Libya'da kadın hakları savunucularının, hatta ölmüş olanların bile huzur bulmasına izin verilmiyor.
Ülkenin doğusundaki yolsuzluğu ve silahlı grupları açıkça eleştiren Hanan el Barassi'nin mezarı, suikasta kurban gitmesinden sadece birkaç gün sonra saygısızca tahrip edildi.
Önde gelen muhalif avukatın kızı, paramparça olup yere saçılmış mezar taşı parçalarının resimlerini yayımladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
El Barassi, doğu Libyalı isyancı komutan General Halife Hafter'in ailesine dair yolsuzluk iddialarını ortaya çıkaracak bir video yayımlayacağını söylediği Facebook sayfasındaki paylaşımından bir gün sonra salı günü, Bingazi'nin kalabalık şehir merkezinde güpegündüz vurularak öldürülmüştü.
El Barassi, Muammer Kaddafi'nin 2011'deki ölümünden bu yana Libya'nın savaşla yerle bir olduğu yıllarda ülke çapında hüküm süren silahlı gruplara yönelik eleştirilerinde şaşırtıcı derecede açık ve cesurdu.
Bu yüzden de o ve kızı sayısız ölüm tehdidi almıştı, nihayetinde Barassi susturuldu ve mezarı yıkıldı.
Ancak El Barassi bir istisna değil. Cinayet, Hafter'in Trablus'a karşı yürüttüğü savaşı açıkça eleştirmesinin ardından gece yarısı silahlı kişiler tarafından evinden kaçırılan Bingazili bir başka tanınmış hak savunucusu ve milletvekili Siham Sergeva'nın ortadan kaybolmasının sadece 16 ay sonra yaşandı. Sergeva'ya ne olduğunu kimse bilmiyor.
Sözünü sakınmayan üç önde gelen hak savunucusu kadın, Salva Bugaighis, Fariha Barkavi ve Salva Yunis Hinaid, 2014'te doğu Libya'da öldürülmüştü.
Bu kadınlar, genellikle sesi en çok çıkan insan hakları savunucuları olan ve bu yüzden sözünü sakınmadıkları için tehdit edilen, saldırıya ve tecavüze uğrayan, kaçırılan, kaybolan ve öldürülen uzun bir Libyalı kadınlar geçidinin parçası.
Kadın oldukları için daha savunmasız olan kadınlar: Onların, kendilerini koruyacak güçlü askeri birlikleri ve milisleri yok. Bunun yerine birçoğu kendilerine yönelik şiddetten sorumlu tutuluyor çünkü "geleneksel" toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkıp fikirlerini dile getirmeye cesaret ettiler. Bazılarının geldiği güçlü kabileler tarafından bile korunmuyorlar çünkü bu kabilelerin çok azı gürültücü bir kadın için başını derde sokmaya istekli.
Libya'yı haber için yakından takip ettiğim 6 yılda, savaşın tarumar ettiği bu darmadağınık ülkenin en sinir bozucu ve yürek burkan gerçeklerinden biri, Libya'nın iyi eğitimli ve yetenekli kadınlarına alan tanınmaması ve yine de kazıyarak kendilerine bir alan açmaya çalışanların yüzleştiği tehlikeler.
Yıllardır Libya'nın sivil toplum hareketlerine öncülük eden kadınlar, ülkeyi felakete uğratabilecek bir kayıp pahasına, büyük ölçüde karar alma sürecinin dışında bırakılıyor. Kadın meclis üyeleri ve az sayıda kadın bakan olsa da Trablus'ta bulunan ve uluslararası alanda tanınan başkanlık konseyinin tamamı erkeklerden oluşuyor ve başkanlığını Fayiz Serrac yapıyor.
Doğudaki rakip yönetim de büyük ölçüde erkeklerden oluşuyor. Tüm silahlı birlikler ve milisler erkeklerden oluşuyor ve barış görüşmelerinde endişe verici derecede güçlü bir rol oynuyor.
Şu anda Birleşmiş Milletler aracılığıyla yürütülen barış görüşmelerinde bile üzücü bir şekilde kadınlar yeterince temsil edilmiyor. Tunus'taki son müzakere turuna katılan 75 Libyalıdan sadece bir düzineden biraz fazlası kadın.
Farmakoloji profesörü, barış mimarı ve kadınların barış sürecine dahil edilmesini teşvik eden Together We Built It'in (Birlikte İnşa Ettik) kurucusu Rida el Tubuli, “Kadınların dışlanması norm haline geldi” diyor.
Tubuli, geçen kasımda BM Güvenlik Konseyi'nde kadına yönelik şiddet ve ifade özgürlüğüne duyulan ihtiyaç hakkında yaptığı konuşmanın ardından, sosyal medya grupları ve Libya'nın ünlü bir televizyon kanalı tarafından yabancı ülkeler için casusluk yapmakla suçlandığını söyledi. Daha sonra nerede yaşadığını bildiklerini söyleyen kişilerden ölüm tehditleri aldı.
"Süreci kolaylaştıran uluslararası toplumun yaklaşmakta olan toplumsal cinsiyet eşitliğini sürece dahil etmemesi bizi öfkelendirdi ve hayal kırıklığına uğrattı" diye ekledi.
Tubuli, hiçbir şeyin bu konunun önemini, barış görüşmelerinin ortasında Hanan el Barassi'nin öldürülmesi ve kimseden hesap sorulmaması gerçeğinden daha fazla göstermediğini söyledi.
(BM'yi) bu anlaşmanın kadınları koruyan önemli tedbirler içermesini sağlamaya çağırıyorum.
Öldürülen Salva Bugaighis'in kuzeni, sivil toplum aktivisti ve avukat Hala Bugaighis, sorunun merkezinde Libya'daki kadınların siyasi alana katılmaması gerektiği, çünkü burasının onların yeri olmadığı ve nitelikli olmadıkları şeklindeki yanlış varsayımın bulunduğunu söyledi.
Bugaighis, yakın zamanda, süregelen müzakerelerle beraber ilerleyen ve kadınların ülke için tavsiyeler kaleme aldığı süreçte BM'de gönüllü oldu. Çoğu avukat ve akademisyen olan yaklaşık 120 kadın, geçiş hukuku, ekonomiyi kurtarmak ve orduyu yeniden yapılandırmak için planlar hazırladı.
Bugaighis, sesinde hüsranla, "BM'yi bu tavsiyeleri kullanmaya zorlamaya çalışıyoruz" diye ekledi.
Kadınlara yönelik sayısız saldırıyı belgeleyen Libya'daki İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Hanan Salah, mevcut barış sürecine kadınların katılımındaki eksikliğin, anayasa taslağının hazırlanması ve ülkenin seçim kararlılığını nasıl sürdüreceği gibi önemli konularda görüşlerini ortaya koyamayacakları için endişe verici bir zincirleme etki yaratacağını söyledi.
Salah, bunun yerine kadınların kültür ve turizm veya aile ilişkileri gibi daha az önem taşıyan bakanlıklarda görevlendirileceğinden endişeleniyordu.
Salah "Kadınlar ifşa oluyor" dedi ve kadınların konuşma alanlarının "anbean küçüldüğünü" söyledi.
Bu arada, kadına yönelik şiddetin failleri için neredeyse tam bir cezasızlık hali söz konusu. Kimse Bugaighis, Barkavi veya Yunis el Hinaid cinayetlerinden dolayı cezalandırılmadı; Sergeva hâlâ kayıp, El Barassi'nin öldürülmesinden herhangi birinin sorumlu tutulacağına dairse çok az umut var.
Hala Bugaighis, acımasızca öldürülmesinden dolayı insanların nasıl kuzeninin kendisini suçladığını anlatırken, “Libya'da insanlar, kadınların siyasi hayata katılmaya cesaret ettiklerinde ahlaki bir sosyal kodu çiğnediklerini ve başlarına geleni hak ettiklerini düşünüyor” dedi.
Bugaighis, Libya'daki sosyal medyada aktivizminin cezası olarak Sergeva'nın başına bunların gelmiş olabileceğine dair korkunç sohbetleri anlattı. Tubuli'nin sözlerini tekrarlayarak, hepsinin yabancı kurumlara çalışmakla suçlandığını belirtti:
Sesini çıkaran hiçbir kadın güvende değil.
* Bel Trew'in makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Libyalı kadınlar düşüncelerini açıkça söyledikleri için pek çok tehlikeyle karşı karşıya ve korunmaya ihtiyaçları var; böylece ülkelerinin yeniden inşasına katkı koyabilirler
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent