Deve kuşu etkisi, bir kişinin bir sorunu görmezden gelmek için mecazi olarak kafasını kuma gömmeyi seçmesi ve sorunun ortadan kalkmasını ummasıdır.
TDK'ya göre "deve kuşu gibi kafayı kuma gömmek" tabiri, "bir sorun karşısında yokmuş gibi davranmak" anlamında kullanılıyor.
Ancak, bazı araştırmalar deve kuşlarının gerçekten kafalarını kuma gömmediğini, deyimin; başka dillerden dilimize yerleştiğini, gerçeği yansıtmaktan öte bir söz sanatının icrası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Biz de deyim üzerinden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; sorunlarla hemen başa çıkma kapasitemiz olduğunu düşünmüyorsak, hepimiz sorunlardan geçici olarak kaçınmayı seçebiliriz.
Bazen, sırf o anda duygusal kaynaklara sahip olmadığımız için sorunları çözmeyi erteleriz ve yakın gelecekte bir noktada yeniden ele alırsak, bununla daha etkili bir şekilde başa çıkabileceğimizi biliriz.
Sorunu görmezden gelirsem gider mi?
Deve kuşu etkisi, sürekli olarak olumsuz bilgilerden, tipik olarak bir tür sorun veya geri bildirimden kaçınmayı içerir.
Bu tür davranışların bir organizasyonda felakete yol açabileceğini belirtmeme gerek yok.
Kısa vadede, bir sorunla yüzleşmek zorunda kalmaktansa, bir sorundan uzaklaşmak kesinlikle çok daha rahat hissettirebilir.
Bazı insanlar için bu mutlaka bilinçli bir seçim de değildir. Sahip oldukları bir kör nokta yüzünden olabilir.
Nasıl mı? Kendi bakış açılarının her zaman doğru bakış açısı olduğuna dair fazla güven duymak ve gerçek sorunları tespit etme yeteneğinde kendinden fazla emin olmak.
Her iki durum, sorunu ele alma fırsatlarının kaçırıldığı anlamına gelir ve sorun çok daha büyük bir soruna dönüşmeye başlar.
Deve kuşu etkisi şirketler için neden bu kadar zararlı?
Bu tür davranışların bir organizasyonun en tepesinde potansiyel olarak felaket olabileceğini belirtmeme gerek yok.
Üst düzey liderlik sorunlarla ve zorluklarla düzgün bir şekilde yüzleşmezse, ciddi ve zarar verici sonuçlar için gerçek bir potansiyel var.
Ancak deve kuşu etkisi, şirketin geri kalanında da devam eden davranışı etkiliyorsa, her açıdan zararlı olabilir.
Kötü uygulamalara tanık olan ve bunu söylemeleri gerektiğini bilen, ancak kendilerine eninde sonunda kendi kendine çözüleceğini söyleyerek başka tarafa bakmayı seçen çalışanı düşünün.
Ekibindeki kişiler arasındaki çatışmanın erken belirtilerini görebilen ancak bunu çözmek için hiçbir şey yapmayan bir yöneticiyi düşünün.
Ya da başka bir iş arkadaşının müşteriye davranış biçiminin şirketin itibarını zedelemeye başladığını görebilen ama bunu yükselten kişi olmakla yüzleşemeyen iş arkadaşını...
Saha gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, iş yerlerinde birlikte çalışılması çok zor olan bazı insanlar var ve zaman zaman çatışmaya neden oluyorlar.
Peki çatışmalar çözüme bağlanıyor mu?
Çoğunlukla görmezden geliniyor.
Sorunu görmezden gelmek ise büyümesine, ekip üyeleri arasındaki ilişkilerin zarar görmesine ve iş yerinin güvenilirliğine zarar veriyor.
Kaçınılan çatışmalar kırgınlığa ve yanlış anlaşılmaya neden oluyor.
Unutmayalım ki, çatışmaya neden olan sorunlar nadiren kendiliğinden ortadan kalkıyor veya kendiliğinden çözülüyor ama genellikle büyüyor.
Pek çok insanın çatışmadan kaçınmasına neden olan, sorunu doğru şekilde ele alma kısmı...
Çözüme nereden başlayacaklarını bilmiyorlar.
Oysa işletmelerin her kademe yöneticisinin sorun (problem) çözme, çatışma yönetme becerisine sahip olması gerekiyor.
Deve kuşu etkisini kendi organizasyonunuzda nasıl fark edebilirsiniz?
Deve kuşu etkisinin işletmeniz üzerinde bir etkisi olduğunu gösteren ne olabilir?
Genellikle liderlerin ve yöneticilerin davranışları boyunca genel bir 'kaçınma' kültürü içinde kendini gösterir.
Statükoyu değiştirmeye çalışmanın verdiği rahatsızlık vardır.
Rahatsız edici konuşmalardan kaçınılır; sorunları hızlı ve etkili bir şekilde ele almak yerine performans sorunları halının altına süpürülür.
Kısa veya uzun vadede yüzleşmesi gereken iş zorlukları önemsizleştirilir.
Organizasyon genelinde birçok olumsuz alt konu vardır; insanlar gerçek zorlukların üstesinden gelinmediğini hissederler.
Bu rahatsız edicidir ve çalışanlar bunun bir sonucu olarak çifte standart uygulamalarını görürlerse, kendilerini haksızlığa uğraşmış hissedebilirler.
Bir geri bildirim kültürü oluşturun
Deve kuşu etkisinin davranış üzerindeki potansiyel etkisinin farkına vardığınızda, bu sizi sorunu ele almak için neler yapılabileceğinizi düşünecek bir konuma getirir.
Açık, dürüst ve yapıcı geri bildirim eksikliği bu tür davranışları beslediğinden bunu ele almanın en iyi yollarından biri, geri bildirim temelinde bir kültür oluşturmaktır.
Bu tür bir kültürü oluşturmak zaman alacak olsa da, liderlere, yöneticilere ve çalışanlara davranışlarını değiştirmelerini sağlayacaktır.
Koçluk konuşmalarını kullanın
Koçluk da bu aşamada etkili olur. İnsanları düzenli olarak geri bildirim verme ve alma alışkanlığı kazanmaya teşvik eder.
Koçluk, insanların onları bir sorunla uğraşmaktan caydıran endişelerinin ve sınırlayıcı inançlarının ne olabileceğini kabul etmelerini ve bunlar üzerinde düşünmelerini ve ardından sorunu çözmek için atmaları gereken küçük adımları belirlemelerini sağlar.
Koçluk, kişinin kendi içindeki sorunlardan kaçınma eğilimleri konusunda farkındalığını artırmakla kalmaz, aynı zamanda başkalarının da bu eğilimleri fark etmesine ve bunlara nasıl yanıt vereceğini bilmesine yardımcı olur.
Şirketinizde insanlar başlarını kuma mı gömüyorlar?
O zaman kültürünüze bakın:
Açık, şeffaf ve geri bildirim odaklı mı?
Ya da işletmedeki insanların toplu olarak deve kuşu benzeri davranışlar içinde mi?
O zaman bunun üstesinden gelmek için atılması gereken küçük adımları düşünmeye başlamanın zamanı geldi, hem de en kısa zamanda!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish