Berlin Konferansı, Avrupa'nın şaşkınlığı, ABD Başkan Yardımcısı J. D. Vance ve Savunma Bakanı Pete Hegseth'in açıklamaları ve Trump'ın Ukrayna, Rusya ve Çin dahil, çeşitli konulardaki sözleri bilinenlerle örtüştü, bundan böyle her şey çok farklı olacak.
Trumpizm'in yeni dünya düzeni veya düzensizliği nedir?
Yeni tariflerle küresel emperyal sistem ne durumda?
ABD yönetimi neler yapmak istiyor?
Trump'ın düzenini anlamaya çalışıyoruz.
Yeni derken pozitif bir çağrışım yapmıyorum, bir farklılığı ileri sürüyorum.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İkinci husus, dünya düzeni ifadesi sanki bir düzenleme, sistemin yoluna konması şeklinde anlaşılmasın.
Tam tersine, Donald Trump'ın ve onun gerisindeki güçlü destekçilerinin kendi beklentilerine karşılık gelen bir düzenden bahsediyorum.
Trump'ın ikinci defa başkan seçilmesi öyle kolay süreçlerde gerçekleşmedi, birçok olay var hatırlanan.
Süreç sanki bir sistem çatışması ve gün yüzüne çıkan büyük güç mücadelesinin izlerini taşıyor.
Ama dünya neredeyse hemfikir, Trump güvenilir bir lider olarak görülmüyor. Hatta bütün dengesizlikleri içerdiğinden söz ediliyor.
Trumpizm, Trump'ın ilk dönem başkanlığının (2017-2021) sonlarına doğru ileri sürülen bir ifadedir.
Trumpizm daha çok, öngörülemezlik, kleptokrasi, nepotizm, otoriterlik ile özdeşleştirilmişti.
Bugün buna ilaveler yapılabilir mi, inceleyeceğiz.
Bu makale bizlere olası gelişmeleri tarif edebileceğiz türden bazı kavramları tartışmamıza imkân verecektir.
Sonraları daha belirgin biçimde yaşamımızda yer edebilecek anlayışlara ilişkin şimdiden bazı tanımları kullanmamız ve önermemiz yararlı olacak kanısındayım.
ABD'de büyüyen sağ-sol çatışması
2021 Ocak'ta Trump, Biden‘a Beyaz Saray'ı devretmeden önce yaşananları hatırlayın.
O meşhur Kongre binası baskını olmuş idi.
Amerika'da gelişen büyük bir "iç sorun" olduğunu konuştuk o dönemde.
Sağcı kesimler ile solcular arasında bir sorun olduğunu, hatta "aşırı sağcı" kesimlerin Amerika için tehdit oluşturabileceğine dair bazı düşünceler içerisine girmiş idik.
2025 Ocak'ta Trump, Beyaz Saray'ı Joe Biden‘dan devralırken, bir önceki dönemde yaşanan ölümlü olayları görmedik. Fakat başka bir şey oldu!
Trump bir seçim kampanyasında suikaste maruz kaldı. Bunu kim yaptı, olay henüz aydınlanmadı.
Fakat içten içe Amerika'da gerçekleşenler, artık bir bir gün yüzüne çıkıyordu.
Amerika'da Demokratlar büyük bir yenilgiye uğradı. Senato ve Temsilciler Meclisi tamamen Cumhuriyetçilerin eline geçti.
Trump bu kez, sağcı, oligark temelli, başka şekilde söylersek, elitist bir yönetim tarzını benimsedi.
Trump ilk olarak, ABD "derin devleti" diye bilinen yapıları devre dışı bırakmaya, USAID'i sonlandırmaya ve Pentagon, CIA gibi kurumların için değiştirmeye başladı.
Bu iç değişikliği Elon Musk ile yapmaya çalışıyor. Daha şubat ayında Trump, askeri akademideki konuşmasında ordu içindeki solcuları uzaklaştıracağını söyledi.
Biz daha çok Avrupa'da gelişen "aşırı sağ" hareketlerini ve "ırkçılığı" görmekteydik.
Halbuki Amerika ve Avrupa aynı dönemlerde böylesi gelişmeleri yaşamaya başlamıştı.
Şu anda birçok Amerikalı bu gelişen yeni durumu tartışıyor.
Ortada "solcular ve sağcılar" üzerinden geçen bir tartışma dönüyor.
Amerikan basınına göz gezdirdiğimizde, "çoğunluğun demokrasisi" ilkesinden uzaklaşıldığına ve "azınlığın, elitlerin yönettiği" bir Amerika'nın büyüyen tehlikesine vurgu yapılmaktadır.
Biden, Beyaz Saray'ı devrederken Amerika'daki bu "oligarşinin ve ultra zenginlerin" sorun olduğundan bahsetmiş idi.
Aslında tartışma büyük ve bu bağlamda düşünülürse, dünyada tekrar alevlenmesi muhtemel bir sağ ve sol tartışmasından da bahsedilebilir.
İleri küreselleşme evresi
Trump, bu kez işbaşına geçmeden hemen önce, öyle çıkışlar yaptı ki, ve bu çıkışları artarak sürmekte, uluslararası sistemde belirsizlik hat safhada gibi görünüyor.
Taşların kısa/orta vadede yerine oturacağını beklemek yanlış olur.
Bu kurguyu açıklarken alıştığımız bazı değer ve ölçüleri bir kenara bırakmamız gerekiyor.
Bir kere Trump zamanında "küreselci" demeyeceğiz, "ileri küreselleşme evresi" diyeceğiz.
Hatta bu ileri küreselleşmenin baskın gücü olan ABD, ortaklıklar üzerinden ilerlemeyi değil, ortak olsun olmasın, muhataplarına "emrederek görev" vermektedir.
Bu durumda tarif şöyle:
ABD ileri küresel düzenin tartışmasız patronudur. Küresel networkler artık ABD merkezli yönetileceğinden herkes buna göre kendi mükellefiyetini yerine getirecek, hazır olacaktır.
Trumpizm, Amerikan muhafazakâr milliyetçiliğini esas alarak küresel patronluğu üstleniyor. Karşısına aldıkları ise; solcu kesimler, küresel demokrasi diyenler, komünistler.
Trumpizm'in kendi tarifinde ise; elitizm, rekabetçi otokrasi, küresel çapta neomedieval networklerin idaresi var.
Yeni küresel vaziyet
Trumpizm'in, şimdiden sahaya yansıtan birkaç özelliğine bakalım.
ABD için bundan böyle görev dağılımı şöyle:
- İngiltere, ortak değil, Trump yönetimince gösterileni yapan "bağlı güç". (Anglo-Sakson bağı)
- Avrupa Birliği, Trump şartlarına itaati tescilli "bağlı güç". (Atlantik bağı)
- Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü, NATO'nun görev paylaşımı küresel biçimde: Avrupa kendi bölgesinde tam görevli; bütünüyle ABD ve NATO, Çin ve Hint-Pasifik'e angaje.
- Rusya, Trump yoluna girmek zorunda bir "karşı güç".
- İsrail, Ortadoğu'da "anahtar güç".
- Suudi Arabistan, Ortadoğu'da "Hub" noktası.
- Japonya, Pasifik'te "anahtar güç".
- Hindistan, küresel "dengeleyici güç".
- Çin, gerçek "rakip".
- Uzay, Amerika'nın egemenlik alanı.
- Siber-uzayda da ABD üstünlüğü.
Alışıldığı şekilde ifade edecek olursak, ABD kendine bağlı güçlere bile bazı zorlayıcı koşulları ileri dürmektedir.
Bu bir tartışma konusu olarak karşımızdadır. ABD'nin gücünü kabul eden ve gelişmekte olan ülkeler ise şaşkın!
Belirsizlik onları başka arayışlara itecek gibi görünüyor. ABD ise bu arayışların önünü kesmek için daha baskıcı (ve aslında absürt) politikaları ileri sürüyor.
Bu bir güvensizlik ortamımın yaygınlaşması demek oluyor.
Dünyada gergin şartların ne yapılırsa düzeltilebileceği bilinmektedir.
Fakat Trump yönetimi, iş başında henüz ili ay bile olmadı, beyanlarına bakarak söylüyorum, sürekli paradoks üretiyorlar.
Bu paradokslar bilinçli mi değil mi?
Buraya eklemek istediğim bir nokta daha var. Finans teknolojileri (fintech) gelişmiş bir konu.
Bu işleyen sistemde karşılığı olan paraya kimse bir şey söyleyemez ve teknoloji bunu destekler.
Ancak bir kafaları karıştıracak konu oldu, Trump ile Elon Musk sanki "coin" piyasalarını da devreye koyarak, alternatif bir çanak oluşturmak istiyor gibiler.
Değer sistemleri bu güvencesizliği nasıl içine alır? Riskli bir durum.
Dolaylı hegemonik düzen/düzensizlik
Bu yeni kodlar belirsizliğin de gerekçesi.
Ancak bir gerçek de var, mevcut uluslararası yönetim sistemi neredeyse iflasın eşiğinde ve ABD bu içinde birçok bilinmeyen barındıran yeni şartları dünyaya dayatmak niyetinde.
Belki bilinçli olarak birçok absürt konu ileri sürülüyor, tepkiler alınıyor, bunlara bağlı düzenlemelere gidiliyor…
Bu bir tür "dolaylı hegemonik düzen" şekli. ABD, doğrudan iflas etme potansiyelinden söz edecek değil, bunu bile küresel tartışma içine enjekte ediyor.
ABD, 40 trilyon dolarlık borç yükünü dünyaya fatura ederken, kuyruğu da dik tutuyor gibi görünüyor.
ABD bu! Batmaz; değişir ve/veya değiştirir.
Oyunu tekrar kurmayı dener.
Yeni oyun birçok aktörü hayrete düşürebilir.
Öyle de olacak gibi.
Yani bundan sonra dünyada her şey olabilir.
Mimarisinde ABD'nin fazlasıyla etkisinin olduğu mevcut uluslararası sistem, yine kendi elleriyle aşındırılıyor.
Bunun hem bedeli olur hem de farklı bir atmosferi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish