"Beşşar Esad ile görüşülsün" peki ama yol haritası ne?

Bu "görüşlüsün, görüşlüsün" laflarının bugün için içi boş bir büyük zarftan öte bir kıymeti harbiyesi yok maalesef

Fotoğraf: AFP (Arşiv)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la seçimlerden önce görüşebileceğini söyledi. 

Yıllardır beklenen böyle bir haber, seçim hengamesi içerisinde çok fazla gündeme gelmedi. 

Halk ve medya o kadar çok bu seçim gündemiyle ilgili ki artık Suriye meselesi de bir noktada seçimlerden sonraya ertelendi. 
 


Tabii bu görüşme haberi, karşı taraftan yalanlama olmasa da kısmen soğuk bir tepkiyle karşılandı.

Şam'daki yetkililer, Baas Partililer bu diyalogların ancak iki şarta bağlı olduğunu ifade etti:

Bir, Türkiye'nin mutlaka Suriye sınırları içerisindeki hareketliliğine, eylemlerine, sınır ötesi hareketine son vermesine bağlı olduğunu;

İkincisi, Suriye'deki bütün Türkiye Cumhuriyeti askerlerinin geri çekilmesine bağlı olduğunu;

Ve bu şartlar yerine getirilmediği müddetçe böyle bir görüşmenin olmayacağını veya olmasının bir fayda getirmeyeceğini söylediler. 

Tabii bizde ise bu Suriye ile görüşme meselesi ilk günden beri devam ediyor. 

Özellikle muhalefet, Türkiye'deki Suriyeli göçmenler, Türkiye'nin Suriye'deki sınır ötesi harekatları ve Kürt politikasıyla ilgili "Beşar Esad'la görüşülsün" sözünden başka bir laf etmiyorlar yıllardır. 

E peki tamam görüşülsün de ne görüşülsün, neler görüşülsün, gündem ne? 

Bu konuda kimse doğru düzgün bir şey söylemiyor.

Ve kimsenin de kendine göre bir stratejisi, bir politikası, öngördüğü bir yol haritası yok. 

Yani sanki Suriye'de, Türkiye'de veya büyük ihtimalle üçüncü bir ülkede görüşülecek ve her şey bir anda sihirli bir değnek değmişçesine düzene girecek. 

Halbuki Suriye'de o kadar çok sorunu var ki. 


1. Yeni Suriye nasıl bir Suriye olacak?

Çünkü Suriye'nin bu hale gelmesi döneminde;

  1. Büyük bir İslami muhalefet. 
  2. Kürtlerin durumu. 
  3. Dış güçlerin, yani Amerika'nın, İran'ın, Rusya'nın fiilen Suriye'de bulunmasının getirdiği sorunlar. 

Bunlar nasıl çözülecek?

Ve nitekim Beşşar Esad'ın da bu konuda bir yol haritası yok.

Şu an 4 milyona yakın insan Türkiye'nin kontrolü altındaki Halep'in kuzeyi ve batısında bulunan İdlib bölgesinde. 

Bu insanlar Suriye sistemine nasıl entegre edilecek; hangi garantilerle? 

 

2.  E Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu bölge, yani Fırat'ın doğusu denilen yer, fiilen ABD kontrolünde. 

Peki ABD gidecek mi? Giderse hangi şartlarda girecek? 

Oradaki Kürtlerin siyasal statüleri ne olacak? 


3. Türkiye hangi dönemde, hangi şartlarda şu an bulunduğu yerlerden geri çekilecek?

Ve ayrıca 7 milyona yakın Suriyeli Suriye dışına göç etmiş durumda. Bunların 4 milyona yakını Türkiye'de.

Ayrıyeten 7 milyona yakın Suriyeli de Suriye içinde yer değiştirmiş durumda. 

Bunlar nasıl dönecek? Nereye dönecek? Ne yiyecek ne içecek? 

Ve belki bunlardan da önemlisi yeni Suriye nasıl inşa edilecek?

Şimdi bunların hiçbirisiyle ilgili öyle gözüküyor ki ne Ankara'nın bir hazırlığı, bir yol haritası var ne de Suriye’nin.

Tabii Ankara derken hem iktidarı hem muhalefeti kastediyorum. Muhalefetin hiçbir yol haritası yok. Hiçbir şey söylemiyor. 

"Görüşün, tamam her şeyi Beşşar Esad'a teslim edin." 

Beşşar Esad tekrar eskiye dönsün, assın, kessin. Ve hiçbir şey çözülmesin. 

Ve aynı şekilde Beşar Esad'ın da bir vaadi yok. Bir yol haritası yok

Onun için yani bu "görüşlüsün, görüşlüsün" laflarının bugün için içi boş bir büyük zarftan öte bir kıymeti harbiyesi yok maalesef.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU