Ladino dili ve kültürü hakkında çalışmalarıyla bilinen Roz Kohen ile Independent Türkçe'de 3 serilik bir mülakat yapmıştım.
Bugün ise kitap tanıtımlarını sizlerle paylaşacağım 'Kitaplığım' serisinin açılışını Roz Kohen ile yapıyorum.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kohen'in son kitabının başlığı "Kübalı Kuzenlerimiz Hakkında Babama Mektup". 1
Buradan da anlaşılacağı üzere Kohen'in akrabalarının Türkiye'den Küba'ya göçlerinin soruşturmasını içeriyor.
Kuzenlerinin Küba'ya neden göç ettiklerini, Küba'daki Yahudi kültürünü, Kohen ailesinin Eski Havana'daki yaşamlarını ele alıyor.
Bu ilginç hikâyenin kitaplaştırılması sürecini ve zihnime takılan bir dizi soruyu Roz Kohen'e yönelttim.
Kitaplığıma hoş geldiniz.
- Bu kitabı yazma fikri nerden çıktı?
Yazma fikri üç-dört sene önce DNA testi vasıtası ile 1923 yılında Türkiye'den ayrılmış olan baba tarafımdan akrabalarımı bulunca başladı.
Varlıklarını bilmemin nedeni ise çocukluğumuzda görmüş olduğum eski fotoğraflar. Fotoğraflar vasıtası ile Silivri asıllı babamın amcası, büyük amcamın Küba'ya göç ettiğini biliyordum.
Hatta ABD'ye geldiğimde, onların da pek çok Kübalı Yahudi gibi Fidel Castro'nun getirdiği değişikler sırasında ABD'ye göç etmiş olabileceklerini düşünmüştüm.
Ayrıca, tabi Küba'nın tarihini, Fidel Castro ve ABD ilişkilerini hep merakla takip etmişimdir. Küba'nın tarihine de büyük ilgi duyduğumdan, adanın geçmişine olan ilgim sanırım yazma fikrini güçlendirdi.
Beraberce Yahudi İspanyolcası yazdığım bir arkadaşımla 10-15 sene önce Küba'daki Yahudilerin yaşamını merak etmiştik.
O vesile ile o zamanlar Havana'da Haziran 2002-8 Ocak 2007 tarihleri arasında Küba'nın Türkiye büyükelçisi olan Sayın Vefahan Ocak ile yazışmıştık.
Kendisi bizimle birçok konuda bilgi paylaşmıştı, ayrıca adada kalan Osmanlı asıllı küçük guruptan bizlere haberler vermişti.
DNA testinin sonuçlarını aldıktan kısa bir süre sonra Küba'ya göç eden bu ailelerin üçüncü nesil bir ferdi benimle temasa geçince, hikâye daha da önem kazandı ve kitabın fikri kafamda daha belirgin hale geldi.
İki sene önce kendileri ile görüşüp tanışma fırsatım oldu. İstanbul'dan Küba'ya giden bu büyük amcanın torunları ailece Houston şehrinde yaşamlarını sürdürüyorlar ve hepsi çok cana yakın insanlar.
Bildiğiniz gibi Yahudi İspanyolcasını belgeleştirme amaçlı anılar yazarım. Tabi bu konu Yahudi İspanyolcasını canlı olduğu devirde vuku bulduğundan, bu konuyu Yahudi İspanyolcası ile yazmayı uygun gördüm.
Bir başka neden de Osmanlı'nın son yıllarında pek çok Yahudi'nin Küba'ya göç etmiş olması ve bu konuda çok araştırma yapılmış olması.
Tabi ben de en çok bu göçün nedenlerini merak ediyordum. Kitapta da anlattığım gibi Küba'nın tarihine duyduğum ilgiden dolayı Küba hakkında bir şeyler öğrenme fikri bende hep devam etti.
Künye Kitabın İsmi: Letra A Mi Padre Sovre Los Primos Kubanos / Letter to My Father About Our Cuban Cousins |
- Yazma sürecinde karşılaştığınız ilginç olaylardan bahsedebilir misiniz?
Yazarken Silivri hakkında okuyup öğrendiklerim çok ilginç geldi. Onun dışında kitaba anıları ile katkıda bulunan kuzenlerden en yaşlısının anlattıkları ve gene internet vasıtası ile tanıştığım Elias Barrocas ve yine İstanbul kökenli Yahudi tarihçinin benim akrabaların yaşam tarzını hatırlamış olması.
Bu konuda yazılmış çok araştırmanın oluşu ve hatta Ruth Behar adındaki akademisyenin benimle temasa geçmiş olması.
Bir de Trakya'dan Yahudilerin toplu halde göçleri diğer Osmanlı tebaaları gibi Balkan savaşları, işgaller sonucunda gerçekleşmiş olduğunu öğrendim.
- Silivri'de Yahudi yaşamı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sayın Naim Güleryüz ve Şalom gazetesi yazarlarından Neli Barokas ve Ester Yanni sayesinde Silivri'nin Yahudi geçmişi hakkında pek çok şey öğrendim.
Onların anlattıkları Yahudilerin Silivri'deki geçmişleri hakkında aydınlatıcı oldu.
Silivri'nin varlığı çok eskilere dayanır ancak Osmanlılar tarafından İstanbul'un fethinden önce topraklara katılmış, yani 1399'da.
Silivri'de yaşayan Rum, Yahudi ve Ermenilerin varlığı işte o yıllara dayanır. Bu gruplar Silivri'nin bugünkü tarihi kale denilen yerinde yaşıyorlardı.
1878'de Silivri'yi Ruslar ardından 1912'de Bulgarlar işgal etti. Araştırmacılar İkinci Osmanlı Meşrutiyeti'nin kurulduğu döneme tekabül eden zamanda yaklaşık 700 Yahudi olduğunu yazar.
Ayrıca Silivri Yahudileri'nin Küba'ya Birinci Dünya Savaşı'ndan (1914) önce göç etmeye başladığını belgelenmiştir.
Yaklaşık 1875-1878 yıllarında Silivri'de doğan Kohen kardeşler, dedem ve kardeşleri Moise ve Yako, İstanbul'a ilk olarak 1900-1904 yıllarında gençken taşınmışlardı.
Silivri'de yaşayan Yahudiler, kendilerini Osmanlı olarak tanımladılar, dolayısıyla Bulgarların işgali Kohen ailesine büyük zorluklar çıkarmış olmalı.
Bu, 20'nci yüzyılın başlarında dedem ve kardeşlerinin neden Silivri'yi terk edip İstanbul'a taşınmayı tercih ettiğini anlamama yardımcı oldu.
Osmanlı Arşivleri'ndeki istatistiki bilgiler 1914 yılında Silivri nüfusunun 16 bin 470 olduğunu, bunun 10 bin 302'sinin Rum, 3759'unun Müslüman, bin 427'sinin Yahudi, 781'inin Ermeni, 103'ünün Bulgar ve 98'inin Çingene olduğunu gösteriyor.
Bildiğim kadarıyla Kohen Kardeşler Silivri'yi daha önce değilse de 1904'te terk etmişti.
1914-1918 yıllarında Birinci Dünya Savaşı sırasında Balkanlar'daki koşulların kötüleşmesi nedeniyle Silivri'den çok daha fazla Sefarad göç etti.
Birçoğu Amerika Birleşik Devletleri'ne, New York ve Seattle gibi şehirlere göç etti, bazıları Filistin'e, Latin Amerika ve Küba'ya gitti.
Ayrıca kitapta göçmen veya daha sonra bazı Yahudi mültecilerin Küba'yı neden seçtikleri konusunda da bazı kanılara vardım.
- 1900'lerden 1960'lara Küba'da Yahudi yaşamı nasıldı peki?
Aslında çok kısa olan bu devrede özellikle Osmanlı Yahudileri Havana'da Silivri/İstanbul'daki yaşamlarına benzer bir yaşam sürdürdüler ve Yahudi İspanyolcası onları birleştirdi.
1902 ve 1929 yılları arasında Küba'ya gelen 854 bin 278 göçmenin yüzde 68'i İspanya'dan, yüzde 19'u Haiti ve Jamaika'dan ve yüzde 1'i Suriye ve Türkiye'dendi.
Osmanlı Yahudileri seyyar satıcılık ve küçük esnaflar olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir ve geleneklerine bağlı kaldılar.
Ancak rejimin değişmesi ile Küba Yahudileri'nin (bunlara Avrupa kökenli Yahudiler de dahil) yüzde 90'ından fazlası Amerika Birleşik Devletleri'ne sığındı.
1990'da Küba'da kalan Yahudi sayısının 1000 ile 1200 arasında olduğu tahmin edilir ve halen bu sayı o civardadır.
ABD'ye göç eden Kübalıların ki buna Hristiyan nüfus da dahil şimdi çoğunlukla Miami, Florida'da yaşarlar ve Küba'daki yaşam tarzlarını sürdürürler.
- Silivri ve İstanbul Yahudi Cemaati arasında kültürel ve toplumsal ayrışmalar nasıldı?
Silivri uzun yıllar küçük bir Osmanlı yerleşimi idi hatta hep sayfiye yeri olarak bilinirmiş. İstanbul'da o yıllarda 40-70 bin arası değişik kökenli Yahudiler yaşarken, Silivri'nin Yahudi nüfusu en fazla 2 bin ve büyük ihtimalle daha homojen ve kapalıydı.
İstanbul tabi her zaman daha kozmopolit, Yahudi nüfusu da öyle. Ayrıca, Cumhuriyetin getirdiği yenilikleri İstanbul halkının benimsemesinin daha kolay olduğu anlaşılıyor.
Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş devrinde akademik çalışma yapan araştırmacıların da belirtiği gibi küçük yerleşimlerde yasayan Yahudiler büyük yerleşim alanlarına taşınmıştır.
1926 yılında Silivri'de sadece 50 Yahudi aile kalmıştı.1960'tan sonra da hiç Yahudi yoktu artık Silivri'de.
1. Roz Kohen'in "Kübalı Kuzenlerimiz Hakkında Babama Mektup" adlı kitabına ulaşmak için: https://satis.librakitap.com.tr/letra-a-mi-padre-sovre-los-primos-kubanos-letter-to-my-father-about-our-cuban-cousins
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish