Kentsel dönüşüm mü, rantsal dönüşüm mü?

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Türkiye 17 Ağustos 1999'da tarihinin en büyük depremlerinden birini yaşadı. 

Resmi rakamlara göre on binlerce bina yıkıldı, 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı.

Bu büyük felaketin travması yıllarca sürdü. Acılar yürekleri dağladı, gözyaşları sel oldu.

Depremden sonra birkaç yıl boyunca, reytinglerde futbol maçları, diziler, filimler, belgeseller geride kaldı; en fazla izlenen programlar televizyonlardaki deprem uzmanlarının programları oldu.

İş öyle bir noktaya geldi ki ünlü deprem uzmanı Prof. Ahmet Mete Işıkara magazincilerce yılın en seksi erkeği seçildi.

Bu büyük depremden sonra siyasiler çok iddialı laflar ettiler. Deprem fonları oluşturuldu, en kısa zamanda her türlü adımların atılacağı, deprem toplanma alanlarından, kentsel dönüşümlere kadar yapılması gereken ne varsa yapılacağı ile ilgili sözler verildi.

Her büyük acının yıllar geçtikçe küllenmesi gibi toplum hafızası da yıllar geçtikçe zayıflamaya;

Televizyonlarda arada bir yayınlanan İstanbul’da mutlaka olacağı öngörülen depremle ilgili yayınlar da çok az kişinin ilgisini çekmeye başladı.

Büyük depremden 20 yıl sonra, 26 Eylül 2019'da Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem, bir anda hafızaları tazeledi; büyük bir korku yarattı.

Toplum, yatmakta olduğu derin uykudan kabusla uyandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Deprem, kelimenin tam anlamıyla 'Bir yangının külünü, yeniden yaktı geçti'

5.8 büyüklüğündeki deprem, gerçek mermilerle yapılan savaş tatbikatları gibi işin ciddiyetini, şakasının olmadığını herkese bir kez daha anlattı.

Peki, geçen 20 yılda neler yapıldı?

Demogojiyi meslek edinmiş siyasilerin lakırdılarını bir yana bırakırsak; koca bir hiç!

Altın değerindeki yıllar, boş laflar ve aymazlıkla heba edildi.

Bütün aklı başında uzmanların anlattıkları gibi;

Öncelikle eldeki bilimsel veriler doğrultusunda tüm İstanbul ve çevresini kapsayacak şekilde ilçe ilçe, hatta mahalle, mahalle tespitler yapılmalı, risk haritaları oluşturulmalı; nerelerin tamamen, nerelerin kısmen yıkılacağı, hangi yapıların yıkılmadan güçlendirme ile ayakta kalabileceği belirlenmeliydi.

Sorun sadece hasarlı binaları yıkıp, yeniden yapmak da değil; 

Bütün yollar, köprüler, viyadükler, alt geçitler, hastaneler, okullar, alt yapılar bir bütün olarak değerlendirilerek kentsel dönüşüm planları yapılmalı ve eksiksiz uygulanmalıydı.

Ne yazık ki bunların hiç biri yapılmadı.

Yapılmadığı gibi deprem için toplanan ve 36 milyar dolar olduğu söylenen para da başka işlerde kullanıldı.

Bugün haklı olarak bu paranın ne olduğunu, nerelere harcandığını soranlara da kızılıyor, abuk-sabuk cevaplar veriliyor.

Cumhurbaşkanı yardımcısı son 20 yılda İstanbul'a yapılan bütün yatırımları fona tahvil ederek işin içinden çıktı!

Bütün kamusal alanlar, tarım arazileri de dahil belli bir rantiyeye peşkeş çekildi.

İstanbul'un dört bir yanında; Acarkent'ten, Maslak'a kadar orman içine şehirler, kasabalar kuruldu.

Ataköy sahilleri duvar gibi binalarla kaplandı, vatandaş denize hasret kaldı. 

Kadıköy Fikirtepe’de kentsel dönüşüm adı altında tam bir rantsal dönüşüm yaşandı. 40-50 katlı binalara, lüks rezidanslara izin verildi. 

Bu dönemde İstanbul'a göçün önü kesileceğine, nüfusu 8 milyondan 16 milyona çıktı.

Esenyurt'ta bu uygulamalara tüy dikildi, Necmi Kadıoğlu şaheserler yarattı!

İstanbul'da en fazla yık-yap rantsal dönüşüm, şehrin en lüks ilçesi Kadıköy'de yapıldı.

Fakir fukara, garip gureba ise kaderine terk edildi, 'İstanbul'a ihanet' tarihe geçti.

İstanbul'a ihanet edenlerin ise hiç biri hesap vermedi.

5.8'lik deprem belki de son uyarı.

Giden gitti, bir an önce geleceği kurtarmaya bakmak lazım.

Ne yapılması gerekiyorsa bir an önce saat, dakika geçirilmeden yapılmaya başlanmalı.

Allah göstermesin beklenilen depremin gerçekleşmesi halinde sadece İstanbul değil, bütün bir Türkiye yerle bir olur.

İstanbul, sadece İstanbul değil!

İstanbul Türkiye’dir.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU