Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya’ya yönelik attığı adımların, Suriye’de yaşananlardan sonra yapılan olumlu çıkarsamaların sonucu olduğu kanaatindeyim.
Esad rejiminin sivil halka uyguladığı “zulüm” sonucu bölgeye yönelik artan ABD baskısı, Batı’nın Esad rejimini devirmek için müttefik Türkiye ile işbirliği ve süreçte Türkiye’nin ön safta yer almasının sağlanması,
Hemen sonrasında Suriye topraklarında Türkiye aleyhinde artış gösteren terör örgütleri,
Bu terör örgütlerine yönelik yapılan askeri operasyonlarda aniden değişen ABD tavrı,
ABD ve Rusya’dan yapılan Türkiye karşıtı kınamalar,
Hatta Türkiye’nin “müttefikliği”ni unutulup PKK ve YPG’ye giden destekler,
İktidarda kalmaya devam eden ama Türkiye’ye düşman olan Esad rejimi,
Avrupa’dan gelecek maddi destek sözleriyle Türkiye’ye sığınan mülteciler,
Akabinde verdikleri sözleri unutan Avrupa ülkeleri…
Sonucunda politik, ekonomik ve askeri olarak dört cepheden “kandırılan” ve yalnız bırakılan bir Türkiye…
Bedelleri ağır oldu ama görünen o ki Türkiye yaşananlardan çokça dersler çıkarttı.
Şimdi ise ABD-Rusya arasında sıkışıp kalmak yerine kendi belirlediği politikayla çok daha emin adımlarla ilerliyor görünüyor.
Evet, görünürde ABD yine müttefik ama Türkiye bu defa daha temkinli.
Sonuçta ABD, tıpkı Suriye’de olduğu gibi Libya’da da Türkiye’nin güç kazanmasını istemiyor, öte taraftan Libya’da Türkiye ile işbirliği, Rusya’nın gücünü sınırlandırmak açısından önemli.
Türkiye’nin Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Kasım 2019’da yaptığı “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ve “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” orta ve uzun vadede ABD, Rusya ve Avrupa ülkelerine karşı Türkiye’nin elini pek çok açıdan güçlendiriyor.
Türkiye ve Libya’daki UMH arasında yapılan anlaşmalar, Mısır, İsrail, Kıbrıs Rum kesimi, Yunanistan, Ürdün, İtalya, Filistin’in ortak gaz piyasası hedefiyle kurduğu platformun doğalgaz arama çalışmalarını sekteye uğrattı.
Hele ki pandemi döneminde bu ülkeler Doğu Akdeniz’den tamamen çekilerek, sahayı Türkiye’ye bırakmak durumunda kaldılar.
İki ülke arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının, bu süreçte Doğu Akdeniz’de petrol, doğalgaz arama ve sondaj faaliyetlerinde artışa neden olması son derece olası .
Son olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bulunduğu heyetin Trablus ziyareti sadece Libya’daki rakip ülkeler Rusya, Fransa, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır’a karşı değil, müttefik ABD’ye de yönelik dik duruşun bir göstergesi oldu.
Bu defa ABD ile ortak çıkarlarımız değil, milli çıkarlarımız ön planda çünkü.
Özetle bu ziyaret, politik ve askeri mesajların yanında orta ve uzun vadeye yönelik “alt metin” mesajları da içeriyor.
Suriye’de alınan dersler, Libya’da daha temkinli adımlar atılmasını sağlıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish