Köklü Filistin konusu öyle bir hal aldı ki özünden bir hayli farklı noktalara uzaklaştırılmak isteniyor.
İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri birlikte uyguladıkları yöntemler neticesinde bugün, özünden çok farklı bir duruma dayalı oldubittiyi Filistinlilere dayatmak istiyorlar.
Bu bir politik yöntemdi, kurgulayanlar planlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Ancak yöntemleri hem acımasız hem de absürt.
Bir, Filistin konusu başka, İran konusu çok başkadır.
İkinci nokta, Gazze hiçbir şekilde Filistin'den ayrı değildir.
Birleştirirsek, Gazze'yi ve dolayısıyla Hamas'ı, İran sorununun içinde görmek, Filistin'e yönelik en büyük yanlıştır ve hatta ihanettir.
Başından beri, Filistin devleti ile toprak anlaşması yapmak istemeyen, bu konuyu çözüme kavuşturmak istemeyen taraf İsrail'dir.
Amacı Gazze'yi yutmaktır. Bunun için 1967'den beri İsrail planlı hareket etmektedir.
2000'li yılların başında Gazze açıklarında bulunan doğalgaz İsrail'in iştahını kabartmıştır.
Hep bir fırsat beklemiş ve uygulayabileceği bu acımasız planını ancak Ekim 2023 itibariyle bulmuştur.
Bu durumda konu neye dönüştü?
Bakın şimdi: "İran'ın vekil gücü, terör…" gibi sözcükleri duyduk.
Eğer (örneğin) Yaser Arafat, Kasım 2004'te ölmeden önce, Filistin-İsrail anlaşması sonuçlansa idi bütün sorun zaten çözülecekti.
Ancak bu bir İsrail yöntemidir! İsrail hep bu şekilde genişlemedi mi?
Şubat 2025'te geldik Donald Trump ve Benjamin Netanyahu'nun o asla kabul edilemez ve bir tür "ahlaksız teklif" şekline dönüştürülen oyununa!
Son dönemin gelişimi
İsrail için kendine göre halledilmesi gereken üç sınır meselesi vardı: Genişlemeyi düşündüğü Suriye sınırı (Golan ve Hermon), yine genişlemek istediği Lübnan sınırı (Litani) ve içeride toprak anlaşmadı yapmayı istemediği ve aslında yutmak istediği Filistin toprakları (Batı Şeria be Gazze).
Batı Şeria'da yerleşim yerleri üzerinden bir yöntemi uygularken, denize çıkışı olan Gazze şeriti İsrail'in yutmayı istediği asıl alan.
Hamas 7 Ekim 2023 saldırısını gerçekleştirdi, ama bu kez İsrail 8 Ekim'de hemen "savaş" ilan etti.
İsrail için artık savaş şartları geçerliydi. Bu, başta ABD olmak üzere, Batı dünyası için de bir savaş halinde kabul edildi.
Hamas ile çatışmalar sürerken sürekli İsrail Başbakanı Netanyahu için "gidici" dendi.
Netanyahu ise yakaladığı bu fırsat ile İsrail'in asıl hedefi olan Gazze'ye, sonra Lübnan'a operasyonlarını başlattı. Biri bitti, diğeri başladı.
Bu arada İran, Suriye, Yemen operasyonları da sürdü.
Sonuçta Gazze'de taş üstünde taş kalmadı, 50 binden fazla sivil katledildi, yaklaşık 129 bin yaralı var.
Yine yaklaşık 1,5 milyon Gazzeli sivil Mısır sınırı bölgesine sürüldü, orada sıkıştırıldı.
Netanyahu içeride kendine muhalif askeri ve sivil kesimleri de tasfiye etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Joe Biden döneminin "tavşan kaç tazı tut" yöntemiyle bütün bölge Hamas, Hizbullah, Lübnan, Suriye, İran, Husi baskı altına alındı, İsrail'e "tam destek" politikası uygulandı.
Diğer yandan önceki Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve CIA Başkanı William Burns maharetiyle, Katar merkezli ateşkes görüşmeleri yapıldı. Böylelikle durum kontrol altında tutuldu.
Aralık 2024 sonu ve Ocak 2025 başı idi, Trump seçilmiş başkan durumundaydı, Netanyahu'ya "tamam artık alacağını aldın, bu işi bitirmeden Amerika'ya gelemezsin" dedi.
Ocak ortası oldu, İsrail ile Hamas arasında "ateşkes ve esir takası anlaşması" yapıldı. İlk esir değişimi tamamlandı.
Bu şekilde İsrail halkının ve Amerika'daki Yahudi Lobisi'nin bakış açısı da yumuşatılmış oldu. Netanyahu başarılı görüldü.
Filistin lideri Mahmud Abbas, her iş bitti, ateşkesten sonra "Hamas İran'ın oyununa geldi" dedi. Asıl bildiği de buydu.
Biden, Beyaz Saray'dan ayrılmadan önce İsrail ordusunun acil mühimmat stoklarını ikmal etti.
Trump başkan oldu, şubat ayı başında Netanyahu Washington'a koşa koşa gitti.
Burada Trump, saçmalık dolu "Gazze planını" açıkladı.
Yine Trump, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni tanımadığını açıkladı.
Sonra, İsrail ordusuna 7 milyar dolarlık silah ve mühimmat desteği yapılmadı için bir kararnameyi imzaladı.
Şimdi ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci basamağı gerçekleştirilecek.
Öte yandan Gazzeliler sıkıştıkları güney bölgesinden kuzeye evlerini aramaya yürüyüşteler.
Ama artık evleri orada yok, yiyecekleri de yok, su ve sağlık problemleri çok, çocukların durumu, okulları, bunlara gelmek için zaman henüz erken ve insanlar tamamen sefil ve çaresiz haldeler.
Herkesin kafasının içinde bir Filistin Devleti var. Ama nerede, nasıl?..
Bu konu 1948'den bu yana tartışılıyor, 1967'de tamam artık dendi, ancak bugün bile yeni ama konuyu çözmeyecek, hatta daha da kötüleştirecek türden argümanlar ileri sürülüyor.
Yani muğlaklık devam ediyor.
İsrail'in yöntemi bu: Muğlaklık içinde genişlemek!
Dünyanın çok çeşitli noktalarından Trump ve Biden'ın bu yanlış politikalarını eleştiren ve absürt olduğu söyleyen tepkiler alınıyor.
Avrupa'dan ve Arap dünyasından gelen tepkiler de bu doğrultuda.
Türkiye açıkladı: "Asla kabul edilmez!"
Sonuç
Asıl konu Filistin davasını çözmektir, İsrail'in 1967 sınırlarını esas alan ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti'ni tanımasıdır.
Anlaşma yolu budur. Acil olarak Gazzeli Filistin halkına kendi evlerini inşa etmektir.
Onların yaşam koşullarını tam masasıyla karşılamaktır.
Çünkü Gazze, Filistin'in vatan parçasıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish