Afrika'da varlığımızı arttırmak, Afrika ülkeleri ile derin ticari ve politik bağlar kurmak istiyorsak bölgeyi iyi bilen uzmanlara ihtiyacımız var. Uzman yetiştiren programların sayısının artması gerekiyor. Aksi halde su kuyusu açmaktan, yardım kolisi dağıtmaktan öteye geçemeyen bir ilişki tarzını devam ettiririz
Bir süre önce Sayın Cumhurbaşkanı Afrika turuna çıktı. Bu süreçte Türkiye'nin Afrika politikası çokça konuşuldu, tartışıldı. Ben de bir yazı kaleme aldım. Türkiye'nin Afrika politikasını bazı açılardan eleştirdim.
Bunlardan biri de ilişkilerin liderler nezdinde yürütüldüğü, devamında bürokratik ve uzman kadrolarca derinleştirilemediği yönündeydi. Bunun sebebini de ülkemizde yeterli sayıda Afrika uzmanı olmaması olarak değerlendirmiştim.
Evet, halihazırda Afrika çalışan çok kıymetli uzmanlar var, Afrika üzerine araştırma yapan kurumlar var ama bunlar koca Afrika kıtasının tamamına dokunacak sayısal yeterlilikte değil.
Bu eleştirilerden sonra Afrika uzmanı yetiştiren bir programı anlatmak ve tanıtmak istedim. Zira bu tarz programların artması bizim Afrika politikamızın çok daha sağlam adımlarla ilerlemesini sağlayacaktır.
Aksi halde bir gün önce Suriye uzmanı olan kişiler bir gün sonra Afrika uzmanı olarak televizyonlarda yorum yapmaya devam edecekler. Bizler de Afrika'yı onlardan dinleyeceğiz.
Sizlere bu yazımda Merhaba Afrika Atölyesi'nden bahsetmek istiyorum. Aylar önce böyle bir atölyenin açılacağı duyurusu yapıldı. Bu ilanı görünce açıkçası çok heyecanlandım. Önemli bir eksikliği dolduracağını düşündüm.
Ben de hemen başvuru yaptım. Atölye 200 günü aşkındır devam ediyor. Seminerler, sunumlar, okumalar, araştırmalar, raporlar derken inanılmaz yoğun ve verimli geçiyor.
Okuma yapmadan geçirdiğimiz bir günü bile hatırlamıyorum. Üniversitede aldığım eğitim bile bu kadar sıkı değildi. Sonuç olarak bu disiplin beraberinde gelişim ve başarı getiriyor. Katılımcılar artık Afrika'yı çok daha iyi tanıyorlar.
Bu sayede, rapor ve makale yazacak, siyasi gelişmeleri tarihsel bağlamıyla değerlendirecek ve bunu sunacak düzeyde bir ilerleme kaydedildi. 40 hafta sürecek bu atölyede bir süre önce alt gruplara ayrıldık.
Doğu, Kuzey, Batı ve Orta Afrika olmak üzere 4 alt grup mevcut. Bu alt grupların amacı tüm Afrika hakkında bilgi sahibi olduktan sonra spesifik olarak bir bölge üzerine uzmanlaşmayı sağlamak.
Bir süre sonra bu alt gruplarla saha çalışmaları yapılacak, Afrika ülkeleri ziyaret edilecek. Anlayacağınız sadece kağıt üzerindeki uzmanlar değil, bizzat sahayı görmüş uzmanlar yetiştirmeyi hedef ediniyor.
Her açıdan iyi planlanmış ve oldukça zengin bir atölye olduğunu söyleyebilirim. Kısa seminerler ve eğitim programları ile derinlikli uzmanlar yetiştirmek mümkün değil. Onun yerine böyle uzun soluklu programlar çok daha verimli oluyor.
Eğer Afrika'da varlığımızı artırmak, Afrika ülkeleri ile derin ticari ve politik bağlar kurmak istiyorsak bölgeyi iyi bilen uzmanlara ihtiyacımız var.
Bu tarz uzman yetiştiren programların sayısının artması gerekiyor diye düşünüyorum. Aksi halde su kuyusu açmaktan, yardım kolisi dağıtmaktan öteye geçemeyen ilişki tarzını devam ettiririz.
Biraz araştırma yaptım, bu tip bir atölyenin daha önce yapılmadığı ve alanında ilk olduğu bilgisine ulaştım. O sebeple atölye koordinatörlerine yazdım ve bu atölye hakkında bilgi istedim.
Çalışma tarzını, program organizasyonlarını, hedef ve amaçlarını sordum. Sağ olsunlar çok ufuk açıcı cevaplar verdiler. Aslında bu cevaplar aynı zamanda "Bir Afrika uzmanı nasıl yetiştirilir?" sorusunun da cevabını veriyor.
O sebeple, cevapları sizlerle de paylaşmak istiyorum. Örnek teşkil etmesi dileğiyle…
- Merhaba Afrika Atölyesi'nin kurulma fikri nasıl ortaya çıktı ve atölye kurulma süreci nasıl işledi?
Şevval Uçar (Proje Koordinatörü): Merhaba Afrika Atölyesi ve Merhaba Afrika Bülteni, Diplomasi Elçileri Kahvesi projesi ile 2021 yılında başladı. Diplomasi alanında bir gençlik, kariyer ve farkındalık projesi hayata geçirilirken içerikte Afrika'ya yer vermenin gerekli olduğu düşüncesinde hemfikir olundu. Bu doğrultuda ilk olarak atölyenin ana hedefi belirlendi. Ardından atölye koordinatörleriyle birlikte müfredat oluşturuldu. Bu müfredat oluşturulurken multidisipliner, interaktif bir çalışma olması gerektiği göz önünde bulunduruldu. Atölye katılımcıları seçilirken de katılımcıların farklı disiplinlerden olmasına özen gösterildi.
- Atölyede kaç katılımcı var, ne tür çalışmalar yapılıyor?
Sümeyye Şener (Atölye Koordinatörü): Atölyemiz lisans ve lisansüstü eğitimi alan toplam 40 katılımcıdan oluşuyor. Antropoloji, hukuk, kamu yönetimi gibi farklı disiplinlerde eğitim gören katılımcılarımızla beraber Afrika öğrenmeye ve anlamaya çalışıyoruz. Atölye çalışmalarımız kapsamında kıtayı hem tarih, ekonomi, siyaset gibi parametreler çerçevesinde hem de bölgeler üzerinden çalışmaya gayret ediyoruz.
Çalışmalarımız temelde üç ayak üzerinde ilerliyor. İlk olarak okuma ve araştırma, ardından raporlama ve son olarak sunma şeklinde bir sistem mevcut. Bu açıdan katılımcılar sadece okuyarak ya da dinleyerek değil, aynı zamanda yazarak ve anlatarak olabildiğince aktif bir şekilde sürece dahil ediliyor. Her hafta gerçekleştirdiğimiz atölye toplantılarımızda online olarak bir araya geliyor ve o hafta takip edilen ve okuma yapılan konular üzerine konuşuyoruz ve arkadaşlarımız sunumlarını gerçekleştiriyor.
Atölye çalışması, gün gün ilerlemekte ve birebir takip çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Atölye çalışmamız kapsamında gündem takibi ve bülten çalışması yürütülüyor. Atölye katılımcılarımız tarafından hazırlanan analizler Divan Derneği web sitesinde yayınlanıyor. Kısaca katılımcıların etkin bir şekilde yer aldığı, herkesin birbirinden öğrendiği interaktif bir süreç işliyor. Ayda bir gerçekleştirilen seminer programlarıyla da atölye katılımcıları online olarak alanında uzman konuklarla bir araya getiriliyor.
- Merhaba Afrika Atölyesi ile ne amaçlıyorsunuz?
Sümeyye Şener: Atölyenin temel amacı Afrika kıtasını ve ülkelerini tanımak, öğrenmek ve anlamaktır. Bu çerçevede çalışmalarımızla kıtaya yönelik yaygın olan önyargılar yerine kıtayı kendi gerçekliği içinde anlamlandırmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda Doğu Afrika, Kuzey Afrika, Batı Afrika ve Orta Afrika bölge gruplarımız ile bir bölge üzerine uzmanlaşmak adına ilk adım niteliğinde çalışmalar yürütüyoruz. Afrika'yı hem genel hem de özel bir perspektiften ele alan gönüllü bir çalışma yürüterek katılımcılara akademik katkı sağlamak atölyemizin amaçları arasında yer alıyor.
- Atölye sonunda kazandırmayı hedeflediğiniz yetkinliklerden bahseder misiniz?
Sümeyye Şener: Atölye sonunda, çalıştığı bölgeyi tanıyan ve bilen, bölgeye yönelik saha çalışması yapmış, dilini öğrenmiş bölge uzman adaylarının yetişmesi hedefleniyor. Merhaba Afrika Atölyesi'nin yer aldığı Diplomasi Elçileri Kahvesi bir kariyer ve farkındalık projesi. Bu açıdan atölye sonunda katılımcıların kıtaya yönelik uzmanlaşma adımı atmalarının yanı sıra aynı zamanda kendi kariyerleri noktasında da farkındalık kazanmaları hedefleniyor.
- Neden bu atölyeye başvurdunuz? Atölye kapsamında edindiğiniz kazanımlar neler?
Rüveyda Enes (Atölye Katılımcısı): Atölyeye başvuru nedenim ilk olarak Afrika kıtasına olan ilgimdi. Bu ilgi belgesel izlemeyi çok seven bir insan olarak Afrika hakkında izlediğim belgesellerden kaynaklanıyordu. Afrika, Türk insanın aklında genellikle çok fakir ve yardıma muhtaç bir yer olduğundan benim de başlangıçtaki izlenimlerim çok farklı değildi.
Ancak atölye çalışmalarıyla beraber yaptığımız okumalar akabinde kıtanın sadece zengin bir kıta olduğunu öğrenmekle kalmayıp dünya siyasetindeki konumunu, kıtadaki büyük aktörlerin nüfuz mücadelesini de oldukça güzel idrak edebildim. Atölye çalışmalarımız günlük olarak ilerlemekte, örneğin her gün Afrika üzerine bir makale, rapor, veri, haber veyahut görsel paylaşımları yapılıyor. Bu da en yoğun zamanlarda dahi atölyeden tamamen kopmamamızı sağlıyor. Yapılan haber paylaşımları ile kıtadaki gündemden uzak kalmamış oluyoruz.
Bir diğer önemli nokta olarak şunu belirtmek istiyorum ki atölye kapsamında edindiğim tek kazanım Afrika kıtası ile sınırlı değil. Çalışmalarımızı yaparken sürekli okuma, raporlama ve sunum yapma halinde olduğumuzdan, raporlarımızı yazarken zamanla kendimizi geliştiriyor ve akademik yazma becerisi kazanıyoruz. Aynı şekilde akademik araştırma yapma konusunda da bir alışkanlık kazandığımızı söyleyebilirim. Yine her hafta yaptığımız sunumlar ile sunum yapma becerilerimizi geliştirmiş oluyoruz. İnsanın kendisindeki bu ilerlemeyi görüyor olması motivasyonunu da artırıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish