Sabah kalktınız ve 2 bardak su içtiniz...
Sonra afedersiniz tuvalete gittiniz, tuvaletten sonra sifonu çektiniz 10 litre su gitti.
Eğer ailede 5 kişiyseniz ebeveyn + 3 çocuk; 50 litre su demektir.
Balkonları, banyoları yıkadınız, evin önünü yıkadınız, suladınız, arabanızı yıkadınız; gitti size 100 litre yakın su.
Bahçe suladınız; artık bahçenin durumuna göre yığınla su ve bu suların tamamı içilebilecek kalitede sular.
Şimdi düşünün, sadece İstanbul'da 2023 yılı ortalama günlük su kullanımı 3 milyon metreküp.
Ne demek bu 3 milyon metreküp?
Bir küp düşünün;
Küpün her bir köşesi, her bir ekseni 100 metre.
Her bir kenarı 100 metre olan bir küp, 1 milyon metreküp yapar.
Bunun gibi bu kadar büyük küp içerisindeki sudan 3 bardak küp her gün İstanbul'da döküyorsunuz demektir.
Şimdi İstanbul'un nüfusunu kabaca gündüz vakti ya da gün boyunca 20 milyon olarak kabul edersek ve herkesin günde 2 litre su içeceğini varsayarsak 20 milyon insan 2 litre süt 40 milyon litre yapar.
40 milyon litre metreküp cinsinden ifade edersek 40 bin metreküp demektir.
3 milyon metreküpü 40 bin metreküpe taksim edersek 75 çıkar.
Yani siz içilebilecek kalitede su veriyorsunuz.
Bütün İstanbul'a şebeke suyu olarak belediye olarak bunun bir tane 40 bin metreküpü içilecek kalitede olarak içiyor insanlar tüketiyor.
Kendi vücutlarına sağlıklarına 74 tane 40 bin metreküplük suyu ise adeta değişik kullanım amaçlarıyla israf etmiş oluyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şimdi bakınız, bundan önce burada Suudi Arabistan'da çöllerde bile nasıl suyu tutmak için ne tür çalışmalar yaptıklarını, su olunca çöllerin bile nasıl hayat bulduğunu ve Suudi Arabistan tarımının nasıl geliştiğini anlattım.
Suudi Arabistan’da taşkın sularının bile tutulması için işte o barajlar yapıldığını, atık suların ham olarak değerlendirildiğini, içme suyunun farklı değerlendirdiğini gördük, bunları söz konusu videoda anlattım.
Şimdi Türkiye'de de acilen yapılması gereken bir şey var.
Bunu da şöyle ifade edebilirim;
Birçok yeni bina yapılıyor.
Yeni binalardan başlayarak bir mavi boru konsepti geliştirmek gerekir.
Nedir mavi boru konsepti?
Siz binaya su şebekesini, su tesisatlarını bağlıyorsunuz.
Bunu şebekeye bağlayıp bir saat ile ne kadar kullandığınızı ölçüyorsunuz.
Buna göre ödeme yapıyoruz.
Bunun yanı sıra, bir de mavi bir boru bağlayın.
Mavi boruya da bir saat koyun.
Mavi boru sadece mutfağa bağlansın.
Tek bir her dairede bir tane mavi boru mutfağa da bağlansın.
Bu borudan içilebilecek kalitede suyu verin.
Diğer boruda şebekeye gelecek olan su ham su olsun.
Yani içilebilecek kalitede suyu israf etmeyelim.
Bu ham su dediğimiz zaman, bunlar atık sular olabilir, artezyan suları olabilir.
Yağmur sularını toplarsınız; onlar daolabilir.
Hatta ve hatta belli oranda deniz suyunu dahi katabilirsiniz.
Bu takdirde ne olmuş olacak?
Siz tuvaletlerinizde bunları kullanacaksınız.
Evinizin balkonunu yıkarken, arabayı yıkarken, sulama yaparken bunları kullanacaksınız.
Ama içilebilecek kalitedeki suyu mavi borudan alacaksınız.
Şimdi yine ebeveyn + 3 çocuk, 5 kişilik bir aile düşünün;
Her kişi 2 litre su kullansa, günlük 10 litre su yapar.
30 günde bu 300 litre demektir.
Hadi bunu 2 kat olarak hesap edin.
600-700 litre içilebilecek kalitedeki suyu bütün vatandaşlarımıza, hanelere bedava olarak ama diyelim ki 600 litre olarak kabul ettiniz.
600 litreden sonra kademeli olarak suyu ücret tahsis edin.
Hatta arttıkça ücreti daha da fazla artırın.
Ama diğer suyu da oldukça ucuza verin ki ortada pislik olmasın.
Bakın bugün eğer su olmazsa biz tuvaletleri dahi kullanamayız.
Bu kadar yüksek binalar yaptık.
Tuvaletler su kuvvetiyle gidiyor.
Temizlik su kuvvetiyle oluyor.
Şimdi eğer pislik olursa pislik hastalıkların temel sebebidir.
Hastalıklar salgın hastalıklara evrilir.
Salgın hastalıklardan inanılmaz derecede salgınlarla insanların hayatları kaybolur.
Çok ağır travmalar oluşur.
Onun için bu mavi boru konseptiyle yeni yapılan binalar hatta bir müddet sonra eski binaları da sadece içilebilecek kalitedeki suyu mavi borudan verirsiniz, kalan suyu ham su olarak kullanırsınız.
Bu şekilde suda büyük bir tasarruf sağlamış olursunuz.
Ayrıca, sadece bu mavi boru konsepti de yetmez.
Ülkemizde baraj gölleri, doğal göller var, bazı nehirler var; gölleşebiliyor, suyu bollaşabiliyor.
Bütün bu gölleri, birikimleri birbirlerine bağlayacak bir entegre su sistemi oluşturmak gerekiyor.
Bu entegre su sistemiyle Türkiye'de özellikle Güneydoğu'da, Doğu’da ve Türkiye'nin birçok yerinde var olan göletler ile gölleri birbirlerine entegre edip de güzel bir şekilde, bilinçli bir şekilde kullanmaya başlarsak, tasarrufumuzun ötesinde hem kullanımımızı sistematize etmiş oluruz hem de tasarrufun kendisini dahi sistematize etmiş oluruz.
Bakınız değerli dostlarım;
Su büyük bir nimet ve suda kıtlığı görebiliyoruz.
Suda kısıtlamaları görebiliyoruz.
2020 çok kurak geçti.
2024 bundan daha sulu geçecek, bundan daha yağmurlu geçecek diye bir şey yok.
Belki bu yıl da kurak geçecek ki öyle bekleniyor.
Bu da demektir ki su yoksa kıtlık var demektir.
Ürünlerde azalma eksilme var demektir.
Kıtlık "geliyorum" diye diye geliyor.
Tamam, ekeceğiz, dikeceğiz, biçeceğiz;
Ürünlerimizi toplayacağız, stok edeceğiz.
Ama suyumuza da sahip olmamız gerekiyor.
Eğer suyumuza sahip olmazsak çok yakın bir zamanda; 3-5 yıl içerisinde belki kademe kademe su savaşlarıyla, su stratejileriyle, su mücadeleleriyle karşı karşıya geleceğiz.
O vakit geldiği zaman bizim şimdiden sistematik olarak hem ellerimizde hem şehirlerimizin kullanımında hem de Türkiye'mizde genel olarak bu suyu hem kullanımını hem tasarrufunu sistematize hale getirmiş olmalıyız.
Eğer böyle yaparsak sanırım önümüzde var olan kıtlık ve susuzluk süreçlerini en az hasarla zararla atlatabiliriz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish