Bir türlü çözüme ulaştırılamayan ve Filistinlilerin kan ve gözyaşlarının dinmediği bir mücadele 74 yıldır devam ediyor.
Hem de bütün dünyanın gözü önünde ve acımasızca süren adaletsizliğe, haksızlığa, ölüme, açlığa, kana kimse dur diyemiyor.
Bu yazıyı, dünyanın her tarafında planlanmış vekalet savaşları ve özellikle Ukrayna (ABD/Batı) - Rusya (Doğu) savaşı devam ederken kaleme almamın nedeni, gelişmeleri bir defa daha hatırlatmak ve bu mücadelenin yeni bir evreye girdiğini belirtmektir.
Ukrayna-Rusya çatışması üzerine, çatışmanın öncesinden bugüne kadar bir makale yazmadım. Sadece gelişmeleri izledim, davet edildiğim TV programlarında ve gazetecilerin sordukları konularda düşüncelerimi ilettim.
Çünkü bu konu yalap şalap açıklanabilecek ve henüz üzerinde makale yazılabilecek bir şey değil. Ne olduğunu, motivasyonunu ve yeni bir dünya düzeni amaçlanıp amaçlanmadığını bilmiyoruz.
Taraf tutar gibi bir hava içinde yorumlar yapıyoruz. Ne kadarı olgulara ne kadarı algılara dayanıyor bu yorumların o da ayrı bir muamma.
Neyse ben ana konudan uzaklaşmadan Filistinlileri ve 74 yıllık mücadelelerini anlatmaya devam edeyim.
Neredeyse bir asra yaklaşan mücadeleye baktığımızda, binlerce şehit, binlerce yaralı; organlarını kaybederek engelli hale gelmiş gaziler var.
Yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden öldürülmüş, yaralanmış, sakat kalmış, işkencelerden geçmiş, sorgulanmış, dövülmüş, tedavi olamadığı için ölmüş, çaresiz kalmış, yardım eli uzatılamayan on binler var.
Bunların hepsi can taşıyor. Yerlerinden ediliyorlar İslam ülkeleri de dünya da sesini çıkarmıyor ya da çıkaramıyor.
Kutsal mekan El Aksa Camii'nde ramazan ayında ibadet ederken İsrail güvenlik güçlerinin baskınına uğruyorlar. Çocuklar dahil tutuklanıyorlar.
İsrailli fanatik Yahudilerin El Aksa Camii'nde kurban kesmelerine karşı insanüstü bir direniş gösteriyorlar ve kazanıyorlar.
Fanatik Yahudilerin Eski Kudüs'ün Şam Kapısı'na doğru yapacakları bayrak yürüyüşünü engelliyorlar. Hem de güvenlik güçlerinin müdahalesine, atılan plastik mermilerle yaralanma, gözyaşartıcı gaz, yerlerde sürüklenme ve tutuklanma pahasına, kimliklerini ifade eden kutsal mekanları savunuyorlar.
Kutsal mabetlerin tepesine Yahudilerin sahip çıkmaları ve/veya bu kutsal mekanı yarı yarıya bölüşme planını engelliyorlar.
Artık kimseye güvenleri kalmamış. İslam ülkeleri de Araplar da, diğer devletler de, ne verdikleri sözleri tutmuşlar ne de yapılan anlaşmalara sadık kalmışlar.
Filistinlileri kendi iç ve dış siyasetleri konusunda kullanmışlar, menfaatleri olduğu sürece yanlarında olmuşlar ve Filistin halkının sorunlarını gerçekten çözmek için mücadele etmemişlerdir. Filistin halkını her seferinde orta da bırakmışlardır.
Bugün İsrail hapishanelerinde 5 binden fazla tutuklu erkek, 160 çocuk ve kadınlar var. Mahkemeye çıkarılmamış yüzlerce Filistinli var. Cezaevlerinde ölen, intihar eden, tedavi edilmeyen Filistinliler var.
Peki, iki devletli çözüm ne durumda?
İsrail ve Dünya kamuoyu bunu unutturmaya mı çalışıyor?
Arap ülkeleri, İsrail ile yaptıkları İbrahim Anlaşmaları ve kendi huzurları bozulmasın diye Filistin davasını bir kenara mı koyacaklar?
Birtakım hamasi sözler ve üç kuruşluk yardımlarla Filistin halkını tatmin edebileceklerini mi sanıyorlar?
Bence başta Araplar ve bölge ülkeleri olmak üzere bölgenin ve dünyanın nasıl bir gelişme ile karşı karşıya kalacağını çok iyi analiz etmesi gerektiğini belirtmek isterim.
Ramazan ayında meydana gelen olaylarda Gazze, Doğu Kudüs, Ramallah, Batı Şeria vb. yaşayan Filistinlilerin, ayrı bölgelerde olmalarına rağmen birlik ve bütünlük içinde tepki verdiklerini gördük.
Yani bölünmenin, ayrışmanın ortadan kalktığını Filistin topraklarının her parçasında yaşayanların nerede olay olursa olsun birlikte tepki verdiklerine şahit olduk.
HAMAS, EL FETİH, Filistin Özerk Yapısı vb. bölünmelerinin ortadan kalkacağını gördük. Daha önceki yıllarda suni olarak ortaya çıkarılan bölünmelerin sonuna gelindiğini gördük.
Bu birlik ve beraberlik İsrail, ABD ve Arap devletlerinin en büyük korkusudur. Ama bu gün başarılmıştır.
Filistin halkı ve Filistinli örgütler, Rusya'nın taarruzuna karşı Ukrayna'nın nasıl direndiğini görmüş ve bundan ders almışlardır.
Kendi davalarının çözümünü ancak kendi güçlerini birleştirerek ve sadece kendilerine güvenerek başarabileceklerini anlamışlardır. Bu konuda bilinçlenmişlerdir.
Filistin topraklarında 5 milyondan fazla Filistinli yaşamaktadır. Dünyadaki toplam Filistinli sayısı kabaca 13,7 milyon civarındadır. İsrail'in nüfusu 9 milyon kadardır. Söz konusu birleşme ve birlikte hareket etme İsrail'in en büyük korkusudur.
Bu patlamaya hazır bomba bazı ülkelerin yardımıyla (Rusya gibi) bölgeyi ve İsrail'i dümdüz edebilir. Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'daki, hatta Afrika'daki hesapları ve denklemleri değiştirebilir.
Bu konuda 'İran'ın etkisi ne olabilir' sorusunun da hesaba katılması gerektiğini düşünüyorum. İngiltere'nin bu hesapları ABD adına yaptığını değerlendiriyorum.
Türkiye'nin de Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Afrika, Karadeniz ve Hazar Havzası, Kafkaslar ve Balkanlar ile değerlendirmeleri ve analizlerinde yukarıda belirttiğim hesabı yapması gerektiğini düşünüyorum.
Filistin halkının mücadelesi mevcut konjonktür çerçevesinde yeni bir döneme evriliyor. Batı'nın ve İsrail'in işi zorlaşıyor. Önümüzdeki günler göreceklerimize şaşırmamak için şimdiden hazırlanmak gerekiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish