüyor. Kanadalılar, görevden ayrılan başbakan Justin Trudeau hakkında ne düşünürse düşünsün bu fikre katılmayabilir.

Hepimiz Trump'ın tüm bu davranışlarına gülüp geçmek isterdik ve onun aşırılıklarına alışkınız. Yine de uluslararası anlaşmazlıkları askeri ve ekonomik zorlama yoluyla çözmek için güç kullanmayı rahatça savunmasının eğlenceli hiçbir yanı yok. Başka ülkelerle bir sorunu varsa bunu Birleşmiş Milletler'e götürebilir ve müttefiklerle başa çıkmak için barışçıl yöntemlere başvurabilir.

Trump'ın neden Amerika'nın dostlarını zorbalama, Ukrayna gibi güçlü potansiyel müttefiklere ihanet ederken Rusya'yla Kuzey Kore gibi düşmanlarını yatıştırma eğiliminde olduğu bir muamma ama komşularının bağımsızlığına yaklaşımında açıkça Putin'i andıran bir şey var. O, Kanada'ya Putin'in Ukrayna'ya karşı sergilediği küçümsemeyle yaklaşılması gerektiğini düşünüyor. Trump gerçekten de absürt ve maruz kaldığı aşağılanmayla alayı tamamen hak ediyor. Ancak o korkak ve hain bir palyaço.

Kötü haber şu ki dünya onun hatalarıyla gelecek 4 yıl ve arkasında bıraktığı toksik mirasla daha da uzun süre yaşamak zorunda kalacak.


independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İdil Barım

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU