19 Mart 2025: Yeni bir başlangıcın yol ağzı mı?

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

İstanbul'u kazanan, Türkiye'yi de kazanır…

Bu, tarihe mâl olan bir cümle.

Ekleyelim:

İstanbul'da kaybeden, Türkiye'yi de kaybeder.


Ekrem İmamoğlu, üst üste ikinci kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanıyor.

CHP de son genel seçimleri kazandı.

Ciddi bir hata yapılmaz, hele de Erdoğan'ın siyasetçiliği hafife alınmaz, halkın artan oranda güçlenen erken seçim talebi doğru değerlendirilirse CHP'nin kazanması ve iktidar değişikliği muhtemel diyebiliriz.

Seçim kazanmak her zaman seçim kazanmak anlamına gelmiyor.

Emsal olsun, CHP seçimleri aslında Beşli Masa'da oynanan dar iktidarcı oyunda kaybetmişti.

Ders çıkarmasını bilene…

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cumhurcu iktidar, siyasi bir operasyonla İmamoğlu'nu açıkça tasfiyeye giderken, anlaşılan İstanbul Üniversitesi'nden başlayıp İstanbul'a ve Türkiye'ye yayılan, ülke dışından da karşılık bulan bu denli güçlü itirazı beklemiyormuş.  

Öylesine beklemiyormuş ki "torbadaki büyük turp" tehdidi, polisin sınır tanımaz şiddeti ve şimdiden cezaevlerinin doldurulduğu tutuklamalardan başka ortada bir tedbir, bir ön alma görünmüyor.

Haksız ve hukuksuz uygulamalar ile bu uygulamaların sınır tanımazlığı, geniş bir alana yayılan ve gittikçe büyüyen bir toplumsal hareketlilik yaratmış durumda.

Harekete geçenler bu ülkenin üniversite ve lise gençliği, öğretim üyeleri, mühendisleri, doktorları, aydınları, yazarları, gazetecileri, iş insanları ve daha niceleri...

Milyonlar harekete geçmiş, ötesi var mı?

Neden ve niçin harekete geçtiler üzerinde düşünmek, aklıselim bir yaklaşım gerektirmez mi?

Toplumsal itiraz büyüyor, iktidara yakın çevrelerden bile "bu kadırı da fazla" sesleri yükseliyor.

Gelinen noktada gerçek şu ki Cumhurcu iktidar, öncesinde olduğu gibi gözaltı ve tutuklamaları dilediği gibi yürütmekte zorlanacak.

Başta CHP olmak üzere muhalefet, giderek daha fazla itiraz eden ve daha duyarlı bir tutum içine girecek.


Yeni ve umutlu bir başlangıcın yol ağzı mı?

Ciddi bir hazırlık yapılamamasına rağmen, 23 Mart Pazar günü 15 milyon 500 bin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, İmamoğlu ile dayanışmak için sandığa gitti ve oy kullandı.

Eminim ki bunların önemli bir kısmı CHP üyesi bile değildi. Halk nezdinde hukuk ve adalet yoksunluğu o kadar açık ki…

Öte yandan, 15 milyon 500 bin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı sadece İmamoğlu ile dayanışmak için mi sandığa gitti?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın, Saraçhane'de cumartesi akşamyı yaptığı konuşmada, hiç yeri değilken söylediği "Doğu'da bir yerde bana göre paçavra olan bayraklar sallanırken, o mitinge gidenlere polisler pamuk şekeri verirken, buradaki müdahaleyi doğru bulmuyorum" sözlerini unutabilir miyiz?

CHP'nin genç Genel Başkanı Özgür Özel'in, Saraçhane konuşmasında bu nedenle Kürtlerden özür dileyen sözlerini halk tarihe havale eder ve unutulur gider, diyebilir miyiz?

Yıllar sonra, protestoların merkezinde Hukuk Fakültesi öğrencileri başta olmak üzere diğer üniversitelerin öğrencilerinin de bulunması, 1970'lerin 78 kuşağına farklı bir umut kaynağı oldu.


Sözün özü:

Çağdaş insan, itiraz eden insandır!

Çağdaş insan, haksızlığa, hukuksuzluğa, vicdansızlığa karşı gerçeğin ve adaletin peşinde olan insandır!

78 kuşağı, bu duygu, düşünce ve beklentilerle yeni genç kuşağı selamlıyor!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU