Uzlaşmaz bir diaspora, iç karışıklık ve kırılgan bir anlaşmanın gölgesinde Türkiye-Ermenistan ilişkileri

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Kafkaslar tarihten bu yana kemikleşmiş sorunları içinde barındıran son derece kırılgan bir coğrafya. Türkiye de bölge ülkesi olarak gelişmelerden her zaman doğrudan etkilenmiştir. 

Türkiye, Sovyetler Birliği'nin de dağılmasıyla çeşitli mekanizmalar oluşturarak bölgesel işbirliğini teşvik etmeye gayret göstermiş olsa da, Ermenistan'ın Karabağ'ı işgaliyle birlikte bu çabalar yarım kalmıştır. 

Türkiye'nin Azerbaycan'la olan ve "tek millet iki devlet" prensibine dayanan ilişkilerinin yanı sıra, ülkemizin Gürcistan'la da ilişkileri her zaman iyi olmuş ve gelişmiştir.

Ancak Türkiye-Ermenistan ilişkileri büyük ölçüde Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri, diasporanın etkisi ve Ermenistan'ın iç siyasi kırılganlığının gölgesinde kalmıştır. 


Sovyetler Birliği döneminde Türk-Ermeni ilişkileri

SSCB döneminde Türkiye'nin Sovyet Cumhuriyetleri'yle doğrudan ilişki kurması diğer herhangi bir ülke gibi söz konusu değildi. Sovyetler Birliği'nde dış politika Moskova'dan yürütülürdü.

Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan ve Ermenilerin sözcülüğü yoğun bir biçimde ağırlıklı olarak Lübnan, Fransa ve ABD'de yaşayan Ermeni diasporası tarafından üstlenilmişti. 

Diaspora Ermenilerin Türkiye'ye yaklaşımını kabaca "1915 Olayları"nın soykırım olduğu tezini dünyaya ve Türkiye'ye kabul ettirme olarak özetlemek mümkündür.

Bu bilhassa 1915 Olaylarının 50'nci yıldönümü olan 1965'ten sonra artan oranda Türk-Ermeni ilişkilerini zehirleyen ve gelişmesi önündeki en büyük engellerden biri olmuştur.

1970'li yılların başından itibaren, ABD'deki kamplar başta olmak üzere, diasporada yetişen ASALA terör örgütünün onlarca diplomatımızı şehit etmesi de onarılması çok güç ve derin yaralar açmıştır.


1991-1993 arası dönem 

Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte 21 Eylül 1991'de Ermenistan bağımsızlığını ilan etti.

Türkiye ise aynı yılın aralık ayında Ermenistan'ı tanıma kararı aldı ve böylelikle bahse konu ülkeyi tanıyan ilk ülkelerden biri oldu.

Türkiye o dönem ciddi ekonomik buhran geçiren Ermenistan'a insani yardımda bulundu, binlerce Ermeni'nin Türkiye'de izinsiz çalışmasına göz yumarak ekonomisine katkı sağlamasına imkan verdi.

Türkiye ayrıca, Ermenistan'ı bölgesel işbirliği mekanizmalarına dahil ederek bölgesel istikrarın gelişmesine çalıştı.

Bu çerçevede, Türkiye Ermenistan'ı Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Teşkilatı'na kurucu üye olarak davet etti. 

Bu olumlu hava Ermenistan'ın 1993'te Karabağ'ı işgaliyle son buldu, iki ülke arasındaki sınır kapıları kapandı.


2005 sonrası futbol diplomasisi ve protokoller süreci 

Dönemin Başbakanı Erdoğan, 2005 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Koçeryan'a bir mektup yazarak 1915 Olaylarını araştıracak bir "Ortak Tarih Komisyonu" kurulmasını önerdi.

Konunun Ermenistan tarafında yaratacağı hassasiyet nedeniyle Koçeryan öncelikle iki ülke arasında normalizasyon sürecinin başlatılması teklifinde bulundu.  

O dönem Ermenistan'daki iç çalkantılar bitmedi, diaspora da zaten Türkiye'yle yakınlaşmaya karşıydı.

2008'de Serj Sarkisyan Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak seçimlere hile karışmış olması gerekçesiyle Ermenistan'da protesto gösterileri düzenlendi.

Uluslararası toplumun Sarkisyan'ı tebrik etmekte aceleci davranmadığı bir zamanda dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sarkisyan'a tebrik mektubu göndererek ikili ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki iradesini beyan etti.

Benzer şekilde dönemin Başbakanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan da mevkidaşlarına birer mektup gönderdi. 

Sonrasında Cumhurbaşkanı Gül, Sarkisyan'ın davetine icabetle, Türkiye-Ermenistan Dünya Kupası Grup Elemesi maçını izlemek için Erivan'a gitti. Sarkisyan da 2009'de Bursa'da oynanan rövanş maçı için Türkiye'yi ziyaret etti. 

Oluşan olumlu hava neticesinde taraflar arasında 10 Ekim 2009'da Zürih'te "Diplomatik İlişkilerin Tesisi Protokolü" ile "İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolü" imzalandı.

İmzalar yine diaspora ve Ermenistan'dan gelen itiraz seslerinin gölgesinde atılıyordu.

Protokoller çerçevesinde diplomatik ilişkiler tesis edilecek ve temsilciliklerin açılması için çalışılacak; ayrıca eğitim, bilim, kültür ve konsolosluk gibi alanlarda işbirliği yapılacak, ilişkilerin ilerletilmesi için çeşitli mekanizmalar tesis edilecek ve protokollerin yürürlüğe girmesinden sonra, yaklaşık iki ay içerisinde iki ülke arasındaki sınır kapıları yeniden açılacaktı. 

Sonuç itibarıyla, protokoller diasporadan gelen baskılar ve ülke içindeki muhalefet nedeniyle Ermenistan'ın onay sürecini askıya almasıyla rafa kaldırılmış oldu. 


Azerbaycan-Ermenistan savaşı ve Karabağ Zaferi 

Ermenistan ordusunun temas hattındaki yerleşim yerlerine yönelik saldırılarına yoğunluk vermesi ve sivil kayıpların artmasıyla Azerbaycan 27 Eylül 2020'de Ermenistan'a yönelik askeri operasyon başlattı.

44 gün süren operasyon neticesinde Azerbaycan 5 şehir, 4 kasaba ve 286 köyü işgalden kurtardı.

Taraflar arasında varılan mutabakat çerçevesinde Ermenistan ordusu Ağdam, Kelbecer ve Laçın rayonlarından çekildi.

Halihazırda iki ülke arasında 10 Kasım 2020 tarihli bir barış anlaşması olsa da, en üst düzeyde yürütülen müzakereler oldukça kırılgandır ve ara ara iki ülke orduları arasında çatışmalar devam etmektedir. 


Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni dönem ve normalizasyon süreci 

Her halükarda, Karabağ sorununun Azerbaycan'ın zaferiyle sonuçlanması Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin yeniden tesisi önündeki engellerden birinin kalkmasına neden oldu.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da Karabağ zaferi sonrasında bölgesel barış ve işbirliğine vurgu yapan açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'ın bu mesajlarına Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan karşılık verdi ve Türkiye'yle ilişkilerin normalleştirilmesine hazır olduklarını beyan etti. 

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Aralık 2021'de TBMM'deki bütçe görüşmeleri sırasında Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin yeniden tesisi amacıyla özel temsilcilerin atanacağını ve charter uçuşlarının yeniden başlayacağını duyurdu. 

Birkaç gün sonra Türkiye'nin en deneyimli diplomatlarından, aynı zamanda geçmişte MGK Sekreterliği de yapmış olan Vaşington eski Büyükelçisi Serdar Kılıç'ın Türkiye'nin Özel Temsilcisi olarak atandığı açıklandı.

Ermenistan da, Parlamento Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan'ı Ermenistan'ın Özel Temsilcisi olarak atadığını duyurdu. 

Özel Temsilciler ilk defa 14 Ocak 2022 tarihinde Moskova'da bir araya geldi. Bilahare, taraflar iki kez daha şubat ve mayısta görüştü.

Temaslar çerçevesinde charter uçuşları başladı, ayrıca Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun davetine icabetle mart ayında düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'na katıldı. İki Bakan Forum marjında bir görüşme gerçekleştirdi. 

Diğer yandan, Karabağ Savaşı'nda Ermenistan'ın yenilgiye uğratılmasıyla 2020 yılında Erivan'da patlak veren gösteriler iki ülke arasındaki normalizasyon sürecinin de etkisiyle mayıs başında yeniden başladı.

Haziran ayında da devam eden gösterilerde yüzlerce kişi gözaltına alındı. 

Taraflar olumsuz dış faktörlere rağmen, 1 Temmuz'da yine Viyana'da dördüncü görüşmelerini gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada "Taraflar, Türkiye ile Ermenistan arasındaki kara sınırının iki ülkeyi ziyaret eden üçüncü ülke vatandaşlarının geçişine mümkün olan en yakın zamanda açılması üzerinde mutabakata varmışlar ve bu konudaki gerekli sürecin başlatılmasına karar vermişlerdir. Ayrıca, Türkiye ile Ermenistan arasında doğrudan hava kargo ticaretinin mümkün olan en yakın zamanda başlatılması üzerinde mutabakata varmışlar ve bu amaçla gerekli sürecin başlatılmasına karar vermişlerdir" denildi. 

Aynı doğrultuda, 4 Temmuz'da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avusturya Dışişleri Bakanı'nın ziyareti sırasında düzenlenen ortak basın toplantısında soru üzerine bölgede kalıcı barışın önemini vurgulayarak, şunları söyledi:

Yapıcı diyaloğumuzu devam ettirmek istiyoruz. Bundan sonraki görüşmeler niye Türkiye ve Ermenistan'da olmasın? Biz hatta Ermenistan'a teklifte de bulunduk. İlk toplantıyı Erivan'da da yapabiliriz dedik ama henüz Ermenistan buna hazır değil içerideki baskı sebebiyle. İleride de bu tür görüşmeler olabilir.


Ermenistan'ın; iç dinamikler, bölgesel faktörler ve Türkiye karşıtı bir diasporaya rağmen iki ülke arasındaki normalizasyon sürecini yürütmekteki kararlılığı esasında takdir edilecek bir durumdur.

Bu da aslında Ermenistan'ın içinde bulunduğu ekonomik buhranın, diasporanın ülkenin refahına katkıda bulunmakta gösterdiği isteksizliğinin ve artan oranda istikrarsız bir görüntü sergileyen Rusya'ya karşı daha bağımsız hareket etme istediğinin bir göstergesidir. 

Türkiye, gelinen aşamada Ermenistan'la olan ilişkilerini düzeltmeye hazırdır. Bölgesel istikrar açısından da bu önemlidir.

Normalizasyon Ermenistan'ın önündeki engelleri aşabilmesiyle olacaktır. Ancak yine de önümüzde uzun soluklu ve sancılı bir süreç vardır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU