Küresel girdap

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Independent Türkçe/ChatGPT

Çoğumuzun bildiği, kabul ettiği, ancak kendisiyle doğrudan ilgili kısmına tam vakıf olamadığı nedenle, günlük yaşamında birçok önemli küresel değişim konularını ikinci sırada tuttuğu sanki bir boş vermişlik haliyle yüz yüzeyiz.

Çok genel bakışla durum biraz böyle gibi.

Dünya ölçeğinde büyük güçler, kendi sistemlerini sürdürürler, ilave hükümler koyarlar, tahakküm ederler, tatlı dille (yumuşak güçle) veya sertlikle (sert güçle) baskı uygularlar, böyle hegemon olurlar, bütün bunların gereğini bildiğimiz politika yoluyla gerçekleştirirler.

Şöyle bir düşünün…

ABD'nin hegemonik savaşını bilmiyor değildik. Küreselleşme ile meydana gelen zorlayıcı değişimin bir ticaret savaşına dönüşeceğinden haberdardık.

Dördüncü Endüstri Devrimi'nin getirdiği yeniliklere karşı dengeli bir düzenin kurulmasına kadar insanlığın çok konuda sarsıntı geçireceğini tahmin edebiliyorduk.

İklim değişikliğinin maliyetinden haberdardır. Bir sürü konu var ve bunlar belli ipuçlarıyla doluydu.

Donald Trump'ın tekrar ABD Başkanı olduğunda yukarıda saydıklarımız hakkında kendine göre bir planla hareket edeceğini bilmiyor değildik.

Trump'ın karakteristik özellikleri ve kabinesine aldığı kişilerin durumundan bir genel değerlendirme çıkaramıyor değildik.

Bilmediğimiz ve tahmin etmediğimiz ne vardı?

Peki bizler bugün ne tür bir küresel girdabın içindeyiz, ama yine de bazı anlarda bir şey yokmuş gibi hareket edebiliyoruz?

Acaba bu vurdumduymaz tavır bir tür insana özgü yetenek mi?

Bunun sayesinde mi bazı ilginç değişimleri ve zorlamaları insanoğlu sineye çekebiliyor?

İnsanlığı önemli şeylerin pahasına ilerleten aslında böyle bir acı gerçek mi?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sadece Trump'ın birkaç aylık bizlere yaşattıklarına baktığımda bile bunların yenilir yutulur şeyler olmadığını söylememde bir sakınca görmüyorum.

Sanırım sizler de benzer düşüncelere sahipsiniz.

Anlıyorum ama soruyorum.

Örneğin, ABD hegemonik pozisyonu gereği, sadece sert gücüne ihtiyaç duyduğunda kullanmak amacıyla, dünyanın çeşitli noktalarında bulundurduğu askeri varlığıyla, sadece kendi ülke sınırları dışında yaklaşık 200 bin asker besleyebiliyorsa, bunun gerekçesi ne olabilir, bunun bedeli kime ödetiliyor olabilir?

Bu hesap edilebilir bir gerçek tablodur.

Peki bunun bir alternatifi var mıdır?

Bazen, hegemonik güç der, geçeriz.

İyi de bu bizim cebimizle ve hatta huzurumuzla ilgili sonuçlar üretiyor!

Bizler bunun tam karşılığında nelerle yüzleşiyoruz?

ABD her yıl, sadece savunma bütçesiyle değil, buna ilave olarak kısımlar da var, toplamında çeşitli kalemlerden birkaç trilyon dolarlık maliyeti, dünyayı kendi kontrolünde tutmak için harcıyorsa, bunun bedelini de küresel enerjiyi, ticareti, finansı, kendi belirlediği politikalarla dünyaya fatura ediyorsa, bu sadece bugün Trump'ın bir işi mi, yoksa bunda bir Japon Başbakanı'nın olduğu kadar, Almanya, Çin, Rusya veya Türkiye'deki hükümetlerin veya politikacıların da sorumluluğu var mı?

İşte bugün ABD Başkanı Trump'ın böylesi bir nedenle bile çok iyi izlenmesi gerekiyor. 

Gerçekleşen küresel güç mücadelesini sürekli anlatmaya çalışıyorum.

Bu güç mücadelesi çok vahşi kurallarıyla oluyor.

Bazen sinsi planlar devreye konuyor, bazen insanların yüzüne çeşitli şeyler çarpılıyor.

Ne diyoruz? ABD şunu yaptı…

Dünya sistemine bakın ipler kimde, buna karşı ipleri gevşetmek veya ABD'nin elinden belli kısmıyla almak için çaba içinde olanlar kimler?

İkili oynayanlar da var, fırsatçı karakterler de.

Bunlar kendilerine göre politik manevra içerisindeler. 

Bazen uzmanlar, yeni dünya düzeni diyerek, bazı savlarla karşımıza çıkıyorlar.

Güya bizlere açıklama yapıyorlar. Ama esasında durumun hazmedilmesine destek veriyorlar.

Zira onlar da bu dünya sisteminin bir unsuru olarak görevliler.

Sistemin işlerini kolaylaştırmak için çaba sarf ediyorlar.

Çünkü yaptıkları işlerin karşılığı bir maaş alıyorlar.

Dünyada bir karşılık almadan mücadele etmeye çabalayan kaç kişi var?

Sadece birkaç ayda Trump, küresel ticaret savaşı başlattı.

Yemen'deki Husilere karşı saldırı emrini verdi.

Kanada, Meksika, Grönland, Avrupa Birliği ülkeleri ve NATO ile ilgili ilginç düşünce ve projelerini ileri sürdü.

Rusya ve Ukrayna arasındaki olası barışın tesisi için baskısını kurdu.

Jeopolitik konular hakkında Putin ile arka kapıdan konuşmayı sürdürüyor.

İran'a nükleer silah üretmemesi için bir plan hazırlığı içinde.

Çin'e ve başka ülkelere petrol sağlayan İran'ın kontrolünün ele geçirilmesini istemekte.

Küresel hidrokarbon ticaretinin kontrolünü elinde tutmaya çabalamakta.

Kritik maden ve minerallere önemli ölçüde sahip olmak istemekte.

Kendi silahlarının satılmasının peşindi.

Teknolojide ilerleme yolunda her türlü konuda iplerin elinde olmasını istemekte.

Çin'e veya daha geniş söyleyecek olursak, Hint-Pasifik bölgesine karşı planını geliştirmekte.

Kuzey Buz Denizi'ni kendi kontrolüne almak istemekte.

İlk aklıma gelenler bunlar…

Eğer bunlar şu an dünya çapında karşı karşıya kalınan konular ise bizlerin düşünceleri, pozisyonları ve eğer varsa planları neler?
 


Güç gösterisine bakın, bazıları tam anlamıyla şov da olabilir:

İlk 3 ayda ABD'ye 2 trilyon dolardan fazla yatırım çekti.

Beyaz Saray'da dünyanın gözü önünde Zelenski'yi azarladı.

Altıncı nesil savaş uçağım var dedi.

Hint Okyanusu'ndaki (Diego Garcia) ve İspanya'daki askeri üslere nükleer silah atma kabiliyeti olan stratejik bombardıman uçaklarını intikal ettirdi.

Demek ki bizler beğensek de beğenmesek de Trump Yönetimi'nin, küresel hegemonik düzenlerini sürdürebilmeleri ve sorunlu gördükleri yerleri onarmak adına bir planlarının olduğu gerçeğini söylememiz gerekiyor.

Sloganları, "Yeniden Büyük Amerika" (MAGA - Make America Great Again) idi. 

Peki böylesi bir güç mücadelesi arenasında bizler, ülkelerin idarecileri, politikacılar, uzmanlar, bu gelişmelerin olabileceğini en baştan itibaren tahmin ettiysek, hangi planla kendi konumumuzu güçlendirebildik, bugün hangi hazırlıklarla kazançlı çıkmanın yolunu açabildik?

Bence kritik nokta burası: Bekleyip görelim, dedik.

Şimdi plan gereği ileri sürülenleri peyderpey görüyor ve kendimizce bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Ama bu tarz bir durum zaten kontrolü Trump'a teslim etmekle özdeş olmaktadır.

Bakın Avrupa'ya… Trump gelsin, düşünürüz dediler mi?

Evet. Ama Trump geldiğinde, bizden şunları yapmamızı isteyebilir, öyleyse biz de şimdiden şu konularda çalışıp anında karşılık verelim, demediler.

Bugün Avrupa otomobil piyasasında çok önemli olan Trump'ın yüzde 25'lik tarifesi karşısında ne yapılabileceği sorusunu cevaplandırmanın telaşı içindeler.

Bu küresel bir ticaret savaşı diyorlar. Ama böyle bir savaşın siperlerini önceden kazmadıkları için oldukça zarardalar.

Daha ilk gün satışları yüzde 4-8 oranında düşmüş görünüyor.

Ticari olarak maruz kaldıkları tabloyla bazı bilinen otomobil üreticilerinin küçülmesine veya bazılarının ise iflasına giden sonuçlarla yüzleşebilirler. 

Peki, esasen Trump ne yapmış oluyor?

Küresel hegemonik harcamalarının karşılığını ödetiyor.

Yani hegemonyasını devam ettiriyor. Şimdilik durum böyle.

Ama bu bir savaş ise başka cepheler açılması gerekiyor.

Peki başka cephelerde Trump olmayacak mı?

Madem en başından bir planlarının olduğunu kabul ediyorsak, MAGA dediklerine göre, Amerikalılar birden şok yaratabilecek başka stratejik hamleler yapamazlar mı?

Sağlı sollu ataklar, manevralar… 

İlk aklıma İran geliyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin İran'a yönelik en küçük bile olsa bir askeri saldırı halinde dünyada neler değişmez?

Siz düşünün! Piyasalar, enerji fiyatları, yatırımlar, Avrupa'dan Çin'e uzanan ticaret yolları, Britanya'nın ve AB'nin iş imkanları, Ortadoğu'daki dengeler, Rusya, Çin ve İran ilişkileri, BRICS gibi oluşumlar…

Bildiğiniz hesaplar birden karışabilir, açılan çukurun içine düşenler hakkında fikriniz bile olmaz.

İşte size bir küresel girdap örneği.

Askeri strateji gibi düşünün.

Aynı zamanda küresel satranç tahtası üzerindeki hamlelere odaklanın.

Hegemonik güç olan Amerika Birleşik Devletleri'nin Cumhuriyetçi Muhafazakar Başkanı Trump'ın ilk birkaç ayı bana şunu düşündürüyor, bu beğenmediğim kabinesi çok farklı yöntemlerle de karşımıza çıkabilir, sonuçta hepimizin başına istemediğimiz türden çorap örebilir.

Ama bu kabinedekiler planlılar, motive olmuşlar, arada bir yerde kaybetseler bile alternatifleri var, tekrar saldırıda bulunabilecek birileri çıkabilir. 

Bu bir girdap meselesidir.

Suda sürüklenirken birden önünüze çıkacak büyük bir girdap herkesi içine çekebilir.

Sonuçta konu ABD, Almanya, İran, vs. ülkelerin kazanır veya kaybeder meselesi değildir, her şartta bizlerin kaybetmemesi, imkân varsa kazanacaklarımızın olması ve bir plan halinde bunların sürdürülebilmesidir.

Bu gerçek bir küresel güç mücadelesi sahnesidir.

Her neresiyse, bu öyle sadece tutunmakla olmaz, sıkıca ve sağlam biçimde durmayı ve kontrollü biçimde ilerlemeyi gerektirir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU