Ağıralioğlu'ndan iktidara: Lafını beğenmediklerinize parmak sallayın, yönetemediklerinizi içeri atın, harikulade

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu

Fotoğraf: ANKA

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "Herkese 'işinize bakın' diyen bir hükümetimiz var. 'İşinize bakın' demek yerine işini yapsa hükümet, kimseye 'işinize bakın' demek zorunda kalmayacaksınız. Enflasyonu düşürün, işinize bakın; işsizliği halledin, işinize bakın; depremlerde yüz binlerce ölüyoruz, işinize bakın; Diyorsunuz ki 'TÜSİAD işine baksın.' Lafını beğenmediklerinize parmak sallayın, onlara had bildirin, yönetemediklerinizi içeri atın, harikulade" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Rusya-Ukrayna savaşı ve Suriye'deki yönetim değişikliğinden sonra bölgedeki dengelerin değiştiğine dikkati çeken Ağıralioğlu, İmralı ile yürütülen süreç ve iktidarın muhalefet üzerinde kurduğu yargı baskısını eleştirdi. Ağıralioğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Türkiye’nin etrafında çok uzunca zamandır bedelini bizim ödemekte olduğumuz Suriye kriziyle başlayan, şimdi Şam’ın düşmesinden itibaren de İsrail’in yeni güvenlik programına dönüştürülen bir süreç var. Sınırlarımızın hemen bitişiğinde bir Amerikan projesi, bir İsrail güvenlik programının en kuvvetli sacayağı oluşturuluyor. Bu oluşturulurken gözümüzün içine baka baka NATO hukuku çiğneniyor. Teröristler, Amerika’nın askeri araçlarıyla aktör haline getirilecek şekilde Irak’a taşınıyor. Irak’ta birbiriyle problemli olan unsurlar barıştırılıyor. Peşmerge bakanlığı kuruluyor, 100 bin kişilik ordudan bahsediliyor, Kerkük’e İngiliz üssü kuruluyor. Hava savunma sistemleri de dahil birtakım tertibatlar alınıyor. PKK, PYD Suriye’de ABD’nin kara gücü haline dönüştürülüyor. GKRY’ne askeri üsler, hukukumuzu çiğneyecek, bölgedeki varlığımızı tehdit edecek şekilde askeri yığınakları yapılıyor, adalar silahlanıyor. Ukrayna’da şimdiye kadar vadedilenlerin hilafına Rusya’yla beraber olup Rusya’nın kazandığı toprakların Rusya’da kalacağına, Ukrayna’nın bu süreç içerisinde ABD’ye birtakım tazminat gibi ödemeler yapmasının bir şekilde koruma yükümlülüğünün bedeli olmasının önü açılıyor. Görülüyor ki bölgede bir mutabakat var ve bu Türkiye’nin aleyhine.

"Ağırlaşan şartları Türk milletinin lehine yönetebilecek bir yönetim lazım"

İmralı canisini ‘İmralı sakini’ yapmaya dönüştüren bir berbat sürecin de bu işlerle alakalı tarafları var. Görülmesi lazımdır ki bu çözüm çalıştayı, anayasa tartışmaların içerisindeki kimlik mevzuları, bütün bunlar Türkiye’nin önümüzdeki dönem yükünün çok ağırlaşacağını gösteriyor. Ağırlaşan şartlara güçlü devlet lazım; akıllı, iradeli, ferasetli, cesaretli bir yönetim lazım. Bu ağırlaşan şartları Türk milletinin lehine yönetebilecek bir yönetim lazım. Siyaseti ağlama duvarına çevirmeyecek, inisiyatif kullanacak, güçlü olacak bir yönetim ciddiyeti lazım. 'Biz sizin muhatap aldığınız teröristleri muhatap almayacağız, size bu devleti kurdurmayacağız. Elinde silah olup bizim sınırımıza yığdınız ne kadar alçak varsa ellerindeki silahları alacağız. Kurmayı hayal ettiğiniz devleti başınıza yıkacağız' diyebilecek bir devlet iradesi lazım bize. 

"Otellerde evlatlarımız yanıyor, denetim yapın, işinize bakın"

Bir sürü sorunumuz dışarıda, bir sürü sorunumuz içerideyken ekranlarda her geçen gün siyaset kürsüsünü eline geçiren herkesin kınayabileceği birtakım şeyler oluyor. Türkiye'nin görünümüyle alakalı bu mevzu ettiklerimizin siyasi tartışmaların dışından bir gözle bakılınca bile ülke görünümümüzle ilgili kötü bir hal arz ettiğini ifade etmek isteriz. İçeriye alınanlar, devamlı televizyonların altyazılarında iddianameler, yargılanmalar, cezaevleri, bunu demokratik bulmadığını beyan edenler... Bu aralar yüksek enflasyon ve işsizliğe maruz kaldığımız için feryat figan edenler derken ülke, 2025 yılında bu konuştuğumuz büyük sorunlarla baş edebilecek dirayetli, güçlü bir görünüm arz etmiyor. 

Hükümeti 'Enflasyona sebep olan yönetim maharetsizliğini muhasebe etmek yerine haricileri suçlu ilan edelim. Gıda enflasyonu var, buna sebep olan şartları ortadan kaldırmak yerine çiftçiyi suçlayalım' derken görüyoruz. Hükümet sanki herkese hangi işe bakması gerektiğini hatırlatma mekanizması. Herkese 'işinize bakın' diyen bir hükümetimiz var. 'İşinize bakın' demek yerine işini yapsa hükümet, kimseye 'işinize bakın' demek zorunda kalmayacaksınız. Enflasyonu düşürün, işinize bakın; işsizliği halledin, işinize bakın; eğitimin muhtevasını ayarlayın, işinize bakın; otellerde evlatlarımız yanıyor, denetim yapın, işinize bakın; depremlerde yüz binlerce ölüyoruz, işinize bakın; yüksek faiz altında işadamlarınız çalışamaz hale geldi, yatırım yapamıyorlar, faizi indirin, işinize bakın. Diyorsunuz ki 'TÜSİAD işine baksın.' 'Biz faizi yüzde 150 de yapsak, enflasyonu yüzde 80 de yapsak devamlı yatırım yapacaksınız.' Lafını beğenmediklerinize parmak sallayın, onlara had bildirin, yönetemediklerinizi içeri atın, harikulade! Türkiye'de siyaset meseleleri doğru konuşma imkanını uzun zaman önce kaybetti.
 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU