Filenin Sultanları ilham ve cesaret verdi

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

En sade zaferi elde ettiler. İçine de azim, mücadele, gurur ve mütevazılık koydular. Belki şampiyonluk kazanmadılar ama başardıkları şampiyonluktan daha değerliydi.

Ne yüksek sesle zaferlerinden ayrıcalık beklediler, ne de millilik şemsiyesi altında şımarıklık yaptılar. Ve ellerinden ne geliyorsa yapıp, yorumu koca bir ülkeye bıraktılar.

Filenin Sultanları, madalyadan ve şampiyonluktan daha önemli olan, çocuklara umut, kadınlara ilham ve koca bir ülkeye mutluluk vererek ayrıldı Olimpiyatlardan ve Avrupa şampiyonasından.

Ve spor kültürünün altında kaldığı futbolun yarattığı bataklıkta, bir çiçek gibi açtılar. Şimdi bu çiçek, etrafa güzel kokular ve güzel renkler vererek, sayısız gence ve çocuklara ilham oluyor.
 


Kadın voleybolu, çok fazla gündeme gelmese de Türkiye'nin en başarılı branşı aslında. Vakıfbank, Eczacıbaşı, Fenerbahçe ve Bursa Büyükşehir Belediyespor'un, uluslararası arenada şampiyonlukları bulunuyor.

Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları, Dünya Kulüpler Şampiyonluğu ve kupa şampiyonlukları, sürekli geldi sessiz sedasız bu topraklara.

Fakat şampiyonluk ve kupa seven ülke için gölgede kaldı bu başarılar. Bakıldığında, ülke sporunun en büyük sürdürülebilir başarıları, kadınların elinden çıkmış oldu.

Fakat ne kadar gölgede kalsa da kadınlar voleybolu, milli takım ile Avrupa'nın en elit talkımları arasında, saygı gören bir takım haline geldi.

Ve milli takımla görüldü ki kadınlar voleyboluna ne kadar yatırım yapıldıysa, karşılığını fazlası ile vermiş oldu Sultanlar. 

Sporda bir kültürün, kadınlar tarafından çalışarak, azimle, nasıl yaratıldığını gösterdi Filenin Sultanları. Tıpkı Japon kadınları gibi.


Doğunun Cadıları, bir ülkeyi iyileştirmek için çalıştı

İkinci Dünya Savaşı'nın kaybeden ülkelerinden biriydi Japonya. Hatta kaybetmekten öte, onurları kırılmış, üzerlerine atom bombaları yağmış ve geriye büyük bir trajedi kalmıştı.

Öyle ki bu trajedi, miras olarak bekliyordu Japonya'nın hafızasında. Japonya'nın iyileşmesi kolay değildi.


1950'lerin sonralarına doğru, bir tekstil fabrikasından çıkan kadın işçiler, Japonya halkı adına meydan okudu tüm dünyaya.

Kadın işçilerden kurulan Japonya Voleybol Milli takımı, gündüz fabrikada çalışıp, akşam da antrenmanlar yaparak, olimpiyatlara hazırlanıyordu.

Takımın koçu, İkinci Dünya Savaşı'nda savaşmış, Japon subayı Hirofumi Daimatsu idi. Savaş kaybetmiş bir ülkenin subayı olan Daimatsu, geceleri, katı disiplin içinde çok ağır antrenmanlar yaptırıyordu kadın voleybolculara.

Azim ve yoğun mücadele içindeki Japon kadın voleybolcular, 1964 yılında ülkelerinde düzenlenen oyunlarda, güçlü Sovyetler Birliği'ni yenerek, Olimpiyat Şampiyonu oldular ve ülkelerine altın madalya getirdiler.
 


Yara bere içindeki Japonya'nın, gururu oldu bir fabrikadan çıkan kadınlar.

Avrupa medyası tarafından, Doğunun Cadıları olarak adlandırılan Japonya Kadın Voleybol Milli takımı, üst üste 258 maç kazanarak da tarihe geçti.

Ve onların azmi ile mücadelesi, İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkilerini azaltarak, Japonya'nın iyileşmesi için ilaç olmuştu.


Filenin Sultanları, sayısız kadına ile çocuğa, ilham ve cesaret verdi

Spor sadece spor değil ve bir ülkenin kaderinde çok büyük kazanımlara sebep olabiliyor. Ve özellikle de içinde kadınlar varsa. Çünkü kadınların azmi ve hırsı, binlerce gence ilham verebiliyor.

Türkiye'de Türk futbol sisteminin domine ettiği bir spor kültürü var maalesef. Ve bu eğri büğrü kültür, başarıdan çok bahane, umuttan çok kaos ve sadece kendine kazandıran bir sistem ile elitlerini yaratıyor.

Ve böyle bir iklimde, başka branşlarda başarılı olmak kolay olmuyor. Çünkü spor yatırımlarının ve medyanın ilgisinin, başka branşlara kayması zor.

Fakat kadınlar, voleybolda bunu yapabildi ve bu yüzden başarıları, çok değerli.

Ve bu yaz televizyonun karşısında milyonlarca kişi. Filenin Sultanları'nın nasıl azimle mücadele ettiklerine ve ilham verdiklerine şahit oldu.
 


Ve Filenin Sultanları, Japon kadınlar gibi gelecek nesiller için çok güzel bir hikâye yazdı ve miras bıraktı.

Ve yüksek sesle bağırmadan, kendi reklamlarını yapmadan, şikâyet etmeden, bahane aramadan, prim pazarlığı yapmadan, milli olmanın şımarıklığını yüzlere vurmadan başardılar. Ayrıca başarmanın, kazanmak olmadığını da gösterdiler herkese.

Ve Filenin Sultanları, birçok madalyadan ve şampiyonluktan daha değerli olanı verdi milyonlara.

İlham ve cesaret.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU