Henüz Donald Trump'ın Beyaz Saray'a geçtiği süre 2 ay kadar oldu ve bu kısa sürede küresel çapta sarsıcı değişimler tetiklendi.
Başkan Trump'ın politikaları fazlasıyla dikkat çekici hamlelerle dolu ve küresel gündemi tayin ediyor.
Bu hiç de normal değil!
Bir süredir dünyada ve özellikle Ortadoğu'da normalleşme politikalarından söz edilirken, Trump'ın bu anormal çıkışları ne anlam taşıyor olabilir?
Bu makalede mevcut durumu ortaya koyacak türden gelişmelere değindikten sonra Küresel Baskı Enjeksiyonu için kullanılan yöntemleri sıralayacağım.
Bu yöntemleri uygulayanların amaçları dünyayı değiştirmeye ve yönetmeye çalışmak olmalı!
Nasıl mı?
Durum: Trump'ın yöntemi
Yapılan şu, Trump sürekli baskılıyor, ülkesinde ve küresel çapta.
Trump, "bitiririm, çözerim, vs." diyor.
Çok absürt çıkışlar yapıyor.
Grönland, Panama, Kanada, Gazze, Ukrayna…
Ahlak, diplomasi, demokrasi, sistem tanımıyor; sürekli gündemde kalacak sıra dışı faaliyetler sergiliyor.
Medyatik, politik, jeopolitik, stratejik, ekonomik, vs. hamleler…
Kendisi yetmezse Elon Musk devrede, o da olmazsa oğlu X konuşuluyor bütün dünyada.
Trump, ABD'nin ve tabii NATO'nun düşmanına el uzatıyor.
Yakında Trump ve Putin birlikte dünyaya seslenecekler, "barış geldi, silahlanmak yanlış" diyecekler.
Bu büyük gösteri de aslında dünya için bir tür baskı unsuru olacak.
Trump ile Putin, birlikteler.
Trumpizm ile Putinizm!
Seçilmiş elitist otokrat ve oligarşik otokrat!
İki başat güç, ABD ve Rusya!
Kapsamlı, güçlü, yoğun baskı imkanları.
Çok büyük coğrafya, Atlantik'ten Pasifik'e!
Toplarsak, 10 bin kadar savaş uçağı, 5 bin kadar nükleer başlık!
Atmosferde 7 bin kadar uydu, siber-uzay, internet!..
Enerji devleri, petrol ve doğalgaz piyasalarında hakimiyet…
Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Selman da onlarla.
İsrail kök gereği öyle…
Gazze, Filistin, Suriye, Lübnan…
Trump, "Ortadoğu'da müjdeli günler geldi" diyor!
Trump, "savaş ve terör yok" diyor.
Söylediği açık:
"Ben ne dediysem o!"
"Önce Amerika!"
"Her şey büyük Amerika için!"
Bütün bunları kim söylüyor, kimler şimdiden kabul etmiş olabilir?
Yoksa bu bir "oldubitti" uygulaması mı?
Baskıcı ve dayatmacı oldubittiler… Terör deyince ne oluyor?
Trump 2020'de söyledi, "IŞİD bitti" dedi. Bu böyle.
Diğerleri ne olacak?
Mesela SDG ne olacak?
Bunu Trump ne şekilde ileri sürecek?
Belki ilgililere söyledi! Yine de soralım:
Şu anki Suriye yönetimi ne tür baskılar altında ne tür kararlar verecek?
Bu konuda Trump'ın ağzından bir sözcük çıkmayabilir ve bu da bilinçli bir yöntem olabilir.
Onun adına temsilcileri, arada gidip-gelip isteklerinin gerçekleşmesini sağlayacak şeyler yapanlarda, bu durum sizce sineye çekilebilecek türden bir sonuç doğurur mu?
Yakın zamana bakın, baba Bush yönetimi ve sonrası Ortadoğu'da olanları düşünün, neler yaşandı?
Bugün Trump çıkıp, "hepsi bitti" dediğinde, biten şey aslen ne olacak?
Trump, "ABD'nin yaptığı bütün o haksız ve yanlış politikaları şimdi yine biz değiştiriyoruz, ama siz de yaşanan her şeyi unutacaksınız, başka yolu yok" mu diyecek?
İşte size baskı!
Buna çaresizlik baskısı mı diyeceğiz?
Yaşananları unut demek bile çok dikkat çekici, değil mi?
Oldu o vakit!
Putin ve Trump el ele iken, Zelensky'e "oldu da bitti maşallah" deniyorken, "dolar şöyle, Çin böyle, kritik mineraller, petrol ve gaz" derken, bazıları politik ve ideolojik konuları tartışıyorken, "o bunu dedi, öteki şunu…" derken, hatta medya bu tür tartışmalara ayna tutuyorken, siz ne düşünebilirsiniz?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Söyleyin, yarınki gündem ne olabilir?
Bu baskıcı atmosferde Avrupalılar derin derin düşünüyorlar, şöyle:
"Bugün dünyada çok büyük bir değişim yaşanıyor, bütün değerler alt üst oluyor ve Avrupa geride kalıyor, derdimiz büyük" diyorlar.
Almanya'da yapılan seçimlerden sonra Hristiyan Birlik önde çıktı, aşırı sağ yükseldi.
Hristiyan Birlik'in başındaki Friedrich Merz (23 Şubat 2025) ilk şunu söyledi:
Benim mutlak önceliğim, Amerikalılar olmadan kendimizi savunabilmemiz için Avrupa'yı güçlendirmek.
Gerçekten durum ne denli ciddi, herkes yeterince farkında olabiliyor mu?
Amerika'da Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında derin bir uçurum oluştu ve tartışma alevlendi.
Küresel medya diye bilinenler tarafından her gün derin sorunlar yazılır oldu.
Peki mesela Avrupa'daki hükümetler veya entellektüel camia durumu tartışabiliyorken, bunun dışındaki ülkelerde ve bu ülkelerin hükümetleri ile entelektüelleri ne tür tavır içindeler?
Baskıları göstermeyecek türden kampanyalar söz konusuysa, kim ne diyebilir?
Yönetim konuları
1) Kampanya yönetimi
Enjeksiyon kampanyalarla yapılır.
Kampanya kapsamlıdır; baskıcı politikaları buna eklenen baskılarla sürdürülüyorsa, itiraz olabilir mi?
Kampanyaları yayacak, derinleştirecek ve sürdürecek kapasite varsa ve bunu kullanmak için irade oluştuysa, yaparlar!..
Birden fazla alan, tema, girdi, aktör, vs. değişkenlerine bağlı kampanyalar düzenlenir.
Uygulama başlar, izlenir, gerekli düzeltmeler yapılır.
2) Algı yönetimi
Enjeksiyon ile algı yönetilir.
Algı yönetimi nedir, biliriz.
Burada dikkat çekmek istediğim nokta, algının baskıyı hissettirmeyeceği şekilde hedefine yönetilmesidir.
Küresel algıya eklenen bölgesel ve yerel girdiler, yaşanan bütünsel çaresizlikler, yaratılmış gerçekliğin içinde birden çözüm sunuluyor olması, sürekli yeni, farklı ve şaşırtıcı değişikliklerin olması ve bunların planlı biçimlerde dolaşıma sokulması, politik alanda baskı zincirlerinin oluşturulması, gibi yöntemlerle algı yönetilir.
Küresel çaplı ve etkili büyük kampanyalar içinde, yerine ve şartlara bağlı biçimde orta seviyeli ve küçük bazı kampanyalarla ihtiyaç duyulan çeşitlilik hali yaratır.
Bu insanların "ayıkla pirincin taşını" misali bir zorluklar içinde kalmasını saplar.
Algının yönetilmesinde bunu da bilmek gerekir.
3) Rakip yönetimi
Enjeksiyon ortama ve rakiplere yapılır.
ABD'de egemen güçlerin kırıldığı hattın sağı ve solu acımasız bir sürtünme yaratabilir.
Ancak bunların dünyaya veya küresel düzleme yansıttıkları farklı şekillerde etki gösterebilir.
Örneğin Trump, ABD dokümanlarında halen Rusya'yı karşısına koyan bir anlayış sürüyorken, yanına çeliyor.
Yani bundan böyle ABD, rakibini yönetmeye soyunmuş görünüyor, en azından ortak proje yapacaklar.
Uluslararası Uzay İstasyonu gibi projeler de olabilir, Arktik bölgede bazı özel projeler de.
Küresel çapta Petrol fiyatlarını yönetme projesi bile başlı başına bir olay.
Burada hatırlatmak istediğim, ABD'nin diğer coğrafyalarda birbirlerine rakip olanları da yöneterek baskısını sürdürmesidir.
Bunu iki şekilde yapar:
İlki, örneğin herhangi bir ülkedeki politik kampların, bir tarafta "kahrolsun Amerika" diyenin de diğer tarafta "Trump'la her konuda anlaşıyorum" diyenin bir noktadan yönetilmesidir. Bu bilinen ve uygulanan bir yöntemdir.
İkincisi şöyledir: Küresel uygulanan baskıda birbirlerine rakip olsalar dahi yaratılan atmosfer gereğince ilgili aktörler tek bir şekilde hareket etmek zorunda kalırlar.
Mesela, rakipler hava sıcaksa ince elbise giyerler, yağmur varsa ellerine şemsiye alırlar. Çünkü bu uygulamada esasen atmosfer yönetilmektedir.
Olay şu, her iki uygulama da birlikte uygulanır.
Taraflarca savunulan fikirler elbette farklı olabilir; ancak son merhalede kararları alacaklar yolun dışına çıkmaya cesaret edemezler.
Başa dönelim, Trump ve Putin el ele verirlerse ve bu baskılı atmosfer eşit gelişirse, küresel etki alanı elbette geniştir.
4) Kaos yönetimi
Enjeksiyon karşı taraf için kaos yaratabilir.
Her ne kadar ilk bakışta ters gelse de esasında hakim taraf için kaos çıkarmak ve yönetmek mümkün, şartlara maruz kalan için ise gerçekten zorlukların artması dolayısıyla büyük sorundur.
Birden ayaklanmalar çıkar, savaş ve gerginlikler artar, vs.
Üstelik bunların adı bile "bahar", "devrim", vs. şeklinde takdim edilir!..
Kaosu yönetmek, sürekli girdi hızını artırmakla ve beraberinde küresel etkiyi hızlandırmakla alakalıdır.
Bu bir tür ortamı anafora sokmak şeklinde anlatılabilir.
Anaforun merkezinde etki çok yüksek olacaktır, zira döngü anormal denecek hızlardadır.
Burada kontrollü hareket etmek neredeyse imkansızlaşır.
Hız, değişkenlik parametreleri, absürt temalar ve istekler…
Hepsini birleştirdiğimizde bunun adı kaosu yönetmektir.
Trump her şeyi sürekli değiştirebilir, baskıcı konu ve üslubu dikte ettirebilir, buna ilave olarak çok önemli bir detay daha var, her şey çok hızlı gelişebilir.
İşte muhataplar için bu bir kaotik durum olabilir; buna karşılık ABD için bu yönetilecek bir ortamdır.
Sonuç: Dünyayı değiştirmek
Karşı karşıya kalınan durum gerçekten çetrefilli.
Trump'ın seçim kazanmasına ve Amerika için yapmaya başladıklarına dikkatlice bakıldığında, bunun planlı bir jeopolitik yöntemi de içerdiği anlaşılacaktır.
Baskı deyip, hızlıca geçmemekte yarar vardır; meteorolojideki sıcaklıktaki gibi, hissedileni tespit etmek gerekir.
Bunlar dünyayı değiştirmek istiyorlar.
Bunlar yeni bir modeli hızlıca ve baskılı biçimde küresel sisteme enjekte ediyorlar.
Bizler neyle meşgulüz ve bunun getirisi ne kadar?
Onlar neyi hedefliyorlar, neleri kullanıyorlar, vardıkları noktada neler kazanabilirler?
Eğer bu bir küresel baskılama yoluyla üstünlük mücadelesini kazanma stratejisi ise size yansıyanlar ile olanlar neler?
Sorayım o zaman, her şey gerçekten normal gibi mi?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish