Ferguson ve Solskjaer

Emre Sarıkuş Independent Türkçe için yazdı

 Ole Gunnar Solskjaer ve Sir Alex Ferguson / Kolaj: Independent Türkçe

1986’nın Ekim ayında İngiliz gazetelerinin spor sayfaları yaklaşık 5 senedir Manchester United’ı çalıştıran Ron Atkinson ile yolların ayrılacağını yazıyordu.

Son şampiyonluğuna 1967’de ulaşan takım için Big Ron’un doğru isim olmadığı bu beş sene içinde artık anlaşılmıştı.

Atkinson’un yerine gelecek isim İskoç takımı Aberdeen’e 8 senede 3 İskoçya Şampiyonluğu, 4 İskoçya Kupası, 1 Avrupa Kupa Galipleri Kupası ve 1 Avrupa Süper Kupası kazandıran Alex Ferguson’dan başkası değildi.

Ferguson bu başarıları sayesinde Celtic ve Rangers’ın İskoçya’daki dominasyonunu kırmış ve o yaz Meksika’daki Dünya Kupası’nda İskoç Milli Takımını da çalıştırmıştı. 

Ferguson da futboldaki birçok Britanyalı gibi işçi sınıfından geliyordu. Sosyalistti.

Babası işçi, annesi sendika temsilcisiydi. Kendisi de 1961’deki büyük grevinde öncülerden biri olarak yer almış ve henüz 21 yaşındayken marangozların sendika temsilcisi olmuştu. Gençlere sorumluluk vermeye bayılıyordu. 

Aberdeen finalde Real Madrid’i yenerek Kupa Galipleri Kupasını kazandığı 1982-83 sezonuna başlarken kadrosundaki 13 oyuncu 25 yaşın altındaydı.

Yaşı 30’u bulan hiçbir futbolcu yoktu. Genç oyunculara önem veren Ferguson uzun vadeli planlamaların insanıydı.

Hatta bir keresinde “Aberdeen’de daha sonra United’da yapacaklarımın aynısını yapmış ve altyapı sistemimiz sayesinde adeta bir futbol kulübü inşa etmiştim” demişti.

Ferguson’un felsefesinin temelini oluşturan uzun vadeli planlar yapma fikri, beraberinde krizleri de getiriyordu.

Günübirlik başarılara odaklı futbol dünyasında bu sağlam bir adım olduğu kadar, yanınızda sizi destekleyen iyi yöneticiler yoksa, büyük bir risk demekti.
 

Alex Ferguson AP.jpg
Sir Alex Ferguson / Fotoğraf: AP


1992’ye dek orta sıralarda var olma mücadelesi veren takım Premier Lig’in ilk sezonu olan 1992-93’te şampiyonluğa ulaştı.

O dönem ilerleyen yıllarda United tarihine geçecek genç jenerasyondan Giggs, Neville kardeşler, Scholes, Butt ve Beckham’ı takıma monte ederek tecrübeli oyuncularla kaynaştıran Ferguson takip eden 10 sezonda 7 kez şampiyonluğu göğüslemiş, 4 federasyon kupası ve bir de Şampiyonlar Ligi kazanmıştı.

Sistem öylesine iyi işliyordu ki, Sir Alex Ferguson kulüpten ayrıldığı 2013 yazına dek geçen 27 senede 36 kupa kazandı.

Ferguson’un en önemli özelliği işlevselliğe çok önem vermesiydi.

Belki başka bir takımda hiç başarılı olamayacak son derece düz futbolculardan bile o futbolcuların en önemli özelliğini belirleyerek maksimum verimi alıyordu.

Birçok insanın burun kıvırdığı Michael Carrick müthiş bir pozisyon bilgisine ve alan kapatma yeteneğine sahipti.

Yine son derece gösterişsiz oynayan Gary Neville bir makinenin hiç bozulmayan çarkı gibi yıllarca maksimum verimle oynadı.

Giggs, Scholes ve Beckham gibi özel yetenekler iş disiplininden kopmadılar.

Marsilya ve Leeds kariyeri son derece sıradan olan ve saha içinde sürekli problem yaşayan Cantona yine Ferguson’un elinde yıldızlaştı. 

Ferguson’un elinde yıldızlaşan oyunculardan biri de 1996 yazında Norveç’in Molde takımında gösterdiği harika performansın ardından United’a transfer olan Ole Gunnar Solskjaer’di.

İlk sezonunda 19 gol atan ve takımın en golcü oyuncusu olan Norveçli, Bayern Münih ile oynanan kupa finalinde son saniyede attığı gol ve sonradan oyuna girdiği hemen her maçta skoru değiştirmesiyle hatırlandı.
 

Solskjaer 99.jpg
Solskjaer'in United formasıyla 1999 Şampiyonlar Ligi finalinde kazandığı gol / Fotoğraf: Twitter


Solskjaer oyun zekâsı çok üst düzey bir futbolcuydu.

Ferguson onun kenarda maçı boş gözlerle izlemediğini, rakibin zayıf noktalarını bulup oyuna girdiğinde bu zaaflar üzerinden kendisine pozisyonlar yarattığını söylüyordu.

Geçtiğimiz sezon Mourinho’nun ardından United menajeri olarak (ilk etapta sezon sonuna dek) göreve geldiğinde de sezonun yarısında yaptığı etki tıpkı oyuncu olduğu zamanlardaki gibi çok konuşuldu.

Solskjaer yine sonradan oyuna girip tabelayı değiştirmişti.

Takım Solskjaer’in göreve geldiği 19 Aralık’tan 10 Mart’taki Arsenal maçına dek 12 lig maçının 10’unu kazanmış, 2 de beraberlik elde etmiş, Şampiyonlar Ligi’nde ise PSG’yi elemişti.

Hemen herkes 6 sezon önce ayrılan Sir Alex Ferguson’un yerinin artık doldurulduğu konusunda hemfikirdi.

Ancak ne olduysa ondan sonra oldu. Ligin kalan son 9 maçında yalnızca 2 galibiyet alan takım sahadan 5 kez de mağlubiyetle ayrılmıştı.

Bu düşüşü oyuncuların o bilindik “rehavete girme” yorumlarıyla açıklayanlar kadar Solskjaer’in Mart ayında kalıcı teknik direktör olarak sözleşme yapmasına bağlayanlar da vardı.

Kimileri aslında hiçbir sihirli dokunuşun olmadığını söylüyordu.

Oysa gerçek olan şey, kendisinden önceki üç menajerin tuhaf kadro planlamasının eseri olan bir kadroya kısa vadeli bir çıkış yaşatmasıydı.

Bu sezona başlarken de Ferguson’un uzun vadeli yapılanmasından son derece uzak bir yol izledi United yönetimi.

Sezona geçen yıl büyük çıkış yaşayan savunmacılar Maguire ve Wan-Bissaka için 130 milyon sterlin ödeyerek giren United, Solskjaer’a rotasyon seçeneği sınırlı bir kadro sundu.

Takım ilk 8 haftada sadece 2 galibiyet aldı. Geçen sezondan bu yana son 23 maçta sadece 5 kez kanabildiler.

Bu hafta ise Old Trafford’da Liverpool ile karşılaşacaklar.

Solskjaer kendisine yöneltilen eleştirilerden o kadar bunaldı ki, AZ Alkmaar ile 0-0 berabere kalınan maçtan sonra twitter hesabını askıya aldı. 
 

Daniel James Reuters.jpg
Daniel James / Fotoğraf: Reuters


Geride kalan haftalarda Swansea’den alınan genç yıldız Daniel James’in kimsenin ummadığı bir şekilde gösterdiği üstün performans şimdilik ümit veren tek şey.

James, Solskjaer’in en çok güvendiği isim durumunda. James’in böylesi bir sorumluluğun yükünü ne kadar çekeceği ise dev bir soru işareti. 

Solskjaer’in elinde Sir Alex Ferguson’un sahip olduğu güvenilir ve lig için yetkin bir oyuncu topluluğu yok.

West Ham’a 2-0 yenildikleri maçta kadroda olmayan ve maçı tribünden izleyen Phil Jones Solskjaer için “sabaha kovulur” dediği anda önünde oturan başkan yardımcısı Ed Woodward’ın “kamera bizi çekiyor, kes şunu demesi” ve bu konuşmanın kısa sürede yayılması kulüpteki kaosun ve berbat yönetimin özeti gibi aslında. 

Pogba’nın mental olarak kopukluğu, Rashford’un, Lingard’ın ve stoper Lindelöf’ün yetersizlikleri, Matic’in ve Mata’nın tükenmişlikleri, Martial’in istikrarsızlığı düzeltilebilir veya kurtarılabilir seviyede değil.

Solskjaer’in takıma artık bir şey veremeyecek bu oyuncularla çalışmayı istemesi ya da katlanmak zorunda bırakılması, her neyse, Norveçlinin kendi sonunu hazırlayacak gibi duruyor.

Bununla birlikte düzgün bir kadro planlaması ve transfer çalışmasıyla Ferguson’a ilk yıllarında gösterilen sabrın Solskjaer’a de gösterilmesi gerekiyor.

Olası bir yol ayrımında o koltuğa bugün Ferguson bile gelse bir sezon önce Mourinho’nun başardıklarından fazlasını yapamayacaktır. Herkes bunun farkında. 

Ferguson’da fazlasıyla var olan fakat Solskjaer’de olmayan şey Ferguson’un disiplin anlayışı ve sertliği...

Solskjaer oyuncularıyla arkadaş gibi olan, onlara nazik davranan yumuşak başlı biri.

Ferguson kurduğu otoriteyle tatlı sert bir baba gibi oyuncularının hem saha içinde hem saha dışında disiplinli davranmasını sağlıyordu.

Bugün dizginleri elinde tutan yatırımcı ve yöneticiler düzgün bir kadro yapılanması için gerekli şansı sunmadıkları gibi disiplini de sağlayabilmiş değiller.
 

Ole Gunnar Solskjaer  AFP.jpg
Ole Gunnar Solskjaer / Fotoğraf: AFP


Kameralar önünde Solskjaer ile dalga geçer gibi “sabaha kovulur” diyen Phil Jones’a herhangi bir yaptırım uygulanmadı.

Solskjaer’in bu büyük kriz anında tutunabileceği en önemli isimler Scott McTominay, Mason Greenwood, Daniel James ve Aaron Wan-Bissaka…  

Bunlar 92 ruhunu yeşertebilecek bir oyuncu topluluğunun ilk üyeleri olabilir mi zaman içinde göreceğiz, ama onlara tutunmak sunabileceği geçen sezondan fazla olmayan yetersiz, hedefsiz, ümitsiz ve disiplinsiz “tecrübeli” oyuncularla devam etmekten çok daha güvenilir bir yol… 

Alex Ferguson uzun vadeli planlarını disiplin ve işlevsellikle birleştirip bunları genç oyuncularla hayat geçiren bir teknik direktördü.

Aberdeen’de kazandığı başarılar onun otorite kurmasını ve kendisine sabır gösterilmesini sağlamıştı.

Futboldan anlamayan ama söz sahibi olan bir Ed Woodward yerine Alex Ferguson’un sportif direktör olduğu bir yapılanmayla kulübün düze çıkması mümkün olabilir.

Solskjaer’in bugün sonradan oyuna giren Ferguson’a ihtiyacı var. 

 

 

*Film önerisi:  The Class of ‘92

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU