Terörizmin finansmanının caydırıcılığı meselesi: Lafarge örneği

Gökçe Hubar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Yuki Iwamura/AP

Terör örgütleri kendilerini idame ettirebilmek için paraya ihtiyaç duyarlar. Bu örgütlere bilerek finansman sağlayan şahıs ve kuruluşlar, terör suçuna ortak olmuş sayılır.

Bu nedenle, genel merkezi Paris'te bulunan inşaat şirketi Lafarge ve Suriye'deki iştiraki Lafarge Syria Cement'in IŞİD ve El Nusra örgütlerine finansman sağlamış olduğundan Fransız hükümetinin bilgisi olduğunun ortaya çıkması ciddi bir skandaldı. 

FBI, Fransa, Fas ve Lübnan'ın iş birliği neticesinde ABD Adalet Bakanlığı'nın başlatmış olduğu terörizme ilk kurumsal maddi destek kovuşturmasında, Lafarge yetkilileri, 2013-2014 yılları arasında Suriye'de bir çimento fabrikası işletme izni karşılığında, ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak tanımlanan IŞİD ve El Nusra Cephesi ile gelir paylaşımı yapmış olduklarını kabul ederek 777,78 milyon dolar para cezasına çarptırıldılar.

Bu sayede Lafarge Syria Cement yaklaşık 70,3 milyon dolar gelir elde etti.

Lafarge yetkilileri, teröristlerle anlaşma yaptıklarını gizleyebilmek için, belgelerinde "Lafarge" isminin geçmemesini sağlamaya çalıştılar.

Plana dahil olan yetkililerin çoğu, komployu yürütmek adına, kurumsal e-posta adresleri yerine kişisel e-posta adreslerini kullandılar.


Başsavcı Yardımcısı Lisa O. Monaco, "Lafarge ve iştirakinin suçunu kabul ettiği terör suçları, şirket suçlarının ulusal güvenlikle nasıl kesişebileceğinin canlı bir hatırlatıcısıdır" dedi ve ekledi:

Sanıklar, Suriye iç savaşı sırasında IŞİD kötü şöhretli bir şiddet kampanyası yürütürken, kârlarını ve pazar paylarını arttırmak amacıyla dünyanın gelmiş geçmiş en acımasız terör örgütlerinden biri olan IŞİD ile ortaklık kurdular. Bu dava tüm şirketlere, özellikle de yüksek riskli ortamlarda faaliyet gösterenlere, sağlam uyum programlarına yatırım yapmaları, ulusal güvenlik uyum risklerine dikkat etmeleri ve birleşme ve devralmalarda dikkatli bir durum tespiti yapmaları yönünde açık bir mesaj göndermektedir.


Adalet Bakanlığı Ulusal Güvenlik Bölümü'nden Başsavcı Yardımcısı Matthew G. Olsen ise şunları söyledi:

Sanıklar, dünyanın en kötü şöhretli iki terör örgütü olan IŞİD ve Suriye'deki El Nusra Cephesi'ne, bu örgütlerin Suriye'de masum sivilleri acımasızca katlettiği ve Amerikalılara zarar vermek için aktif olarak planlar yaptığı bir dönemde, yaklaşık altı milyon dolarlık yasadışı ödeme yapmışlardır. Çok uluslu bir şirketin belirlenmiş terör örgütlerine ödeme yapılmasına izin vermesinin hiçbir gerekçesi olamaz.


Eylül 2014'e kadar Suriye'deki iştiraki aracılığıyla Suriye'nin Jalabiyeh bölgesinde yaklaşık 680 milyon dolar maliyetle inşa ettiği bir çimento fabrikasını (Jalabiyeh Çimento Fabrikası) işleten Lafarge, çalışanlarını korumak, fabrikanın çalışmaya devam etmesini sağlamak ve daha ucuza satan Türk rakiplerine karşı ekonomik avantaj elde etmek için terör örgütleriyle anlaşmalar müzakere ederek, onlara para ödedi.

Böylelikle rakip Türk çimentolarını engelleyerek, fiyatları yükseltmeyi ve kâr elde etmeyi hedefledi.


Artık İsviçre merkezli Holcim firmasına ait olan Lafarge grubunun işlediği bu suç, Fransa için bir utançtır.

Zira Libération gazetesi tarafından 2021'de öne sürülen bir DGSE belgesi, Fransız devletinin Lafarge'ın yaptığı ödemelerden 2014 yazında haberdar olduğunu göstermekteydi.

26 Ağustos 2014 tarihli ve "gizli" damgalı belgeye göre, çimento üreticisi ile IŞİD arasında ticari faaliyetin devamı için bir "anlaşmaya" varıldığı açıkça belirtilmektedir.


Lafarge grubu Haziran 2018'de "ambargonun ihlali", "bir terör örgütünü finanse etmek", "başkalarının hayatını tehlikeye atmak" ve "insanlığa karşı suçlarda suç ortaklığı" ile yargılanmaya başladı.

Son suçlamanın Paris Temyiz Mahkemesi tarafından 2019'da iptal edilmesinin ardından, Yargıtay 2021'de ve ardından 2022'de Lafarge'ın resmen itiraz ettiği "insanlığa karşı işlenen suçlarda suç ortaklığı" iddianamesini onayladı.

Henüz bir duruşma tarihi belirlenmese de, yavaş ilerleyen Fransız bürokrasisinin, caydırıcı bir ceza vermesi bekleniyor.

Bir daha hiçbir şirketin bir terör örgütüne finansman sağlamaması için, gerek Lafarge yetkililerinin gerekse de bu yetkililerin işlediği suçtan haberdar olduğu halde işlem yapmayan ve suça sessiz kalan kamu görevlilerinin şeffaf bir şekilde hesap vermesi elzem. Demokratik bir toplumun vicdanı bunu gerektirir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU